Şehir insan hayatının içinden bir unsurdur. Şehirler insan hayatını etkiler. Her şehrin farklı özelliği vardır. Şehirler medeniyetin kapısıdır. Medeniyetin şehir anlayışına etkisi olarak coğrafi unsurların insan hayatını etkilediğini savunabiliriz. Şehir insanı oluşturan yegane özelliklerden biridir. Her medeniyetin şehir unsuru hakkında etkili olduğunu düşünebiliriz. Şehir insanı ve medeniyeti oluşturan yegane varlıktır. Şehir kültürü ve medeniyeti oluşturan genetik yapılardan biridir. Her şehrin farklı kültürü vardır ve insanı etkiler. Her şehir insanı değiştirir ve geliştirir. İnsan dediğimiz olgu şehir mekanizmasını değiştirir. Şehir insanla anlaşılır. Bu çalışmamızda Nedim Divanında Hindistan incelenecektir. Nedim Divanını taradık ve bulduğumuz beyitleri inceledik.
İklîm-i Rûma istese bir demde râkibi
Ahbâr-ı Çîn ü Tübbet ü Hindûstân verir
(Rum iklimine bir anda rakibi istese Çin ve Tibet ve Hindistandan haber verir)
Çin, Tibet ve Hindistan hakkında yazılmış bir beyittir. Rum ülkesinden rakipten haber istese Çin, Tibet, Hindistan hakkında haber verir, denmektedir.
Pâdişâhım iki şâʿirdir veren nazma revâc
Merzbûm-ı Hindde Örfî Acemde Enverî
(Ey padişahı! Şiire değer veren iki şairdir. Hint toprağında Örfi, Acem’de Enveri.)
Merzbum toprak demektir. İki şair nazma yön verek kişidir. Nazımda gücünü ispat eden iki kişidir. Hint toprağında Örfi, Acem toprağında Enveri’dir.
Zihî o kuvvet-i bâzû ki Hind-i garbîden
Zemîne etse eger nîzesin halîde çü mâr
Nize: mızrak
Halit: uzun müddet bekleme
Garbi: kuzeybatı
(Ama o pazı kuvveti kuzeybatı Hind’dendir. Eğer mızrağını toprağa beklese çünkü yılandır.)
Batı Hindistan’dan bir pazı kuvvetidir ki eğer mızrağını toprağa yere bıraksa yılan olur denmektedir. Bu beyitte Musa Aleyhisselam’a telmih vardır. Mızrağını yere bıraksa yılan olur denmektedir.
Çıkup o demde ser-i nîze Hind-i şarkîden
Ederdi sadme-i yelmânı pây-ı râyı figâr
Sadme: çarpma
(Doğu Hind’den mızrağın başı o demde çıkıp vursa dik yeri ayrılık yolunun ayağı eyledi.)
Dem hem kan hem an anlamındadır. Doğu Hint’ten mızrağını o dik yokuşta çıkarıp ayrılık yolunun ayağı eylemektedir. Dik yokuş yeri yerle bir ederdi denmektedir.
Onun her harf-i âlî-şânına olmaz bahâ ancak
Eger îrâd-ı Hindi katsalar mahsûl-ı İrâna
(Eğer Hint iradesini katsalar İran sermayesine Onun her yüce harfine paha olmaz ancak.)
Onun her yüce harflerine paha olmaz ancak, İran mahsulüne Hint gelirine katsalar onun hiçbir harfine paha olmaz, denmektedir.
Nâvek-i perrânın olsa n'ola ser-germ-i şitâb
Nâme-berdir rây-ı Hindin sîne-i uryânına
Peran: uçmak
Ber: yemiş
Germ: sıcak
Şitab: acele etmek
(Uçan okunun olsa hararetli sıcak başı olsa ne olur? Çıplak sinesine Hind kralının mektubundadır.)
Uçan okun olsa şaşılır mı? Hararetli acele olsa şaşılır mı? Hint kralının üryan gönlünün mektubudur.
Rûma geldikçe hep o tîre-likâ
Hem-çü hindû giyer sefîd kabâ
(O karanlık yüzlü Rum ülkesine geldikçe Hintli gibi beyaz kaba giyer)
Rum ülkesine geldikçe o karanlık yüzlü hem Hindu beyaz kaba kumaş giyer. Hintli esmerdir. Onun için tire-lika denmektedir. Ruma geldikçe beyaz kaba giyer, demektedir.
Aceb hun-rîz Hindû-beççedir hâl-i siyehkârın
Ki gitmez desti dâ'im kabza-yı şemşîr-i ebrûdan
Hunriz: kan döken
Beççe: insan yavrusu
Şemşir: kılıç
Kabza: tutulacak yer
(Kan döken Hindu yavrusudur siyah benin ki eli daima kaşı kılıcın kabzasından eli gitmez.)
Sevgilinin siyah beni Hintli yavrusudur. Kan dökendir. Eli daima kaşının kılıcından kabzaya gitmez, denmektedir.
Şehir ve medeniyet insan hayatını etkileyen yegane mekanizmalardan biridir. Şehir ve insan birbirini etkileyen iki unsurdur. Daha doğru incelendiğinde doğru sonuçlara ulaştıracaktır.
Dilara Pınar ARIÇ