Kitabın giriş kısmında Fuat Köprülü’nün Türk Dili ve Edebiyatını bölümlere ayırmasından bahsedilmektedir.
1.Türklerin İslamiyet kabul ettikten önceki dönem 11. Yüzyıl
a.Sözlü Edebiyat
b.Yazılı Edebiyat 8. Yüzyıl-21. Yüzyıl
2.Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonraki dönem
A.Doğu Türkçesi
a.Hakaniye Türkçesi
b.Çağatay Lehçesi 14. Yüzyıl- 18. Yüzyıl
3.Türklerin Batı Uygarlığını benimsemelerinden sonraki dönem 19. Yüzyıl
Osmanlı Devleti’nin yönetim tarzı hakkında Padişah’tan sonra ulema ve ordu olarak ayrılmaktadır. Padişah Osmanlı Devleti’nin yönetim tarzında baskın ulema sınıfı Padişah’ın yanında, ordu ise padişahın ikinci yardımcısıydı.
Millet=Din
Muallim Naci ve Şemsettin Sami sözlüklerinde millet kelimesine din anlamını vermiştir. Fransız İhtilali ile milliyetçilik kavramı yayıldı. Batı’daki milliyetçilik anlayışının kendi ayrı sınırlar içerisinde ayrı dili konuşan birlikte yaşama duygusuna sahip olan millet kavramına dayanıyordu.
Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük akımlarını ilk kez tanıtan Yusuf Akçura olmuştur. Yusuf Akçura ideolojilerini şöyle sıralıyor:
1.Osmanlı ülkesindeki Türkleri hem din, hem ırk bağlarıyla birbirine bağlamak
2.Aslında Türk olmadıkları halde bir dereceye kadar Türkleşmiş Müslüman unsurları, Türklük şuurunda eritmek
3.Milli vicdanları henüz uyanmamış unsurları da Türkleştirebilmek
Yazara göre Üç Tarz-ı Siyaset ülkesinin meseleleri karşısında sorumluluk duygusuna sahip bir aydının arayışlarını ifade eden bir metindir. Fransız Devrimi’nden itibaren milliyet duygusu uyanmış 19. Yüzyıldan sonra milli devletler kurulmaya başlanmıştır.
Üç Tarz-ı Siyaset şu soruyla bitirir: Müslümanlık, Türklük siyasetlerinden hangisi Osmanlı Devleti için daha faydalı ve uygulanabilirdir. es Akçura’nın Üç Tarz-i Siyaset’ten sonra yazılan yazılarda Ziya Gökalp 1913’te yazdığı Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak yazısı gelmektedir.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun Üzümcü, Ömer Seyfettin’in Hürriyet Bayrakları, Halide Edip Adıvar’ın Yeni Turan romanı, Ziya Gökalp’in Turan şiiri bu minvalde eserlerdir.
Milli edebiyatın dile etkisi Ömer Seyfettin’in Genç Kalemler’de yazdığı Yeni Lisan makalesinde anlatır.
I.Bölüm: Milli Edebiyat Nedir?
İkinci Meşrutiyet ile İstanbul’da çıkmaya başlayan Sabah, Tercüman-i Ahval, Saadet ve İkdam gazeteleri yayınlanmıştır.
O dönemde Tasvir-i Efkar, Mizan, Şura-yı Ümmet, Seda-yi Millet gazeteleridir.
A.Dönemin Dergilerine Göre Kuramsal Anlamda Milli Edebiyat a yazıda Genç Kalemler Dergisinden söz etmektedir. Genç Kalemler Dergisi’nin ortaya attığı Yeni Lisan esaslarına uygun yayın yapmaktır.
Recep Duymaz şöyle demektedir: Bizim milli edebiyatımız yoktur. Genç Kalemler dergisinde edebiyat-ı milliye adı Ömer Seyfettin’in Yeni Lisan makalesinden önce terkip halinde de olsa ilk kez geçmiştir. Milli Daha Doğrusu Kavmi edebiyat Ne Demektir yazısında itirazlara yer vermektedir.
- Dergi Milli edebiyatın ne olduğunu açıklamaktır.
- Osmanlıca üç dilden oluşmuş karma bir dil olduğu için yabancı kelime ve terkipler atılamaz.
- Edebiyat milli değil, beynelmileldir.
Devamında kavmi edebiyatın özelliklerine değinir:
- Kavmi edebiyat kavmin diline dayanır.
- Kavmi edebiyatın dilin yaratıcı üslubuna dayanır.
- Kavmi edebiyatın konusu kavmin samimi lügatinin anlatımına dayanır.
B.Dönemin Kitaplarına Göre Kuramsal Anlamda Milli Edebiyat
Millli edebiyat hakkındaki kitapların başında Ali Canip’in Milli Edebiyat meselesi gelir.
Aynı yıl Haşim Nebihi’nin Milli Edebiyata Doğru kitabıdır. “Bu asırlarda gençler mlilli edebiyat namıyla halk edebiyatı yapıyorlardı. Ali Canip Yöntem’in fikirlerini şöyle betimlemektedir: Edebiyat halk için değildir, halka doğru mahiyeti haizdir. Milli edebiiyat demek mevzunda bünyesine kadar her şeyi halkın ruhunda yaşayan Türk ruhiyet ve lisanında alan yüksek bir edebiyattır.
Tarih-i Edebiyat Dersleri ve Diyorlar Ki kitabından söz etmektedir. Türkçülüğün Esasları kitabında Ziya Gökalp’in fikirleri şöyledir:
1.Türkçülüğün Mahiyeti
2.Türkçülüğün Programı
“Türkçülüğe göre edebiyatımız yüksek olmak için sanat müzesine terbiye görmek mecburiyetindedir. Birisi Halk edebiyatı, ikincisi Batı Edebiyatı. Kitapta İsmail Hatip’in Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi konulu yazıda Tanzimat’ın üç vazifesi noksandan halka tamamiyle inememişti lisan yine üç yüzlüydü, ilhamın kökleri halkın içinden gelmiyordu.
İki şey var: Şekil ve ruh. Şekil milli olacak, ruha kolay inmek için.
Bugünkü Edebiyat yazısında milli edebiyatın ne olduğunu anlamamız gerekli. “Millet nasıl yeni bir telakki ise milli edebiyat da aynı surette bizim için yeni bir telakkidir. Millet nasıl asri bir cemiyet ise “milli edebiyat da asrı edebiyat, yani milli şahsiyeti en yüksek derecede seslenen ibtidası edebiyat demektir.
II.Bölüm: Estetik Nedir?
Grekçe aisthesis’dir “Duyu, duyular algı anlamına gelmektedir. Estetik ilgi insanın sanat eserini okumak, dinlemek ve ya seyretmek yoluyla onunla ilgi içine girmesidir.
Estetik ilginin özellikleri:
- Ereği kendinde olmak
- Seyirci olmak
- Duyusal olmak
- Algıya dayanmak
- Duyguya dayanmak
- Özdeşleşme (Empatiye) dayanmak
- Estetik hazza dayanmak
Estetik bütünlüğü oluşturan dört unsur:
- Estetik süje/Sanatkar
- Estetik Değer/Sanat eserinin güzelliği
- Estetik obje/Sanat Eseri
- Estetik Yargı/Sanat eserinin yargılanması
Terimleri şöyle açıklamaktadır:
I.Estetik Süje/Sanatkar kimdir?
Sanat değeri taşıyan bir objeyi okuyan estetik süjenin amacı estetik haz duymaktır.
II.Estetik Obje/Sanat Eseri Nedir?
Yansıtma kuramında bahseder. Sanat eseri, aynadır. Tragedya şairinin işi benzetme yapmaktır.
Sanat eseri üç unsuru içerir:
- Dil
- İçerik
- Biçim
Sokrates sanat eserinin ne olduğunun ressamın sedir örneğiyle açıklar:
- Sedir ideası
- Dülgerin yaptığı sedir
- Ressamın yaptığı sedir
III.Estetik Değer/ Sanat Eserinin Güzelliği Nedir?
Doğru bilgiye yararlı ekonomiye, iyi ahlaka, güzel estetik disiplinine ait birer değerdir.
Estetik Değer/Güzel Nedir yazısında güzel amaca uygun ve zaman yerini tutan ya da sevilen şeydir. Güzel bize hoşlanma ve estetik haz sağlayan nesnedir.
IV.Estetik Yargı/Sanat Eserinin Değerlendirilmesi Nedir?
- Sözcük anlamıyla yargı
- Terim anlamıyla yargı
III.Bölüm: Milli Edebiyatın Estetiği
1.Estetik Süje/Sanatkar
A.Ömer Seyfettin,
- Özgün olmak
Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, bir buluş sonucu ayrı ve üstün olan çeviri, taklit ve ya uyarlama olmayan asıl ve orjini gibi anlamlara gelir.
- Duyduklarını Yazmak
Yazarın anlattıklarını 3 esasa dayanması gerektiğini belirtir. Hakikate uygunluk hayata uygunluk müşahedeye uygunluk
- Millet Duygusunu İdrak Etmek
Ömer Seyfettin tavrının başında “Her millet kendi lisanında yaşar.” Gerçeğini görülür.
Lisan=vatandır.
- Yeni Lisanla Yazmak
Ömer Seyfettin “Her milletin bir lisanı vardır. Türklerin lisanında konuştukları Türkçedir. Lisan halk arasında İstanbul’da yaşayan konuşulan ince ve zengin lisandır.
- Halkın bedii talepleri/estetik zevkini sezmek
Zevkleri tartışılmaz ibaresi vardır. Yargımızı iyi hoş güzel ifadeleriyle betimler.
Ömer Seyfettin şahsi zevke değil milli zevke güvenir ve onu üstün tutar.
Estetik özellikler arasında şunlar vardır:
- Özgün olmak
- Duyduklarını yazmak
- Millet duygusunu idrak etmek
- Yeni Lisanla yazmak
- Halkın bedii talebini/ estetik zevkini sezmek
Genç Kalemler Dergisi serbestlik zamanında 1911’de Selanik’te çıkmaya başlamış, dil ve edebiyat, sanat, düşünce dergisidir. Dergide sanatkara dair yazılarda ortaya konulan özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.
- Hayalleri olmak
a.Şahsi olmak
b.Milli olmak
- Estetik obje/Sanat eseri
A. Ömer Seyfettin
- Özgün olmak
- Muhayyel olmak
- Sari olmak
- Estetik zevk vermek
B.Genç Kalemler Dergisi
Eski anlayaış: Edebiyat=fesahat+belagat
Yeni anlayış: Taklid-i tabiat
- Şahsiyet-i mümtaze
- Mizac-i esasi
Sanat mümtaz bir şahsiyetler mezc ederek tabiatı taklit etmektir. Kavmi edebiyat milli edebiyattır.
- Kavmi edebiyat kavminin diline dayanır.
- Kavmi edebiyat dilin estetiğine dayanır.
- Kavmi edebiyat dilin üslubuna dayanır.
- Kavmi edebiyatın konusu “kavmin samimi hayatının anlatımına dayanır.
Edebiyatın temeli dildir.
C.Estetik Değer/Sanat Eserinin Güzelliği
a.Ömer Seyfettin
Güzel Nedir yazısında şöyle der: Tabiatta güzellik yoktur, bedii hüsün sanattaki güzelliktir.
- Özgün olmak
- Yeni Lisanda yazılmış olmak
- Şekilce yeni olmak
- Türüne/Tekniğine uygun olmak
- Milli vezinle/Hece vezniyle yazılmış olmak
b.Genç Kalemler Dergisi
Eflatun “Güzel hakikatin parıltısıdır.” der. Güzel bize hoşlanma ve estetik haz sağlayan nesne. Sanat eserlerinde güzellikte aranan özellik biçimde yenilik şeklinde yani olan “bir şey mutlaka “esas”ta yeni olacaktır.
D.Estetik Yargı/ Sanat Eserinin Yargılanması
Ömer Seyfettin’de şu özellikleri göz önünde bulundurulur:
- Şen’i /Gerçek bir mefkureyi anlatmak
- Etkileyici olmak
- İçeriği öncelemek
- Yerel unsurları samimi olarak anlatmak
c.Genç Kalemler dergisi
Yazara göre bir edebiyat eseri vücuda getirmek okuyucuların ruhlarında edebi titreşimle doğuracak şiirler yazmak demektir. On dokuzuncu yüzyılın yarısı ile yirminci yüzyılın ilk yarısı milletler çağıdır.
Sonuç olarak, dil özelliklerinin üzerinde durmuşlardır.
Estetik konusunda çalışmalar kazandırmak temennisiyle.
Dilara Pınar ARIÇ