I.Bölüm: Dostoyevski’nin Polifonik Roman ve Onun Edebiyat Eleştirisindeki Yeri
Dostoyevski’nin sanatı onun kahramanlarının temsil ettiği birbirinden bağımsız ve birbirleriyle çelişen bir dizi felsefeye bürünmüştür, demektedir. Yazara göre bu ideolojik seslerin kendine özgü bir sentezidir. Julien Meiler Graefe de duygu eğitimi diye değerlendirmiştir.
Dostoyevski hakkında yazar, “sadece yazar sözünün nesnesi değil, kendi dolayımsız anlamlı sözünün öznesidir. 20. yüzyılda Dostoyevski poetikasına değinilmektedir. Felsefi monolojikleşmenin yolu, Dostoyevski hakkındaki edebiyat eleştirisinin yazarıdır. Vasil Rozanov, Akim Valinski, Dimitri Merajovski, Lou Şesbu’nun çalışmalarına değinir. Yazara göre Dostoyevski’nin bilinç sayesinde bütünsel insanın canlı sesinde mantıksal dizi tasvir edilen olayı birliği halini alır.
Yazara göre Dostoyevski’nin sanatsal dünyasının temel yapısal özelliğini ilk kez Vyaçeslav İvanoviç İmanov keşfetmiştir. (1866-1949) Yabancı beni nesne olarak değil, başka bir özne olarak onaylamak söz konusudur. Askoldov “Dostoyevski’nin ilk etik tezi, ilk bakışta çok daha biçimsel fakat belli anlamda çok daha önemli bir şeydi. Dostoyevski’nin ilk kez getirdiği roman inşasındaki kendine özgü sanatsal ilkelerinin bütün toplamıyla ulaşılır. Dostoyevski’nin tasvir edilen kahramanın bilincine karşı içsel diyalojik yöntemine daha çok karşılık düşer. Grossman’a göre “farklı türden, farklı değerden ve çok yabancı malzemelerde bir ve bütünsel bir sanat eseri yaratmaktır.” Yazara göre Dostoyevski’nin romanı diyalojilerinin kaos , Dostoyevski’nin dünyasının kapitalizm ruhuna saf ve hakakiki bir ifadesi olduğunu öne sürüyor. Dostoyevski’nin fikri roman değildi.
Dostoyevski’nin romanı yazara göre sanatsal bir evrimdir. “Ortam, toprak, yeryüzü aşamalarında geçen bir diyalektik ortaya çıkışı hakkında Dostoyevski’nin sanatsal eserlerinin dışında bir tahmin yapılabilir.
Yazara göre Dostoyevski’nin dünyası plüralisttir. Müellife göre “Dostoyevski, Goethe’nin tam tersine aşamaların kendisini eş zamanlılıkları içinde onları dramatik biçimde kıyaslayıp karşılaştırarak algılamaya yönelir, oluşmakta olan bir diziye sokmaz.”
Yazara göre zaman birliğe uyar ve eylemin katarastrofik hızlılığı girdapsı hareket “Dostoyevski’nin dinamiği buradan gelir. Dante’nin tersine sistemli-monolojik hakiki diyalektik bir felsefi tamamlanmışlık aramak boşunadır.
Luraçarski, Dostoyevski’nin polifonik romanı tezini paylaşmaktadır.
Yazara göre sadece Dostoyevski gerçek polifoninin yaratıcısı sayılabilir.
Kırpotin’e göre Dostoyevski’nin psikolojisi onun olumlu eserlerde öznel değil gerçekçidir.
Yazara göre polifonik roman baştan aşağı diyalojiktir. Dostoyevski’nin dilsel üslubunun belirleyici özelliği mikrodiyaloğudur.
Dostoyevski için hayatta her şey diyalogdur yani diyalojik karşıtlıktır.
II.Bölüm: Dostoyevski’nin Yapıtında Kahraman ve Kahramana Göre Yazarın Konumu
Yazara göre Dostoyevski’de kahramanın nesnel tefekkürü, onun özbilincinin nesnesi olur, yazar görüşünün ve tasvirinin nesnesiyle öz bilincin işlevi olur.
“Kahraman her şeyi yutan bilincine yazar ancak bir nesnel dünyayı çıkarabilir, onunla eşit haklara sahip başlıca bilinçlerin dünyasını.”
“Öz bilinç kahramanın inşasının sanatsal dominantıdır.”
Yazar, Gogol’dan örnekler vererek “yeraltı insanı” kavramını anlatır.
“Yeraltı insanının ‘yaşamsal- karakter- olay’ın tanımını ve onun imgesinin sanatsal dominantı birbiriyle kaynaşır.”
Dostoyevski’nin kahramanı nesnel bir imge değil, eksiksiz söze temiz sesti.
Gerçek, Dostoyevski için özünde sadece kendi bilincinin gerçeği olabilir. Yazara göre “Tolstoy’un dünyası yekpare biçimde monolojiktir. Kahramanın sözü romanla ilgili yazar sözlerinin sabit kalıbına alınmıştır.
Yazar üç momentten bahseder:
1.Tam bir gerçekçilik
2.Yüksek anlamıyla gerçekçilik
3.Psikolog olduğunu kesin olarak reddeder.
Yazar, Çernişevski’nin tasarımından bahseder. Saf bir nesnel bir roman yazmak yazara göredir. Tolstoy’un kahramanı ile tartışmaya girmez, anlaşmaz denmektedir.
III.Dostoyevski’de Fikir
Yazara göre Yeraltı insan bile ideologdur. Ama kahramanların ideolojik yaratıcılığı tam anlamını romanlarda alır, burada fikir gerçekten de neredeyse eserin kahramanı haline gelir. Fakat kahramanların tasvirindeki dominant burada da önceki olarak kalır: Özbilinç.
“Kahramanın bu sosyal tipik ya da bireysel karakteristik fikri ya da son olarak sıradan entelektüel yolu, onun ruhsal dünyasının entelektüel mimiğidir. Fikir fikir olmaktan çıkar ve sıradan sanatsal karakteristik olur. Bu şekilde kahraman imgesiyle kaynaşır.
“Monolojik ilkenin güçlendirilmesi ve onun ideolojik hayatın bütün alanlarına nüfuz etmesine yeni (modern) çağda bir ve birleştirici akıl kültüyle Avrupa rasyonalizmi ve özellikle Avrupa sanatsal nesrin temel biçimlerinin oluştuğu aydınlanma çağı eşlik etmiştir.
Onaylanan ve eksiksiz yazar fikri monolojik tipte eserde üçlü işlev taşıyabilir:
1.Dünyanın gördüğünün ve tasvirin ilkesi olması
2.Bilinçli çıkarım
3.Baş kahramanın ideolojik konumu
Fikir sanatçısı imgesi Dostoyevski’nin aklında 1846,1847 yıllarında gelmiştir. Örnek olarak Ev Sahibesi verilir.
Dostoyevski’nin bütün baş kahramanlarına acı çekerek bilgeleşme ve acıyla zaman verilmiştir, her birinde büyük ve çözülmemiş bir düşünce vardır, hepsi de düşünceyi çözüme kavuşturmaya ihtiyaç duyar.
Yazara göre, “fikir canlı bir olaydır, iki ya da birkaç bilincin diyalejik buluşma noktasında sahnelenen bir olay denir. Dostoyevski, fikir imgelerini prototip fikir olarak ele almaktadır.
Dostoyevski’nin biçim oluşturucu ideolojisinde 2 temel öğe yoktu:
1.Tekil düşünce
2.Düşüncelerin nesnesel-ortak sistemi
Onun yapıtının merkezinde, bilen ve yargılayan benlerin kendi aralarındaki etkileşim sorunu yer almıştır.
IV.Dostoyevski’nin Eserlerinin Türsel ve Süjesel Kompozisyon Özellikleri
Macera süjesi şahsi ve dengeli, ailevi, sosyal biyografik durumlarda beslenmez, onlara rağmen gelişir. Macera süjesinin insanı bedensel ruhsal insandır.
Dostoyevski not defterinde şöyle der:
“Tam gerçekçilik aracılığıyla insanda insanı bulmak… Bana psikolog diyor ki yanlış, ben sadece yüksek anlamda gerçekçiyim yani insanın ruhunun bütün derinliklerini tasvir ediyorum.”
Monolojik ideolojim Dostoyevski’den sonra Dostoyevskicilik olmuştur.
Yazara göre tür edebi gelişme sürecindeki yaratıcı belleğin temsilcisidir. Yazar karnaval folklorünü ifade etmektedir. Ciddi gülmece alanının bu edebiyata örnek vermektedir.
Roman türünün 3 kökeni vardır:
1.Destan
2.Retorik
3.Karnaval kökenler
Diyalojik olarak ciddi gülmece alanında 2 tür vardır:
1.Sokrates diyaloğu
2.Menippoz Satiri
Sokrates diyaloğu 5 adet momente dayanmaktadır:
1.İnsan düşüncesinin Sokratesçi temsili.
2.Senkriz ve Anakriz
Senkriz farklı bakış açılarının çatışması Anakriz muhattabını kendi sözünü söylemeye zorlama yöntemi.
3.İdeologlar kahramanlarıdır.
4.Diyaloğun süje konumunda yararlanılır.
5.Fikir organik olarak insanın imgesiyle kaynaşır. Fikir imgedir.
Menippoz Satiri günümüze dek edebiyata karnaval dünya duyumunun başlıca taşıyıcısı ve yandaşı oldu.
Menippos Satiri hakkında 14 temel özellik vardır:
1.Sokrates diyaloğu gülmece öğesi büyüktür.
2.Süjenin ve felsefi tasarımın sıradışı özgürlüğüyle nitelenir.
3.Sıradışı durumlar yaratmak
4.Kenar mahalle natüralizmi söz konusudur.
5.Menippea son soruların türüdür.
6.Eylem ve diyalojik senkrizleri Eşikteki diyaloglardan bahsetmektedir.
7.Deneyci fantastik
8.İnsanın alışılmamış, anormal ahlaki psişik durumların tasviri
9.Skandal sahneler
10.Keskin kontrastlarla, oksimenon kaynaklarıyla doludur.
11.Sosyal ütopya ögeleri vardır.
12.Eklenti türlerin yaygın kullanımı
13.Çoküslupluluk ve çoktonluluk
14.Gazetecilik türüdür.
Sempozyum, Sokrates döneminde olan şölen diyaloğudur.
Karnaval insanın insanla karşılıklı ilişkilerinin karnaval dışı hayatın sosyal hiyerarşik her şeye kadir ilişkilerine karşıt duran yarı gerçek yarı sahnelenmiş biçimde yaşana somut-duygusal yeni bir nedensellik geliştirir.
Karnaval kategorilerinde serbest samimi temas, insanın somut duygusal biçimi dünya duyumu profanlaşma söz konusudur.
Karnaval eksantriklik kategorisine sahiptir.
Karnaval gülmecesi yüceye yönelmiştir.
Gülmece öğelerinin 2 kutbunu kucaklar. Değişim sürecine aittir. Krizden ölüm ve diriliş, ve olumsuzlama onaylama kaynaşır.
Parodinin karnaval doğasına değinir. Bütün karnaval türlerin ayrılmaz öğesidir.
Don Kişot hakkında eşikte diyalog kavramını geliştirir.
Menippea öğeleri parodili edebiyatında geleneğin en önemli momenti novella edebiyatı olmuştur.
Dostoyevski’de Seneca’nın Tanrı Claudius’un kucaklaşmaso adlı eserini hatırlatan 3 momento vardır.
1.Samimi neşe
2.Zarların atılmadan düşmesi
3.Ölümün natüralist tahttan indirilmesi
Gülünç Bir Adamın Rüyasında 9 temel tema vardır.
1.Bilge aptal, trajik soytarı
2.Bütün insanların deli diye güldüğü insan
3.Her şeye karşı mutlak ilgisizlik
4.İntihardan önce hayatın son saatleri
5.Kriz rüyası teması
6.Ütopik yeryüzü cenneti rüyada teması
7.O hayatın bir anlık cennete dönüşmesi
8.İncitilen kız teması
9.Kenar mahalle natüralizmi
Karnavallaştırma sorularını değin kavramak için karnavalın yeni çağın maskeli balo ruhuyla daraltılmış anlaşılmasından ve dahası onur bayağı bohem kavrayışından da kurtulmak gerekiyor.
Rönesans döneminde gülmece hacim olarak indirgenmez, günlüğün dereceleri vardır.
Raskolnikov’un rüyasında moment vardır.
1.Rüyanın fantastik mantığıdır.
2.Bir yerlerde yüksek sesle gülme vardır.
3.Mekan
Dostoyevski’nin Budala romanında karnavallaştırma görülür. Bunu Cervantes’in Don Kişot’unun etkisinden kaynaklandığını söyler.
Karnavallaştırma belli bir sınırlı çağın özel hayatının dar sahnesini misteria sahntmsinin evrensel ve insanlığa ortak sahnesine dek genişletmeye izin verir. Dostoyevski Karamazov Kardeşler’de buna yönelmiştir.
Dostoyevski bilincin bilinçle olan bütün nihai buluşmaları Dostoyevski’nin romanlarında sınırsızlık ve son bazlı gerçekleşir yani karnavalı mysteria uzam ve zamanında gerçekleşir.
V.Bölüm: Dostoyevski’de Söz
1.Nesir sözü tipleri Dostoyevski’de Söz
Eserdeki kahramanların keskin konuşma karakteristikleri nesnel ve sanatsaldır. Diyalojik ilişkiler metabilim nesnesidir.
Diyalojik ilişkiler sözlerime yönelik tek tek kısımlarına yöneliktir. Belirtilen olgular derin ilkesel öneme sahiptir.
Bir kahramanın 2 konuşma merkezi vardır. Kahramanın sentezlesinin bütünü parodili söz ve çeşitli olabilir. Parodileşen söz daha etkindir, yazarın tasarımına tepki gösterir.
2.Dostoyevski’nin Kısa Romanlarında Kahramanların Monolojik sözü ve Hikayenin Sözü
Dostoyevski’nin geç döneminin bütün sözcelemleri de diyaloğa çevirilebilir, çünkü hepsi de kaynaşma replikten doğmuş gibidir.
Diyalog insanın kendi sesiyle başka bir insanın sesini fark etmesini sağlar.
İkiz hikayesindeki Golyadkin “kendi için beni, onun kurgusal “başkası için beni” esrede Goldyadkin’in dışında gerçekten temsil edilmeyen ses.
Üç ses bir ve aynı şeyi şakır. Ama yekpare halde değil, her biri kendi rolünü oynar. Ama bu sesten daha bağımsız, üç bağımsız bilinç olmamıştır. Bu sadece Dostoyevski romanlarında olur.
Yeraltından Notlar diyalojikleştirilmiş özbilincin çıkışsız perpetuum mobile. Bu tür çıkışsız diyalojik çelişkilerin bulunması söz konusudur. Yeraltından Notlar’ın ilk kısmı liriktir.
3.Dostoyevski’nin Romanlarında Kahramanın Sözü ve Hikayenin Sözü
Dostoyevski’de düşünce oluşumu yoktur. Tek tek kahramanların bilinç sınırlaması değildir.
Dostoyevski’y Mişkin içe işleyen sözün iç diyaloğa girebilen, onun kendi asıl sesini tanımasını yardımcı olarak olan sözün sahibidir.
Karamazov Kardeşler’de kahramanın monoloji konuşmasının momenti belirli kahramanları her şeyi bir mevcut anlamsal malzeme arasında seçim yaşar.
4.Dostoyevski’de Diyalog
İnsandaki insan söz konusudur.
Erken dönem yapıtlarda başkası soyut karakter taşır. Yeraltı insanı başkasıyla çıkışsız karşıtlığında kalır. Gerçek insani ses, beklenen yabancı içerik gibi onun sonsuz iç diyaloğunu tamamlar.
İç diyalog yani mikrodiyalog söz konusudur.
Her yerde açık bir diyaloğun repliğinin kahramanlarının iç diyaloğun replikleriyle kesişmesi, ahengi ya da kesilmesi vardır. Her bir birlikteliği biraz kaynaşmamış seslere doğru ilerleri her birinde farklı çınlar.
İnsanın insanla diyaloğu ilginç sosyolojik belgedir.
Diyalojik dünya duyumu İnsancıklar’dan başlayarak Dostoyevski’nin diğer yapıtlarına sızmıştır.
VI.Bölüm: Sonuç (1929)
İç ve dış diyalog vardır. Kişilik kendi dışsal tek anlamlılığını kaybeder.
VII.Bölüm: Sonuç (1963)
Dostoyevski’de polifonik sanatsal düşünüşten bahsedilir. Dostoyevski’nin sanatsal dünyada yön bulmak için monolojik alışkanlıklardan kurtulmak gereklidir.
Dilara Pınar Arıç