Dilara Pınar Arıç
Köşe Yazarı
Dilara Pınar Arıç
 

Erich Aurbach'ın Mimesis Kitabı Üzerine

I.Bölüm: Odysseus’un Yara İzi Eurykleia’nın baba ocağına dönmesi, Odysseus’un baldırındaki yara izinden tanır. Kahya Odysseus’un baldırına dokunur. Leğendeki su taşar. “Zeus’un diğer tanrılarla bir araya geldiği meclisteki gibi sistematik bir konuşmadan eser yoktur.” Tanrı’nın Yahudilerdeki anlayış betimlenemezdir. Tanrı soyuttur. Belirsizdir. Yalnızca sesini işitiriz. Hikayenin başı, Tanrı’nın buyruğunu iletir, herkesin anlattığı bildiği anlatı başlar. Sefer geçici ve suskun bir yürüyüş yuvalanmış doldurulmamış bir süre gibidir. “Sabah erkenden” sözü ahlaki içeriği ortaya koymak amacıyla seçilmiştir. Schiller’in tragedia ozanlarında gördüğü şey duyumsama özgürlüğümüzü gasp etmek, ruhsal hareketliliğimizin tek yöne sevk etme ve sabitleme-kutsal kitaptaki epik olarak değerlendirilir. Kutsal Kiitap’taki konuşma Homeros’taki gibi dile getirilmeyen düşüncenin iması işlevi görür. İkisi de eski ve epiktir. Dile getirilmiş akıl gönül değerlendirmeleri, uzun soluklu olay dizileri yer alır. Tanrı kutsal kitaptadır. Tasvirlerde derinlere uzanır. Davud’ta Abşalum arasındaki ilişki yansıtılır. Ondaki derinliğe Homeros’ta rastlanmaz. Kutsal kitapta estetik cazibe amacı güdülmez. Etik ve dinsel süreçler söz konusudur. Ortaçağ Avrupa’sında Kutsal Kitap’taki gündelik yaşam süreçlerini tasvir etmek mümkündür. Homeros destanları belirlenmiş, mekânsal ve zamansal açıdan olay bütünlüğü sunar. Eski Ahit’se tarih anlatır. Evrenin yaratılmasıyla zaman başlangıcıyla çıkar yola vaadin gerçekleşmesi olarak tasavvur edilmelidir. Yahudi -İsrail geleceği Asur, Babil, Pers, Roma tarihine dek uzanır. İlyada ve Odysseia dağınık ve kopuk sembol altın toplanır. Eski Ahit’in Adam’den başlayıp peygamberlere dek uzanan figürleri, dikey bağıntının bir lahzasını temsil eder. Homeros’ta zaman kolay seçilmeyen biçimsel değişiklikle yaratır. Oysa Eski Ahit’teki figürler Tanrı’nın gözetimi altındadır. Homeros destanlarında hiç yer almayan tarihsellik Samuel kitaplarında geçer. II.Fortunata Petronius’un romanından bir paragraf yer almıştır. Fortunata’yı Trimaklio’yu ya da masada oturanları değil farkında olmadan kendi kişiliğini tasvir ediyor. Trimalchoio’nun çevresi nesnel gerçekliliğine yansıtmaktan çok öznel bir portre çiziyor. Proust’un çalışma yöntemi bundan farklı değil. Artık literatüre talihinin dönmesinin felsefesine dayanak oluşturur. Kendi, sanatı toplumsal havayı daha bir genelleyerek daha şematik, mekânsal ve zamansal belirsizlikle yansıtır. Petronius’un romanı ve serüven içeren erotik unsurlarla doludur. O dönemin gündelik yaşamının izdüşümü olarak görülmesi zordur. Tacitus’un Armales’in ilk kitabından 16. bölümü anlatır. Kendini general sanan oyunculuk eğitimi de almış eskinin şakşakçı grubu reisi elebaşı Percennius aşağılık herifin tekidir. Narden’in Antiçağ Anlatı Sanatı kitabında yaygın Dünya’yı sarsmış düşünceleri kaydda geçirmenin Antikçağ tarih yazıcılığında üstesinden gelmek şöyle dursun dert dahi edilmediğini akıldan çıkarmamak gerekiyor. Endüstri kapitalizmi nesnel kriterlerinin sentezi olan Rönesans dönemini anlatarak fenomenlerin sentezi diyebiliriz. İncillerin ve Elçilerin İşleri’nin yankısını bulan şey, açıkça alt tabaka hareketinin oluşumu tarihsel güçlerin girişimidir. Dildeki alt düzeyde üslup, geniş bir çevrenin gülebilmesi zarif bir çeşni olsun diyedir. Proust’un kayıp zamanın izinde romandaki kahramanın gevezeliklerine benzetilebilir. Tanrı’nın Adem’in kaburga kemiğinden ilk kadını yaratması algısal-somut bir durumu anlatır. İsa’nın böğründeki yaradan tinsel ana kilise doğmuştur. III.Petrus Nallomeres’in Tutuklanışı Tacitus için en azından askerlerin dile getirdiği rasyonel anlaşılır bir yanı vardı. Aminiannus’un tasvirinde yönetimde istilacılar arasında ölçülü akılcı bir bağlantı yoktur. Tacitus’ta Percennius’un konuşması vardır. Ammianus’ta bunu bulamayız. Gallus’un Ölüm Yolculuğu Julianus’un naaşının getirilişi ya da Prokop’un İmparator ilan edilişi’nde  mezarında çıkıp gelmiş çürümüş bir cesede benziyordu. Uşaklara yaraşır dalkavuklukla tac giydiren tertipçilere servet ve mevki vaat etti. Ölüm döşeğinde konuşmaya başladı: Geldiği soydan kendini tahta çıkma hakkı verdiğini söyledi. Grotestetik,sadistlik, dehşet, hurafeler iktidar işi ama endişe gizleme telaşı Ammianus’un resmettiği egemen zümrenin dünyası bundan ibarettir. “Antikçağ tarihçilerinin yeğlediği yukarıdan gözlemleyen ahlaki yargılarını esirgemeyen seçkin üslup geleneğindendir Ammianus.” Kullanılan dil, dehşet verici benli, çirkinleşmiş, gerçekliği parlak sözlerle ve fiyakalı tümce deformasyonlarıyla resmetmeye soyunur. Tarih yazıcısı hep işin içindedir. Ammianus yaşamımızı çevreleyen ortamın lunapark aynasındaki aksidir. Aşk ve fedakarlık, kahramanlar erdemli bir yaşam vazgeçmeyiş gündemdedir hep. Seneca ve Tacitus’da gördüğümüz korkunç  algısallığın aşırı coşkulu üslubu üst noktaya taşıdığı aşikar. Lucius’un yabancı bir kentteki Pazar alışverişini konu aldığı bölüm yer alır. Hakkında başka hiçbir bilgi verilmeyen arkadaşın tavrı kasıtlı bir nobranlıktır. Yahudi-Hristiyan geleneğinde daha önce ortaya koyduğumuz gibi seçkin üslupta realizm arasında ayrım yoktur. Hieronymos marazlılar ve dilenciler gerçeğinin gerek içeriğin mentalitesinin dayandığı kutsal kitaptır haliyle. İsevi bir gelenek olarak varlığını sürdürür. Retorik yanların Ammianus ya da Hireonymos’a kıyasla klasik stile daha fazla hissedilir. Kilise babaları döneminin Hristiyan yazarları Antikçağ’da eğitimli o çağın kültürüyle form kazandırma çabasına ihtiyaç duymuşlardır. IV.Sicharius ve Grsmnesinddus Kullanılış şekil itibarıyla nam kelimesi bulanık veyersiz. Gregorius vakada sırası gelen aşamanın öznesini sonradan araya sokmak zorunda kalr, tümceler gramer canavarı olur. eTours’lu Gregorius gibi seçkin bir aileden gelen yaşadığı dönemde ve ülkede önemli bir kişilik sayılan birinin yazı diline nüfuz etmiş olmasıdır. Kargaların mekanı olan farklı binaların kilise rahibin evi hakkında sözcükleri olaylara dair bağ kuran açıklamada eksiktir. Ceaser örneğine göre kişisel anların dökümüne benzer. Gregorius’un canlı tasvir çabasının en tipik ve en göz doldurucu örneği Sicharius’un öldürülmesidir. Sicharius’un sözleri “akrabalarını öldürdüğüm için aslında bana minnet borcun var, aldığın tazminat sayesinde hali vakti yerinde biri oldur. Gregorius’un Kutsal Kitap’ın İncil’in ritminin ve yarattığı havanın etkisinden kurtulamadığı ve üslubunun bu şekilde belirlendiği su götürmez. V.Roland’ın Frank Ordusu Artçı Birlikler Komutanlığına Atanışı Roland’ın Şarkısı, Roland’ın tehlikeli bir göreve Frank ordusunun artçı birlikler komutanlığına seçilmesini anlatır. İsevi dogma haklılığının  inançlara haksızlığın inançsızlığa pay edilişi bu görüşlerin en önemlileridir. Muazzam bir psikolojik kavrayışla inşa edilen 3 yanıtın ilki Roland’ın ironik tekrarı, ikincisi öfke patlaması, üçüncüsü düzgün sıralamadır. Goethe’ci-Schiller’ci bir epik yavaşlatma yöntemidir. Yöntem haddinden fazla epiktir. Roland’ın Şarkısının ritmi, Antikçağ destanlarının akıcılığını yakalayamaz. Naimes’in müdahalesi paralaktik olarak düzenlenmiştir. Şöyle olması gerekliydi: “Artçı birliklere atandığı için Roland’ın ne kadar öfkelendiğini biliyorsun, onu savunabilecek bir baron da yok. Bence yayı ver Roland’a ama emrinde yeterraçnce yardımcısının olmasını da sağla hiç değilse.” Roland’ın Şarkısı dar bir tema etrafında döner. Aksine, insanlar temel şeyleri sorgulamazlar. Eski Fransızca Alexius Destanı’nın Roland’ın Şarkısı ile üslup benzerliği vardır. Roland’ın Şarkısı’nda tüm vaka daha masiftir. Bütünlük daha belirgindir, tek tek sahneler kendi içlerinde bazen daha canlıdır. VI.Saray Şövalyesinin Uzaklara Gidişi Cinnetten Togyes XII. Yüzyılda Yvain adlı romanının başında Kral Arthur sarayında şövalyenin serüveni anlatılır. Calogrenent, Kral’ın meclisinde yuvarlak masada yedi yıl önce şövalyeye yaraşır şekilde silahlarını kuşanıp bir başına macera aramaya çıktığını anlatır. Saray edebiyatının epizotlarında sembolik, mitolojik, dinsel araçlar seçilir. Saray edebiyatı denen şey feodal soyluluğun yaşam biçimleri ile kendini sergilemesi olarak niteler. Saray edebiyatı seçkin bir üslubu yani ifade biçiminden ve bir stiller ayrılığında söz edilir. Şövalyelik ideali feodalizmim yüzyıllar boyunca felaketlere rağmen yıkılmamış, sorunu yorumlayan Cervantes’in Don Quijote De La MAncha adlı eserini anlatmıştır. Don Quijote toplumsal nizamın kurbanıdır. İşlevsiz bir zümrenin üyesidir. VII.Adem ile Havva Mystere d’Adam adlı piyesten bahsedilmektedir. Pasaj 2 kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım Adem ile Havva’nın Şeytan’la muhatap olmanın getireceğini yazar. İkinci kısım ise Havva’nın elmayı ağaçtan kopardığı ve yemesi için Adem’in aklını çeldiği kısım Havva’ya bu aklı veren yılandır. Kilise Baba’ları Austinus tarafından yorumlanmıştır. Çıkış noktası Kutsal Kitap’daki Tanrı’nın bilgelere ve zevklere görünmez. Ayet İsa’nın ilk havarilerini yüksek mevkideki eğitimli kişilerden değil, balıkçı tahsildar gibi alt tabakadan insanlardan seçmiş olması gerçeğidir. Ortaçağ Hristiyan tiyatrosu Kutsal Kitap epizotlarının başından beri dramatik ögelerle canlı bir temsilidir. XIII. yüzyıl bağında Fransisken ve diğer akımların etkisiyle Çile anını canlı, dramatik ve insani bir vaka olarak tasarlayan popüler dinsel edebiyatta başat bir rol oynamıştır. VIII.Farinata ve Cavallante Dante Kutsal Kitap’ın “etecce”sini başka vesileyle dramatik olması aniden gerçekleşen olayla kesintiye uğramasını anlatırken harfiyyen kullanır. Antikçağ ozanlarıyla karşılaştırıldığında Dante’nin seçkinlikten anladığının önemli ölçüde- dilsel biçimlendirmede olduğu kadar temalarda da farklı olduğu kadar temalarda da farklı olduğu yadsınamaz. “Farinata ve Canadeante’nin dünyası yaşamları sona ermiş, yazgılarındaki değişkenlik bitmiştir. Üçüncü Ceaser Tiberius, insan İsa’nın meşru yargıcı sıfatıyla günahın öcünü alan kişidir. Komedya’nın gerçekçiliği asla İsevi tiyatro gibi maskaralığa kaçıp popüler eğlenceye alet olmaz. IX.Peder Alberto Boccaccio, Decameron’daki öykülerinden birinde memleketi İmola’da kötüye çıkınca çareyi başka yere göç etmekte bulan adamı anlatır. Boccaccio’nun yaşadığı dönemin öncesindeki İtalya öykülerine değinecek oluşsal daha ahlakçı, esprilik anekdot özelliği taşırlar. Duyusal fenomenlerin dünyasında hükmeden bilinçli bir sanat anlayışıyla bu dünyayı düzenleyen ve diliyle ele geçiren ilk yazar Boccaccio’dur. Antikçağdan sonra üslubu belli bir düzeyi sabitleyen yapıt Decameron’dur. X.Madame Du Chastel Antoine de la Sale’nin en tanınmış eseri LE Recenfort de Madame du Frecire eserine yön vermiştir.  Antik hümanist tarzın esnekliğinden zenginliğinden hayli uzaktırç La Sale’nin dili sınıfsaldır. Ve yine Kurtuluş öyküsündeki vakaların halkın güncel gündelik yaşamına adaptasyonu XV. Öyle bir safhaya ulaşmıştır ki gerçekçilik, aşırılık ve kaba yozlaşma belirtileri gösterir. XI.Pantagruel’in  Ağzındaki Dünya Rabelais Pantagruel’in ordusunun sağanak yağmura yakalanılışını anlatır. Rabelais’nin kutsal şeylerle dalga geçen esprilerinin gerisinde kalmayan örnekler Ortaçağ’da bile vardır. Rabelais’de ilk günah ve yargı günü dolayısıyla metafiziksel ölüm korkusu yoktur. XII.L’humaine Condition Muzip,  bir başka ukalaca ironi ile vurgulu, varolmanın temellerine nüfuz eden bir ciddiyet arasında bir üslup düzeyi tutmuştur. Montaigne sergilediği ironide birçok tema birbirine karışır. İnsanın trajik bir yaklaşımla ele almadaki birçok tema gönülsüzlük. İroni, Montaigne’nin üslubunun büyüleyici temaya yaraşır çeşnisidir.   Montaigne’nin ruh ve bedenin birliğinden söz ettiği sayısız pasaj vardır ve hepsi onun dünya görüşünün çok farklı buluş açılarını yansıtır. XIII.Yorgun Prens Shakespeare’nin IV. Henry adlı yapıtından alıntı verilmiştir. Shakespeare’in döneminde dahi etkisi güçlü hissedilen, seçkin bazı duvarlar örme çabalarını hedef alan çabalarını hedef alan ironik bir hiçtir. Bu tür çabaların esin kaynağı Antikçağıdır. Özellikle Seneca’dan Hamlet tombul ve teknolojiktir. Euripides’in Heraklus’dakine hiç  benzemeyen bir üslup izlemini doğarare Shakespeare’nin trajik ve yüce merhalesi yaptığı tam figürler yüksek tabakadandır. Aristokratlığı Montaigne’den daha bilinçliliği Shakespeare’den üç adet vaka vardır. İlki tragedinin kendi içinde trajik ve komik sahnelerin herbirini izlemesidir. İkincisi komik yorumlar yapan figürlerin trajik yüce karakterlere eşlik etmesidir. Üçüncüsü, trajik karakterlerin kendi içlerindeki üslup sentezidir. Elisabeth dönemi tragedyasında Shakespeare’de kahramanların karakterleri Antikçağ’dakilere oranla daha kurgusuz ve çok yönlü yoğrulmuştur. Dante, Rabelias, Montaigne’in yanında cüz’i öneme sahiptir. Romantik dönem üzerinde etkisi güçlüdür. Ortaçağ İspanyol edebiyatı hayli orijinal ve gerçekçiydi. XIV.Efsunlu Dulcinea Cervantes’in kitabında karmaşık meselelere trajikliğe fazla yer yoktur. Yapıt Avrupa’da karmaşık meselelerin ve trajikliğin şekillendirdiği bir devrin şaheserlerindendi. Don Quijote’nin deliliği ve bilgeliği onda meyve verir. Don Quijote gibi kitap, yazarının amacıyla bağını kapamış, başına buyruk hale gelmiştir. XV.Riyakar LA Bruyere’in karakterlerinin Delta Mode’deki Riyakar portresi, Moliere’nin Tartuffe’ine polemik göndermeler içerir. Moliere’in Organ’un sadizmiminin serbestçe gelişmesine ayak bağı olan tutukluları bertaraf etmek için sofuluğu kullanma biçimi dahicedir. Moliere’nin sanatı XIV. Louis dönemindeki gelişlerim Fransız klasik edebiyatında henüz revaçta gerçekçiliğin en üst safhası olarak görülebilir. Shakespeare’deki gibi aristokratik ve aşağılayıcı anlayışla dahi olsa gerçek anlamda tasviri söz konusu değildir. Moliere’in Cimri, Kibarlık Budalası, Bilgiç Kadınları, Hastalık Hastası gibi eserler yüksek sosyete çevrelerinde geçer. Corneille’de bile aşk, trajik ve yüce bir temadır. Galant romanların etkisiyle monolojik tüm diğer yüze temaları arkaplana iter. XVI.Yarıda Kalan Akşam Yemeği Abbe Prevost’nun Manon Lescaut adlı romanından bahsedilmektedir. İlki çiftin suskun gerginliğidir. İkincisi Manon sadece hıçkırır ve zıvanadan çıkar. Üçüncüsü merdivenden çıkan ayak sesleri duyulur, kapı çalınır. Manon Lescaut’taki erotik ve romantik üst düzey üslup Voltaire’in propaganası tarzıyla örtüşür. Saint Simon yapıtlarında çoğunlukla bir başka özgünlüğe götürür. XVIII. yüzyılda Saint Simon’daki arasında büyük bir uçurum var. Aydınlanmacı bir yaklaşımı propagandayla ortaya koyan gerçekliğin sunumuna zıt bir külliyat ardında bıraktığı. XVII.Müzisyen Miller   Schiller 1782-1783 yıllarında yazdığı orta sınıf trajedisi Luise Miller’indeki bie sahne bir küçük burjuva oturma odasında müzisyenin evinde geçer. Goethe’nin gerçeklik yapıtlarıyla ve yeterince duyusal hakikatte başlayan tarihsel edebi açıHdan ele alınması anlayışı bile Schiller’in sonraki gelişimiyle yeniden bir tür stiller ayrılığına sürüklenmiştir. XVIII.Hotel de Mole’de Stendhal’in yaşadığı dönemde Fransa’ya uzanan tarihselcilik onu pek etkilememiştir. Stendhal her ortamın kendine özgü yapısını tüm ayrıntılarıyla kurgular, rasyonalist bir sistem yoktu. Trajik ciddi yapıtlarda her türden gerçekçiliği dışlayan klasik ve estetik üslup kuralının XVIII. yüzyılda gevşediği bilinir. Balzac, İnsanlık Komedya’sında hayvanlar alemiyle insan toplumu arasında bir karşılaştırmaya başlar. Madame Bovary’yi aşk romanı olarak görmeyecektir. Emma Bovary gerçekliği içindedir. XIX.Germinie Lacerteux 1864 yılında Goncourt Kardeşler Germinie Lacerteux adlı roman yayınladı. Genç Romantikler’de belirtileri görülen yaklaşım 1820’de doğmuş kuşağı LEconte de Lisle, Baudelaire, Flaubert, Goncourt’tan biçimler dirmiştir. Aldıkları eğitim açısındaki o topluma aittiler. Zola ve Alman natüralistlerinin yüzyıl sonundaki yapıtlarında hala belirginidir. Emile Zola, Flaubert ve Goncourt’lar kuşağında yirmi yaş gençti Zola. Meyhane’de kendi perspektifinden bir tablo değil, Paris’e taşınmış binanın girişindeki çamaşırcı kadının gördüklerini anlatır. Petersburg dışındaki kentler Gogol’un Ölü Canlar’ı , komedisi Müfettiş’te mekan şehri geçmez. Dostoyevski’nin Ecinniler’i ve Karamazov Kardeşleri için aynı şeyleri söyler. Tolstoy ya da Dostoyevski’de batı uygarlığı liberalizm, sosyalizm, Katolik kilisesi birkaç tümceyle genellikle yanılgı dolu belli bir bakış açısıyla değerlendirilmişti. XX.Kahverengi Çorap Virginia Woolf’un ilk basımı 1927’de yapılan Deniz Feneri’nden alıntı vardır. Yazar, nesnel durumların anlatıcısı sıfatıyla neredeyse tamamen geri planda duruyor. Virginia Woolf’un Mrs. Ramsay’in kişiliğine dair ne bildiği de iletilemez. Serbest dolaylı söylem ya da iç monolog gibi adlar verilmiştir. Çok şahıslı, bilinç tasviri bağlantısı hem yakın hem zorunlu, üslup zamanın işlenişiyle ilgilidir. İki dış süreç arasındaki ve iki şimdiki zaman arasındaki türde ayrım Woolf’un yapıtından yoktur. Marcel Proust’un yapıtını anımsatır.                        Sonsöz XIX. yüzyıl başı Fransa’sında biçimlendiği haliyle öğretiden tam anlamıyla kopuşu hayata geçirdiği kafasında netleşmişti. XIX. Yüzyıl devrimini tek örneği değildir. ”Figura” sözcüğüne değinir. Geç Antik dönem ve Ortaçağ İsevi gerçeklik anlayışına değinir. Ciddi üslup ve  karakterdeki gerçekçi yapıttan kategorisini metotla işler. İngiliz, Alman, İspanyol dillerindeki metinleri eklemiştir. Son olarak, okurlara gereken her şeyi söylediğini dile getirir.   Dilara Pınar ARIÇ  
Ekleme Tarihi: 27 Mayıs 2024 - Pazartesi

Erich Aurbach'ın Mimesis Kitabı Üzerine

I.Bölüm: Odysseus’un Yara İzi

Eurykleia’nın baba ocağına dönmesi, Odysseus’un baldırındaki yara izinden tanır. Kahya Odysseus’un baldırına dokunur. Leğendeki su taşar.

“Zeus’un diğer tanrılarla bir araya geldiği meclisteki gibi sistematik bir konuşmadan eser yoktur.”

Tanrı’nın Yahudilerdeki anlayış betimlenemezdir. Tanrı soyuttur. Belirsizdir. Yalnızca sesini işitiriz.

Hikayenin başı, Tanrı’nın buyruğunu iletir, herkesin anlattığı bildiği anlatı başlar. Sefer geçici ve suskun bir yürüyüş yuvalanmış doldurulmamış bir süre gibidir.

“Sabah erkenden” sözü ahlaki içeriği ortaya koymak amacıyla seçilmiştir. Schiller’in tragedia ozanlarında gördüğü şey duyumsama özgürlüğümüzü gasp etmek, ruhsal hareketliliğimizin tek yöne sevk etme ve sabitleme-kutsal kitaptaki epik olarak değerlendirilir.

Kutsal Kiitap’taki konuşma Homeros’taki gibi dile getirilmeyen düşüncenin iması işlevi görür. İkisi de eski ve epiktir. Dile getirilmiş akıl gönül değerlendirmeleri, uzun soluklu olay dizileri yer alır.

Tanrı kutsal kitaptadır. Tasvirlerde derinlere uzanır.

Davud’ta Abşalum arasındaki ilişki yansıtılır. Ondaki derinliğe Homeros’ta rastlanmaz. Kutsal kitapta estetik cazibe amacı güdülmez. Etik ve dinsel süreçler söz konusudur.

Ortaçağ Avrupa’sında Kutsal Kitap’taki gündelik yaşam süreçlerini tasvir etmek mümkündür. Homeros destanları belirlenmiş, mekânsal ve zamansal açıdan olay bütünlüğü sunar.

Eski Ahit’se tarih anlatır. Evrenin yaratılmasıyla zaman başlangıcıyla çıkar yola vaadin gerçekleşmesi olarak tasavvur edilmelidir. Yahudi -İsrail geleceği Asur, Babil, Pers, Roma tarihine dek uzanır.

İlyada ve Odysseia dağınık ve kopuk sembol altın toplanır. Eski Ahit’in Adam’den başlayıp peygamberlere dek uzanan figürleri, dikey bağıntının bir lahzasını temsil eder.

Homeros’ta zaman kolay seçilmeyen biçimsel değişiklikle yaratır. Oysa Eski Ahit’teki figürler Tanrı’nın gözetimi altındadır.

Homeros destanlarında hiç yer almayan tarihsellik Samuel kitaplarında geçer.

II.Fortunata

Petronius’un romanından bir paragraf yer almıştır. Fortunata’yı Trimaklio’yu ya da masada oturanları değil farkında olmadan kendi kişiliğini tasvir ediyor.

Trimalchoio’nun çevresi nesnel gerçekliliğine yansıtmaktan çok öznel bir portre çiziyor. Proust’un çalışma yöntemi bundan farklı değil.

Artık literatüre talihinin dönmesinin felsefesine dayanak oluşturur. Kendi, sanatı toplumsal havayı daha bir genelleyerek daha şematik, mekânsal ve zamansal belirsizlikle yansıtır.

Petronius’un romanı ve serüven içeren erotik unsurlarla doludur. O dönemin gündelik yaşamının izdüşümü olarak görülmesi zordur.

Tacitus’un Armales’in ilk kitabından 16. bölümü anlatır. Kendini general sanan oyunculuk eğitimi de almış eskinin şakşakçı grubu reisi elebaşı Percennius aşağılık herifin tekidir.

Narden’in Antiçağ Anlatı Sanatı kitabında yaygın Dünya’yı sarsmış düşünceleri kaydda geçirmenin Antikçağ tarih yazıcılığında üstesinden gelmek şöyle dursun dert dahi edilmediğini akıldan çıkarmamak gerekiyor. Endüstri kapitalizmi nesnel kriterlerinin sentezi olan Rönesans dönemini anlatarak fenomenlerin sentezi diyebiliriz.

İncillerin ve Elçilerin İşleri’nin yankısını bulan şey, açıkça alt tabaka hareketinin oluşumu tarihsel güçlerin girişimidir.

Dildeki alt düzeyde üslup, geniş bir çevrenin gülebilmesi zarif bir çeşni olsun diyedir.

Proust’un kayıp zamanın izinde romandaki kahramanın gevezeliklerine benzetilebilir.

Tanrı’nın Adem’in kaburga kemiğinden ilk kadını yaratması algısal-somut bir durumu anlatır. İsa’nın böğründeki yaradan tinsel ana kilise doğmuştur.

III.Petrus Nallomeres’in Tutuklanışı

Tacitus için en azından askerlerin dile getirdiği rasyonel anlaşılır bir yanı vardı. Aminiannus’un tasvirinde yönetimde istilacılar arasında ölçülü akılcı bir bağlantı yoktur. Tacitus’ta Percennius’un konuşması vardır. Ammianus’ta bunu bulamayız. Gallus’un Ölüm Yolculuğu Julianus’un naaşının getirilişi ya da Prokop’un İmparator ilan edilişi’nde  mezarında çıkıp gelmiş çürümüş bir cesede benziyordu. Uşaklara yaraşır dalkavuklukla tac giydiren tertipçilere servet ve mevki vaat etti. Ölüm döşeğinde konuşmaya başladı: Geldiği soydan kendini tahta çıkma hakkı verdiğini söyledi. Grotestetik,sadistlik, dehşet, hurafeler iktidar işi ama endişe gizleme telaşı Ammianus’un resmettiği egemen zümrenin dünyası bundan ibarettir.

“Antikçağ tarihçilerinin yeğlediği yukarıdan gözlemleyen ahlaki yargılarını esirgemeyen seçkin üslup geleneğindendir Ammianus.”

Kullanılan dil, dehşet verici benli, çirkinleşmiş, gerçekliği parlak sözlerle ve fiyakalı tümce deformasyonlarıyla resmetmeye soyunur. Tarih yazıcısı hep işin içindedir. Ammianus yaşamımızı çevreleyen ortamın lunapark aynasındaki aksidir.

Aşk ve fedakarlık, kahramanlar erdemli bir yaşam vazgeçmeyiş gündemdedir hep. Seneca ve Tacitus’da gördüğümüz korkunç  algısallığın aşırı coşkulu üslubu üst noktaya taşıdığı aşikar. Lucius’un yabancı bir kentteki Pazar alışverişini konu aldığı bölüm yer alır. Hakkında başka hiçbir bilgi verilmeyen arkadaşın tavrı kasıtlı bir nobranlıktır.

Yahudi-Hristiyan geleneğinde daha önce ortaya koyduğumuz gibi seçkin üslupta realizm arasında ayrım yoktur.

Hieronymos marazlılar ve dilenciler gerçeğinin gerek içeriğin mentalitesinin dayandığı kutsal kitaptır haliyle. İsevi bir gelenek olarak varlığını sürdürür. Retorik yanların Ammianus ya da Hireonymos’a kıyasla klasik stile daha fazla hissedilir.

Kilise babaları döneminin Hristiyan yazarları Antikçağ’da eğitimli o çağın kültürüyle form kazandırma çabasına ihtiyaç duymuşlardır.

IV.Sicharius ve Grsmnesinddus

Kullanılış şekil itibarıyla nam kelimesi bulanık veyersiz. Gregorius vakada sırası gelen aşamanın öznesini sonradan araya sokmak zorunda kalr, tümceler gramer canavarı olur.

eTours’lu Gregorius gibi seçkin bir aileden gelen yaşadığı dönemde ve ülkede önemli bir kişilik sayılan birinin yazı diline nüfuz etmiş olmasıdır. Kargaların mekanı olan farklı binaların kilise rahibin evi hakkında sözcükleri olaylara dair bağ kuran açıklamada eksiktir.

Ceaser örneğine göre kişisel anların dökümüne benzer. Gregorius’un canlı tasvir çabasının en tipik ve en göz doldurucu örneği Sicharius’un öldürülmesidir. Sicharius’un sözleri “akrabalarını öldürdüğüm için aslında bana minnet borcun var, aldığın tazminat sayesinde hali vakti yerinde biri oldur.

Gregorius’un Kutsal Kitap’ın İncil’in ritminin ve yarattığı havanın etkisinden kurtulamadığı ve üslubunun bu şekilde belirlendiği su götürmez.

V.Roland’ın Frank Ordusu Artçı Birlikler Komutanlığına Atanışı

Roland’ın Şarkısı, Roland’ın tehlikeli bir göreve Frank ordusunun artçı birlikler komutanlığına seçilmesini anlatır. İsevi dogma haklılığının  inançlara haksızlığın inançsızlığa pay edilişi bu görüşlerin en önemlileridir. Muazzam bir psikolojik kavrayışla inşa edilen 3 yanıtın ilki Roland’ın ironik tekrarı, ikincisi öfke patlaması, üçüncüsü düzgün sıralamadır.

Goethe’ci-Schiller’ci bir epik yavaşlatma yöntemidir. Yöntem haddinden fazla epiktir. Roland’ın Şarkısının ritmi, Antikçağ destanlarının akıcılığını yakalayamaz.

Naimes’in müdahalesi paralaktik olarak düzenlenmiştir. Şöyle olması gerekliydi: “Artçı birliklere atandığı için Roland’ın ne kadar öfkelendiğini biliyorsun, onu savunabilecek bir baron da yok. Bence yayı ver Roland’a ama emrinde yeterraçnce yardımcısının olmasını da sağla hiç değilse.”

Roland’ın Şarkısı dar bir tema etrafında döner. Aksine, insanlar temel şeyleri sorgulamazlar. Eski Fransızca Alexius Destanı’nın Roland’ın Şarkısı ile üslup benzerliği vardır. Roland’ın Şarkısı’nda tüm vaka daha masiftir. Bütünlük daha belirgindir, tek tek sahneler kendi içlerinde bazen daha canlıdır.

VI.Saray Şövalyesinin Uzaklara Gidişi

Cinnetten Togyes XII. Yüzyılda Yvain adlı romanının başında Kral Arthur sarayında şövalyenin serüveni anlatılır. Calogrenent, Kral’ın meclisinde yuvarlak masada yedi yıl önce şövalyeye yaraşır şekilde silahlarını kuşanıp bir başına macera aramaya çıktığını anlatır. Saray edebiyatının epizotlarında sembolik, mitolojik, dinsel araçlar seçilir.

Saray edebiyatı denen şey feodal soyluluğun yaşam biçimleri ile kendini sergilemesi olarak niteler.

Saray edebiyatı seçkin bir üslubu yani ifade biçiminden ve bir stiller ayrılığında söz edilir.

Şövalyelik ideali feodalizmim yüzyıllar boyunca felaketlere rağmen yıkılmamış, sorunu yorumlayan Cervantes’in Don Quijote De La MAncha adlı eserini anlatmıştır. Don Quijote toplumsal nizamın kurbanıdır. İşlevsiz bir zümrenin üyesidir.

VII.Adem ile Havva

Mystere d’Adam adlı piyesten bahsedilmektedir. Pasaj 2 kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım Adem ile Havva’nın Şeytan’la muhatap olmanın getireceğini yazar. İkinci kısım ise Havva’nın elmayı ağaçtan kopardığı ve yemesi için Adem’in aklını çeldiği kısım Havva’ya bu aklı veren yılandır.

Kilise Baba’ları Austinus tarafından yorumlanmıştır. Çıkış noktası Kutsal Kitap’daki Tanrı’nın bilgelere ve zevklere görünmez. Ayet İsa’nın ilk havarilerini yüksek mevkideki eğitimli kişilerden değil, balıkçı tahsildar gibi alt tabakadan insanlardan seçmiş olması gerçeğidir.

Ortaçağ Hristiyan tiyatrosu Kutsal Kitap epizotlarının başından beri dramatik ögelerle canlı bir temsilidir.

XIII. yüzyıl bağında Fransisken ve diğer akımların etkisiyle Çile anını canlı, dramatik ve insani bir vaka olarak tasarlayan popüler dinsel edebiyatta başat bir rol oynamıştır.

VIII.Farinata ve Cavallante

Dante Kutsal Kitap’ın “etecce”sini başka vesileyle dramatik olması aniden gerçekleşen olayla kesintiye uğramasını anlatırken harfiyyen kullanır.

Antikçağ ozanlarıyla karşılaştırıldığında Dante’nin seçkinlikten anladığının önemli ölçüde- dilsel biçimlendirmede olduğu kadar temalarda da farklı olduğu kadar temalarda da farklı olduğu yadsınamaz. “Farinata ve Canadeante’nin dünyası yaşamları sona ermiş, yazgılarındaki değişkenlik bitmiştir. Üçüncü Ceaser Tiberius, insan İsa’nın meşru yargıcı sıfatıyla günahın öcünü alan kişidir. Komedya’nın gerçekçiliği asla İsevi tiyatro gibi maskaralığa kaçıp popüler eğlenceye alet olmaz.

IX.Peder Alberto

Boccaccio, Decameron’daki öykülerinden birinde memleketi İmola’da kötüye çıkınca çareyi başka yere göç etmekte bulan adamı anlatır.

Boccaccio’nun yaşadığı dönemin öncesindeki İtalya öykülerine değinecek oluşsal daha ahlakçı, esprilik anekdot özelliği taşırlar.

Duyusal fenomenlerin dünyasında hükmeden bilinçli bir sanat anlayışıyla bu dünyayı düzenleyen ve diliyle ele geçiren ilk yazar Boccaccio’dur. Antikçağdan sonra üslubu belli bir düzeyi sabitleyen yapıt Decameron’dur.

X.Madame Du Chastel

Antoine de la Sale’nin en tanınmış eseri LE Recenfort de Madame du Frecire eserine yön vermiştir.  Antik hümanist tarzın esnekliğinden zenginliğinden hayli uzaktırç La Sale’nin dili sınıfsaldır. Ve yine Kurtuluş öyküsündeki vakaların halkın güncel gündelik yaşamına adaptasyonu XV. Öyle bir safhaya ulaşmıştır ki gerçekçilik, aşırılık ve kaba yozlaşma belirtileri gösterir.

XI.Pantagruel’in  Ağzındaki Dünya

Rabelais Pantagruel’in ordusunun sağanak yağmura yakalanılışını anlatır. Rabelais’nin kutsal şeylerle dalga geçen esprilerinin gerisinde kalmayan örnekler Ortaçağ’da bile vardır. Rabelais’de ilk günah ve yargı günü dolayısıyla metafiziksel ölüm korkusu yoktur.

XII.L’humaine Condition

Muzip,  bir başka ukalaca ironi ile vurgulu, varolmanın temellerine nüfuz eden bir ciddiyet arasında bir üslup düzeyi tutmuştur. Montaigne sergilediği ironide birçok tema birbirine karışır. İnsanın trajik bir yaklaşımla ele almadaki birçok tema gönülsüzlük. İroni, Montaigne’nin üslubunun büyüleyici temaya yaraşır çeşnisidir.

 

Montaigne’nin ruh ve bedenin birliğinden söz ettiği sayısız pasaj vardır ve hepsi onun dünya görüşünün çok farklı buluş açılarını yansıtır.

XIII.Yorgun Prens

Shakespeare’nin IV. Henry adlı yapıtından alıntı verilmiştir. Shakespeare’in döneminde dahi etkisi güçlü hissedilen, seçkin bazı duvarlar örme çabalarını hedef alan çabalarını hedef alan ironik bir hiçtir. Bu tür çabaların esin kaynağı Antikçağıdır. Özellikle Seneca’dan Hamlet tombul ve teknolojiktir. Euripides’in Heraklus’dakine hiç  benzemeyen bir üslup izlemini doğarare

Shakespeare’nin trajik ve yüce merhalesi yaptığı tam figürler yüksek tabakadandır. Aristokratlığı Montaigne’den daha bilinçliliği Shakespeare’den üç adet vaka vardır. İlki tragedinin kendi içinde trajik ve komik sahnelerin herbirini izlemesidir. İkincisi komik yorumlar yapan figürlerin trajik yüce karakterlere eşlik etmesidir. Üçüncüsü, trajik karakterlerin kendi içlerindeki üslup sentezidir.

Elisabeth dönemi tragedyasında Shakespeare’de kahramanların karakterleri Antikçağ’dakilere oranla daha kurgusuz ve çok yönlü yoğrulmuştur.

Dante, Rabelias, Montaigne’in yanında cüz’i öneme sahiptir. Romantik dönem üzerinde etkisi güçlüdür. Ortaçağ İspanyol edebiyatı hayli orijinal ve gerçekçiydi.

XIV.Efsunlu Dulcinea

Cervantes’in kitabında karmaşık meselelere trajikliğe fazla yer yoktur. Yapıt Avrupa’da karmaşık meselelerin ve trajikliğin şekillendirdiği bir devrin şaheserlerindendi.

Don Quijote’nin deliliği ve bilgeliği onda meyve verir.

Don Quijote gibi kitap, yazarının amacıyla bağını kapamış, başına buyruk hale gelmiştir.

XV.Riyakar

LA Bruyere’in karakterlerinin Delta Mode’deki Riyakar portresi, Moliere’nin Tartuffe’ine polemik göndermeler içerir. Moliere’in Organ’un sadizmiminin serbestçe gelişmesine ayak bağı olan tutukluları bertaraf etmek için sofuluğu kullanma biçimi dahicedir.

Moliere’nin sanatı XIV. Louis dönemindeki gelişlerim Fransız klasik edebiyatında henüz revaçta gerçekçiliğin en üst safhası olarak görülebilir. Shakespeare’deki gibi aristokratik ve aşağılayıcı anlayışla dahi olsa gerçek anlamda tasviri söz konusu değildir. Moliere’in Cimri, Kibarlık Budalası, Bilgiç Kadınları, Hastalık Hastası gibi eserler yüksek sosyete çevrelerinde geçer.

Corneille’de bile aşk, trajik ve yüce bir temadır. Galant romanların etkisiyle monolojik tüm diğer yüze temaları arkaplana iter.

XVI.Yarıda Kalan Akşam Yemeği

Abbe Prevost’nun Manon Lescaut adlı romanından bahsedilmektedir. İlki çiftin suskun gerginliğidir. İkincisi Manon sadece hıçkırır ve zıvanadan çıkar. Üçüncüsü merdivenden çıkan ayak sesleri duyulur, kapı çalınır. Manon Lescaut’taki erotik ve romantik üst düzey üslup Voltaire’in propaganası tarzıyla örtüşür. Saint Simon yapıtlarında çoğunlukla bir başka özgünlüğe götürür. XVIII. yüzyılda Saint Simon’daki arasında büyük bir uçurum var. Aydınlanmacı bir yaklaşımı propagandayla ortaya koyan gerçekliğin sunumuna zıt bir külliyat ardında bıraktığı.

XVII.Müzisyen Miller

 

Schiller 1782-1783 yıllarında yazdığı orta sınıf trajedisi Luise Miller’indeki bie sahne bir küçük burjuva oturma odasında müzisyenin evinde geçer.

Goethe’nin gerçeklik yapıtlarıyla ve yeterince duyusal hakikatte başlayan tarihsel edebi açıHdan ele alınması anlayışı bile Schiller’in sonraki gelişimiyle yeniden bir tür stiller ayrılığına sürüklenmiştir.

XVIII.Hotel de Mole’de

Stendhal’in yaşadığı dönemde Fransa’ya uzanan tarihselcilik onu pek etkilememiştir. Stendhal her ortamın kendine özgü yapısını tüm ayrıntılarıyla kurgular, rasyonalist bir sistem yoktu. Trajik ciddi yapıtlarda her türden gerçekçiliği dışlayan klasik ve estetik üslup kuralının XVIII. yüzyılda gevşediği bilinir.

Balzac, İnsanlık Komedya’sında hayvanlar alemiyle insan toplumu arasında bir karşılaştırmaya başlar. Madame Bovary’yi aşk romanı olarak görmeyecektir. Emma Bovary gerçekliği içindedir.

XIX.Germinie Lacerteux

1864 yılında Goncourt Kardeşler Germinie Lacerteux adlı roman yayınladı.

Genç Romantikler’de belirtileri görülen yaklaşım 1820’de doğmuş kuşağı LEconte de Lisle, Baudelaire, Flaubert, Goncourt’tan biçimler dirmiştir. Aldıkları eğitim açısındaki o topluma aittiler.

Zola ve Alman natüralistlerinin yüzyıl sonundaki yapıtlarında hala belirginidir. Emile Zola, Flaubert ve Goncourt’lar kuşağında yirmi yaş gençti Zola.

Meyhane’de kendi perspektifinden bir tablo değil, Paris’e taşınmış binanın girişindeki çamaşırcı kadının gördüklerini anlatır.

Petersburg dışındaki kentler Gogol’un Ölü Canlar’ı , komedisi Müfettiş’te mekan şehri geçmez. Dostoyevski’nin Ecinniler’i ve Karamazov Kardeşleri için aynı şeyleri söyler.

Tolstoy ya da Dostoyevski’de batı uygarlığı liberalizm, sosyalizm, Katolik kilisesi birkaç tümceyle genellikle yanılgı dolu belli bir bakış açısıyla değerlendirilmişti.

XX.Kahverengi Çorap

Virginia Woolf’un ilk basımı 1927’de yapılan Deniz Feneri’nden alıntı vardır. Yazar, nesnel durumların anlatıcısı sıfatıyla neredeyse tamamen geri planda duruyor.

Virginia Woolf’un Mrs. Ramsay’in kişiliğine dair ne bildiği de iletilemez. Serbest dolaylı söylem ya da iç monolog gibi adlar verilmiştir. Çok şahıslı, bilinç tasviri bağlantısı hem yakın hem zorunlu, üslup zamanın işlenişiyle ilgilidir. İki dış süreç arasındaki ve iki şimdiki zaman arasındaki türde ayrım Woolf’un yapıtından yoktur. Marcel Proust’un yapıtını anımsatır.

                       Sonsöz

XIX. yüzyıl başı Fransa’sında biçimlendiği haliyle öğretiden tam anlamıyla kopuşu hayata geçirdiği kafasında netleşmişti. XIX. Yüzyıl devrimini tek örneği değildir. ”Figura” sözcüğüne değinir. Geç Antik dönem ve Ortaçağ İsevi gerçeklik anlayışına değinir. Ciddi üslup ve  karakterdeki gerçekçi yapıttan kategorisini metotla işler. İngiliz, Alman, İspanyol dillerindeki metinleri eklemiştir.

Son olarak, okurlara gereken her şeyi söylediğini dile getirir.

 

Dilara Pınar ARIÇ

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, izmir spotçu, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, evden eve nakliyat, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, raf sistemleri, ahşap kompozit deck