Parti içi muhalifliği ile tanınan M. İnce, 18 Ağustos 2014’de grup başkanvekilliğinden istifa ederek kurultayda genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı. 77 delegenin imzasıyla aday oldu, yapılan CHP 18. olağanüstü kurultayda Kılıçdaroğlu 740 oy aldı, M. İnce 415 oyda kaldı…
Haziran 2015 ve Kasım 2015 genel seçimlerinde CHP Yalova milletvekili olarak meclise girdi. 19 Kasım 2015’de Olağanüstü Kurultay için 500 imza topladı ancak yeterli imzaya ulaşamadığı için olağanüstü kurultay yapılmadı. Şubat 2018'de düzenlenen CHP 36.Olağan Kurultayında yine Genel Başkan adayı oldu ancak Kılıçdaroğlu 790 oy alırken İnce 447 oyda kaldı…
Görüldüğü gibi, süreç içinde parti içi muhalefet hareketinin başını çekti ama hiçbir zaman başarıya ulaşamadı…
Lider olma tutkusunu bir türlü tatmin edemeyen İnce, Sivas Kongresi'nin yıl dönümünde, "Bin Günde Memleket Hareketi" adında siyasi bir hareket başlattı. 8 Aralık 2020’de, CHP'den ayrılacağını ve Memleket Hareketi'nin partileşeceğini açıkladı…
8 Şubat 2021’de CHP'den resmen ayrıldı. 17 Mayıs 2021’de var olan Memleket Hareketi’ni Memleket Partisine dönüştürdü. 17 Mayıs 2021’de partinin genel başkanı oldu…
2018 Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde yaptığı gösterişli mitinglerin romantik etkisinden kurtulamayan İnce, 18 Eylül 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı adayı olmak istediği iddialarına ilişkin "Evet istiyorum. Açıklıyorum: aday adayıyım" dedi...
Günümüze gelince… Tarihimizin en kritik seçimlerine giderken kişisel hırsı ve lider olma tutkusu kendisini “muhalefete muhalefet etme”, hatta doğup büyüdüğü partisine karşı da muhalefet etme noktasına getirdi…
Peki, ne olacak? Benim kanaatim, İnce yine %2-3 oy seviyesinde oy alarak siyasetin sahnesinden tamamen silinecek… Belki de bir sosyal yardım derneği falan kurup başkanlığını üstlenerek liderlik tutkusunu tatmin eder!
Gelelim İkinci İnce’ye: Özdemir İnce…
Kendisini yıllar öncesinin Varlık Dergisinden anımsıyorum. Cumhuriyet’te yazıyor ve Tele1’de program yapıyor…
1960'ta Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümünü bitirdi. Ardından, Aydın Lisesinde öğretmenlik yaparken Fransa'nın açtığı sınavı kazanarak 1965-1966 arasında Paris Sorbonne Üniversitesine bağlı "Institut des Professeurs de français à l'Etranger"de çağdaş Fransız dili ve edebiyatı eğitimi aldı. Yurda dönüşünde Aydın ve Muğla liselerinde öğretmenlik yaptı.
1969’da TRT’nin gerçek bir devlet televizyonu olduğu dönemde TRT’ye girdi. 1982’de kurumdan emekli oluncaya kadar dış haberler bölümünde çevirmen, metin yazarı, ön denetim ve redaksiyon müdürü, genel müdürlük müşaviri olarak çalıştı… (Wikipedi)
Özdemir İnce’nin dilimize kazandırdığı bir kavramı Cumhuriyet Gazetesinde çıkan “Aydınlık Suçu” yazısından bir alıntı ile aktaralım:
“Okumuş adam”, “kültürlü adam”, “kafa emekçisi” (doktor, avukat, öğretmen, vb.) ile “aydın” arasında kalın bir duvar vardır…“Aydınlık”, hayat kazanma tarzı olmadığı için bir meslek değildir. Aydın, pozitivizm ve aydınlanma çağının ürünü olan bir tiptir: deney ve eleştiriyi seçmiştir. Aydınlık diploması veren okul yoktur; aydın oluş babadan oğula geçmez; aydınlık atama yoluyla elde edilen bir görev değildir; aydınlık ihale edilemez; aydını hiçbir güç görevden alamaz. Aydın, sorumluluk duyan bir kişidir ve bu sorumluluk duygusu kendiliğindendir; bu duygu aydına görev olarak verilmiş, ihale edilmiş değildir. Aydın, “üstüne vazife” olmayan işlere burnunu sokar, kendisini ilgilendirmeyen (karıştığı işlerde kişisel çıkarı yoktur) işlere karışır. Bu nedenle, başta devlet olmak üzere, egemen sınıflar ve güçler sevmezler aydını. Çünkü aydın, kişiliğiyle, varlığıyla, eylemiyle bir düzen değiştirmiştir; bu dünyanın kutsal düzenini değiştirmiştir…
Bu yazının can alıcı sorusunu sona sakladım…
Sizce Muharrem İnce bir aydın mıdır? Yoksa?
Nisan 2023/EF