Merhaba sevgili dostlar, Sizlerle buluştuğum için çok mutlu ve bir o kadar da heyecanlıyım. Bundan sonra sık sık görüşeceğimizi umut ediyorum. Malum yurdumun gündemi dur durak bilmeden değişiyor, oldukça yoğun, oldukça aktif! Bu benim ilk yazım nereden başlayayım diye çok düşündüm. Yazılacak konuşulacak o kadar fazla konu var ki! Çok çok ciddi konularla karşı karşıya kalmaya başladık. Yıllar öncesinden endişe duyduğumuz, kesinlikle olmamalı dediğimiz ne varsa hepsi hayat bulmaya başladı. Ne yazık ki perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.  Bu yazımda, yaşadığımız bir çok olumsuz gelişmeyi başlıklar halinde yazıp asıl değinmek istediğim konuya geleceğim.  Sakın bana kızmayın yaşadığımız bu olumsuz gelişmelerin hiç biri elbette başlıklar halinde olamaz! Bu konuları da elbette yazıp, konuşup kendimizce ne yapabiliriz diye düşüneceğiz. Bu yazı belki de tüm konulara giriş olacak. En azından ben öyle düşünüyorum. Ülke de çarşı pazar yangın yeri halk geçinemiyor, kirası, faturası, giyimi, gıdası artık insanlar tıkanma noktasına geldi! Ülke de suç örgütü liderleri, baronlar kol geziyor. Kırmızı bültenle aranan kim varsa bizim ülkemizden çıkmaya başladı! Ülke de bir teğmen 10 Kasım’ da Atatürk resmi takmayı reddediyor ve tepki gösteren diğer teğmenlerle birlikte sözüm ona açığa alınıyor! Bu teğmen bu cesareti nerden buluyor veya bu neyin öfkesi?  Neyse başlık dedim ya daha sonra bu konunun üzerinde de emin olun uzun uzun yazacağım. Ülke de tarikat ve cemaatler okullara yasal olarak girdi! Çocuklarımız, geleceğimiz elden gidiyor! Ülke de şiddet her yerde nefes almak gibi bir şey oldu! Okulda, hastanede, evde, işte, sokakta maçlarda yani yurdum insanın olduğu her yerde (! ) şiddet dozunu artırarak her birimizin hayatının merkezine oturuyor! Ülke de adalet hiçbir zaman bu kadar soru işareti olmamıştı! Erkler bile birbiriyle anlaşamaz, hiyerarşiyi gözetmez oldu! Ülke de basılan hatıra parası bile, utanç verici ve kabul edilemez nitelikte! Devam edersem bu başlıklar bile emin olun iki yazı edecek nitelikte ve ne yazık ki olumlu olan bir şey yok! Sonra bir haber duyuyoruz aa bir hanımefendi  savaş açmış! Bu ablamız ülke de olan bu kadar olay varken ana muhalefet partisine savaş açtığını ilan etmiş! Gerekçesi ise daha önce yaşamışlar ve tecrübe sahibi olduklarını belirtiyor. Tecrübe yaşadıkları parti şu an yok! Ee tabi doğal olarak şaşırıyor insan bu hanımefendi muhalefet partilerinden biri ve ana muhalefet partisine savaş açıyor. Seçimlere özü başımıza gireceğiz diye açıklama yapmıştı ki böyle bir cümle yok. Aslı öz başımızadır! Neyse çok takılmamak lazım o an ki heyecanına verelim onu da.  Ana muhalefet partisinin birleştirici gücünü, bir olalım birlikte olalım düşüncesini acziyet olarak algıladılar veya işlerine böyle geldi ve topluma bu şekilde yansıtmaya başladılar. Biz kimseyi bir yerlere taşımak zorunda değiliz gibi cümleler duymaya başladık. Gerçekten çok ama çok çocukça bir şımarıklık bu. Kendi güçlerini muhalefete kaybettirerek ispat etmeye çalışan başka  bir muhalefet partisi görüyoruz. Bakın biz olmadığımızda olmuyor diyebilmek adına milyonlarca insanın umudunu, emeğini, tekrardan ayağa kalkma hevesini yok ediyor!  Bu yeni de değil, genel seçimlerde de günlerce insanların kafasını karıştırıp sonra biz istememiştik diyebildiler! Tutarlı olup masadan kalkmayıp hadi kaktınız dönmeseydiniz belki farklı olabilirdi sonuç Kendinizi haklı çıkarmak pahasına insanların umutlarıyla oynamayın. Geçmişe çok takılmayalım ama ders çıkaralım lütfen! Ben bir seçmenim hanımefendi artık mücadele edilecekse ülkenin kırmızı çizgilerini geçen, her türlü olumsuzluğu yaşatan, her bir vatandaşın yarından endişe duyar hale gelmesinden sorumlu olan iktidarla edilsin. Her seçim döneminde iktidara can suyu olmaktan yorulmadınız! Ama biz yorulduk, lütfen durun artık! Ne savaş açan hanımefendi ne de partisi bir seçmen olarak bana güven vermiyor, sizlere veriyor mu dostlar?  Hiçbir muhalefet partisi artık havanda su dövmesin! Vatandaşın kaybettiği umudu, yaşama sevincini, hayallerini, güvenliğini, geleceğini alın ve vatandaşa geri verin!  Ana muhalefet partisi kimseye güçsüz dedirtmeyin kendiniz için, siz güçsüz değilsiniz! En kısa zaman da tekrar buluşmak üzere, kendine iyi bak yurdum insanı…