Yine aylardan Kasım ve sende kaldı sol yanım. Sonbahar soğuk yüzünü ve hüznünü iyiden iyiye hissettiriyor. İçimde yaşanmışlıklar ve unutulmayanlarla birlikte baharda ağaçların dalları yeşil yapraklarla canlanırken şimdi ise içimdeki güz yangınları eşliğinde aynı yaprakların sararmış ve farklı renkler halinde tutunduğu dallara veda edip toprağa düşüşünü seyrediyorum.
Düşüncelerim paramparça, batmak için vaktini bekleyen bir güneş gibi soğuk gecelere doğru yol alıyorum. Uzaklarda etrafını saran sis dumanıyla kendini gizlersin. Ne seni duyan olur ne de sen onları duyar ve görürsün. Eski dostların etrafından uzaklaşmış dağılmış, kendi telaşına düşmüştür ve kirlenmiş dünyada her ne yöne baksan insanlığa veda etmiş insanları görüyorum. Geceden gündüzü dönen bir şafak vaktin de göz yaşı gibi yere düşen çiy taneleri eşliğinde mutlu bir güne uyanmak istiyorum.
Harflere gizlenmiş aşk şiileri fısıldasam kulağına, bir bahar cemresi gibi düşsem kalbinin tam orta yerine. Kötülükler birden kaybolsa mutluluk güneşi bizi ısıtsa, nakış nakış dokusak sevgiyi ve aşkı ama acı kaşığından tatlı gelmez. Ölüm vakti gelmeden mutluluk arıyorum ve İyilikleri topluyorum mezarıma gitmeden. Sevmeyen ve sevgisiz yaşayanlara inat Sevgi çiçeklerinin açması için mücadele ediyorum. Kış beyaz örtüsüyle,
İlkbahar yeşilliğiyle,
Yaz ısıtan güneş ile,
Sonbahar yağan yağmurun göz yaşı damlaları eşliğinde vedalarıyla, Hayat sevdiklerimizle güzel.
Bilirim Şiirler seni etkilemez ama olsun.
Bir sen varsın sol yanımda atan,
Hayat sensiz soluk ve renksiz.
Seni nasıl özledim bir bilsen.
Zaman geri gelmez, yaşananlar unutulmaz.
Bir geriye sen kalırsın bir de yalnızlığım.
Herşey değişir ama benim sana olan sevgim değişmez. Değişmesin varsın sen uzaklarda ol, elin elime, tenin tenime değmesin, gözlerinin içinde kendimi görmeyeyim, egenin soğuk ve derin sularında ki kalbinin atışında ben olayım yeter.
Şimdi uzaklardan gönül hicranla doldu, Hiç ayrılmamam derken kavuşmak hayal oldu nağmelerinin eşliğimde sende kayboluyorum. Bilinmeyen bir ormanın ıssız bir köşesinde ki barakamın şöminesi önünde üşüyen ellerimi ısıtmaya çalışırken, bir yandan kırmızı şarap ve bana seni hatırlatan Sarıgüller arasında senin yokluğunu gideriyorum. Duvarlar konuşmuyor ama senin şarkını kulağıma fısıldıyor, “hadi gel yıldızlardan bakalım dünyada ki neslimize” ve eskiden geriye kalanlarla yetiniyor, beni yoran hayat ile baş başa kalıyorum. Sarıgül solmayacak çünkü onun için gözyaşlarım var.