Yurdumu dinliyorum gözlerim kapalı, önce hafiften bir rüzgar esiyor… diye devam etmeyi elbette çok isterdim ama ne mümkün? Fırtına hatta kasırga tadında öylesi çılgın bir rüzgar, oradan oraya savuruyor bizleri! 2024 yılının ilk ayı ve zamlar açıklanmaya başladı. Açıklanmadan hesap eksi bakiyeye çoktan düştü zaten. Emekliler yaşamak için direniyorlar, çalışanlar 2024 yılına uyarlanmış, modern kürek mahkumları…  Çalışma şartlarının bu kadar ağır olup, karşılığının alınamaması gerçekten kabul edilir gibi değil! Tabii bunları yaşarken bizlerde sütten çıkmış ak kaşıklar değiliz! Tercihlerimizin karşılığını yaşıyoruz! Emekliler yaşamak için direnerek, çalışanlar neyi nasıl yapsam, nasıl ödesem gelirden çok gider var diye diye günlerini tamamlıyor! Hepiniz hatırlarsınız enerciiii diyerek paraya para demeden görgüsüzce insanların gözüne soka soka yaşayan bir güruhla tanıştık! Yalan yok ben olay patlak verdiğinde öğrendim sosyal medya üzerinden takip vs söz konusu değildi! Bir arabaları birçok insanın hayatını kurtaracak para! Sayısız lüks araçları vardı hatırlarsınız. O kitle bunları yaşarken iktidar yöneticileri porsiyonlarınızı küçültün, domatesi mevsiminde yiyin, gereksiz yere yemek yemeyin vs vs diye açıklamalar yapmaktaydılar. Hayretle dinliyordum inanın! Hatta hangisi artık fotosentez yapmalısınız diyecek diyordum! Belki de derler, olur mu olur? Bu güruhun hemen hemen hepsinin üst düzey yöneticilerle resimleri, videoları olduğunu öğrendik! Şaşırdık mı? Ben her gün artık olacak hiçbir şeye şaşırmam diyorum ama haklarını vermem lazım yine şaşırıyorum, yok artık diyorum! Bu konuda özel bir meziyetleri var o net! Rüzgar öyle hafiften esmiyor yani! Bu kadar uçurum olan bir düzende kasırga şiddeti yaşıyoruz! Kartal adliyesinde, bir adliye binasında şeriat sloganları atıldı! Adliye binasında buna hiç kimse müdahale etmedi! Oysa Anayasanın ilk 4 maddesi nettir bellidir değiştirilemez değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Buna rağmen gayet tepkisiz kalındı. Şaşırdık mı? Hayır şaşırmadık, sanmasınlar ki buna izin veririz. İşte o güneşin batıdan doğmasıyla eş değer! Hadi güneş batıdan doğsun da görelim!  Önümüzde yaklaşan bir yerel seçim var. Adaylar açıklanmaya başlıyor birçoğunu komedi formatında izliyoruz. Ülkeyi 23 yıldır yöneten iktidar adayları özellikle büyükşehir adayları, hem muhalefet adaylarının sloganlarını söylemlerini kullanıyorlar hem de sözüm ona muhalefet adaylarını anlatmaya çalışırken adeta kendilerini anlatıyorlar. Muhalefetin belediye başkanları her türlü zorlamalara engellemelere rağmen ısrarla çalışmaya devam ettiler, ediyorlar. Ülkeyi yöneten partilerinin ekonomi politikalarını sorgulamayan bu adaylar, alis harikalar diyarını yurduma, aday oldukları şehirlere getireceklerini anlatıyorlar! Duygulanmamak elde değil(!)  Toplum olarak vatandaşlık bilincini yeniden inşaa etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Neden mi? Oy vererek seçtiğimiz yöneticiler bize yol, köprü, asfalt, rögar vs vs yapmak zorundalar. Bunlar zaten asli görevleri arasında ki vergi ödüyoruz hepimiz. Bu yapılanlar bir lütuf değil, yapmaları gereken görevleri! Bir yöneticiyi göklere çıkarmak istiyorsak, refah düzeyimize bize sunmuş olduğu ekstra ama oldukça gerekli olan hizmetlere bakmamız lazım. Örnek vermek isterim mesela İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’ nun yaptığı kent lokantaları gibi, günümüz şartlarında simit 10 lira iken kent lokantalarında 4 çeşit yemeği oldukça ucuza yiyebilme imkanı sundu. Üniversiteli öğrencilerine sunduğu yurt imkanı, öğrenciler için her şey oldukça zorken en büyük sıkıntı barınma problemiydi. Evet tamamı çözülemedi ama adım atıldı, devamı kesinlikle gelecektir.  Çalışan anneler çocuklarını bırakacak kreş bulamıyor bulsalar dahi çalıştıkları bir aylık ücreti bu kreşlere ödüyorlardı, hızlı bir şekilde İstanbul’un her ilçesine İBB tarafından kreşler açılmaya başlandı. Aylık ödemeleri oldukça makul ve çalışan annelere destek olur nitelikte. Bunlar güzel ve önemli hizmetler. Yol yaptık köprü yaptık yıllardır bu cümleleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze getiriyorlar. Evet yapacaksınız zaten lütuf değil göreviniz bu! Sevgili okurlar, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek sizlerin de bildiği gibi hep yaptığımız ama sonuç alamadığımız hatta problemlerimizi kör düğüm yaptığımız bir yöntem. Artık kendimiz için çocuklarımızın geleceği için farklı şeyler yapmak zorundayız. Bu kötü bir şey değil bu arada, işi layıkıyla yapana veya yapacağım diyerek talip olana şans vermek gerekiyor. Daha doğmamış çocuklarımız borçlu, o gözünüzden sakındığınız, el üstünde tuttuğunuz onların uğruna kendinizden vazgeçtiğiniz çocuğunuz borçlu şu an! Buna hakkınız var mı? Yedirip içirip giydirerek çocuğunuza gelecek hazırlamıyorsunuz! Bunlarda sizin yapmanız gereken asli göreviniz. Gelecek sunmak istiyorsanız çocuklarınızı borçlu olarak dünyaya getiren bu düzene dur demelisiniz artık!  Hakkaniyetli, akılcı ve bir o kadar sevgi dolu olmalısınız! Sihirli bir değnek hayatımıza dokunup değiştirmeyecek bu olumsuzlukları. Hepimiz birer sihirli değnek olacağız . Bizim tercihlerimiz yarın çocuklarımızın önüne çıkacak, ya engellerle dolu hayattan zevk almayan bir nesil tercih edeceksiniz ya da ışıl ışıl gümbür gümbür gelen enerjik dolu dizgin bir nesil. Karar sizin her şey gün gibi ortadayken hala bazı olumsuzlukları yaşamak için sıranızı beklemeyin! Bizim ülkemiz çok güzel bu güzel ülkede gelin hep birlikte güzelliklerle, güçlü ve mutlu bir şekilde yaşayalım…. Kendine iyi bak yurdum insanı… Diğer yazılarım için: https://habergalerisi.com/yazar/yazar-kalem/ait-tum-kose-yazilari-162