İbrahim Uysal
Köşe Yazarı
İbrahim Uysal
 

Yazı da Film de Kalıcı Belge Olurmuş!

Zaman, her zaman olduğu gibi su gibi akıp gidiyor ve çoğu insan da bön bön bakıyor. "Ağzı olan konuşuyor" ve sözler havada, yere düşmeden unutuluyor. Ne zaman bir söz, deyim, kuram ile ilgili kök arasam, yazılı kaynaklarının çoğunun götürdüğü yer her zaman latin ve batı kültürü ve yazıtları. Bizim toplum ve kültürümüz ile ilgili bir şeyler bulmak için "iğne ile kuyu kazmanız" gerek.   Örneğin, "söz uçar, yazı kalır" deseniz, karşınıza Cicero (Marcus Tullius Cicero (MÖ.106-MÖ.43), Roma İmparatorluğunun kurulmasına sebep devlet adamlarından, avukat, bilgin, filozof, hatip, yazar ve Akademik şüpheci, siyasi krizler sırasında optimat ilkelerini savunan kişi) çıkar, çünkü kaynaklar yazılı.   Bize gelince, Türk tarihi ve kültürü açısından son derece önemli olan,11. yüzyılda Doğu Karahanlı Hükümdarı ve Kaşgar Prensi Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han'a "Kutadgu Bilig", "Devlet Olma Bilgisi"ni yazan, sözleri ve nasihatları yazıya döken Karahanlı Türklerinden Yusuf Has Hâcib'i (Balasagunlu Yusuf/ MS.1017-1077 BİLGİN, Siyasetname yazarı) bulmak için baya uğraşmanız gerekir.   Yaşamda rastlantıların da anlamlı olması ne güzel, bir temmuz ortası yıllardan 2012, Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda Sezen Aksu ile Mehmet Erdem'in konseri var dediler, Ankara'dan geldiğimiz arkadaşlar ile birlikte biz de gittik.   Bir şarkı başladı ki ortalık yıkılıyor!.. "Şikayetim var cümle yasaktan/ Dillerimi hakim bey bağlasan durmaz/ Gelsin jandarma polis karakoldan/ Fikrim firarda mahpusa sığmaz eyvah" !..., eyvah ki ne eyvah. "Gün olur yerle yeksan olurum/ Gün olur şahım devri devranda/ Kanun üstüne kanun yapsalar/ Söz uçar, yazı iki cihanda eyvah" !... Keşke "eyvahlar" ile kalsaydık.   "Sussan olmuyor, susmasan olmaz/ Dil dursa hakim bey tende can durmaz/ Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz/ Kaleme tedbir koma tek durmaz" !.. İnanılmaz, "laf lafı açıyor"!..   Hani "tek durmaz" diyor ya, aslında bu bir deyimdir Anadolu'da, "uslu uslu oturmamak, yaramazlık yapmak" anlamında. Ben de sanki "kaşınıyor" gibiyim, tek durmak niyetinde değilim galiba. Ben masumum, düşüncelerim, kafam "tek durmuyor"!.. Artık televizyon , gazete haberlerinden ikrah geldi. Haberi yapanlar uyanık, biz salağız sanki. Neyse. Kafam durmuyor dedim ya, bazı haberleri izlerken, 1983 ABD yapımı ‘’Under Fire’’ adlı sinema filmi geldi. Eeee çoğunuz da soracaksınız konusu nedir diye, söz edip, yazıya da döktük ya, anlatmasam olmaz.   Yıllardan 1979'dur, Nikaragua’da diktatör Somoza Rejiminin Devrildiği FSLN (Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) Devrimi sırasında, bir savaş muhabirinin yaşadığı olaylar konu ediliyor.   Hani Hollywood filmleri pek de masum değildir ama bu nasılsa olmuş işte. Film Amerikan yapımı ama konusu enteresan, beklenilenin aksine; ABD’nin desteklediği Somoza askerî diktatörlüğü ile Sandinist gerillalar arasında yaşananları ve ABD’nin Latin Amerika, Afrika ve Asya’da ne dolaplar çevirdiğini anlatıyor.   Filmde bir sahne, Amerikan destekli Somoza güçlerinin bir hava saldırısında, Sandinist Gerillalarının Lideri Rafeal öldürülüyor. Elbette ki bu haber, hükümet gazetelerinde manşetten veriliyor: ‘’RAFEAL HA MUERTO’’ (Rafeal öldü!)   Haber ise Sandinist gerillalar arasında büyük bir psikolojik çöküntü yaratıyor; bu psikolojik çöküntüyü önlemek için hemen; Öldürülen Gerilla Lideri Rafele’in cesedi temizlenip, makyaj yapılıyor, gerilla elbisesi giydirilip bir sandalyeye oturtuluyor, ceset sandalyeden düşmesin diye de arkadan bir kişi cesedi sandalyede oturur şekilde tutuyor.   Cesedin iki yanında da Rafeal’in iki arkadaşı, ayakta duruyor, ‘’RAFEAL HA MUERTO’’ (Rafeal öldü!) diye manşetli hükümet yanlısı gazetede Rafeal’in eline tutuşturulup, Rafel’in fotoğrafı çekiliyor ve ülkenin dört bir yanına dağıtılıyor.   Bu olay, Sandinist gerillalarına büyük bir moral veriyor ve sonunda da FSLN’nin (Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) silahlı mücadelesi başarıya ulaşıyor ve diktatör Somoza ülkeyi terk ediyor.   Ya insanın aklına da böyle deli deli şeylerin gelmesi, bir şeyleri anımsaması ve yazıya dökmesi de ne kötü.   Benim canım sıkkın biraz, siz bakmayın bana, keyfinize bakın; bazı tv haberlerinde yurdun dört bir yanında öğrencilere, masum yurttaşlara bu kışın ayazında tomalardan sıkılan suları görünce; "Kanlı 1 Mayıs" ya da "1 Mayıs Katliamı" olarak anılan, 1 Mayıs 1977'de 34 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı, tomalardan sıkılan sular ile sırılsıklam olan parkam ile kazancı yokuşundaki eczanede hayatımın nasıl kurtulduğu; Taksim Meydanı'nda kutlanan İşçi Bayramı aklıma geldi, birden çok üşüdüm. Ya siz, nasılsınız?
Ekleme Tarihi: 22 Mart 2025 - Cumartesi

Yazı da Film de Kalıcı Belge Olurmuş!

Zaman, her zaman olduğu gibi su gibi akıp gidiyor ve çoğu insan da bön bön bakıyor. "Ağzı olan konuşuyor" ve sözler havada, yere düşmeden unutuluyor.
Ne zaman bir söz, deyim, kuram ile ilgili kök arasam, yazılı kaynaklarının çoğunun götürdüğü yer her zaman latin ve batı kültürü ve yazıtları. Bizim toplum ve kültürümüz ile ilgili bir şeyler bulmak için "iğne ile kuyu kazmanız" gerek.
 
Örneğin, "söz uçar, yazı kalır" deseniz, karşınıza Cicero (Marcus Tullius Cicero (MÖ.106-MÖ.43), Roma İmparatorluğunun kurulmasına sebep devlet adamlarından, avukat, bilgin, filozof, hatip, yazar ve Akademik şüpheci, siyasi krizler sırasında optimat ilkelerini savunan kişi) çıkar, çünkü kaynaklar yazılı.
 
Bize gelince, Türk tarihi ve kültürü açısından son derece önemli olan,11. yüzyılda Doğu Karahanlı Hükümdarı ve Kaşgar Prensi Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han'a "Kutadgu Bilig", "Devlet Olma Bilgisi"ni yazan, sözleri ve nasihatları yazıya döken Karahanlı Türklerinden Yusuf Has Hâcib'i (Balasagunlu Yusuf/ MS.1017-1077 BİLGİN, Siyasetname yazarı) bulmak için baya uğraşmanız gerekir.
 
Yaşamda rastlantıların da anlamlı olması ne güzel, bir temmuz ortası yıllardan 2012, Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda Sezen Aksu ile Mehmet Erdem'in konseri var dediler, Ankara'dan geldiğimiz arkadaşlar ile birlikte biz de gittik.
 
Bir şarkı başladı ki ortalık yıkılıyor!..
"Şikayetim var cümle yasaktan/ Dillerimi hakim bey bağlasan durmaz/ Gelsin jandarma polis karakoldan/ Fikrim firarda mahpusa sığmaz eyvah" !..., eyvah ki ne eyvah.
"Gün olur yerle yeksan olurum/ Gün olur şahım devri devranda/ Kanun üstüne kanun yapsalar/ Söz uçar, yazı iki cihanda eyvah" !...
Keşke "eyvahlar" ile kalsaydık.
 
"Sussan olmuyor, susmasan olmaz/ Dil dursa hakim bey tende can durmaz/ Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz/ Kaleme tedbir koma tek durmaz" !..
İnanılmaz, "laf lafı açıyor"!..
 
Hani "tek durmaz" diyor ya, aslında bu bir deyimdir Anadolu'da, "uslu uslu oturmamak, yaramazlık yapmak" anlamında.
Ben de sanki "kaşınıyor" gibiyim, tek durmak niyetinde değilim galiba. Ben masumum, düşüncelerim, kafam "tek durmuyor"!..
Artık televizyon , gazete haberlerinden ikrah geldi. Haberi yapanlar uyanık, biz salağız sanki. Neyse.
Kafam durmuyor dedim ya, bazı haberleri izlerken, 1983 ABD yapımı ‘’Under Fire’’ adlı sinema filmi geldi.
Eeee çoğunuz da soracaksınız konusu nedir diye, söz edip, yazıya da döktük ya, anlatmasam olmaz.
 
Yıllardan 1979'dur, Nikaragua’da diktatör Somoza Rejiminin Devrildiği FSLN (Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) Devrimi sırasında, bir savaş muhabirinin yaşadığı olaylar konu ediliyor.
 
Hani Hollywood filmleri pek de masum değildir ama bu nasılsa olmuş işte. Film Amerikan yapımı ama konusu enteresan, beklenilenin aksine; ABD’nin desteklediği Somoza askerî diktatörlüğü ile Sandinist gerillalar arasında yaşananları ve ABD’nin Latin Amerika, Afrika ve Asya’da ne dolaplar çevirdiğini anlatıyor.
 
Filmde bir sahne, Amerikan destekli Somoza güçlerinin bir hava saldırısında, Sandinist Gerillalarının Lideri Rafeal öldürülüyor.
Elbette ki bu haber, hükümet gazetelerinde manşetten veriliyor: ‘’RAFEAL HA MUERTO’’ (Rafeal öldü!)
 
Haber ise Sandinist gerillalar arasında büyük bir psikolojik çöküntü yaratıyor; bu psikolojik çöküntüyü önlemek için hemen;
Öldürülen Gerilla Lideri Rafele’in cesedi temizlenip, makyaj yapılıyor, gerilla elbisesi giydirilip bir sandalyeye oturtuluyor, ceset sandalyeden düşmesin diye de arkadan bir kişi cesedi sandalyede oturur şekilde tutuyor.
 
Cesedin iki yanında da Rafeal’in iki arkadaşı, ayakta duruyor, ‘’RAFEAL HA MUERTO’’ (Rafeal öldü!) diye manşetli hükümet yanlısı gazetede Rafeal’in eline tutuşturulup, Rafel’in fotoğrafı çekiliyor ve ülkenin dört bir yanına dağıtılıyor.
 
Bu olay, Sandinist gerillalarına büyük bir moral veriyor ve sonunda da FSLN’nin (Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) silahlı mücadelesi başarıya ulaşıyor ve diktatör Somoza ülkeyi terk ediyor.
 
Ya insanın aklına da böyle deli deli şeylerin gelmesi, bir şeyleri anımsaması ve yazıya dökmesi de ne kötü.
 
Benim canım sıkkın biraz, siz bakmayın bana, keyfinize bakın; bazı tv haberlerinde yurdun dört bir yanında öğrencilere, masum yurttaşlara bu kışın ayazında tomalardan sıkılan suları görünce;
"Kanlı 1 Mayıs" ya da "1 Mayıs Katliamı" olarak anılan, 1 Mayıs 1977'de 34 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı, tomalardan sıkılan sular ile sırılsıklam olan parkam ile kazancı yokuşundaki eczanede hayatımın nasıl kurtulduğu; Taksim Meydanı'nda kutlanan İşçi Bayramı aklıma geldi, birden çok üşüdüm.
Ya siz, nasılsınız?
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, ilaçlama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, https://www.tahanci.av.tr/arac-deger-kaybi-hesaplama/