Ülkeleri İşgal Etme Yöntemleri
Ülkeleri İşgal Etme Yöntemleri
Tarihteki örneklere ve bugün yaşananlara bakıldığında, ülkeleri işgal etmenin ya da sömürgeleştirmenin iki yönteminin olduğu söylenebilir.
Ülkeleri İşgal Etme Yöntemleri
Ülkeleri İşgal Etme Yöntemleri
1–Askeri İşgal Yöntemi
2–Kültürel İşgal Yöntemi
Askeri İşgal Yöntemi Sömürgeciler, askeri güç dengelerinin tartışılmaz biçimde kendilerinden yana olduğuna inandıkları durumlarda, doğrudan askeri işgal yöntemini kullanırlar. Avrupalılar 16. yüzyıldan sonra çıkmaya başladıkları Amerika kıtasında, uzun zaman gerektiren kültürel yozlaştırmaya gerek duymadan 100 milyon Kızılderili’yi kültürleriyle birlikte yok etmişlerdir.
Ancak askeri olarak işgal edilen ülkede, işgalin ardından kültür kırımı da yapılır ki, işgale karşı oluşacak direniş kültürü de yok olsun. Örneğin, İngilizler 15, yüzyıldan başlayarak defalarca yaptıkları saldırılar sonunda İrlanda’yı kendi eyaletleri yaptıklarında, İlk iş olarak İrlandalı şairleri toplayıp öldürmüşlerdir. Çünkü bir toplumun dilini kültürünü yaşatanların başında şairlerin ve yazarların geldiğini biliyorlardı.
Kültürel İşgal ya da Yozlaştırma Yöntemi
Bu yöntem, askeri işgalin risk taşıdığı durumlarda, zamana yayılarak uygulanan yöntemdir. Yozlaştırmaya, toplumun dilinden başlanır. Çünkü sömürgeciler, dildeki yozlaşmanın kötü huylu kanser gibi toplumun diğer organlarını büyük bir hızla saracağını, yozlaşan bir toplumun, duyarsızlaşacağını, toplumun maddi değerlerinin kaybedilmesi karşısında, ne olacak ya da dünyanın sonu mu gelecek?, toprakları sırtlarına mı alıp götürecekler? gibi rehavetlere düşeceğini ve bu sürecin sonucunda gelmesi kaçınılmaz olan askeri işgallere fazla direnemeyeceğini bilirler. Onun için kültürel yozlaşma, askeri işgallerin altyapısını oluşturacak kadar tehlikeli ve sinsi bir yöntemdir.
Dillerin Ölüm Aşamaları
Dillerin ölümü genellikle 3 aşamada gerçekleşmektedir.
1.Aşama; Devletin yasalarıyla desteklenen yoğun baskıyla kişiler yabancı dile ve kültüre özendirilir.
2.Aşama; Bu dönemde ulusal dilin kullanımı gittikçe azalır. Çift dillilik denen bir ortam oluşur. Bir yabancı dil öğrenme seferberliği başlatılır ve dağ başındaki çobandan kamu kurumundaki memura kadar herkes işini gücünü bırakıp hedef gösterilen dili öğrenmek için çırpınır.
3.Aşama; Bu dönemde özellikle gençler, yabancı dilin ulusal dilden daha iyi olduğunu savunmaya başlar ve kendi dillerini konuşmaktan utanır duruma gelirler. Kendi değerleriyle kavga etmeyi yenilik sanıp ulusal dili konuşanlara alaycı yaklaşırlar ve onları geri kafalı, cahil olarak nitelerler. Anne-balarla çocuklar arasında yavaş yavaş iletişim kopukluğu baş gösterir.
Bu arada, ülke içinde masum kimlikler arkasına gizlenen ve dili yozlaştırmakla görevli işbirlikçi kişi ya da kuruluşlar, çeşitli etkinliklerle bütün bu gelişmeleri yenilik, çağdaşlık… gibi tanımlamalarla yüceltirler. Çünkü bu noktada şunu belirtmek gerekir ki, hedeflenen ülke içinde işbirlikçi ayarlanmadan ne askeri işgalin ne de kültürel işgalin başarıya ulaşma şansı yoktur.
Fuat DUYMAZ-Dil Giderse Ne Devlet Kalır Ne Millet-Kamer Yayınları 2.Baskı-Sayfa 117
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.