Çare Atatürk İlke ve Devrimleri'dir, Çare Türk Milleti'dir bilinciyle ve Tam bağımsızlık ilkesiyle Yerel Tohum mücadelesine katıldık.
Bu süreçte sadece yerel tohumları korumanın yeterli olmadığını asıl meselenin dışa bağımlılıktan kurtulmak olduğunu anladık.
Bunu dernek çalışmalarının en önemli konusu olan eğitim ve kitap okuma günlerinde doğru kitaplara, kaynaklara ve yazarlara ulaşarak gerçekleştirdik.
Banu Avar'ın kitapları ve sohbetleri başta olmak üzere Metin Aydoğan, Erhan Ünal, Cihan Dura, Yılmaz Dikbaş, Attila İlhan ve M.Emin Değer'in kitaplarını da defalarca okuyup eğitim çalışmaları yaptık. Gençlerin bu kitapları okumaları için yazarlarımızın destekleriyle çok sayıda kitabı gençlere ulaştırdık.
Ve şunu çok iyi anladı ki, biz yerel tohum üretsek de, tohum biriktirsek de eğitim başta olmak üzere bir çok alanda ve tarımda bağımsız değilsek çalışmalarımızın bir anlamı olmayacaktır.
Yerel tohumun satışını asıl sahibi olan küçük üreticiye yasaklayan sistemin dışa bağımlı olduğunu biliyorduk ama en çok da bu sistemi kuranlara sepetler dolusu yerel tohumların teslim edildiğine de tanık olduk.
Ve gördük ki AB-D destekleriyle yerel tohum çalışmaları bir çok yerde daha geniş yer buldu.
Bu yüzden Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluş felsefesini örnek alarak, derneğimizin tüzüğünde şu maddeye yer verdik.
**Dernek hiç bir dış destekli (AB) fon ve hibelerinden yararlanmaz.
Bir çok kişi için bir anlam ifade etmeyebilir, bizim gibi küçük bir derneğin bunu önemsemesi kücümsenebilir ancak bizim için çok anlamlı ve gelecek nesillerce kıymeti bilinecek bir çaba olduğunu biliyoruz .
Bu eğitim çalışmalarında değerli yazarlarımızdan ve bu konuda okuduğumuz bir çok kaynaktan şunları öğrendik.
Öğrendik ki;
**AB'den alınan Hibe ve Fonlar içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kuruş katkısı yoktur.
**Yapılan PROJELER ile ilgili ödenen paraların hesabını kimse veremiyor, şeffaf değiller.
**Ülkemizde bu Hibe ve Fonlar en çok Güneydoğu Anadolu bölgemize verilmektedir.
Ezberlerimiz bozuldu, öğrendik ki;
**Hibelerin içinde bizim katkımız olduğunu söyleyenler yalan söylemektedir. Hibeler, karşılıksız alınan paralardır.
**AB'den hibe-fon alan kurumlar, Gazeteciler, Sivil Toplum Örgütleri ve hibe verilen inanılmaz projeler mevcuttur ve bu projelerin sürdürülebilirliği yoktur.
Ve öğrendik ki;
''Türkiye, AB'ye belli bir para ödüyor ve biz doğal olarak AB HİBELERİNİ, FONLARINI alabilir, PROJELER yapabiliriz'' diyenler yanılıyor.
Ve Yılmaz Dikbaş Tabuta Çakılan Son Çivi kitabında şöyle diyor;
" AB, Hibe verirken de bir gerekçe bulmalıydı. Hibeleri, “proje karşılığı” verdiğini duyurdu. Aslında ortada bir proje yoktu. Vereceğim örneklerde bunu göreceksiniz"
Erhan Ünal ; Küresel Oligarşi ve Yaşamın Gaspı Toprak Biterken Kitabında söyle diyor ;
Küresel Finans Oligarşisi’nin kesin ve değişmez hedefi, küresel olarak tüm insanlığın üzerinde mutlak bir hakimiyeti, her bir insan için kaçınılmaz olan beslenme zorunluluğu üzerinden devamlı kılmaktır.""
Metin Aydoğan, "Avrupa Birliğinin Neresindeyiz?" Adlı kitabında; Mali güç ve iletişim teknolojisinin olanakları kullanılarak yapılan ihanet propagandasının gerçek yüzünü net olarak ortaya koyuyor.
Attila İlhan şöyle açıklıyor;
"Avrupa Birliği; Roma-Germen imparatorluğu projesidir. Bu nedenle kendisinden olduğunu kabul ettiği ülkeleri devletin içine alacaktır, kendisinden olmadığını düşündüğü ülkeleri de periferik devletler diye etrafına yerleştirip onlarla iş görecektir."
Prof.Dr.Cihan Dura; Türkiye’ye Batı Saldırısı,
Adlı kitabında Ekonomimizin Hangi Silahlarla İşgal edildiğini anlatıyor.
M.Emin Değer; Oltadaki Balık kitabında;
"Oltaya yakalanmış balığın yem'e ihtiyacı yoktur. Bu tip ülkelere, Türkiye gibi, doğrudan doğruya iktisadi yardım yapılabilir ama bu, bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır." diyor ve Türk Milletini uyandırmaya çalışıyor.
Ve Gazeteci Yazar Banu Avar "Hangi Arupa" kitabında tüm ezberlerimizi bozuyor.
AB'den siyasi çıkarları olanlar,
AB mandacıları,
AB'den parasal çıkarları olanlar,
ve daha fazlası belgelerle önemli kaynaklarla bu değerli yazarlarımızın kitaplarında yer alıyor.
Ve biz, Tam Bağımsızlık ilkesiyle bir tohumun direnciyle ilerliyoruz.
Ebru Oğuzhan Yeter