İnsanlar kendileriyle bile ilgilenemezken çevreleri ile ilgili olmaları beklenemez. İlgi arsızı insanlar içinse durum tam tersidir. Herkes kendileri ile ilgilensin isterler. Sizi her durumun içine sokmaya ve ilgilenmeye mecbur bırakırlar.
Bir insanın kendine güveni tamsa onay alamsına da ya da farklı şeylerle ilgi çekmesine de gerek yoktur.
İlgi arsızlığı bir eksiklikten mi yoksa fazlalıktan mı kaynaklanır bilinmez ama bazı insanlar sadece kendileri ile ilgilenilmesini isterler. İlgi göremedikleri zaman da türlü yöntemlerle çevrelerine rahatsız vermeye başlarla.
İnsanlar aslında eksikliklerini bilirler ve bunu tamamlayamadıkları zaman başlar bütün sorunlar.
Aslında en başından kendi ile mutlu bireyler yetiştirmiş olsak böyle ilgi için ölen insanlar da türemeyecek.
İnsanlar kendileri ve elindekiyle mutlu olmayı bilmediklerinde çevreleriyle daha fazla alakadar olurlar ve sonuç, sürekli algının kendi üzerinde olmalarını isteyenlerle çevrili oluruz.
Halbuki bir insanın iç huzuru varsa, gittiği yoldan eminse, yaptıklarında kendine güveni varsa dışarıyla çok da ilgi olmayacaktır. Böyle insanlar da çevrelerine her şeyi ederi kadar ve dozunda yani dengeli şekilde gösterirler. Alakayı da duyguyu da ne kadar gerekiyorsa o kadar gösterirler.
“Kendisi ile mutlu olanın kimse ile derdi olmaz.” Sözünü hatırlatmak gerekiyor bazen insanlara. İnsanlar önce kendi içsel huzurunu ve mutluluğunu yakalamalı ki diğerlerininkinde gözü kalmasın. Bunu sağlayamayan insanların neredeyse tamamı toplumsal huzuru da bozucu niteliktedirler.
Aslında her şeyin formülü dengedir. Dengeli şekilde duyarlı olmak, dengeli şekilde ilgilenmek ve her davranışta dengede olmak önemlidir.
Diğer insanlarla etkileşim halinde olsak da sürekli alaka beklemek diğer insanlara bağımlı yapar sizi.
Bir yerden sonra başkaları olmadan ufak kararları bile veremiyor ya da ilgi eksikliği hissederek bir şey yapamayacak hale gelmeniz de mümkün.
O yüzden her şeyde olduğu gibi ilginin de azı karar fazlası zarardır.
Betül Fırat