Masumiyet asla ispat edilemez.
Beklediği süre Maria'ya yüzyıllar gibi gelmişti. Rahip Thomas'ın ona kızgınlıkla baktığını görüyordu. Avukatı olan adam ortalıkta yoktu. Davayı kaybetmişti. Keşke kendime hakim olsaydım diye düşündü, oğluma ne olacak?
Savcı ayağa kalkıp jüri üyelerine dönüp konuşmaya başladı.
“Jüri üyesi sayın baylar, bugün burada sizlere pek çok açık seçik kanıtlar sunduk, suçlu sandalyesinde oturan bu kadın toplumun yüz karasıdır.
Şimdi sizlerden istediğimiz sunulan bu kanıtlar ışığında doğru kararı vermenizdir. Maria Losman korkunç bir katildir. Öldürdüğü kocasının arkadaşlarının kendisine tecavüz ettiğini iddia etmektedir. Yaşadığı yerde ki hafifliği herkesle özellikle erkeklerle samimi olması aslında iddia ettiği tecavüze sebeptir. Bakınız şu kadının haline üzerindeki kıyafet toplumumuza yakışıyor mu? Daracık bir elbise ile kalçalarını hoplatarak bu yüce mahkemenin salonuna girdiğini sizlerde gördünüz. Hiçbir pişmanlık göstergesi olmadığı gibi bir de kendini acındırmaktadır.”
Maria dehşete düşmüştü, çok güvendiği Rahip Thomas şimdi onun ölmesini mi istiyordu. Neden kimse gerçeği duymak istemiyordu.
Savcının sözleri beyninde uğulduyordu.
“Bu kadın sözde Katolik olduğu için kocasını öldürmüştür. Eğer boşanırsa kiliseden aforoz edilecekti. Taze bir dul olarak fütursuzca hayatını yaşamak istiyordu.”
Tanrım bu ben değilim… Kaderime öfke duyuyorum, Tanrım, bana nasıl ve neden bu kadar kötü davrandın?
“Sayın hakim ve jüri üyeleri şimdi çok önemli bir tanığı kürsüye davet etmek istiyorum.”
Hakim onaylama anlamında başını hafifçe eğdi.
“Sayın Carey Ewing, suçlunun komşusu.”
Mübaşir yanında salona giren Carey sırıtarak Maria’ya baktı. Elleri cebinde sallanarak kürsüye doğru yürüdü. Sürekli terli görünen yağlı suratını cebinden çıkarttığı mendille sildi, yemin etti ve sandalyeye oturdu. Ayakta duran savcı yanına yaklaştı.
“Bize bildiklerinizi anlatın Bay Ewing, bunun için yemin ettiğinizi sakın unutmayın.”
“Evet, efendim, yeminimi unutmayacağım… Maria’nın eski kocası da benim arkadaşımdı. Kaçıp gittikten sonra kötü yola düşmemesi için Rahip Thomas’a diğer arkadaşlarımla beraber gidip bu kadını saygıdeğer iyi bir insanla evlenmesine yardımcı olmasını rica ettik.”
“Bu insan Bay Losman mıydı?”
“Evet efendim.”
“Siz kendisini tanıyor muydunuz?”
“Evet, kendisiyle Mısır kazıları sırasında tanışmıştık. Hatta Rahip Thomas’ta kilisenin göreviyle bizimleydi, bundan yaklaşık 15 sene önce falandı sanırım, tarihlerden pek emin değilim.”
“Peki, sanık sandalyesinde oturan bu kadını tanır mıydınız?”
“Dediğim gibi eski kocası da benim arkadaşımdı. Ta ki kaçana kadar… Çünkü o zamanlarda aynen Maxwell’e yaptığı gibi eski kocasını da aldattı. Tüm kasaba halkı onun yaptıklarını biliyordu. Karımla değil benimle çok samimiydi hatta diğer arkadaşlarımla da…”
“O zamanlarda da mı böyle biriydi?”
“Evet, efendim hatta bir akşam Maxwell bizi akşam yemeğine davet etti. Önce servis yaptı, üstünde yine böyle daracık bir elbise vardı… Sürekli eğilip memelerini bize gösteriyordu şu an bile çok utanıyorum ama aynen böyle oldu, kalçalarını oynatıp bizlere sürtünüyordu. Yemek sırasında ortada hiçbir şey yokken kocasıyla kavga etmeye başladı. Maxwell en sonunda dayanamayıp bir küçük şaplak attı yüzüne. İşte tam o anda zıvanadan çıktı, üstünü başını yırtıp çırılçıplak dans etmeye başladı.”
Maria utançtan elleriyle yüzünü kapattı. Böyle olmadı diye mırıldandı. Oğlu aklına geldi. Hışımla ayağa kalktı.
“Yalan söylüyor, böyle olmadı onlar bana tecavüz etti. Lanet olsun niye doğruyu söylemiyorsun?”
Hakim tokmağını kürsüye vurdu.
“Maria Losman yerine otur, sana söz hakkı vermeden sakın konuşma.”
Savcı, jüri üyeleri ve Carey aşağılayarak bakıyorlardı. Maria hemen şimdi, ölmek, yok olmak istiyordu. Masumiyetin asla ispat edilemeyeceğini şimdi daha iyi anlamıştı.
Carey uzun uzun kötüleyerek yalan yanlış anlatmaya devam etti. Savcı son defa söz alarak jüri üyelerine döndü.
“Şu an da aslında Tanrı biliyor ya şu sanık koltuğunda zavallı Maxwell oturmalıydı çünkü bu kadın yaşamayı hak etmiyor.”
Maria bu söz üstüne dayanamadı.
“Lanet olsun siz benden ne istiyorsunuz? Ben size ne yaptım?”
Savcı cevap vermeden yerine oturdu. Hakim, son sözünü söylemesini istedi ama Maria konuşmak istemediğini söyledi.
Hakim karar vermek için savcıları kürsüye davet etti.
Aydan Erdoğan
Kin Roman'ımının tamamını her hafta cuma günleri https://habergalerisi.com/yazar/aydan-erdogan/ait-tum-kose-yazilari-138 bu adresten okuyabileceksiniz. Bana destek için yazar köşemi takip edebilirsiniz. Ayrıca Twitter'den takip etmek isteyenler: https://twitter.com/ploutos35