Berin Softa
Köşe Yazarı
Berin Softa
 

Oblomov kitap incelemesi

Belki de beni en çok etkileyen kısmı, herkesin kendinde bir parça da olsa Oblomovluk bulabilmesidir. Bu kadar evrensel bir karakteri 1800lerde yazmak dahiyane geliyor. Bana göre birçoğumuz Oblomov olmaktan korkuyor ve onun gibi olmamak için çaba harcıyoruz, en azından harcadığımızı düşünüyoruz. Şu dönemde tam bir Oblomov olmak belki söz konusu değil ancak baktığımız zaman ertelediğimiz planlar, sonra yaparım dediklerimiz, yatağımızdan çıkmayıp annemizden hizmet beklediğimiz dönemlerde Oblomovluğumuzu ortaya çıkarıyor ve bundan keyif bile alıyoruz diyebilirim. Kendi adıma endişelendim Oblomov gibi olmaktan, hatta harekete geçmek istedim bir an önce ama Oblomov’un bir suçu yoktu. Olmadığını anladığım zaman-son 100 sayfa sanırım- içim rahatladı ve bazen Oblomov olmanın normal olduğunu kendime anlatmaya çalıştım. Bence bizlere bu aşırı karakteri vererek hepimize bir ahlak dersi çıkartmaya çalışmış Gonçarov. Her insan olduğu insandır, değişime gelemez. Olga her ne kadar Oblomov’u sevdiyse de onun karakterini sevmemişti- kalbindeki temizliği sevmişti. Hayalinde ise Oblomov’u değiştirebileceği inancını sevmişti. Oysaki Oblomov değişmek istemiyordu. Bazen heyecanlanıyordu belki hayata karşı- Ştolts ile eski hayalleri aklına geliyordu ama her seferinden vazgeçiyordu. Zaman onun için geçmişti sanki. Böyle büyümüştü çocukluğunda ve babasını anımsadığı onun yaşına geldiği dönemde onun gibi olmak istiyordu. Değişime baskılanması onu daha içine kapanık bir hale getirmiş ve belki de sevdiği birkaç insandan uzaklaşmasına bile sebebiyet olmuş olabilir. Okurken tabii ki sinirlenmeden edemedim: “Haydi bir kez kalk yerinden be!” dedim kaç kere. En azından Oblomovka’ya gitmesini diledim ama olmadı. Onu böyle kabullendik ve sevdik- tıpkı Olga ve Ştolts gibi. Hayatı böyle kabullenen Oblomov’un yolculuğunda ona tek yapabileceğimiz göz kulak olmaktı. Kalbimi ısıtan çok sevdiğim bir roman oldu. Unutulmayacak bir karakter olan Oblomov, aynı zamanda dönemdeki Rusya ve Batılı ülkelerin kültürleri arasındaki etkileşimi de büyük ölçüde aktarıyor ve bunu o kadar güzel bir şekilde ifade ediyor ki bu etkileri günümüzde bile gözleyebiliyor ve günümüzdeki işleyişin temelini görüyoruz gibi hissettim. Doğu - Batı arasındaki farklılıkların göze çarpışı ve karmakarışık bir harman ile günümüze ulaşmasının başlangıcına güzel bir temsil sunan Oblomov, kitaplığımın baş köşesindeki yerine geçecek ve orada Oblomovluğunu sürdürmeye devam edecek.
Ekleme Tarihi: 05 Mart 2023 - Pazar

Oblomov kitap incelemesi

Belki de beni en çok etkileyen kısmı, herkesin kendinde bir parça da olsa Oblomovluk bulabilmesidir. Bu kadar evrensel bir karakteri 1800lerde yazmak dahiyane geliyor. Bana göre birçoğumuz Oblomov olmaktan korkuyor ve onun gibi olmamak için çaba harcıyoruz, en azından harcadığımızı düşünüyoruz.

Şu dönemde tam bir Oblomov olmak belki söz konusu değil ancak baktığımız zaman ertelediğimiz planlar, sonra yaparım dediklerimiz, yatağımızdan çıkmayıp annemizden hizmet beklediğimiz dönemlerde Oblomovluğumuzu ortaya çıkarıyor ve bundan keyif bile alıyoruz diyebilirim.

Kendi adıma endişelendim Oblomov gibi olmaktan, hatta harekete geçmek istedim bir an önce ama Oblomov’un bir suçu yoktu. Olmadığını anladığım zaman-son 100 sayfa sanırım- içim rahatladı ve bazen Oblomov olmanın normal olduğunu kendime anlatmaya çalıştım.

Bence bizlere bu aşırı karakteri vererek hepimize bir ahlak dersi çıkartmaya çalışmış Gonçarov. Her insan olduğu insandır, değişime gelemez. Olga her ne kadar Oblomov’u sevdiyse de onun karakterini sevmemişti- kalbindeki temizliği sevmişti. Hayalinde ise Oblomov’u değiştirebileceği inancını sevmişti. Oysaki Oblomov değişmek istemiyordu.

Bazen heyecanlanıyordu belki hayata karşı- Ştolts ile eski hayalleri aklına geliyordu ama her seferinden vazgeçiyordu. Zaman onun için geçmişti sanki. Böyle büyümüştü çocukluğunda ve babasını anımsadığı onun yaşına geldiği dönemde onun gibi olmak istiyordu.

Değişime baskılanması onu daha içine kapanık bir hale getirmiş ve belki de sevdiği birkaç insandan uzaklaşmasına bile sebebiyet olmuş olabilir. Okurken tabii ki sinirlenmeden edemedim: “Haydi bir kez kalk yerinden be!” dedim kaç kere.

En azından Oblomovka’ya gitmesini diledim ama olmadı. Onu böyle kabullendik ve sevdik- tıpkı Olga ve Ştolts gibi. Hayatı böyle kabullenen Oblomov’un yolculuğunda ona tek yapabileceğimiz göz kulak olmaktı. Kalbimi ısıtan çok sevdiğim bir roman oldu.

Unutulmayacak bir karakter olan Oblomov, aynı zamanda dönemdeki Rusya ve Batılı ülkelerin kültürleri arasındaki etkileşimi de büyük ölçüde aktarıyor ve bunu o kadar güzel bir şekilde ifade ediyor ki bu etkileri günümüzde bile gözleyebiliyor ve günümüzdeki işleyişin temelini görüyoruz gibi hissettim.

Doğu - Batı arasındaki farklılıkların göze çarpışı ve karmakarışık bir harman ile günümüze ulaşmasının başlangıcına güzel bir temsil sunan Oblomov, kitaplığımın baş köşesindeki yerine geçecek ve orada Oblomovluğunu sürdürmeye devam edecek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, ingiltere aile birleşimi sınavı