Şevket Gölük
Köşe Yazarı
Şevket Gölük
 

İşçi Bayramı ve Alın Teri

İşçi ve Emekçiler Bayramı, işçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele gününün adıdır. Bu özel günün başlangıcı ABD'de işçilerin hak arayışına dayanıyor. 1886 yılı ilkbaharında başta tekstil olmak üzere birçok sektörün merkezi olan Chicago'da işçiler eylem yaptı. Eylem sonrası onlarca işçi öldü, eylemlerden sorumlu tutulan 4 işçi lideri idam edildi, yüzlerce işçi tutuklandı. 1889'da Paris'te toplanan İkinci Enternasyonal, işçilerin anısına Chicago'da protestoların başladığı gün olan 1 Mayıs'ı Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü ilan etti. Genel bir tarifi ile alın teri ise kişinin çalışarak, emek vererek, gayret ve çaba göstererek kendi yaşamını idame ettirmek, ailesinin geçimini sağlamak için verdiği mücadelenin sembolü ve adıdır. Genel olarak ifade edecek olursak ta işçi, bir işyerinde ücret karşılığı emeğini arz eden ve üretimi üstlenen ve alın teri ile yaşamını sürdüren kimselerdir diyebiliriz. Günümüz teknoloji çağında üretimin ve sanayinin hızla gelişmesi ile emeği karşılığı çalışan işçi sayıları son yıllarda hızla artmış ve halen artmaktadır. Bu artışın gereği olarak işçi tanımlarının, çalışma şartlarının, hak ve hukuklarının yeniden düzenlenmesi gerekliliği de artmaktadır. Her ülkenin olmazsa olmazı olan bedenen üretimi meydana getiren işçilerin gücü ülkelerine sağladıkları katkı ve ekonominin ateşleyici grubu olduğundan tüm ülke ve toplumlar için büyük önem arz etmektedir. Son yüzyıldaki hızla gelişen teknoloji gereği işçi toplumunun da kendisini geliştirmesi ve çağın gerekleri olan araç, gereç ve teknolojik cihazların kullanımını öğrenmesi ve sürekli geliştirerek artırması zorunlu hale gelmiştir diyebiliriz. Şöyle ki teknolojinin gelişimi ile birlikte çağına ayak uyduramayan bir çok meslek( kalaycılık, ayakkabı tamirciliği,...) artık günümüzde kaybolmaktadır. Ülke üretiminde hak ettiği görevi ve hak ettiği emeğinin karşılığı olan ücretini alabilmesi için işçi toplumu da mesleklerini eğitim süzgecinden geçirerek pekiştirmeli ve öğrenmeye açık olmalıdırlar. Bulunduğumuz ülke olan Türkiye genelindeki işçi profilini ele alacak olur isek genelde vasıfsız oranın ağırlıkta olduğu görülmektedir. Bunun en büyük sebebi ise yarım bırakılan eğitim hayatlarıdır. Bunun sonucu okumaya ve öğrenmeye kapalı olarak işçi sınıfına dâhil olan insanlar artmakta ve bir işte ustalık elde etme yerine işin kolaycılığına kaçılıp ne iş olsa yaparım denilerek adeta kalıplaşmış bir iş kolu oluşmuştur. Bu konu ve bu iş kolu maalesef ülke ekonomisine bir katkı sağlamamakla birlikte yeni nesil işçi adaylarına da kötü bir örnek olarak çoğalmaktadır. İslâm dinine göre de çalışma hayatına göre de işin ehline verilmesi, her yerde tavsiye edilmiştir. Günümüz şartlarında işveren ve işçinin sürekli artış göstermesi neticesinde iş hayatında işçilere yönelik haksızlıklar çoğalmış olup, bunun neticesinde ekonomik değerleri işverenlere göre zayıf olan çalışanların haklarını arayabilmesi için bir araya gelerek oluşturdukları (sendika, vakıf, dernek, platform,…) sivil toplum oluşumlarının meydana gelmesi kaçınılmaz olmuştur.   İslâm dini, işine özen gösteren ve işverenine iş akdi şartlarına göre hizmet eden işçilerin alın terleriyle kazandıkları ücretlerini en hayırlı kazanç olarak görür. İslam, çalıştığı işyerinde verilen işleri ve görevleri sadakatle yapanın fakire sadaka verenler ve yardım edenler ile bir olduğunu bizlere müjdeler.   Bedenen üreten ve çalışan işçinin işverene kazandırdığı ekonomik değerler ile aldığı ücretlerde orantılıda olmalıdır. Buda emek ve ücret dengesi olarak bilinir. Bu dengede işyerindeki verimlilik ve ortaya konan üretimin kaliteli olmasını doğrudan etkiler. Bu etki işçinin çalışma hayatında emeğinin karşılığını almasının önemini bizlere çok açık ve net olarak anlatmaktadır. Çalışanların arkadaş sohbetlerinde her zaman dile getirdiği “ Alın teri dökmeden kazandığım tek bir kuruşum yok ” sözü ülkemizde tüm emekçi çalışanlarımızın övünç ve gurur kaynağı olmuştur. Ülkemizde alın teri sadece bir kelimeden ibaret olmayıp bedenen çalışan ve üreten tüm emekçilerimizin çalışma hayatındaki gerçek patronu olmuştur. Bundan dolayıdır ki emekçilerimizin çalışma hayatındaki çekinceleri işin patronundan daha evvel yapılan iş sonucu akıtılan alın terinden kaynaklanmaktadır. Emeğiyle geçimini sağlayan, güzel ülkemiz için üreten, alın teri döken her işçi sadece resmi olarak kutlanan 1 Mayıs gününde değil her daim her vakit alın terinin karşılığını aramalı ve yasal her platformda talep etmelidir. 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı kutlu olsun. Şevket GÖLÜK
Ekleme Tarihi: 01 Mayıs 2023 - Pazartesi

İşçi Bayramı ve Alın Teri

İşçi ve Emekçiler Bayramı, işçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele gününün adıdır. Bu özel günün başlangıcı ABD'de işçilerin hak arayışına dayanıyor. 1886 yılı ilkbaharında başta tekstil olmak üzere birçok sektörün merkezi olan Chicago'da işçiler eylem yaptı. Eylem sonrası onlarca işçi öldü, eylemlerden sorumlu tutulan 4 işçi lideri idam edildi, yüzlerce işçi tutuklandı. 1889'da Paris'te toplanan İkinci Enternasyonal, işçilerin anısına Chicago'da protestoların başladığı gün olan 1 Mayıs'ı Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü ilan etti.

Genel bir tarifi ile alın teri ise kişinin çalışarak, emek vererek, gayret ve çaba göstererek kendi yaşamını idame ettirmek, ailesinin geçimini sağlamak için verdiği mücadelenin sembolü ve adıdır.

Genel olarak ifade edecek olursak ta işçi, bir işyerinde ücret karşılığı emeğini arz eden ve üretimi üstlenen ve alın teri ile yaşamını sürdüren kimselerdir diyebiliriz.

Günümüz teknoloji çağında üretimin ve sanayinin hızla gelişmesi ile emeği karşılığı çalışan işçi sayıları son yıllarda hızla artmış ve halen artmaktadır. Bu artışın gereği olarak işçi tanımlarının, çalışma şartlarının, hak ve hukuklarının yeniden düzenlenmesi gerekliliği de artmaktadır.

Her ülkenin olmazsa olmazı olan bedenen üretimi meydana getiren işçilerin gücü ülkelerine sağladıkları katkı ve ekonominin ateşleyici grubu olduğundan tüm ülke ve toplumlar için büyük önem arz etmektedir. Son yüzyıldaki hızla gelişen teknoloji gereği işçi toplumunun da kendisini geliştirmesi ve çağın gerekleri olan araç, gereç ve teknolojik cihazların kullanımını öğrenmesi ve sürekli geliştirerek artırması zorunlu hale gelmiştir diyebiliriz. Şöyle ki teknolojinin gelişimi ile birlikte çağına ayak uyduramayan bir çok meslek( kalaycılık, ayakkabı tamirciliği,...) artık günümüzde kaybolmaktadır.

Ülke üretiminde hak ettiği görevi ve hak ettiği emeğinin karşılığı olan ücretini alabilmesi için işçi toplumu da mesleklerini eğitim süzgecinden geçirerek pekiştirmeli ve öğrenmeye açık olmalıdırlar.

Bulunduğumuz ülke olan Türkiye genelindeki işçi profilini ele alacak olur isek genelde vasıfsız oranın ağırlıkta olduğu görülmektedir. Bunun en büyük sebebi ise yarım bırakılan eğitim hayatlarıdır. Bunun sonucu okumaya ve öğrenmeye kapalı olarak işçi sınıfına dâhil olan insanlar artmakta ve bir işte ustalık elde etme yerine işin kolaycılığına kaçılıp ne iş olsa yaparım denilerek adeta kalıplaşmış bir iş kolu oluşmuştur. Bu konu ve bu iş kolu maalesef ülke ekonomisine bir katkı sağlamamakla birlikte yeni nesil işçi adaylarına da kötü bir örnek olarak çoğalmaktadır. İslâm dinine göre de çalışma hayatına göre de işin ehline verilmesi, her yerde tavsiye edilmiştir.

Günümüz şartlarında işveren ve işçinin sürekli artış göstermesi neticesinde iş hayatında işçilere yönelik haksızlıklar çoğalmış olup, bunun neticesinde ekonomik değerleri işverenlere göre zayıf olan çalışanların haklarını arayabilmesi için bir araya gelerek oluşturdukları (sendika, vakıf, dernek, platform,…) sivil toplum oluşumlarının meydana gelmesi kaçınılmaz olmuştur.

 

İslâm dini, işine özen gösteren ve işverenine iş akdi şartlarına göre hizmet eden işçilerin alın terleriyle kazandıkları ücretlerini en hayırlı kazanç olarak görür. İslam, çalıştığı işyerinde verilen işleri ve görevleri sadakatle yapanın fakire sadaka verenler ve yardım edenler ile bir olduğunu bizlere müjdeler.

 

Bedenen üreten ve çalışan işçinin işverene kazandırdığı ekonomik değerler ile aldığı ücretlerde orantılıda olmalıdır. Buda emek ve ücret dengesi olarak bilinir. Bu dengede işyerindeki verimlilik ve ortaya konan üretimin kaliteli olmasını doğrudan etkiler. Bu etki işçinin çalışma hayatında emeğinin karşılığını almasının önemini bizlere çok açık ve net olarak anlatmaktadır.

Çalışanların arkadaş sohbetlerinde her zaman dile getirdiği “ Alın teri dökmeden kazandığım tek bir kuruşum yok ” sözü ülkemizde tüm emekçi çalışanlarımızın övünç ve gurur kaynağı olmuştur.

Ülkemizde alın teri sadece bir kelimeden ibaret olmayıp bedenen çalışan ve üreten tüm emekçilerimizin çalışma hayatındaki gerçek patronu olmuştur. Bundan dolayıdır ki emekçilerimizin çalışma hayatındaki çekinceleri işin patronundan daha evvel yapılan iş sonucu akıtılan alın terinden kaynaklanmaktadır.

Emeğiyle geçimini sağlayan, güzel ülkemiz için üreten, alın teri döken her işçi sadece resmi olarak kutlanan 1 Mayıs gününde değil her daim her vakit alın terinin karşılığını aramalı ve yasal her platformda talep etmelidir.

1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı kutlu olsun.

Şevket GÖLÜK

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, ingiltere aile birleşimi sınavı