Kabul edelim hep beraber kontrol delisiyiz. Her şey kontrolümüzde olmalı ki aksaklık yaşanmasın. Belki de dahilimizde olmayan bizden değildir.
İnsanoğlunun hükmetme çabası medeniyetler kurulmadan önce de vardı sonrasında da var olmaya devam ediyor.
Kuramlar, yasalar ve uygulamalarını bu kısmın dışında tutarak her an irademiz içinde olsun isteriz her şeyi.
Bizim irademiz dışındaysa sorumluluk da almayız zaten. Hepsi bizim gözümüzün önünde cereyan etmeli ki müdahale edebilelim.
Müdahale edemiyorsak da bir yerinden yorumlamalıyız ki eksik kalmayalım.
Akışına bırakmak bize göre değil pek ve insanoğlunun mayasında yok bu. Hayata, zamana ve doğaya hüküm geçmeyeceğini acı yollarla öğreniyoruz.
İnsanlar içinse ego savaşları ve üstünlük savaşı devam etmekte. Ne zaman biter sorusuna ise henüz yanıtımız bulunmamakta.
Bazen akışına bırakmak gerekli ki kendi halinde gelecek güzelliklere ihtiyacımız var.
Kendi kendine yenilenecek bir düzen, kendini her an idame edecek sistem ve daha iyi bir dünya gerekli bize; akışında daha güzel olan.
Her şeyi de biz kontrol etmeyelim mesela. Her konuya müdahil olmayalım ya da bizden bağımsız da yaşanabileceğini kabul edelim.
Belki de bağımsızlık zamanıdır ve akışında gidecek her şey için tam yeridir.
Elbette ki plan ve program da gerekli. Akışına göre yaşamak plansızlık olarak algılanmamalı.
Sadece bu sürece ekstra bir gerilim eklememek gerekli.
Bazı şeyleri doğasına bırakmak ve gidişata göre hareket etmek gerekiyor ki süreci rahat atlatabilmeli.
Bizim dışımızda gelişen şeyler için de fazladan enerji harcamaya gerek yok. Hayatın içindeki ritmi yakalandıktan sonra buna senkronize olmak gerekli.
Hayatın bize uymasını beklemek biraz da hayalperest bir düşünce ki hiçbirimiz geleceği bu denli şekillendiremeyiz. Bazen gidişattansa, farklı yönde ilerlemek daha iyi gelebilir.
O yüzden akışına bırakalım biraz… En azından neler olacağını görebilmek için.
Betül Fırat