Korku ve kaderin artık ayrılma zamanı geldi.
Maria çığlık atıp, yataktan atladı. Kaçmak üzereyken kocası kolundan tuttu.
“Çalışmayı kabul etmediğine pişman olacaksın.”
Zorla elbiselerini üzerinden çıkarttı.
“Dostlarım senin çıplak dans etmeni istiyor. Onları kıramam, dans parasını peşin aldım.”
Maria’yı o halde adamların olduğu odanın ortasına getirdi. Utancından ağlayan kadın, adamların daha çok hoşuna gitmişti. Hepsi birden ayağa kalkıp kadına hoyratça dokunmaya başladılar. Maria savunmasız kalmıştı. Maxwell kadına bakmadan masadaki yemekleri aceleyle yiyor, bir yandan da içki içiyordu. Ağzı yağ içinde, üstü başı içkiye bulanmıştı. Maria gözlerini kapattı, gücü kalmamıştı. O gece hayatının kabusuydu, aklında yalnızca oğlu vardı. Bir süre sonra acıdan bayıldı. Sabah kendine geldiğinde başucunda oğlu vardı, utanarak çığlık çığlığa yatak odasına koştu. Bağıra bağıra ağlıyordu. Maxwell çoktan gitmişti. Korkmuyordu O'ndan, artık sadece gitsin istiyordu.
Kendi kendine, oğlum için her şeyi düzelteceğim dedi. Rahip Thomas'a gidecek, olan biteni anlatıp Maxwell'den boşanacaktı.
Oğluyla hazırlanıp kiliseye doğru yola çıktı, sanki bütün kasaba her şeyi biliyormuş gibi kafasını kaldırmadan yürüyordu.
Kiliseye vardığında Rahip Thomas ordaydı, büyük bir masada tek başına kahvaltı yapıyordu, lokmaları ardı ardına sanki çiğnemeden yutuyordu. Maria ve Rasputin'i görünce biraz bozulur gibi oldu, hışımla sandalyesinden kalktı, ağzındaki lokmayı çiğnemeye çalışırken öksürük tuttu, suratı pancar gibi olmuştu, sanki boğuluyordu, bir yandan sırtını işaret ediyordu, Maria anlamıştı, sırtına birkaç kez vurup masadaki bir bardak suyu içmesi için Thomas'a uzattı.
Sudan bir yudum alıp masaya bıraktı, portakal suyunu aldı bir dikişte içti.
"Tanrıya şükür az daha ölüyordum… Eee ne dikiliyorsun, ne istiyorsun?"
"Şey… Efendim, ben şey için geldim. Maxwell çok kötü bir insan oldu. Beni ve oğlum Rasputin'i dövüyor. Artık hiç çalışmıyor, sonra… Sonra her gece tanımadığım adamlarla eve geliyor, bize…"
"Tanrıya şükret bir evin var."
"Ev benim eski kocamdan kalma efendim… Ben ondan boşanmak istiyorum."
"Başında bir erkek var, belki şimdi çalışmak istemiyor, ben konuşurum onunla, şimdi gidin. Dur… Çocuk kalsın."
Maria üzgün çaresiz bir şekilde kiliseden ayrıldı. Sadece oğlunu düşünüyordu. Ne yapması gerektiğini, bu adamdan nasıl kurtulacağını bilmiyordu. Eve geldiğinde Maxwell hala yoktu, mutfağa geçti. Sandalyeye oturdu, eskiden evi daha yaşanılır haldeydi. Eksik olan sadece maddi zorluktu, çocuğu küçük diye kimse ona iş vermiyordu, pekala Rasputin ile idare edebilirlerdi, artık çalışabilirdi. Gülümsedi, her şey çok güzel olabilirdi, oğluna eğitim bile aldırabilirdi.
Ona en iyi geleceği sağlamak istiyordu. Tek istediği dün geceyi unutmaktı ama canının acısı buna izin vermiyordu. İçinden dua etmeye başladı. Tanrım bana ve oğluma yardım et, Meryem anamızın sabrını ver bana.
O sırada tekmeyle açılan kapıyı duydu, gelen Maxwell'di.
"Burada mısın? Akşam düşmüşüm, herhalde, kafam da bir yara var. Karnım da ağrıyor. Sen ne oturuyorsun? Yemek hazırladın mı?"
Dün geceyi hatırlamıyordu ya da numara yapıyordu. Maria’nın aklında planları vardı, o yüzden hiçbir şey olmamış gibi sakince,
"Şimdi bir şeyler yapacağım." Dedi.
Kalkıp, ocağın başına geçti. Hamur kızartıp, yanına pilav yaptı. Bahçeden yeşillik koparıp yıkadı, Rasputin'de yetişse diye düşünüyordu. Tam o sırada kapı çaldı, gelen oğlu olmalıydı, kapıyı açtığında karşısında Rahip Thomas ve Rasputin vardı.
"Maxwell evde mi?"
"Evet, rahip, buyurun."
Rahip Thomas yüzünü buruşturarak içeri girdi, hiçbir yere dokunmamaya çalışarak ilerledi, mutfakta yemek yiyen Maxwell'in yanına geldi, Maxwell onu görünce hemen ayağa kalktı.
"Rahip Thomas."
"Fazla vaktim yok Maxwell, seninle böyle anlaşmadık, senin bir eve, Maria'nın da bir eşe ihtiyacı vardı. Çalışıp onlara bakacaktın. Ama sen anlaşmaya uymadın, sizi boşamam gerekiyor."
"Ben iş bulacağım, arıyorum, Maria biliyor bunu… Söylesene Maria… Hem Rasputin'de benim oğlum gibi…"
Rasputin'e doğru hamle yaptı, çocuk annesinin yanına koştu, Maria oğlunun elinden tuttu.
"Sana son bir şans veriyorum. Yoksa yazık edersin."
"Peki efendim…"
Rahip Thomas kapıya yönelince Maria onu uğurlamak için arkasından gitti. Yalnız kalan Maxwell ve Rasputin birbirlerine baktılar. Rasputin korkudan duvara yapışmıştı adeta. Maxwell elini uzattı.
"Korkma, gel yemek ye."
Rasputin sevinçle masaya koştu. Sandalyeye oturdu, Maxwell hırsla Rasputin'in kafasına vurdu.
"Beni sen mi şikayet ettin o pisliğe."
Çocuk vurmanın şiddetiyle bayıldı. Rahibi uğurlayan Maria mutfağa döndüğünde oğlunun başını yemek masasında görünce, korkuyla koşup, çocuğu kucakladı.
Aydan Erdoğan
Kin Roman'ımının tamamını her hafta cuma günleri https://habergalerisi.com/yazar/aydan-erdogan/ait-tum-kose-yazilari-138 bu adresten okuyabileceksiniz. Bana destek için yazar köşemi takip edebilirsiniz. Ayrıca Twitter'den takip etmek isteyenler: https://twitter.com/ploutos35