Felekten şikâyet ederken birden kendimizi çarkıfelek içinde bulunmamız umarım tesadüftür. Felaketlerden felaket beğenmek de ne şimdi desek de evet, bazen üst üste geliyor.
Ne diyor bir yöre “Ayı çıkabilir, çığ düşebilir.”. Her an her şey olabilir yani. Artık belli bir yerden sonra sorgulamayı da bırakıyor insan.
Her türlü afete karşı bağışıklık kazanmış da olabiliriz. Duyumsamazlık yaşadığını düşünen yok mu?
Felaket haberi gelince, “Aaa yine mi bir şey olmuş…” tepkimiz. Marjinal acı prensibine göre bir yerden sonra acı da duyamıyor insan, art arda geldiyse hepsi. Duyarsızlık da böyle böyle başlıyor işte.
Felekten bir gün çalmak için önce felaketleri geçip level atlamamız gerekse de yaşıyoruz işte. Bir gün iyi bir gün farklı başka bir gün de yaslı şekilde.
Her ne olursa olsun pozitif bakmayı da öğrendik zaten. “Neyse ki çok şey olmamış…” diyebiliriz. Sorunları en kolay çözümleme yolu, “Daha beteri olmadı ya, bu da bir şey…” diyerekten şeylerle dolu cümleleri ardı ardına sıralayabiliriz.
Hayatın tümü sorgulasak da zaten işin içinden çıkamıyoruz. Hayat bu ve dünya bu kadar aslında. Elden ne gelir ki.
Neye sarılsak elimizde kalıyor bir yandan da. Sonra geriye dönüp bakıyoruz, yaşadıklarımızı kar sayarcasına ki her an bir felakete kurban gidebilirmişiz hissi sarıyor dört bir yanımızı.
Neyse ki yeni bir gün ve yine her şey yerli yerinde, bundan sonraki avuntularımız bu şekilde olabilir.
Yeni bir çarkıfelek bölümü gelip felaket güncellemesi olana kadar huzur içinde günlerimize devam edebiliriz.