Var bir meselemiz ki konuşuyoruz. Ama nedense her şeyi de mesele haline getirmeye çalışıyoruz. Büyütmeyi seviyorsak eğer…
Bazen de basite indirgemek gerekir olayları ve olmayanları. Basit bakabilmeyi gerektirir hayat bazen de. “Dünya yıkıldı, altında kaldık.” moduna her zaman girmeye gerek yok.
Konu ne olursa olsun önce mantık çerçevesinde ele alınmalı. Tezler ve hipotezleri ile iyi değerlendirmeli. Ondan sonra var bir mesele, denilebilir.
Aslında mesele dediğimiz sorun olarak algılanıyorsa, asıl problem burada başlıyor demektir. Abartarak yaşayanlar her olayı olduğu gibi diğerlerini de mesele haline getirip olmayan sorunları ortaya serecektir.
Belki bizim için sorun olan şey başkası için değildir, çocuk oyuncağı olarak görülüyordur. Ortada sorun yok demek midir ya da bu bir sorun mudur? Bunun kıstasını neye göre karar vermek gerekli, varsa bilen beri gelsin.
Hayatımızda köklü değişiklik ve kötü yönde bir gidişat verecekse bir şey sorun olarak algılanabilir. Bu tespitten sonra panik yapmaya başlayabilir, yaygara çıkarabilir ve mesele haline getirebiliriz.
Bazen de “Ortada fol yok yumurta yok.” İken yapılan yaygaralarsa boşa harcanan enerjiden başka bir şey değildir.
Konu aslında bariz ve basitken onu alıp hamur gibi yoğurup karmaşıklaştırmanın manası da yoktur. Bazen de çözüm gözümüzün önünde duruyordur ve görmüyoruzdur.
Bir şeyleri mesele haline getirmeden önce düşünmemiz gereken sonuçlar bizim için hayati mi ya da olmazsa olmaz mıdır? Değerlendirmeyi iyi yapmamız gerekli sadece. Bir de göreceli kavramlar olduğu için de herkesin bu tartma işini kendi adına yapmalıdır. Kimsenin dağını da yokuşunu da başkası net göremez.
O yüzden herkes kendi dağına kendi karar verecek ve ona göre kar isteyecek. Diğer türlü sorunların hallolmadığı gibi çıkmaza girmesi de muhtemeldir.
Önce gerçekten mesele, sorun halinde mi, bakmak gerekir. Değilse de mesele etmemek lazım…
Betül Fırat