Gerçek nedir, diye sorarız kendi kendimize. Her toplumun kendisine göre doğruları bulunmakta. İşte bizim gerçeğimiz bu söylemini çok duyarız. Gerçek, toplumdan topluma değişen bir olgu değildir ama.
Gerçek dediğimiz tek bir salt doğrudur. Kişiye veya herhangi bir güruha göre değişmemesi gerekir.
Salt doğru dediğimiz gerçeklik ise değiştirilemez, düzenlenemez ve farklı bir mizaha sokulamaz.
Her lafa, doğrusunu isterseniz diye başlamak gerçeği ile karıştırma demek ki yoksa gerçeği gizleyebilirim de dikkat et demek mi olur?
Siyah beyaz karıştırılmaz belki ama griyse doğrusu genelde karıştırılır. Kimine göre gridir kimine göre açık gridir kimine göre de koyusudur grinin.
Toplumsal gerçekler de gri gibidir. Herkesin gerçeği veya doğrusu kendine göredir. Bana göre diye başlanır anlatılmaya.
Toplumsal gerçeklik dediğimiz şey zaten toplumun çoğu tarafından kabul görmüş; toplumu yansıtan imgelerdir. Bir şey yanlış da olsa kabul görüyorsa o güruhun gerçeği olarak kabul edilmekte.
Aslında gerçeği kimse çok önemsemez. Herkesin birleştiği tek nokta olguların kabul görmesidir. Gerçeklik üzerine yazılmış sayısız kitap bulunmakta, sayısız yazıya denk gelmekteyiz. Hepsinin de ortak noktası ‘Hasta Toplumlar’ kanısı olmakta. Hasta toplumlar hasta bireyler doğurur.
Bir şey yanlış olsa da toplum tarafından kabul edilmişse bu o toplumun kangren olduğunu göstermekte.
Asıl olanı aramak bireylerin vazifesi olmalı. Gerçek savdan ayrılmadan doğru olan bulunabilmeli.
Gerçek birdir ve bana göre sana göre değişmeyendir. Değişen sadece başka bir şeyi tercih etmenizdir. Doğruyu seçmemeniz sadece bir tercihtir.
Bilgiye ulaşmanın en kestirme yolu gerçeği aramaktır. Oluşan hipotezlerin çürütülebilir veya çürütülemez olmasıyla ilgilenilmesi gerekmektedir.
Tabi ki her doğru deneysel değildir ama sizi salt gerçeğe götürecek bilgileri de göz ardı etmemek gerekir.
O yüzden sadece toplumsal gerçeklikle değil salt gerçekliği aramamız da gerekmekte.
Her konuda en doğrusuna denk gelebilmenin tek yolu herkesin onu arıyor olmasından geçer. Birkaç kişinin peşine düştüğü gerçeklikle ispatlansa da topluma kabul ettirmek meşakkat ister.
Gerçeğin peşinden yılmadan koşmak gerekir. Bulana kadar atmak. Asıl olan doğrular evrensel doğrulardır. Toplumsal kabul görseler de görmeseler de...
Betül FIRAT