İran Besiçleri ve Ak Milisler

Yazarlar 03.01.2018 - 17:53, Güncelleme: 06.10.2023 - 01:04 25099+ kez okundu.
 

İran Besiçleri ve Ak Milisler

İran Besiçleri ve Ak Milisler 1979’da İran’da sözde bir devrim gerçekleştirildi.
Bu devrim sonrasında İran’ın başına Ayetullah Humeyni getirildi. Ayetullah Humeyni tarafından devrimi ve rejimi (daha doğrusu Mollalar diktatörlüğünü korumak için) kurulan ve gönüllü milis teşkilatı üyelerinin oluşturduğu Besiç Kuvvetleri, (Besic-i Mustazafin) (Ezilenlerin Savunma Gücü) seçimden hemen sonra ve günümüze kadar yaşanan sokak gösterilerinin, iktidarı eleştirenlerin, halk direnişlerinin ve muhalefetin bastırılmasında da önemli rol oynamışlardır. Besiç’ in kurulmasındaki temel amaç; İslam Devrimini iç ve dış tehditlere karşı koruyacak gönüllü ve silahlı bir güç oluşturmaktır. Oluşturulan bu güç Humeyni tarafından ‘’Allah’ın Ordusu’’ olarak isimlendirilmiş ve kabul edilmiştir. İran rejimi öğrencilere dönük saldırılarda ve öğrenci hareketlerinin bastırılmasında bu güç kullanıldı. Örgütün resmi adı Besiç Direniş Gücüdür. İlk başta gönüllük esasına dayanarak kurulmuş olsa da daha sonra rejimin resmi bir parçası haline gelmiştir. Besiç güçlerinin başına resmen bir Tuğgeneral komutan olarak atanmaktadır. 1980 yılında Devrim Konseyi tarafından Besiç resmi kurum haline getirilmiştir. İran Anayasasının 101nci maddesinde, Enfal suresi altmışıncı ayete dayanarak (Bu arada Enfal’in kelime anlamı ‘Düşmandan alınan Ganimet’ demektir.) ‘’Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvvet ve cihat için beslenen atlar ile hazırlık yapın. Bununla hem Allah’ın düşmanını hem kendi düşmanınızı hem de onların dışındaki düşmanlarınızı korkutursunuz. Onları siz bilmezsiniz Allah bilir.’’ Ayetinin hükmü gereği devlet bütün vatandaşlarına İslami ölçülere göre askeri eğitim olanağı sunmakla yükümlüdür. Öyle ki vatandaşlar her zaman için ülkeyi ve İran İslam Cumhuriyeti sistemini silahlı olarak savunma yetkisine sahip olsunlar.’’ Besiç’in yasal çerçevesini oluşturmuştur. Yani anayasa maddesi ve Besiç dini hükümlere dayanmaktadır. İran’da Devrim Muhafızları Ordusu'nun bir alt kolunu oluşturan Besiç milisleri, sokakta kadınların, kızların kıyafetini kontrol etmeye başladılar. O kadar ileri gitmeye başladılar ki kıyafetini beğenmedikleri genç kızları tecavüz ederek öldürmeye kadar gittiler. Devlete daha doğrusu iktidara ve Mollalara çalışan, gönüllü gençlerden oluşan Besiçler, rejim tarafından maaşa bağlandılar. İran yasalarına göre silahlanma yetkisi bulunmamasına rağmen silahlı bir güç oluşturdular ve rejim tarafından katliam gücü olarak kullanılmaya başlandılar. İran rejimi Besiç güçlerine rejimi ve iktidarı korumak için büyük bir inisiyatif vermiş, işledikleri suçları cezalandıran bir kanun da bulunmuyor. Besiçler ile polisler arasında zaman zaman yetki tartışması yaşanmasına rağmen, polisler, Besiçlerin uygulamalarını sorgulayamıyor. Öyle ki halkın gösterilerinde bazen polisler, Besiçlere karşı halkı korumak zorunda kalmaktadırlar. Besiçlerin rejim muhaliflerini tutuklayıp, camilerde sorguladıkları, işkence ettikleri ve rejime göre gayri resmi olan hapishanelere gönderdikleri ise bilinen bir gerçektir. Besiçler, rejimi ve iktidarı savunan ve iktidara karşı bütün tehlikeleri ortadan kaldırmak için paramiliter (maaşa bağlanmış) güçlerdir. Besiç güçleri rejiminin zor anlarında geceleri sokaklara çıkıyor, gündüzleri ise ortadan kayboluyorlar. Halka dönük saldırılarda, ölüm ve katliamlarda, İran rejimi işlenen suçları, kendi sorumluluğunu bu güç yani Besiç üzerine atıyor. Ancak Besiçleri engelleyecek, tutuklayacak, ya da hesap soracak bir kanun bulunmadığı gibi gerekli kanunları çıkarmamaktadır. Bu arada Besiçler aynı zamanda kültürel saldırılara karşı da savaş vermekte ve kendi devrimci kültürel (dinsel) değerlerini de oluşturmakta toluma dayatmakta ve ihraç etmektedir. iran Besiçleri ve Ak Milisler rejim tarafından koruma altına alınmıştır. Toplumun hemen her kademesinde önlerini açacak resmi kanunlar çıkarılmıştır. Okullarda, üniversitelerde, kurumlarda, hükümet kurumlarında, orduda, dini kurumlarda ve daha birçok yerde Besiçler işe alınmıştır. Bu kurumlarda aynı zamanda üyeleri ya da yetkili kişiler bulunduruyorlar. Besiçler, maaş karşılığında çalışır ve maddi olarak da ayrıcalıklar tanınır. Yine devlet kurumlarında, iş bulmada ya da başka konularda Besiçlere öncelik tanınmıştır. Halk tarafından hukuksuzluklara, haksızlıklara, yolsuzluklara karşı başlayan halk eylemlerinde Besiçler devreye giriyor. Besiçlerin meydanlara inmesiyle insanlar katlediliyor, gözaltına alınıyor. 9 Temmuz 1999 da Besiçler halka yönelik saldırılarda kullanıldı. Tahran üniversitesi öğrencilerinin eylemleri ve alanlara çıkmasını engellemek için Besiçler öğrencilere saldırdı. Besiçlerin saldırıları sonucunda birçok öğrenci katledildi. Sonrasında 300’den fazla öğrenci gözaltına alındı, birçok öğrenci gözaltında yok edildi. Hemen her muhalif olayda ortaya çıkan Besiçler 2009 yılında yeniden sahne aldılar. Sewz (yeşil) Hareketi’nin eylemlerini bastırmak için kullanıldı. Besiç güçleri 2009-2010 yılında birçok kez Sewz Hareketi’ne karşı saldırıları oldu. Besiçlerin bu saldırıları sonucunda resmi olarak açıklanan 112 kişi katledildi. Bunların dışında ise gayri resmi birçok kişi Besiçler tarafından katledildi. Bugün İran’ın nüfusu yaklaşık seksen iki milyondur. Bu nüfusun en az on milyonunu Besiçler oluşturmaktadır. Aileleri ile birlikte yaklaşık otuz milyonu Besiç olarak görev yapmaktadır. Besiçlerin tamamı rejim tarafından maaşa bağlanmıştır. Toplumun hemen her yaş ve kesiminden her meslek grubundan Besiç bulunmaktadır. Besiç üyesi olmak demek bürokratik ve resmi kapılan kendilerine açılacağı anlamına gelmektedir. Bütçenin belli bir kısmı Besiçlere aktarılmaktadır. Besiçlere yapılan yardımlar bile vergiden düşürülmektedir. Görülüyor ki Besiç siyasi ve sivil/askeri bir kurumdur. 2009 yılında İran’da yapılan tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ortaya çıkan protesto ve eylemler Besiç tarafından kanlı olarak bastırılmıştır. Bugün Türkiye’de Osmanlı Oğlanları, Ak Milisler ve Sadat gibi dernek ve kuruluşlar faaliyet göstermektedir. Bunların faaliyetleri halkın belirli bir kesimi tarafından kuşku ile karşılanmaktadır. Televizyonlarda gün geçmiyor ki her gün bir genç kıza ya da kadına kıyafetinden dolayı cinsel taciz ve saldırıda bulunulmasın. Malum darbe girişiminden sonra sözde sivil olan halkın silahsız askerlere yaptığı muamele herkesin gözleri önünde meydana geldi. Son 695 ve 696 sayılı KHK ile yapılmak istenenlere aklıselim herkes karşı çıkmakta ve şüphe ile yaklaşmaktadır. Son on yılda bireysel silahlanma on kat artarak 20 milyonu geçti. Bu silahları yaklaşık 18 milyonu ise ruhsatsız! Son zamanlarda Laiklik ve Atatürk’e yapılan hain saldırılar bizzat TBMM içindeki kişilere kadar varmıştır. İktidarın söylem ve eylemleri birbirini tutmaz iken artık Laiklik ve Atatürk karşıtı söylemleri bile alenen yapılmaktadır. Aydın ve Usta yazar Aziz Nesin’in Fıtık Amca isimli bir hikâyesinden alıntı ile bitirelim yazıyı. ‘’Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynanan bütün filmleri seyredip 'Hazreti Ömer’in Adaleti' adlı yerli filimi eşinin görebileceğini söylüyor. Necmiye genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam eve dönüyor. Oh, şükür Necmiye evde. -Necmiye? -Efendim. -Ne yaptın ben yokken? Necmiye yana yakıla anlatmaya girişiyor! -Ah, sorma... Nasıl sormasın, meraktan çatlıyor. -Ne oldu Necmiye? --Öyle bir şey geldi ki başıma, şaştım şaştım kaldım. -Ne geldi başına? Necmiye saf saf anlatıyor! -Senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım. -Şok güzel. -Çıktım sokağa. -Evet? -Yolda giderken bir herif sokuldu yanıma? -Bir herif? -Evet... Ben gidiyorum, o da yanımda gidiyor. Ben gidiyorum o da gidiyor. Dur bakalım, ne olacak, diye merak ettim. Fıtık Amca çok bozulur ama karısına belli etmemeye çalışarak o da şaşmış görünür! -Allah Allah… Ben da şok merak ettim. Du bakalım ne olacak? -Ben gidiyorum, o gidiyor... Böööyle yanımda. Dibimden ayrılmıyor. Du bakalım ne olacak diyorum içimden... -Fasuphanellah... Du bakalım ne olacak? -Bileti alıyorum, o senin dediğin sinemaya girdim, adam da girmez mi? Bu kez Fıtık Amca atik davranıp karısından önce sordu: -Ve minel garaip… Du bakalım ne oleacak? Sonra? -Sonra ben oturdum. O da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı? -Hayret! Du bakalım ne olacak? -Işıklar söndü, filim başladı. -Eeee anlat Necmiyeee? -O herif elini bacağıma atmaz mı? -Ne diyorsun, vel acaip... -Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı? Aaa! Şaştım kaldım... -Ne yapacak? --Bilmem ben de onu merak ediyorum ya... Du bakalım, ne olacak diye bekliyorum. -Vallahi ben da merak ettim yahu... Du bakalım ne olacak, diye bekliyorum. -Sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı. Doğrusu çok merak ettim. Sen olsan merak etmez misin? Fıtık Amcanın gözlerinden ateşler saçılıyor ama karısı o denli saf ki, kızsa, hiç yakışık almayacağı için o da karısına uyup soruyor! -Necmiye, du bakalım ne olacak? -Sonra 'Hazreti Ömer in Adaleti' bitti. Lambalar yandı. Ben kalktım, o da kalkmaz mı? -Sonra, herif da? -Evet. -Vel acaip ve minel garip... Du bakalım ne olacak? -Çıktım sinemadan, o da çıktı. Ben yürüyorum, o da yanımda yürüyor. -Aman Necmiye, vallahi şok merak ettim. Du bakalım ne olacak? -Ben de merak ediyorum. Ben köşeyi saptım. -Herif da saptı mı? -Saptı. -Anlat çabuk Necmiye, şok meraklı. -Bizim apartmanın kapısından girdim, herif de girdi. Du bakalım, ne olacak diye merak içindeyim. Fıtık Amca ter içinde... -Sonra? -Bizim kata çıktım, herif de çıktı. -Vay herif vay! -Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri, o da girmez mi? -Herif da yallah içeri? -Evet. -Du bakalım ne olacak... Aman anlat çabuk Necmiye... -Eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum. O da soyunmaz mı? -Ne diyorsun Necmiye... Du bakalım ne olacak? -Soyununca yatağa girdim. Olur, şey değil, o da benimle yatağa girmez mi? Fıtık Amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır: -Eyvaaaaah! Du bakalım ne olacak? -Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum. --Aman Necmiye, vallahi meraktan çatlayacak ben... Söyle çabuk, ne oldu Necmiye? -Hiiiç canım... Bir şey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim. Boncuk boncuk ter döküyordu Fıtık Amca. -Yok yahu... Peki, ne oldu Necmiye? Ne yaptı? -Aynen senin her gece yaptığını... (Burayı İran’ın yaptığını şeklinde okuyunuz) Beyninden vurulmuşa dönen Fıtık Amca ne yapsın şimdi? Karısı o denli saf ki, başına kötü bir şeyin geldiğinden bile haberi yok ki... Dövse olmaz. Kovsa olmaz. Erkekliğe toz kondurmamak, yiğitliğe krem sürdürmemek için Fıtık Amca şöyle der: -Amaaaaan Necmiye, ben da mühim bir şey zannediyordum. Du bakalım ne olacak diye boşuna merak etmişim. Velakin hiç mühim değil.’’ Usta yazar Aziz Nesin ‘’ O kadar güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım aziz milletim.’’ Der. İyi uykular Aziz milletim. Sağlık ve Sevgi ile kalın. Talha Kumcu 
İran Besiçleri ve Ak Milisler 1979’da İran’da sözde bir devrim gerçekleştirildi.

Bu devrim sonrasında İran’ın başına Ayetullah Humeyni getirildi. Ayetullah Humeyni tarafından devrimi ve rejimi (daha doğrusu Mollalar diktatörlüğünü korumak için) kurulan ve gönüllü milis teşkilatı üyelerinin oluşturduğu Besiç Kuvvetleri, (Besic-i Mustazafin) (Ezilenlerin Savunma Gücü) seçimden hemen sonra ve günümüze kadar yaşanan sokak gösterilerinin, iktidarı eleştirenlerin, halk direnişlerinin ve muhalefetin bastırılmasında da önemli rol oynamışlardır. Besiç’ in kurulmasındaki temel amaç; İslam Devrimini iç ve dış tehditlere karşı koruyacak gönüllü ve silahlı bir güç oluşturmaktır. Oluşturulan bu güç Humeyni tarafından ‘’Allah’ın Ordusu’’ olarak isimlendirilmiş ve kabul edilmiştir. İran rejimi öğrencilere dönük saldırılarda ve öğrenci hareketlerinin bastırılmasında bu güç kullanıldı.

Örgütün resmi adı Besiç Direniş Gücüdür.

İlk başta gönüllük esasına dayanarak kurulmuş olsa da daha sonra rejimin resmi bir parçası haline gelmiştir. Besiç güçlerinin başına resmen bir Tuğgeneral komutan olarak atanmaktadır. 1980 yılında Devrim Konseyi tarafından Besiç resmi kurum haline getirilmiştir. İran Anayasasının 101nci maddesinde, Enfal suresi altmışıncı ayete dayanarak (Bu arada Enfal’in kelime anlamı ‘Düşmandan alınan Ganimet’ demektir.) ‘’Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği her türlü kuvvet ve cihat için beslenen atlar ile hazırlık yapın. Bununla hem Allah’ın düşmanını hem kendi düşmanınızı hem de onların dışındaki düşmanlarınızı korkutursunuz. Onları siz bilmezsiniz Allah bilir.’’ Ayetinin hükmü gereği devlet bütün vatandaşlarına İslami ölçülere göre askeri eğitim olanağı sunmakla yükümlüdür. Öyle ki vatandaşlar her zaman için ülkeyi ve İran İslam Cumhuriyeti sistemini silahlı olarak savunma yetkisine sahip olsunlar.’’ Besiç’in yasal çerçevesini oluşturmuştur. Yani anayasa maddesi ve Besiç dini hükümlere dayanmaktadır. İran’da Devrim Muhafızları Ordusu'nun bir alt kolunu oluşturan Besiç milisleri, sokakta kadınların, kızların kıyafetini kontrol etmeye başladılar. O kadar ileri gitmeye başladılar ki kıyafetini beğenmedikleri genç kızları tecavüz ederek öldürmeye kadar gittiler. Devlete daha doğrusu iktidara ve Mollalara çalışan, gönüllü gençlerden oluşan Besiçler, rejim tarafından maaşa bağlandılar. İran yasalarına göre silahlanma yetkisi bulunmamasına rağmen silahlı bir güç oluşturdular ve rejim tarafından katliam gücü olarak kullanılmaya başlandılar. İran rejimi Besiç güçlerine rejimi ve iktidarı korumak için büyük bir inisiyatif vermiş, işledikleri suçları cezalandıran bir kanun da bulunmuyor.

Besiçler ile polisler arasında zaman zaman yetki tartışması yaşanmasına rağmen, polisler, Besiçlerin uygulamalarını sorgulayamıyor.

Öyle ki halkın gösterilerinde bazen polisler, Besiçlere karşı halkı korumak zorunda kalmaktadırlar. Besiçlerin rejim muhaliflerini tutuklayıp, camilerde sorguladıkları, işkence ettikleri ve rejime göre gayri resmi olan hapishanelere gönderdikleri ise bilinen bir gerçektir. Besiçler, rejimi ve iktidarı savunan ve iktidara karşı bütün tehlikeleri ortadan kaldırmak için paramiliter (maaşa bağlanmış) güçlerdir. Besiç güçleri rejiminin zor anlarında geceleri sokaklara çıkıyor, gündüzleri ise ortadan kayboluyorlar. Halka dönük saldırılarda, ölüm ve katliamlarda, İran rejimi işlenen suçları, kendi sorumluluğunu bu güç yani Besiç üzerine atıyor. Ancak Besiçleri engelleyecek, tutuklayacak, ya da hesap soracak bir kanun bulunmadığı gibi gerekli kanunları çıkarmamaktadır. Bu arada Besiçler aynı zamanda kültürel saldırılara karşı da savaş vermekte ve kendi devrimci kültürel (dinsel) değerlerini de oluşturmakta toluma dayatmakta ve ihraç etmektedir.

iran Besiçleri ve Ak Milisler rejim tarafından koruma altına alınmıştır.

Toplumun hemen her kademesinde önlerini açacak resmi kanunlar çıkarılmıştır. Okullarda, üniversitelerde, kurumlarda, hükümet kurumlarında, orduda, dini kurumlarda ve daha birçok yerde Besiçler işe alınmıştır. Bu kurumlarda aynı zamanda üyeleri ya da yetkili kişiler bulunduruyorlar. Besiçler, maaş karşılığında çalışır ve maddi olarak da ayrıcalıklar tanınır. Yine devlet kurumlarında, iş bulmada ya da başka konularda Besiçlere öncelik tanınmıştır. Halk tarafından hukuksuzluklara, haksızlıklara, yolsuzluklara karşı başlayan halk eylemlerinde Besiçler devreye giriyor. Besiçlerin meydanlara inmesiyle insanlar katlediliyor, gözaltına alınıyor. 9 Temmuz 1999 da Besiçler halka yönelik saldırılarda kullanıldı. Tahran üniversitesi öğrencilerinin eylemleri ve alanlara çıkmasını engellemek için Besiçler öğrencilere saldırdı. Besiçlerin saldırıları sonucunda birçok öğrenci katledildi. Sonrasında 300’den fazla öğrenci gözaltına alındı, birçok öğrenci gözaltında yok edildi. Hemen her muhalif olayda ortaya çıkan Besiçler 2009 yılında yeniden sahne aldılar.

Sewz (yeşil) Hareketi’nin eylemlerini bastırmak için kullanıldı.

Besiç güçleri 2009-2010 yılında birçok kez Sewz Hareketi’ne karşı saldırıları oldu. Besiçlerin bu saldırıları sonucunda resmi olarak açıklanan 112 kişi katledildi. Bunların dışında ise gayri resmi birçok kişi Besiçler tarafından katledildi. Bugün İran’ın nüfusu yaklaşık seksen iki milyondur. Bu nüfusun en az on milyonunu Besiçler oluşturmaktadır. Aileleri ile birlikte yaklaşık otuz milyonu Besiç olarak görev yapmaktadır. Besiçlerin tamamı rejim tarafından maaşa bağlanmıştır. Toplumun hemen her yaş ve kesiminden her meslek grubundan Besiç bulunmaktadır. Besiç üyesi olmak demek bürokratik ve resmi kapılan kendilerine açılacağı anlamına gelmektedir. Bütçenin belli bir kısmı Besiçlere aktarılmaktadır. Besiçlere yapılan yardımlar bile vergiden düşürülmektedir.

Görülüyor ki Besiç siyasi ve sivil/askeri bir kurumdur.

2009 yılında İran’da yapılan tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ortaya çıkan protesto ve eylemler Besiç tarafından kanlı olarak bastırılmıştır. Bugün Türkiye’de Osmanlı Oğlanları, Ak Milisler ve Sadat gibi dernek ve kuruluşlar faaliyet göstermektedir. Bunların faaliyetleri halkın belirli bir kesimi tarafından kuşku ile karşılanmaktadır. Televizyonlarda gün geçmiyor ki her gün bir genç kıza ya da kadına kıyafetinden dolayı cinsel taciz ve saldırıda bulunulmasın. Malum darbe girişiminden sonra sözde sivil olan halkın silahsız askerlere yaptığı muamele herkesin gözleri önünde meydana geldi. Son 695 ve 696 sayılı KHK ile yapılmak istenenlere aklıselim herkes karşı çıkmakta ve şüphe ile yaklaşmaktadır. Son on yılda bireysel silahlanma on kat artarak 20 milyonu geçti. Bu silahları yaklaşık 18 milyonu ise ruhsatsız! Son zamanlarda Laiklik ve Atatürk’e yapılan hain saldırılar bizzat TBMM içindeki kişilere kadar varmıştır. İktidarın söylem ve eylemleri birbirini tutmaz iken artık Laiklik ve Atatürk karşıtı söylemleri bile alenen yapılmaktadır.

Aydın ve Usta yazar Aziz Nesin’in Fıtık Amca isimli bir hikâyesinden alıntı ile bitirelim yazıyı.

‘’Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynanan bütün filmleri seyredip 'Hazreti Ömer’in Adaleti' adlı yerli filimi eşinin görebileceğini söylüyor. Necmiye genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam eve dönüyor. Oh, şükür Necmiye evde. -Necmiye? -Efendim. -Ne yaptın ben yokken? Necmiye yana yakıla anlatmaya girişiyor! -Ah, sorma... Nasıl sormasın, meraktan çatlıyor.

-Ne oldu Necmiye?

--Öyle bir şey geldi ki başıma, şaştım şaştım kaldım. -Ne geldi başına? Necmiye saf saf anlatıyor! -Senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım. -Şok güzel. -Çıktım sokağa. -Evet? -Yolda giderken bir herif sokuldu yanıma?

-Bir herif?

-Evet... Ben gidiyorum, o da yanımda gidiyor. Ben gidiyorum o da gidiyor. Dur bakalım, ne olacak, diye merak ettim. Fıtık Amca çok bozulur ama karısına belli etmemeye çalışarak o da şaşmış görünür! -Allah Allah… Ben da şok merak ettim. Du bakalım ne olacak? -Ben gidiyorum, o gidiyor... Böööyle yanımda. Dibimden ayrılmıyor. Du bakalım ne olacak diyorum içimden... -Fasuphanellah... Du bakalım ne olacak? -Bileti alıyorum, o senin dediğin sinemaya girdim, adam da girmez mi? Bu kez Fıtık Amca atik davranıp karısından önce sordu: -Ve minel garaip… Du bakalım ne oleacak? Sonra? -Sonra ben oturdum. O da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı? -Hayret! Du bakalım ne olacak? -Işıklar söndü, filim başladı. -Eeee anlat Necmiyeee? -O herif elini bacağıma atmaz mı? -Ne diyorsun, vel acaip... -Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı? Aaa! Şaştım kaldım... -Ne yapacak? --Bilmem ben de onu merak ediyorum ya... Du bakalım, ne olacak diye bekliyorum. -Vallahi ben da merak ettim yahu... Du bakalım ne olacak, diye bekliyorum. -Sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı. Doğrusu çok merak ettim. Sen olsan merak etmez misin? Fıtık Amcanın gözlerinden ateşler saçılıyor ama karısı o denli saf ki, kızsa, hiç yakışık almayacağı için o da karısına uyup soruyor! -Necmiye, du bakalım ne olacak? -Sonra 'Hazreti Ömer in Adaleti' bitti. Lambalar yandı. Ben kalktım, o da kalkmaz mı?

-Sonra, herif da?

-Evet. -Vel acaip ve minel garip... Du bakalım ne olacak? -Çıktım sinemadan, o da çıktı. Ben yürüyorum, o da yanımda yürüyor. -Aman Necmiye, vallahi şok merak ettim. Du bakalım ne olacak? -Ben de merak ediyorum. Ben köşeyi saptım. -Herif da saptı mı? -Saptı. -Anlat çabuk Necmiye, şok meraklı. -Bizim apartmanın kapısından girdim, herif de girdi. Du bakalım, ne olacak diye merak içindeyim. Fıtık Amca ter içinde...

-Sonra?

-Bizim kata çıktım, herif de çıktı. -Vay herif vay! -Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım, girdim içeri, o da girmez mi? -Herif da yallah içeri? -Evet. -Du bakalım ne olacak... Aman anlat çabuk Necmiye... -Eve gelince yatak odasına girip elbet soyundum. O da soyunmaz mı? -Ne diyorsun Necmiye... Du bakalım ne olacak? -Soyununca yatağa girdim. Olur, şey değil, o da benimle yatağa girmez mi? Fıtık Amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır: -Eyvaaaaah! Du bakalım ne olacak? -Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum. --Aman Necmiye, vallahi meraktan çatlayacak ben... Söyle çabuk, ne oldu Necmiye? -Hiiiç canım... Bir şey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim. Boncuk boncuk ter döküyordu Fıtık Amca. -Yok yahu... Peki, ne oldu Necmiye? Ne yaptı? -Aynen senin her gece yaptığını... (Burayı İran’ın yaptığını şeklinde okuyunuz) Beyninden vurulmuşa dönen Fıtık Amca ne yapsın şimdi? Karısı o denli saf ki, başına kötü bir şeyin geldiğinden bile haberi yok ki... Dövse olmaz. Kovsa olmaz. Erkekliğe toz kondurmamak, yiğitliğe krem sürdürmemek için Fıtık Amca şöyle der: -Amaaaaan Necmiye, ben da mühim bir şey zannediyordum. Du bakalım ne olacak diye boşuna merak etmişim. Velakin hiç mühim değil.’’ Usta yazar Aziz Nesin ‘’ O kadar güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım aziz milletim.’’ Der. İyi uykular Aziz milletim. Sağlık ve Sevgi ile kalın. Talha Kumcu 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, karşıyaka haber, ilaçlama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu