1 Mayıs, İşçinin ve emekçinin bayramı ancak ne yazık ki etnik sendikacılığın, ayrımcılığın, bölünmüşlüğün etkili olduğu bir "bayrama" dönüştürüldü.
Taraflı, bağımlı sendikacılar işçinin sırtından geçiniyor. Gerçek emekçilerin, taşeron işçilerin, grev yapanların ne sesi duyuluyor ne dertleri dinleniyor.
Küresel güç odakları topla tüfekle değil işbirlikçi STK’larla, partilerle, medya organlarıyla toplumu etki altına almıştır.
Toplumu aydınlatmak, gerçekleri tarafsız, amasız ortaya koymak Türk aydınlarının birinci görevi olmalıdır. Aydınların görevi sosyal medya üzerinden yazmak, tartışma yaratmak değil topluma liderlik etmek yol göstermek gerçeği görmelerini sağlamak olmalıdır.
Milli İrade yeniden hayata geçmelidir.
Emekçilerin, işçilerin, köylülerin sesi olmalı, sen-ben demeden kadın erkek ayırmadan insanlığın kurtuluşu için, insanca yaşamak için topluma ışık olmalıdır.
Türk aydınlarına her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. İşçinin, emekçinin, köylünün, ezilenin yanında olan aydınlar onlara umut aşılarken aydınlık yolu da göstereceklerdir.
1 Mayıs, insanca, özgürce, kardeşçe, birlik içinde ve el ele, ulusça kutlanmalıdır.
1 Mayıs'ın her şeyden önce emeğin, emekçinin bayramı olduğu unutulmamalıdır.
1 Mayıs'ta işçi hakları, iş cinayetleri, sendikal haklar, grev hakkı, emekçi hakkı ön plana çıkmalıdır..
1 Mayıs emekçilerin her türlü yasağa karşı koyduğu mücadele günü olmalıdır.
1 Mayıs insana yapılan her türlü zalimce baskının, yoksulluğun, açlığın, işsizliğin, ayrımcılığın ve sömürünün karşısında dimdik duruş olmalıdır.
Daha özgür bir yaşam için 1 Mayıs kutlamalarında barış kazansın, emek kazansın, emekçi kazansın, bağımsızlık kazansın..
Sermayenin kölesi olmaktan kurtulmak isteyen işçi kazansın, insanlık kazansın ki, 1 Mayıs'lar hep yaşasın..
Ebru Oğuzhan Yeter