Aydan Erdoğan
Köşe Yazarı
Aydan Erdoğan
 

Kin: 14.Bölüm - İnkar

Şeytan da bazen sıkılır… Tanrının adamı da olsan seni terk eder. Rahip Thomas aldığı para ile kasabaya mutlu dönmüştü. Kilisenin girişinde Harry’i görünce sevinci kursağında kaldı, lanet olası herif burada ne bekliyordu. Kızgınlığını belli etmeden, yüzünde sahte bir üzüntü ile yanına gitti. “Dostum duydun mu olanları? Maria… Zavallı kadın idam edilecek. Bende derhal oğlunu çok güvendiğim bir dostuma emanet ettim. Ona çok daha iyi bakılacak emin ol. İyi bir eğitim alacak, ayrıca dostum Benjamin çocuğu nüfusuna alıp mirasına ortak edecek. Hem sonra…” “Sus ve beni dinle Rahip, birlikte mahkemeye gidiyoruz ve gerçeği anlatıyorsun.” Thomas’ın suratı kıpkırmızı olmuştu. Harry ne biliyordu, yoksa mahkemeden önce Maria her şeyi anlatmış mıydı? “Maria, Doktor Prez’in evinden çaldıklarını bana söyledi. Ayrıca Möris Gölünde bulduğunuz çok değerli kalıntılar, neden bahsettiğimi anladın değil mi?” Thomas köşeye sıkıştığının farkındaydı, her zaman yaptığı gibi sıyrılmaya çalıştı. “Harry dostum beni yanlış anladın. Ben mahkemede onun suçsuz olduğunu söyledim ama beni…” Cümlenin devamını getiremedi eğer dinlenmediğini söylerse buna kimse inanmazdı çünkü o bir din adamıydı. Çaresiz birlikte mahkemenin yolunu tuttular. Thomas olayın şoku ve Maxwell’in ortağı Carey’den korktuğu için sessiz kaldığını söyledi. Mahkeme kararı iptal etti gerekçe olarak, Tanrının adamının ifadesi kesinlikle doğrudur. Maria özgür kalmıştı. Harry’nin yardımıyla Westminster Abbey Aziz Peter Kilisesine gitti. Rasputin uyanmıştı, yatağında bekliyordu, o sırada hizmetlilerden biri odaya geldi. "Hazırlan, kahvaltı için mutfağa gel. Şu koltuğun üstünde ki giysileri giy." (Koltuk mu? Eyvah Simon) Korkuyla yataktan çıktı, neyse ki Simon yine toz olmuştu. Hemen banyoya koştu. Simon ordaydı. Birlikte gülüştüler. Yine yakalanmamayı başarmışlardı. Rasputin temizlenip, giyindi. Kahvaltıya gitti. Sam, atların ahırını temizleyeceğini söyledi. Rasputin peki anlamında başını salladı. Ahır çok pis kokuyordu, Sam kullanacağı aletleri gösterdi. Önce samanları temizle, dedi. Sam çıkınca Rasputin etrafa bakındı, ne çok at vardı. Simon da gelseydi, birlikte yapardık diye düşündü. Tanrı O'nu duymuş olmalıydı ki Simon arkasından "bööö" diye bağırdı. Korku ve sevinçle karışık döndü, birbirlerine şakadan tekme yumruk attılar. "Nasıl geldin buraya? Kimse görmedi değil mi?" "Evet, korkma kimseye görünmeden geldim." Sonra birlikte ahırı samanlardan temizlediler. İkisi de geçen 5 saat sonunda iyice bezgin düşmüşlerdi, karınları fena halde acıkmıştı. Simon yeniden odaya dönüp gizlendi. Rasputin mutfaktan bolca yemek aldı, onları bir tepsiye koydu. Kimse hiçbir şey demedi. Odasına gidince Simon ile birlikte bütün yemekleri silip süpürdüler. Sonra Rasputin boş tepsiyi mutfağa bırakıp, yeniden odasına döndü. Günler böyle ağır işlerle geçip gidiyordu. Birgün yine bu kez bahçeyi temizlerken kendisi yaşlarda bir kız çocuğu gördü. Uzun sarı bukleli saçları ipek gibiydi rüzgarda uçuşuyordu. Masmavi gözleri pırıl pırıldı. Koşarak Rasputin'nin yanına geldi. Üzerinde prensesler gibi kabarık tüllü uçuş uçuş sarı renkli bir elbise vardı. Narin ince yüzü tıpkı annesine benziyordu, gülümserken dişleri bembeyazdı. "Sen kimsin?" "Ras… Fid ben, bu evin oğluyum." Kız gülmeye başladı. "Sen benim kardeşim misin?" "Yooo." "O zaman nasıl bu evin oğlusun." "…" "Burada ne yapıyorsun?" "Bahçeyi temizliyorum." "Bu evin oğlu olsaydın, temizlik yapmazdın." "…" "Salak." "Ben salak değilim, sensin salak." Rasputin bu kızı beğendiği için çok pişman olmuştu, şimdi O'nu dövmek istiyordu. Düşünmeden saldırdı, kızla beraber dün yağan yağmurla ıslanmış yapraklarla kaplı toprağa yuvarlandılar. Rasputin de kızda yumruk yumruğa dövüşüyordu. Her ikisininde elbiseleri çamur içinde kalmış ve yırtılmıştı. Rasputin kızın saçına asılıp beline tekme atınca kız bayıldı. O sırada çıkan gürültülerden hizmetliler koşup çocukları ayırmaya çalıştılar. Sam, Rasputin'i zorlukla tuttu. Kavgayı duyan Benjamin, Rasputin'i çalışma odasına çağırttı. Aydan Erdoğan Kin Roman'ımının tamamını her hafta cuma günleri https://habergalerisi.com/yazar/aydan-erdogan/ait-tum-kose-yazilari-138 bu adresten okuyabileceksiniz. Bana destek için yazar köşemi takip edebilirsiniz. Ayrıca Twitter'den takip etmek isteyenler: https://twitter.com/ploutos35
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2024 - Cuma

Kin: 14.Bölüm - İnkar

Şeytan da bazen sıkılır… Tanrının adamı da olsan seni terk eder.

Rahip Thomas aldığı para ile kasabaya mutlu dönmüştü. Kilisenin girişinde Harry’i görünce sevinci kursağında kaldı, lanet olası herif burada ne bekliyordu. Kızgınlığını belli etmeden, yüzünde sahte bir üzüntü ile yanına gitti.

“Dostum duydun mu olanları? Maria… Zavallı kadın idam edilecek. Bende derhal oğlunu çok güvendiğim bir dostuma emanet ettim. Ona çok daha iyi bakılacak emin ol. İyi bir eğitim alacak, ayrıca dostum Benjamin çocuğu nüfusuna alıp mirasına ortak edecek. Hem sonra…”

“Sus ve beni dinle Rahip, birlikte mahkemeye gidiyoruz ve gerçeği anlatıyorsun.”

Thomas’ın suratı kıpkırmızı olmuştu. Harry ne biliyordu, yoksa mahkemeden önce Maria her şeyi anlatmış mıydı?

“Maria, Doktor Prez’in evinden çaldıklarını bana söyledi. Ayrıca Möris Gölünde bulduğunuz çok değerli kalıntılar, neden bahsettiğimi anladın değil mi?”

Thomas köşeye sıkıştığının farkındaydı, her zaman yaptığı gibi sıyrılmaya çalıştı.

“Harry dostum beni yanlış anladın. Ben mahkemede onun suçsuz olduğunu söyledim ama beni…” Cümlenin devamını getiremedi eğer dinlenmediğini söylerse buna kimse inanmazdı çünkü o bir din adamıydı.

Çaresiz birlikte mahkemenin yolunu tuttular. Thomas olayın şoku ve Maxwell’in ortağı Carey’den korktuğu için sessiz kaldığını söyledi. Mahkeme kararı iptal etti gerekçe olarak,

Tanrının adamının ifadesi kesinlikle doğrudur.

Maria özgür kalmıştı. Harry’nin yardımıyla Westminster Abbey Aziz Peter Kilisesine gitti.

Rasputin uyanmıştı, yatağında bekliyordu, o sırada hizmetlilerden biri odaya geldi.

"Hazırlan, kahvaltı için mutfağa gel. Şu koltuğun üstünde ki giysileri giy."

(Koltuk mu? Eyvah Simon)

Korkuyla yataktan çıktı, neyse ki Simon yine toz olmuştu. Hemen banyoya koştu. Simon ordaydı. Birlikte gülüştüler. Yine yakalanmamayı başarmışlardı. Rasputin temizlenip, giyindi. Kahvaltıya gitti. Sam, atların ahırını temizleyeceğini söyledi. Rasputin peki anlamında başını salladı.

Ahır çok pis kokuyordu, Sam kullanacağı aletleri gösterdi. Önce samanları temizle, dedi. Sam çıkınca Rasputin etrafa bakındı, ne çok at vardı.

Simon da gelseydi, birlikte yapardık diye düşündü. Tanrı O'nu duymuş olmalıydı ki Simon arkasından "bööö" diye bağırdı. Korku ve sevinçle karışık döndü, birbirlerine şakadan tekme yumruk attılar.

"Nasıl geldin buraya? Kimse görmedi değil mi?"

"Evet, korkma kimseye görünmeden geldim."

Sonra birlikte ahırı samanlardan temizlediler. İkisi de geçen 5 saat sonunda iyice bezgin düşmüşlerdi, karınları fena halde acıkmıştı. Simon yeniden odaya dönüp gizlendi. Rasputin mutfaktan bolca yemek aldı, onları bir tepsiye koydu. Kimse hiçbir şey demedi.

Odasına gidince Simon ile birlikte bütün yemekleri silip süpürdüler. Sonra Rasputin boş tepsiyi mutfağa bırakıp, yeniden odasına döndü. Günler böyle ağır işlerle geçip gidiyordu.

Birgün yine bu kez bahçeyi temizlerken kendisi yaşlarda bir kız çocuğu gördü. Uzun sarı bukleli saçları ipek gibiydi rüzgarda uçuşuyordu. Masmavi gözleri pırıl pırıldı. Koşarak Rasputin'nin yanına geldi.

Üzerinde prensesler gibi kabarık tüllü uçuş uçuş sarı renkli bir elbise vardı. Narin ince yüzü tıpkı annesine benziyordu, gülümserken dişleri bembeyazdı.

"Sen kimsin?"

"Ras… Fid ben, bu evin oğluyum."

Kız gülmeye başladı.

"Sen benim kardeşim misin?"

"Yooo."

"O zaman nasıl bu evin oğlusun."

"…"

"Burada ne yapıyorsun?"

"Bahçeyi temizliyorum."

"Bu evin oğlu olsaydın, temizlik yapmazdın."

"…"

"Salak."

"Ben salak değilim, sensin salak."

Rasputin bu kızı beğendiği için çok pişman olmuştu, şimdi O'nu dövmek istiyordu. Düşünmeden saldırdı, kızla beraber dün yağan yağmurla ıslanmış yapraklarla kaplı toprağa yuvarlandılar. Rasputin de kızda yumruk yumruğa dövüşüyordu. Her ikisininde elbiseleri çamur içinde kalmış ve yırtılmıştı.

Rasputin kızın saçına asılıp beline tekme atınca kız bayıldı. O sırada çıkan gürültülerden hizmetliler koşup çocukları ayırmaya çalıştılar. Sam, Rasputin'i zorlukla tuttu. Kavgayı duyan Benjamin, Rasputin'i çalışma odasına çağırttı.

Aydan Erdoğan

Kin Roman'ımının tamamını her hafta cuma günleri https://habergalerisi.com/yazar/aydan-erdogan/ait-tum-kose-yazilari-138 bu adresten okuyabileceksiniz. Bana destek için yazar köşemi takip edebilirsiniz. Ayrıca Twitter'den takip etmek isteyenler: https://twitter.com/ploutos35

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, izmir spotçu, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, raf sistemleri, ahşap kompozit deck, ingiltere aile birleşimi sınavı