Kenevir
Yazarlar
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
06.07.2020 - 23:40, Güncelleme:
06.07.2020 - 23:40 3796+ kez okundu.
Kenevir
Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e kenevir yetiştiriciliği oldukça önemli bir yer teşkil ederken, Sihirli bir değnek kenevirin aniden bir uyuşturucu olduğuna karar veriyor. Ve var olan işletmeleri kapatıp keneviri tarihe gömüyor. Ve bir gün; Recep Tayyip Erdoğan ‘’ gelin kenevir ekimi sürecini başlatalım’’ diye ekranlarda halka sesleniyor...
Kenevir yasal olarak dünyadaki ülkelerde yetiştirilmektedir ve Çin öncüdür. Çin yılda yaklaşık 44.000 ton, dünyanın toplamının % 40'ını üretmektedir. Şili Güney Amerika’nın en büyük üreticisi ve Fransa, Avrupa'nın en fazla üreticisidir.
Çin kenevir kağıdı ve tekstil ürünlerinin en büyük ihracatçısıdır.
Kenevir giyim markalarının çoğu malzemelerini Çin'deki çiftçilerden ve fabrikalardan alır.
Kanada şu anda kenevir tohumu, yağı ve protein tozu gibi tohumu ürünlerinin en büyük üreticisi ve ihracatçısıdır ve ABD kenevir ithalat pazarının % 60-90'ını oluşturmaktadır. Kanadalı kenevir tohumları, çiftçilerin sadece Health Canada’nın Onaylı Çeşitler Listesi altında listelenen kenevir tohumu çeşitlerini kullanmalarına izin verildiğinden, genellikle yüksek kalitededir. Kaynak: (http://www.oran.org.tr/)
Ben Cumhuriyetin ilk yıllarında kenevir nedir nasıl ve neden üretildi konusuna girmek istiyorum.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında dünya kenevir üretimi 750.000 ton civarında imiş, bu miktarın 500.000 tonu Sovyet Rusya’ya ve 125.000 tonu İtalya’ya aitmiş.
Osmanlı’dan sonra kenevir üretimi konusunda çalışmalar bizzat Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşmiş.
Türkiye 10.000 tonluk kenevir üretimi ile dünyada 10. Sıraya bile gelmiş. Cumhuriyetin ilk yıllarında arazi bakımından en geniş üretimi yapılan bölgeler sırasıyla şunlardır: Kastamonu, İzmir, Samsun, Ordu, Zonguldak ve Urfa’dır.
Atatürk tarafından kurulmuş olan Yalova’daki “Baltacı”, Silifke’deki “Tekir”, Tarsus’taki Piloğlu” ve Adana’daki “Dörtyol Portakal” Çiftlikleri’nde ekimi konusunda ciddî çalışmalar yapıldığını gösteriyor. Belgelerden üretimin sonraları sadece bu çiftliklerle sınırlı kalmadığı; Kastamonu ve Sinop’ta da kenevir ekildiği, elde edilen ürünün urgan ve halat imâlinde kullanıldığı biliniyor.
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde toplamda 40.000 hektarlık bir kenevir arazisi bulunmaktaymış. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki cinsleri bu yıllarda en iyi kenevir üreticisi durumunda bulunan İtalya ile kıyaslanabilecek seviyedeymiş.
*
1932 yılında Birinci Beş Yıllık Sanayi Programı çerçevesinde Türkiye’ye gelen Sovyet uzmanları kenevir sanayinin geliştirilmesi ile ilgili rapor hazırlar; 9.800 tonluk halat, ip, ince urgan, çuval ve ambalaj dokuması üretecek altı işleme tesisi ve iki fabrika kurulmasını önerir.
Rus inceleme heyeti, Tire, Ödemiş ve Bayındırda yapılacak çuval fabrikası ve bu fabrikaya yetecek kenevir yetiştirmek işi için bu üç kazada incelemeler yapmış.
İstanbul’a gelen keten ve kendir uzmanı M. Golovin Kastamonu’da incelemeler yapmış, M. Golovin Türkiye’de yetişen keten ve kenevirlerin çok iyi cinsten olduğunu ve üretiminin çoğaltmak gerektiğini, üretimin artırıldığı takdirde Türkiye keten ithal etmeyeceği gibi bu ürünü ihraç edebilecek duruma gelebileceğimizi bildirmiş.
1933 yılında Mühendis Ahmet Asım Bey ve arkadaşları tarafından ip, sicim, urgan ve halat yapmak ve bunun gibi işleri yürütmek maksadıyla merkezi İstanbul olmak üzere 25 sene müddet ve 300.000 Türk Lirası sermaye ile “Kendir ve Keten Sanayii Türk Anonim Şirketi” kurulmuş. Kurulan fabrika ile bölge halkı kalkınıp zenginleşmeye başlamış.
1933 yılında İstanbul’dan Marsilya, Liverpool, Hamburg, Anvers vb. Ülkelere 695.341 kilo ham kenevir ihracatı yapılmış. 1935 yılında Tarım Bakanlığı tarafından keten ve kenevir üretimi hakkında incelemeler yapmak üzere Almanya’dan Profesör Tabler adlı uzman getirttirilmiş.
Prof. Tobler’in Kastamonu’ya yaptığı seyahat ile ilgili değerlendirmeleri kısaca şu şekildedir:
Üretimi ile ilgili ilk olarak ıslatma havuzlarının yetersiz ve düzensiz olduğunu belirterek bunların düzeltilmesini ifade ederek bu konuda ıslatma fenni alanında Dr. Ulbricht’i tavsiye etmiştir. Daha sonra makine tesisatının lüzumu üzerinde durarak 8 kırma ve 4 ezme makinelerini içeren bir makine gurubu oluşturulmasını teklif etmiştir. Prof. Tobler Kastamonu’da yetiştirilmesi için en gerekli şartların zirai düzenlemeler olduğunu ifade etmiştir . Kaynak: (Deniz AKPINAR - Ahmet NİZAMOĞLU’nun çalışmaları )
Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle Kastamonu’da açılması planlanan kendir fabrikası bir süreliğine ertelenmiş. 1942 yılında temeli atılan Kastamonu Taşköprü Kendir Fabrikası, Bakanlar Kurulu’nun 2 Ağustos 1945 tarihinde kabul ettiği “1945-1947 Ekonomide İvedili Plan”ın yürürlüğe girmesinin ardından Sümerbank tarafından 1947 yılında tamamlanabilmiş. Fabrikanın tam kapasite ile çalışamaması ve zarar etmesi nedeniyle Sümerbank 1949 yılı sonunda kenevir havuzlama ve soyma tesisinin kapatılması kararını alarak 1951 yılı ortalarında faaliyetine son vermiştir.
Yerel olarak M.Ö. 8000 civarında yetiştirilen bir bitkidir. Mezopotamya'da lif ve yiyecek için yetiştirilmiş. Orta Asya'da MÖ 6500 civarında, Çin ekin ve tıp alanında yetiştirmeye başlamış. M.Ö. 2700 Orta Doğu, Afrika ve Asya’da kumaş, ip, ilaç ve yiyecek için de kullanılmış. 400 yıl sonra Avrupa'ya götürülür, tarım ürünü aynı zamanda kâğıt ve lamba yağı olarak kullanılmaya başlar.
Kenevir Çeşitleri:
Cannabis sativa ssp vulgaris L. (Kültürü yapılan)
Cannabis sativa ssp indica Lam. (Hint)
Cannabis sativa ssp gigantica (Dev cüsseli)
Cannabis sativa ssp ruderalis (Yabani)
Başta söyleyeceklerimi sona sakladım. Bu konu aklıma nereden mi geldi? Soner Yalçın’ın Saklı Seçilmişler kitabını geçen hafta bitirdim. Kitabın sonlarına doğru Kenevirden bahsediyor; tekstil, kağıt, ilaç, gıda, plastik sanayi, otomotiv sektörü yaklaşık 50 bin çeşit kullanım alanı olduğundan bahsediyor. Son bir haftadır bu konuyu araştırıyorum. Bulduğum bilgilerin bazılarını bu yazı içerisinde sizlerle paylaştım.
Şu an ülkemizde 19 ilde ekimi serbest bırakıldı; Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak. Belki ekimi ile beklenmedik bir şekilde üretim yaparız, yeni fabrikalar kurar ve bölge insanını ayrıca ülkemizi kalkındırırız. Elbette bunun içinde gerekli çalışmalar yapılmalı ve gereksiz fazla üretim yaptırılarak çiftçi zor durumda bırakılmamalı.
06.07.2020
Meltem Karakoyun
Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e kenevir yetiştiriciliği oldukça önemli bir yer teşkil ederken, Sihirli bir değnek kenevirin aniden bir uyuşturucu olduğuna karar veriyor. Ve var olan işletmeleri kapatıp keneviri tarihe gömüyor. Ve bir gün; Recep Tayyip Erdoğan ‘’ gelin kenevir ekimi sürecini başlatalım’’ diye ekranlarda halka sesleniyor...
Kenevir yasal olarak dünyadaki ülkelerde yetiştirilmektedir ve Çin öncüdür. Çin yılda yaklaşık 44.000 ton, dünyanın toplamının % 40'ını üretmektedir. Şili Güney Amerika’nın en büyük üreticisi ve Fransa, Avrupa'nın en fazla üreticisidir.
Çin kenevir kağıdı ve tekstil ürünlerinin en büyük ihracatçısıdır.
Kenevir giyim markalarının çoğu malzemelerini Çin'deki çiftçilerden ve fabrikalardan alır. Kanada şu anda kenevir tohumu, yağı ve protein tozu gibi tohumu ürünlerinin en büyük üreticisi ve ihracatçısıdır ve ABD kenevir ithalat pazarının % 60-90'ını oluşturmaktadır. Kanadalı kenevir tohumları, çiftçilerin sadece Health Canada’nın Onaylı Çeşitler Listesi altında listelenen kenevir tohumu çeşitlerini kullanmalarına izin verildiğinden, genellikle yüksek kalitededir. Kaynak: (http://www.oran.org.tr/) Ben Cumhuriyetin ilk yıllarında kenevir nedir nasıl ve neden üretildi konusuna girmek istiyorum. Cumhuriyet’in ilk yıllarında dünya kenevir üretimi 750.000 ton civarında imiş, bu miktarın 500.000 tonu Sovyet Rusya’ya ve 125.000 tonu İtalya’ya aitmiş.Osmanlı’dan sonra kenevir üretimi konusunda çalışmalar bizzat Atatürk’ün önderliğinde gerçekleşmiş.
Türkiye 10.000 tonluk kenevir üretimi ile dünyada 10. Sıraya bile gelmiş. Cumhuriyetin ilk yıllarında arazi bakımından en geniş üretimi yapılan bölgeler sırasıyla şunlardır: Kastamonu, İzmir, Samsun, Ordu, Zonguldak ve Urfa’dır. Atatürk tarafından kurulmuş olan Yalova’daki “Baltacı”, Silifke’deki “Tekir”, Tarsus’taki Piloğlu” ve Adana’daki “Dörtyol Portakal” Çiftlikleri’nde ekimi konusunda ciddî çalışmalar yapıldığını gösteriyor. Belgelerden üretimin sonraları sadece bu çiftliklerle sınırlı kalmadığı; Kastamonu ve Sinop’ta da kenevir ekildiği, elde edilen ürünün urgan ve halat imâlinde kullanıldığı biliniyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde toplamda 40.000 hektarlık bir kenevir arazisi bulunmaktaymış. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki cinsleri bu yıllarda en iyi kenevir üreticisi durumunda bulunan İtalya ile kıyaslanabilecek seviyedeymiş. * 1932 yılında Birinci Beş Yıllık Sanayi Programı çerçevesinde Türkiye’ye gelen Sovyet uzmanları kenevir sanayinin geliştirilmesi ile ilgili rapor hazırlar; 9.800 tonluk halat, ip, ince urgan, çuval ve ambalaj dokuması üretecek altı işleme tesisi ve iki fabrika kurulmasını önerir. Rus inceleme heyeti, Tire, Ödemiş ve Bayındırda yapılacak çuval fabrikası ve bu fabrikaya yetecek kenevir yetiştirmek işi için bu üç kazada incelemeler yapmış. İstanbul’a gelen keten ve kendir uzmanı M. Golovin Kastamonu’da incelemeler yapmış, M. Golovin Türkiye’de yetişen keten ve kenevirlerin çok iyi cinsten olduğunu ve üretiminin çoğaltmak gerektiğini, üretimin artırıldığı takdirde Türkiye keten ithal etmeyeceği gibi bu ürünü ihraç edebilecek duruma gelebileceğimizi bildirmiş. 1933 yılında Mühendis Ahmet Asım Bey ve arkadaşları tarafından ip, sicim, urgan ve halat yapmak ve bunun gibi işleri yürütmek maksadıyla merkezi İstanbul olmak üzere 25 sene müddet ve 300.000 Türk Lirası sermaye ile “Kendir ve Keten Sanayii Türk Anonim Şirketi” kurulmuş. Kurulan fabrika ile bölge halkı kalkınıp zenginleşmeye başlamış. 1933 yılında İstanbul’dan Marsilya, Liverpool, Hamburg, Anvers vb. Ülkelere 695.341 kilo ham kenevir ihracatı yapılmış. 1935 yılında Tarım Bakanlığı tarafından keten ve kenevir üretimi hakkında incelemeler yapmak üzere Almanya’dan Profesör Tabler adlı uzman getirttirilmiş.Prof. Tobler’in Kastamonu’ya yaptığı seyahat ile ilgili değerlendirmeleri kısaca şu şekildedir:
Üretimi ile ilgili ilk olarak ıslatma havuzlarının yetersiz ve düzensiz olduğunu belirterek bunların düzeltilmesini ifade ederek bu konuda ıslatma fenni alanında Dr. Ulbricht’i tavsiye etmiştir. Daha sonra makine tesisatının lüzumu üzerinde durarak 8 kırma ve 4 ezme makinelerini içeren bir makine gurubu oluşturulmasını teklif etmiştir. Prof. Tobler Kastamonu’da yetiştirilmesi için en gerekli şartların zirai düzenlemeler olduğunu ifade etmiştir . Kaynak: (Deniz AKPINAR - Ahmet NİZAMOĞLU’nun çalışmaları ) Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle Kastamonu’da açılması planlanan kendir fabrikası bir süreliğine ertelenmiş. 1942 yılında temeli atılan Kastamonu Taşköprü Kendir Fabrikası, Bakanlar Kurulu’nun 2 Ağustos 1945 tarihinde kabul ettiği “1945-1947 Ekonomide İvedili Plan”ın yürürlüğe girmesinin ardından Sümerbank tarafından 1947 yılında tamamlanabilmiş. Fabrikanın tam kapasite ile çalışamaması ve zarar etmesi nedeniyle Sümerbank 1949 yılı sonunda kenevir havuzlama ve soyma tesisinin kapatılması kararını alarak 1951 yılı ortalarında faaliyetine son vermiştir. Yerel olarak M.Ö. 8000 civarında yetiştirilen bir bitkidir. Mezopotamya'da lif ve yiyecek için yetiştirilmiş. Orta Asya'da MÖ 6500 civarında, Çin ekin ve tıp alanında yetiştirmeye başlamış. M.Ö. 2700 Orta Doğu, Afrika ve Asya’da kumaş, ip, ilaç ve yiyecek için de kullanılmış. 400 yıl sonra Avrupa'ya götürülür, tarım ürünü aynı zamanda kâğıt ve lamba yağı olarak kullanılmaya başlar.Kenevir Çeşitleri:
Cannabis sativa ssp vulgaris L. (Kültürü yapılan) Cannabis sativa ssp indica Lam. (Hint) Cannabis sativa ssp gigantica (Dev cüsseli) Cannabis sativa ssp ruderalis (Yabani) Başta söyleyeceklerimi sona sakladım. Bu konu aklıma nereden mi geldi? Soner Yalçın’ın Saklı Seçilmişler kitabını geçen hafta bitirdim. Kitabın sonlarına doğru Kenevirden bahsediyor; tekstil, kağıt, ilaç, gıda, plastik sanayi, otomotiv sektörü yaklaşık 50 bin çeşit kullanım alanı olduğundan bahsediyor. Son bir haftadır bu konuyu araştırıyorum. Bulduğum bilgilerin bazılarını bu yazı içerisinde sizlerle paylaştım. Şu an ülkemizde 19 ilde ekimi serbest bırakıldı; Amasya, Antalya, Bartın, Burdur, Çorum, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak. Belki ekimi ile beklenmedik bir şekilde üretim yaparız, yeni fabrikalar kurar ve bölge insanını ayrıca ülkemizi kalkındırırız. Elbette bunun içinde gerekli çalışmalar yapılmalı ve gereksiz fazla üretim yaptırılarak çiftçi zor durumda bırakılmamalı. 06.07.2020 Meltem Karakoyun
Hibya Haber Ajansı (HHA), Beyaz Haber Ajansı (BHA), Igfa Haber Ajansı (IGF) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.