Günümüz ekonomik şartlarında sürekli artan zamların ve hayat pahalılığının en çok etkilediği, yüksek enflasyonun ezdiği işçiler alanlara çıkıyor. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’in
önceden aldığı ortak eylem kararı doğrultusunda Türk-İş, 20 Ağustos’ta 81 ilde basın açıklaması yapacak.
Çalışan işçinin en düşük maaşı olan asgari ücrete ara zam talebinin temel olacağı açıklamada emekçi ve emeklinin karşı karşıya bulunduğu sorunlar bir kez daha
kamuoyuna duyurulacak. Türk-İş , 26 Ağustos’ta emekçilerin yoğun bulunduğu Tekirdağ-Çerkezköy’de, 3 Eylül’de Zonguldak’ta “Geçinemiyoruz” mitinglerini gerçekleştirilecek.
Geniş katılımın olması beklenen alan toplantılarında emekçi gür sesle hükümete taleplerini haykıracak.
Hak-İş illerde basın açıklaması ve saptanacak bölgelerde mitingler yapacak. DİSK’in eylem planı önümüzdeki günlerde kamuoyuna duyurulacak. Ekim ayında Ankara-Tandoğan Meydanı’nda üç konfederasyon tarafından görkemli “Geçinemiyoruz” mitingi düzenlenecek.
Konfederasyonların ortak mücadele kararı kuşkusuz emek ve emekçi adına büyük kazanım. Bugüne değin bir araya gelmekten kaçınan işçi sendikaları “emeğin en yüce
değer” olduğunu alanlarda gösterecek.
Sendikalar, asgari ücrete ara zam için yılbaşının beklenilmemesini şiddetle savunurken, mevcut 17 bin 2 TL olan net ücretle geçinebilmenin mümkün olmadığı görüşünde. Dört
kişilik ailenin zorunlu harcamalarından oluşan açlık sınırının 19 bin 234 TL’ye yükseldiği dikkate alınırsa asgari ücretlinin ne denli zorlandığı aşikar. Açlık sınırının, asgari ücreti 2
bin 232 TL farkla sollaması asgari ücretin saptandığı geçen aralık ayından bu yana satın alma gücünün iyiden iyiye dibe vurduğunun kanıtı. Zamlı ücretin ele geçeceği Şubat
2025’e dek 17 bin 2TL ile yaşamaya çalışacak emekçi. Siyasi irade “enflasyonu tetikler” gerekçesi ile temmuzda asgari ücrete ara zam yapmadı. Taleplere kulaklarını tıkadı.
Dayanılmaz boyuta ulaşan hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon sağcı solcu demeden emekçinin, emeklinin cebini boşaltıyor, satın alma gücünü her geçen gün aşındırıyor. Her
ne denli iktidara yakın olsa bile Hak-İş’in tabanı da ekonomide yaşanan sorunlardan oldukça etkileniyor. Yaşanan sorunlar ortak, küçülen ekmek ortak, ücretlerin gerilemesi
ortak. Bu tablo karşısında ortak mücadele de kaçınılmazdı zaten. Cebi vuran fahiş fiyatlardan en yoksulundan en varsılına kadar herkes etkileniyor. Toplumun temel sorunu haline geldi yüksek enflasyon ve durdurulamayan yaşamın fahiş fiyatları. Bir bardak çay 25 TL, 200 gram ekmek 20 T L, 1 kilogram domates 35-40 TL, karpuzun kilosu 15 TL.
Varın gerisini düşünün. Can yakan ortamda emek örgütleri güçlerini birleştirerek “Geçinemiyoruz” diye alanlardan haykıracak.
İki milyonu aşkın sendikalı işçiyi bünyelerinde barındıran üç konfederasyonun ortak mücadelesi, mitingleri, emekçinin, emeklinin sesi hükümet tarafından mutlaka dikkate
alınmalı. Üreten, ekonominin çarkını döndüren, artı değer yaratan emekçiler görmezden gelinemez. Üretmezlerse ülkede yaşam durur. Hakların istemek, insanca yaşanabilir ücrete sahip olmak en doğal hakları. Sermayeye verildiği gibi hak ettiklerini talep ediyorlar. Milli gelirden aldıkları pay her geçen gün küçülüyor, zenginlerin payı sürekli artıyor.
İşçilerin isyanları ve tepkileri bu adaletsiz ülke gelir dağılımınadır.
Üç konfederasyon illerdeki basın açıklaması ve mitinglerde hükümetten şu taleplerde bulunacak:
“Vergide adalet istiyoruz. Asgari ücret acilen artırılmalı. Çalışanların neredeyse yarısı asgari ücret seviyesinde ücret alıyor. Kamuda ücret dengesizliğine son verilmeli. En düşük
emekli aylığı asgari ücret düzeyinde olmalı. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı. Taşeron işçiler kadroya alınmalı. Tasarruf tedbirleri gerekçesiyle çalışanların
hakları budanmamalı. Çalışma yaşamında ayrımcılık son bulmalı. İnsan onuruna yakışır iş ve çalışma ortamı sağlanmalı.”
Şevket Gölük – Gazeteci&Yazar