Gazel: Anlam ve Gelenek bölümünde şöyle denmektedir: “Gazel, Osmanlı edebiyatının can damarıydı, asırlar boyu şairlerin alın teri döktükleri, yeteneklerini gösterdikleri temel bir türdü ve Türk kültürünün ezgisinde belli başlı seslerden biriydi.
Anlam: Anlam terimi doğrudan doğruya gerçek dünyadaki belli bir nesneyi ya da fenomeni göstermez, indirgenemez nitelikte geniş ve karmaşık bir fenomenler dizisini gösterir.
“Metnin dünyasında gösterge ve simge kullanımı için anlam üreten yapı ve sistemler- metnin ortak kültürel ortakları veya bağlamları bulunur, bunlar sürekli bir etkileşim süreci içinde metni şekillendirir ve metin tarzında şekillenirler.”
Gelenek: Divan şiirlerini incelemek için önce Divan şiiri geleneğini bilmek ve anlamak gerekir. Fars, Arap ve Türk geleneklerinin yanı sıra kendi geleneğine de ağırlıkta yaslandığını (ondan beslendiğini) söylemek aslında aksiyomatik bir tezdir, denmektedir.
Erich Fromm sosyal karakter kavramını getirir. Şöyle tanımlar: “Bir grubun paylaştığı temel yaşantıların ve hayat tarzının sonucu olarak gelişen ve grubun çoğu üyesinin yapısını oluşturan esas çekirdektir.
E. J. Gibb, Divan şiiri geleneği üzerine şöyle özetler: Bu uzun dönem boyunca, ona (Osmanlı şiirine) yetiştiği dar okul dışında hiçbir sesin ulaşamadığını, Fars kökenlerden doğup sonuna kadar da ana gövde içinde kaldığını bu dar çerçeveden kurtulmak için verdiği, ölü bir kültürün durgun bataklığına sürüklenip kaldığını gördük.
M. F. Köprülü şöyle der: Hayatı en gizli, en karışık köşelerine kadar göstermeyen, ruhumuzun hamlelerini anlatmayan, duygularımızı tıpkı hayattan olduğu gibi saf ve derin bir surette duyurmayan, elemlerimizi, felaketlerimizi, ahlaki yaralarımızı açık açık aksettirmeyen bir edebiyat, hayat ile rabıtasız ve sahte bir hayattır.
İkinci Bölüm: Konuşma Tarzı: Şiirsel Sözdizim bölümünde şöyle denmektedir: Üretken-dönüşümsel gramer teorisinin ortaya atılması ve sözdizime ilginin büyümesi de nispeten yeni bir gelişmedir. Şunlarla sınırlıdır:
a)Divan şiirinin sözdizim kurallarının çok genel bir tasviri
b)Söz konusu kurallarının getirdiği sonuçlar hakkında bazı hipotezler
c)Bu ikisinden de anlam çıkarabildikleri bazı hipotezler.
Şu cümleler arasında bir fark vardır:
1.Mary’ye bütün paramı bırakacağım.
2.Bütün paramı Mary’ye bırakacağım.
3.Bırakacağım bütün paramı Mary’ye.
Şu görüşler sıralanmaktadır:
1.Divan şiiri ile günlük konuşma Türkçesinin sözdizimi arasında çok büyük şekilde örtüşme vardır.
2.Kelime dizilişi Osmanlı Türkçesinin özelliklerini taşır.
3.600 yıllık gelişme döneminde sözdizimsel yapıların kendileri ayrı kalırken temel bir dil unsurunu esas anlamının çarpıcı bir değişikliğe uğramış olması zayıf bir ihtimaldir.
Sözdizim ve Yorum: Divan şiiri modern konuşma dilinde (GKT) gözlenen bütün sözdizimsel serbestliklere imkan tanımaktadır.
“Ayşe kitabı masaya koydu.”
“Ayşe masaya kitabı koydu.”
Divan Şiirinin Sözdiziminin İçerimleri:
a)Okuyan/dinleyen kitlenin paylaştığı tekrarlarla yüklü bağlam olması gerektiğini
b)Yorumun ağırlıklı olarak sözdizimsel sisteme dışsal semantik ögelerle ilgili yapılandırıcı kalıplara dayanması gerektiğini
c)Müphemiyetin, divan şiirinin kabul edilmiş, olağan bir unsuru olduğunu gösterir.
Kitapta geçen gazelden bir beyit: Bezm-i safaya/sagar-ı sahba/gelür gider
IT İT ETE
Güya ki / cezr ü medd ile/ derya/ gelür gider
Zarf IT+Ed İ E+F
Mısraların Yapısal Örüntüsü: Paralel Mısralar bölümünde şöyle geçer:
Bezm Sagar-ı sahba gelür gider
Bağlam odak noktası Eylem
Yan cümlecikten bir öge veya ögeler, yan cümlecik ile ara cümle arasında yerleştirilir ve öge ve ya ögeler her iki cümle parçasında da yararlı, anlam üreten bir işlev görür.
Üçüncü bölüm: Kelime Seçimi: Şiirin Sözdağarı bölümünde kelimelerin bazen gerilere ayrılışındaki bazı özellikler ve ardından gelen analiz, yukarda anılan çalışmalarla yüzeysel bir benzerlik taşımaktadır. Oysa Tarlan’ın ve öğrencilerinin araştırmaları, bir şairin eserlerinde birleştirici, birbirlerini tamamlayan unsurlar üzerine kapsamlı derinlemesine çalışmalar niteleğindedir.
Gibb, Divan şiirinin semantik yüzeyinin ne olması gerektiği konusunda kusurlu, yanlış bir kavrayış sayar, oysa bu çalışmada tekrarlayacılığın ve sınırlı bir söz dağarının, başka yollarla üretilemeyecek anlam yapılarının oluşumuna nasıl büyük bir katkıda bulunabileceği incelenecektir.
Veriler ve Yöntem: Örneklerinin genişletilmesi tekrarların sıklığı olgusunu daha da pekiştirir.
Eş anlamlı kelimeleri(örneğin) dil (Farsça), kalp (Arapça ), yürek (Türkçe) tek madde sayarsak çok yüksek bir tekrarlanma seviyesi bulunan kelimelerin sayısı yine artar.
Can kelimesi 99 defa tekrar edilmiştir.
Örnek gazelden bir beyit: Murg-ı cana tir-i gamzeden perr ü bal eyledün
Halka-i zülfün hayalin ana halhal eyledün
Dördüncü Bölüm: Tasavvuf ve Dinin Sesi bölümünde Annemarie Schimmel şöyle demektedir: Fars lirik şiirlerinin tipik özelliklerinden biri şudur: İslam teolojisinin merkezini oluşturan belirli dini fikirler Kuran’da veya hadislerden alınmış belirli imgeler veya ayetlerden ya da hadislerden alınmış tam cümleler, tamamen estetik nitelikte simgelere dönüşebilir.
Hayatın zahiri ve batıni iki alemin varlığını yansıtmaktadır. Alemül hiss ve alemü’t temsil. Sufinin temel hedefi, duyuların ve insan aklının yetersizliğiyle örtülmesi hayal perdesini kaldırmak, fiziksel dünyanın ötesini algılamak, böylece hakikatle varoluşun özüne erişmektir, batıda Allah’ın aracılığıyla görülür. Örneğin İbn Tufeyl ‘in tasavvuf alegorisi Hayy b. Yakzan’da ıssız bir adada kendi başına dünyaya gelmiş kahraman, bilimsel ve felsefi çıkarımlarla öteki alemin hakiki gerçekliğinin asıl ve önsel varoluşun bilgisine ulaşır. Gazali’nin dediği gibi “Her kim zahiri bütünden soyutlayıp ayırırsa dehridir (materyalist) ve her kim batını soyutlarsa batınidir, ikisini birleştiren kimse ise kamildir.
Tasavvufi Örüntü- Şiir Geleneği bölümünde öncüller şunlardır:
1.Bu dünyanın her nesnesinin öteki dünyada bir karşılığı vardır.
2.Öteki dünyaya ilişkin hakikaten bu dünyanın nesnelerinin özü idrak edilebildiği ölçüde erişebilen hakikatlerdir.
3.Bu dünyanın nesneleri ancak öteki dünyadaki misalleri sayesinde anlam kazanırlar.
Bu dünya öte dünya
BENLİK
Nefs-Başkası Nefs
Başkalık-ayrılık aşık/maşuk
Birlik(visal)
Tasavvufi-Dini Örüntü Üzerine Gözlemler: Bilinçli yüzey, iletişimi, bilinçaltı örüntülerle öyle bir tarzda etkileşimde bulunur ki her iki örüntü tipinin de temel öncüleri ve geçerlilikleri pekişir.
Beşindi Bölüm: İktidar ve Otoriter Sesi bölümünde Marshall Hodgson şöyle demektedir: Osmanlı Devleti mutlakiyetliğinde tikel biçimlerde de olsa diğer devletleri benzer askeri karaktere sahipti. Şiir bağlamında “hükümdar” için kullanılan terimler, çok büyük bir çoğunlukla “sevgilinin kul için kullanılan terimler de “aşık”ın karşılığı olarak geçer.
Otorite ve Gazel Geleneği: Tarihsel bakış, olguları ve doğruyu temsil eden saymaya ve ona şiirsel bakıştan daha yüksek bir değer atfetmeye yönelik eğilim vardır.
Şiirsel bakış ise esas itibariyle bir fantezi sayılan bir gerçeklikle öze değin herhangi bir ilişkisi olmayan, insan zihninin inşa ettiği bir yapı olarak görülür.
Gazel örneğinden bir beyit: Naz eyle çünki vardur eya şevk-i güıl-izar
Gülzar-ı gamda bencileyin bülbülün hezar
Başarılı şiir, şairi yansıttığı için değil, hem şairin hem de okur kitlesinin paylaştığı anlam örüntülerini yansıttığı için okur kitlesi bulur ve kalıcılık kazanır.
Altıncı Bölüm: Duygunun Sesi bölümünde şöyle denmektedir: Gazel geleneğinin en belirgin özelliklerinden biri, gazellerin yoğun duygusal niteliğidir. Ölçüye uygun söyleyiş tarzı sözlerin dizilişinde değişiklik getirmektedir.
Duygu Boyutunun Çeşitli Yönleri: Şiir geleneğinin duygusal ögeleri o şiirinin duygusal niteliğinin ihtiyaçlarını ortaya koyar. “Divan şiirinin doğrudan doğruya hayatla ilintili sayıldığı açıktır. Osmanlıların şiir üzerine eserlerinde kullandıkları eleştirel ve ya betimleyici terimlerin birçoğu geleneksel belagat ilmi terminolojisine dayanmaktadır ama söz konusu eserler içinde açıkça duygusal göstergeleri olan önemli miktarda materyal de bulur.
İmgeler, doğrudan doğruya şiirseldir ve geleneğin içinden alınmıştır. Örneğin sevgilinin zülfleri tende elif şeklindeki yanıklar, standart şiirsel köken bilgisine göre sevdanın bulunduğu yer olan karaciğerdeki yanmadan kaynaklanan, tende görülen yanık izleri…
Duygu: Tehlike-İlahi Meziyet bölümünde Stanford Shaw bireysel davranış kişinin haddi kavramıyla önemli bir biçimde sınırlanmıştır, demektedir.
Toplumsal Bağlam: Törenlerin esas unsurları şunlardır: Sosyal olarak tasvip gören bir grup ritüeli, belirli kültürel estetik değer taşıyan bir etkinlik ve yoğun bir duygusal deneyim.
Taşlıcalı Yahya’nın bir gazelinden örnek beyit vermektedir: Sakiya mey sun ki eyyam-ı bahar elden gider/Hatem-i cam-ı şarab-ı hoşgüvar elden gider. (Ey Saki! İçki sun ki bahar günleri elden gidecektir, hoş içimli şarap kadehinin mührü elden gidecektir.)
Yedinci Bölüm: Gazelin Ekolojisi bölümünde gazel bir oyundur ve bir anlamda bir oyun metnidir.
1.Etkinlik
Eğlenmek amacıyla yazılı olmayan belirli kurallara uygun olarak bir araya gelmektir.
2.Mekan
Meclisi oluşturan unsurların analizine başlamak için iyi bir nokta tipik mekan olan bahçedir. En eski prototipi Mezopotamya kültüründe derin kökleri bulunan hükümdar bahçeleri olduğu anlaşılıyor.
3.Katılanlar
Bahçe belli bir grup için sığınaktır. Cennette hakiki müminler vardır.
4.Kurallar
Kural 1: Meclis mahrem/özel bir etkinliğindir.
Kural 2: Meclise katılanlar derviştir.
Kural 3: Meclisin fiziki ve zamansal sınırlarıyla belirlenmiştir.
Kural 4: Söylem kipi duygusaldır ve meclisin dramatik konumuna dayanır.
Kural 5: Meclise katılan kişi bir idealizasyonu temsil eder.
Sonuç kısmında gazelin bezmin bir ikonu ve simgesi olduğundan bahseder. Bezm ve sergilediği oyun yapısı, gazel şiiri için en temel şekil verici ve düzenleyici örüntüler olabilir ama bunlar kendi başına şiirin tanıdığı anlam değildirler.
Sekizinci Bölüm: Eleştirel Perspektifler: İlk Hipotez, gazel sadece en yüksek tabakalara ait bir şey olmayabilir ve hitap ettiği kitle genellikle kabul edildiği kadar sınırlı olmayabilir.
İkinci Hipotez, Türk kültürü deneyiminin bir parçasıysa görselin halk şiirinden derin ve kapanmış bir uçurumla ayrıldığı varsayımını sorgulamak için neden var demektir.
Eleştirel Perspektif: Simgeler şunlardır:
1.Çok uzun dönem boyunca esas olarak ayrı biçimi korurlar.
2.Çok etkili, yaygın bir dini perspektifle doğrudan doğruya ilintilidir.
3.Ortak bir dünya görüşünü ve ortak değerler kümesini temsil eder.
4.Toplumun tüm üyelerinin deneyiminde mevcuttur.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, söz konusu kitap Divan Edebiyatı hakkında önemli bir çalışmadır. Okurlarını beklemektedir.
Dilara Pınar ARIÇ