Aydan Erdoğan
Köşe Yazarı
Aydan Erdoğan
 

Kin: 23.Bölüm - Teşhis

Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.   Tarih: 11.10.1973 Hasta adı: Rasputin Losman Hasta doğum tarihi: 10.10.1936 “Bize kendini anlat Rasputin.” “Beni ne için buraya getirdiniz? Sizler kimsiniz? Simon neredesin arkadaşım?” “Buradayım dostum, sakın korkma.” “Ne kadar zamandır o evde saklanıyorsun Rasputin.” “Dostuma böyle saçma sapan sorular sormayın. Bana sorun her şeyi ben biliyorum.” “Simon bize izin ver Rasputin ile konuşalım. Bunu O’nun iyiliği için yapar mısın?” “Olabilir, ama buradan ayrılmayacağım, bunu o kafalarınıza iyice sokun. Dostum benim her şeyim.” “Sakin ol Simon, şimdi yerine otur. Rasputin’i korkutma.” “Tamam, dostum, konuşabilirsin, ben buradayım daima yanındayım.” Rasputin başını eğmiş, ellerini kavuşturmuş oturuyordu. Simon’nun varlığı içini rahatlatmıştı. Anlatmaya başladı. “ Yaşadığım yer herkesin bildiği İngiliz köylerine benziyordu. Zaten ben çok fazla hatırlamıyorum. Küçük evlerin sıralı olduğu sokağın başında kocaman devasa, taştan yapılmış, ürkütücü ama büyüleyici bir kilise vardı. Bay Thomas o kilisenin rahibiydi.” Derin bir nefes alıp, oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Etrafına bakındı. Kocaman bir masanın etrafında oturmuş, beyaz önlüklü adamlar ona bakıyordu. İşaret parmağı ile tek tek saydı, doğru saydığından emin olamamıştı. “Simon burada on dört kişi var, değil mi?” “Evet, Rasputin, ben içeri girer girmez saydım.” Heyecanla doktorlara dönüp, gülümsedi. “Üvey babam beni okula gönderdi. Üvey babam derken Benjamin’den bahsediyorum tabi ki. Maxwell’in parası yoktu, olsaydı o da gönderirdi. Değil mi Simon?” “Kesinlikle dostum.” “Bütün köyün sümüklü çocukları o kiliseye çalışmaya giderdi. Babam Maxwell çok çalışıyordu. Hep benimle ilgileniyordu.” “Annen den bahsetsene bize Rasputin.” “Annem mi?” “Dostum buna mecbur değilsin.” “Peki, Rasputin, bize ne istersen anlat.” “Uykum geldi, rahat bırakın beni.” “İstersen yarın devam edebiliriz.” “Benim köyümde yemyeşil çayırlar vardı, kuşlar durmadan cıvıldar, insanlar hep gülümserdi, çirkin yüzlü insanlar… Oysa en korkunç cinayetler o çayırlarda işlenirdi. Hem kuşlar bile gülümseyen çirkin bir köylünün onu öldürdüğü zamana kadar cıvıldardı… Jezebel’in dediği gibi yaptılar beni taşlayıp öldürdüler… İyi geceler efendim.” İki hastabakıcı tarafından oturduğu sandalyeden alındı, koluna girdiler. Yürümekte zorlanıyordu. Hastalığı ilerlemişti. Sirozdan dolayı bacaklarında ve karnında ödem oluşmuştu. Halsizlik ve uyku problemleri yaşıyordu. Henüz otuz yedi yaşındaydı. Aşırı alkol tüketimi yüzünden çok az bir ömrü kalmıştı. Doktorlar teşhis koymak için yarın heyeti yeniden toplamaya karar verdiler. Ertesi gün öğleden sonra heyet yeniden toplandı. Doktor Lange, raporu elinde, odaya getirilen Rasputin’i izliyordu. Zorlukla nefes alıyordu. “Bir kadeh şarap istiyorum lütfen…” Hastabakıcılar alay eder gibi birbirlerine baktılar. Doktor Lange “evet” anlamında başını salladı. Bakıcılardan biri dışarı çıktı, az sonra elinde tepsiyle bir kadeh şarapla odaya girdi. “Simon içmez… Ama ben çok severim, özellikle pembe şarap…” “Bugün biraz daha iyisin değil mi? Bize neler anlatacaksın.” “Rahipler bence kılık değiştirmiş vampirlerdir. Tanrının hizmetkarı olduklarını söylerler. Ben her şeyi biliyorum. Tanrı insanları krallığına davet etmiyor söylendiği gibi, gelmeyenleri zorla getirin diyor.” Aydan Erdoğan Kin Roman'ımının tamamını her hafta cuma günleri https://habergalerisi.com/yazar/aydan-erdogan/ait-tum-kose-yazilari-138 bu adresten okuyabileceksiniz. Bana destek için yazar köşemi takip edebilirsiniz. Ayrıca Twitter'den takip etmek isteyenler: https://twitter.com/ploutos35  
Ekleme Tarihi: 02 Ağustos 2024 - Cuma

Kin: 23.Bölüm - Teşhis

Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.

 

Tarih: 11.10.1973

Hasta adı: Rasputin Losman

Hasta doğum tarihi: 10.10.1936

“Bize kendini anlat Rasputin.”

“Beni ne için buraya getirdiniz? Sizler kimsiniz? Simon neredesin arkadaşım?”

“Buradayım dostum, sakın korkma.”

“Ne kadar zamandır o evde saklanıyorsun Rasputin.”

“Dostuma böyle saçma sapan sorular sormayın. Bana sorun her şeyi ben biliyorum.”

“Simon bize izin ver Rasputin ile konuşalım. Bunu O’nun iyiliği için yapar mısın?”

“Olabilir, ama buradan ayrılmayacağım, bunu o kafalarınıza iyice sokun. Dostum benim her şeyim.”

“Sakin ol Simon, şimdi yerine otur. Rasputin’i korkutma.”

“Tamam, dostum, konuşabilirsin, ben buradayım daima yanındayım.”

Rasputin başını eğmiş, ellerini kavuşturmuş oturuyordu. Simon’nun varlığı içini rahatlatmıştı. Anlatmaya başladı.

“ Yaşadığım yer herkesin bildiği İngiliz köylerine benziyordu. Zaten ben çok fazla hatırlamıyorum. Küçük evlerin sıralı olduğu sokağın başında kocaman devasa, taştan yapılmış, ürkütücü ama büyüleyici bir kilise vardı. Bay Thomas o kilisenin rahibiydi.”

Derin bir nefes alıp, oturduğu sandalyeden ayağa kalktı. Etrafına bakındı. Kocaman bir masanın etrafında oturmuş, beyaz önlüklü adamlar ona bakıyordu. İşaret parmağı ile tek tek saydı, doğru saydığından emin olamamıştı.

“Simon burada on dört kişi var, değil mi?”

“Evet, Rasputin, ben içeri girer girmez saydım.”

Heyecanla doktorlara dönüp, gülümsedi.

“Üvey babam beni okula gönderdi. Üvey babam derken Benjamin’den bahsediyorum tabi ki. Maxwell’in parası yoktu, olsaydı o da gönderirdi. Değil mi Simon?”

“Kesinlikle dostum.”

“Bütün köyün sümüklü çocukları o kiliseye çalışmaya giderdi. Babam Maxwell çok çalışıyordu. Hep benimle ilgileniyordu.”

“Annen den bahsetsene bize Rasputin.”

“Annem mi?”

“Dostum buna mecbur değilsin.”

“Peki, Rasputin, bize ne istersen anlat.”

“Uykum geldi, rahat bırakın beni.”

“İstersen yarın devam edebiliriz.”

“Benim köyümde yemyeşil çayırlar vardı, kuşlar durmadan cıvıldar, insanlar hep gülümserdi, çirkin yüzlü insanlar… Oysa en korkunç cinayetler o çayırlarda işlenirdi. Hem kuşlar bile gülümseyen çirkin bir köylünün onu öldürdüğü zamana kadar cıvıldardı… Jezebel’in dediği gibi yaptılar beni taşlayıp öldürdüler… İyi geceler efendim.”

İki hastabakıcı tarafından oturduğu sandalyeden alındı, koluna girdiler. Yürümekte zorlanıyordu. Hastalığı ilerlemişti. Sirozdan dolayı bacaklarında ve karnında ödem oluşmuştu. Halsizlik ve uyku problemleri yaşıyordu.

Henüz otuz yedi yaşındaydı. Aşırı alkol tüketimi yüzünden çok az bir ömrü kalmıştı. Doktorlar teşhis koymak için yarın heyeti yeniden toplamaya karar verdiler.

Ertesi gün öğleden sonra heyet yeniden toplandı. Doktor Lange, raporu elinde, odaya getirilen Rasputin’i izliyordu. Zorlukla nefes alıyordu.

“Bir kadeh şarap istiyorum lütfen…”

Hastabakıcılar alay eder gibi birbirlerine baktılar. Doktor Lange “evet” anlamında başını salladı. Bakıcılardan biri dışarı çıktı, az sonra elinde tepsiyle bir kadeh şarapla odaya girdi.

“Simon içmez… Ama ben çok severim, özellikle pembe şarap…”

“Bugün biraz daha iyisin değil mi? Bize neler anlatacaksın.”

“Rahipler bence kılık değiştirmiş vampirlerdir. Tanrının hizmetkarı olduklarını söylerler. Ben her şeyi biliyorum. Tanrı insanları krallığına davet etmiyor söylendiği gibi, gelmeyenleri zorla getirin diyor.”

Aydan Erdoğan

Kin Roman'ımının tamamını her hafta cuma günleri https://habergalerisi.com/yazar/aydan-erdogan/ait-tum-kose-yazilari-138 bu adresten okuyabileceksiniz. Bana destek için yazar köşemi takip edebilirsiniz. Ayrıca Twitter'den takip etmek isteyenler: https://twitter.com/ploutos35

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, izmir spotçu, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, raf sistemleri, ahşap kompozit deck, ingiltere aile birleşimi sınavı