Hayat bir maraton gibi bazen. Bezen de kapalı kaldığımız bir kafes. Bazen çıkış yolu bulamadığımız olur.
Hayatta ne istediğinizi biliyorsanız hedefleriniz de açık olur. Hedefe varmak için bir sürü yol vardır ama azim en önemlisidir.
Hedefinizin büyüklüğüne göre de bazen sınırlarınızdan çıkmanız gerekir. Sınırlardan çıkmak derken; başarıya giden her yol mubahtır demek değil. Zincirleri kırmaktan bahsedebiliriz.
İnsanlar bazen başarma potansiyeli de olsa kendisini bir şeyin engellediğini hisseder. Kendinde istediğini yapacak enerjiyi bulamaz. Kendinde o gücü bile bulsa nereden başlayacağını bilemez.
Tek sorun insanı tutan gizli zincirlerin olması. Aslında çok kolay onlardan da kurtulmak. Hedefiniz belliyse ve kendinizi biliyorsanız; sadece potansiyelinizi ortaya çıkarmaktadır mesele.
Her insanın bilgisi, yeteneği, becerisi ve görgüsü başkadır. Neticede herkes kendi yapabileceklerine göre gelecekte neler yapabileceğini şekillendirir.
En önemlisi hedefinize gittiğiniz yolda size nelerin engel olduğunu bulmak ya da engel olabileceğini. Bu unsurlar ortadan kalktıktan sonra başarmamanız için herhangi bir neden kalmaz ortada.
Fiziki engellerden ziyade bahsettimiz zincirlerden kurtulmak gerekir. Yapamaz mıyım korkusu olabilir, insanlar nasıl karşılar düşüncesi olabilir, sonrasında ne olur endişesi olabilir bu zincirler.
Her ne olursa olsun önce sonuçları ne olursa olsun üstlenebileceğinizi düşünmeniz ve geriye kalan korku ve endişeleri düşünmemeniz gerekmektedir.
İnsanların başarısında genelde herkesten önce kendi set çeker kendi önüne. Unutmamalıdır ki başaramazsanız dünyanın sonu olmaz; başka bir şey denenir, yapılır. Başarırsanız da sorumluluğunuz artar ama üstesinden gelinebileceği unutulmamalıdır.
Hayat da olmaz diye bir şey yok. Yeterli çaba gösterildiği sürece ve insanlar zincirlerinden kurtulabildiği sürece. Yeter ki kendinizden emin olun.
Kısaca hayatı ertelemeden vazgeçmeden; Zincirleri kırmayı bilmek lazım!
Betül Fırat
Fırat; Gitmeler isimli köşe yazısını okumak için....