Hayatı Iskalıyoruz
Yaşam
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
14.05.2018 - 20:08, Güncelleme:
14.05.2018 - 20:08 3676+ kez okundu.
Hayatı Iskalıyoruz
Hayatı Iskalıyoruz
Önümüzde bir erken seçim var.
Erken seçim demek zaten başlı başına bir yönetim sorunu var demek.
OHAL’de ve eşit olmayan şartlarda seçime gidilirken tüm yaşananlara bakarsak, bu sorun düşünülenden çok daha büyük demek.
Seçimler; halk özgür iradesiyle beğenmediği iktidarları değiştirsin diye yapılır, iktidara da; halkın ve ülkenin sorunlarını çözsün diye yetki verilir.
Üniversite tercihlerinde siyasi bilimler okumayı tercih etmemiş öğrencileri, evinde oturan kendi halinde ki insanları, 80 yaşına gelmiş bir amcayı 7/24 ülke sorunlarıyla meşgul etsinler diye değil.
Bir ülkede halk;
Devletin açtığı ihaleye katılan firmanın cirosundan,
Evine alamadığı fındığın taban fiyatından,
1 kuruşluk dolar artışıyla dış borcun ne kadar arttığından haberdarsa, o ülkede yönetim sorunu var demektir.
Ama asıl sorun; bunu ülkenin bir yarısının görüp diğer yarısının inatla görmek istememesidir.
========
İnsanların siyasetle ülke gündemiyle ilgilenmesi son derece önemli ve sevindirici gibi görünse de, yıllardır bitip tükenmeyen sanal siyaset gündemleriyle, aslında HAYATI ISKALADIĞIMIZI görmek çok üzücü.
SON DAKİKA değişen politikalarımız,
SON DAKİKA ittifaklarımız,
SON DAKİKA erken seçim kararlarımız vs.
Her an her dakika hayatımızın hep SON DAKİKASI gibi yaşatılıyoruz.
Çünkü ülkemizin coğrafi konumunun önemi kadar, tehlikeli bir konuma sahip olduğunu da hepimiz biliyoruz ve maalesef birileri tehlikeli kısmı üzerinden siyaset yapmayı tercih etti…
Oysa her tercih bir kaybediştir.
Ve bugün hepimiz bir tercihin bir ülkeyi nasıl çöküşe götürdüğünü izliyoruz…
Ahlak çöktü
Eğitim çöktü
Sağlık çöktü
Ekonomi çöktü
Dış Politika çöktü
Ülkenin kurucusuna sövüldü
Halk bölündü
Şehitler ayrıştırıldı
Muhalifler hapse atıldı
Basın susturuldu
Milli varlıklar satıldı
Fakirden alıp zengine katıldı
Kişisel bilgilerimiz emperyalistlere satıldı
Söyler misiniz?
Bir vatanı ayakta tutabilecek daha neyimiz kaldı?
Bugün muhalefet partileri bahar rüzgârları estirse de üzerimize, demokrasi içinde gidilmeyen hiçbir sandıktan, milli iradenin çıkmayacağını unutmamalıyız.
Bu seçim bizler için ne kadar hayat memat meselesiyse, kaybetmek istemeyenler için de hayat memat meselesi…
O yüzden her yolu deneyeceklerini bilmek ve bu fırtına öncesi sessizlik gerçekten çok ürkütücü.
========
Çocukken haberleri dinlemekten nefret ederdim.
Sanki yabancı dil konuşuyorlarmış gibi çocuk aklımla hiçbir şey anlamadığım için birkaç dakikadan fazla dinlemeye tahammül edemezdim.
Büyüyünce de hiçbir şey değişmedi. Anladım ki, siyaseti ve haberleri sevmek için anlamak yetmiyormuş.
Çünkü bugün bir şeyleri anladığımız için mutsuzuz…
Çünkü geleceğimizin tehlike altında olduğunu bildiğimiz için tahammülsüzüz…
Çünkü siyaset vatan aşkıyla ehil ellerde yapılmadığı için nefret doluyuz…
Siyaset; üzerinde ‘’Çocukların erişemeyeceği yerde muhafaza edin’’ yazan bir ilaç gibidir aslında, kimi zaman uyutur, kimi zaman yaşatır, kimi zaman da öldürür.
Onun kimin eline geçtiği, ne amaçla kullandığıdır önemli olan.
========
‘’Halkımız T A M A M derse çekiliriz’’ dediler.
Milyonlar hep bir ağızdan tek ses tek nefes oldu ‘’T A M A M’’ dedi.
Nasıl ki, HAYIR diyenlere ‘’ terörist, çapulcu’’ denilmişti, bu sefer de T A M A M diyenlere iktidarın en tepesindekilerden en ağır hakaretler edildi
T A M A M’ a karşı DEVAM sloganıyla cevap verildi.
Peki neye devam?
Hırsızlığa mı?
Yolsuzluğa mı?
Yasaklara mı?
Tecavüze mi?
Bölünmeye mi?
Şehitlere mi?
Zamlara mı?
İflasa mı?
Neye devam…
========
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizle burun burunayız.
Bankalar ve büyük Holdinglerin çöküşüyle başlayıp, domino etkisiyle dalga dalga yayılacak bu krizden, asgari ücretine rağmen ayakta kalabileceğine inanan bir kesim var ne yazık ki...
Ülke tam anlamıyla ikiye bölündü, bir tarafta iktidara inanmış halk algı operasyonlarıyla elde tutulurken, diğer tarafta kendisine biat etmemiş halkın her gün değerlerine saldırarak yay gibi gerilmiş iki kutup yaratıldı.
Öyle ki; 40 yıldır bir arada yaşayan insanlar bugün birbirinin mezhebini, inancını, siyasi görüşünü sorgular oldu. Hâlbuki hayati meselelerde sorgulanması gereken o kadar çok şey varken…
Bugün bu sorgulamaları yapan insanlara bende şunu sormak istiyorum!
1-Bunun kime ne faydası var?
2-Bu soruları 40 yıl önce değil de neden şimdi soruyorsun?
========
İşte biz bütün bu soruları sorarken, tüm bunlara vakit harcarken, ben bu yazıyı yazarken… Yine HAYATI ISKALADIK…
Kaç bahar geldi geçti… Ailemizle sinemaya / tiyatroya gitmeyeli…
Takvimlerden kaç yaprak döküldü… Arkadaşlarımızla huzur içinde bir kahve içmeyeli…
Yaşama sevincimizi, umudumuzu yeşertmek için…
Yarınlara sakladığımız hayatlarımızı bugün yaşamak için…
Daha Kaç Kez Güneş Doğmalı?
Sevgiyle kalın…
İlkay Atila
Hayatı Iskalıyoruz
Önümüzde bir erken seçim var.
Erken seçim demek zaten başlı başına bir yönetim sorunu var demek.
OHAL’de ve eşit olmayan şartlarda seçime gidilirken tüm yaşananlara bakarsak, bu sorun düşünülenden çok daha büyük demek.
Seçimler; halk özgür iradesiyle beğenmediği iktidarları değiştirsin diye yapılır, iktidara da; halkın ve ülkenin sorunlarını çözsün diye yetki verilir.
Üniversite tercihlerinde siyasi bilimler okumayı tercih etmemiş öğrencileri, evinde oturan kendi halinde ki insanları, 80 yaşına gelmiş bir amcayı 7/24 ülke sorunlarıyla meşgul etsinler diye değil.
Bir ülkede halk;
Devletin açtığı ihaleye katılan firmanın cirosundan,
Evine alamadığı fındığın taban fiyatından,
1 kuruşluk dolar artışıyla dış borcun ne kadar arttığından haberdarsa, o ülkede yönetim sorunu var demektir.
Ama asıl sorun; bunu ülkenin bir yarısının görüp diğer yarısının inatla görmek istememesidir.
========
İnsanların siyasetle ülke gündemiyle ilgilenmesi son derece önemli ve sevindirici gibi görünse de, yıllardır bitip tükenmeyen sanal siyaset gündemleriyle, aslında HAYATI ISKALADIĞIMIZI görmek çok üzücü.
SON DAKİKA değişen politikalarımız,
SON DAKİKA ittifaklarımız,
SON DAKİKA erken seçim kararlarımız vs.
Her an her dakika hayatımızın hep SON DAKİKASI gibi yaşatılıyoruz.
Çünkü ülkemizin coğrafi konumunun önemi kadar, tehlikeli bir konuma sahip olduğunu da hepimiz biliyoruz ve maalesef birileri tehlikeli kısmı üzerinden siyaset yapmayı tercih etti… Oysa her tercih bir kaybediştir. Ve bugün hepimiz bir tercihin bir ülkeyi nasıl çöküşe götürdüğünü izliyoruz… Ahlak çöktü Eğitim çöktü Sağlık çöktü Ekonomi çöktü Dış Politika çöktü Ülkenin kurucusuna sövüldü Halk bölündü Şehitler ayrıştırıldı Muhalifler hapse atıldı Basın susturuldu Milli varlıklar satıldı Fakirden alıp zengine katıldı Kişisel bilgilerimiz emperyalistlere satıldı Söyler misiniz?Bir vatanı ayakta tutabilecek daha neyimiz kaldı?
Bugün muhalefet partileri bahar rüzgârları estirse de üzerimize, demokrasi içinde gidilmeyen hiçbir sandıktan, milli iradenin çıkmayacağını unutmamalıyız. Bu seçim bizler için ne kadar hayat memat meselesiyse, kaybetmek istemeyenler için de hayat memat meselesi… O yüzden her yolu deneyeceklerini bilmek ve bu fırtına öncesi sessizlik gerçekten çok ürkütücü. ======== Çocukken haberleri dinlemekten nefret ederdim. Sanki yabancı dil konuşuyorlarmış gibi çocuk aklımla hiçbir şey anlamadığım için birkaç dakikadan fazla dinlemeye tahammül edemezdim. Büyüyünce de hiçbir şey değişmedi. Anladım ki, siyaseti ve haberleri sevmek için anlamak yetmiyormuş. Çünkü bugün bir şeyleri anladığımız için mutsuzuz… Çünkü geleceğimizin tehlike altında olduğunu bildiğimiz için tahammülsüzüz… Çünkü siyaset vatan aşkıyla ehil ellerde yapılmadığı için nefret doluyuz… Siyaset; üzerinde ‘’Çocukların erişemeyeceği yerde muhafaza edin’’ yazan bir ilaç gibidir aslında, kimi zaman uyutur, kimi zaman yaşatır, kimi zaman da öldürür. Onun kimin eline geçtiği, ne amaçla kullandığıdır önemli olan. ======== ‘’Halkımız T A M A M derse çekiliriz’’ dediler. Milyonlar hep bir ağızdan tek ses tek nefes oldu ‘’T A M A M’’ dedi. Nasıl ki, HAYIR diyenlere ‘’ terörist, çapulcu’’ denilmişti, bu sefer de T A M A M diyenlere iktidarın en tepesindekilerden en ağır hakaretler edildi T A M A M’ a karşı DEVAM sloganıyla cevap verildi.Peki neye devam?
Hırsızlığa mı? Yolsuzluğa mı? Yasaklara mı? Tecavüze mi? Bölünmeye mi? Şehitlere mi? Zamlara mı? İflasa mı? Neye devam… ======== Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizle burun burunayız. Bankalar ve büyük Holdinglerin çöküşüyle başlayıp, domino etkisiyle dalga dalga yayılacak bu krizden, asgari ücretine rağmen ayakta kalabileceğine inanan bir kesim var ne yazık ki... Ülke tam anlamıyla ikiye bölündü, bir tarafta iktidara inanmış halk algı operasyonlarıyla elde tutulurken, diğer tarafta kendisine biat etmemiş halkın her gün değerlerine saldırarak yay gibi gerilmiş iki kutup yaratıldı. Öyle ki; 40 yıldır bir arada yaşayan insanlar bugün birbirinin mezhebini, inancını, siyasi görüşünü sorgular oldu. Hâlbuki hayati meselelerde sorgulanması gereken o kadar çok şey varken… Bugün bu sorgulamaları yapan insanlara bende şunu sormak istiyorum! 1-Bunun kime ne faydası var? 2-Bu soruları 40 yıl önce değil de neden şimdi soruyorsun? ======== İşte biz bütün bu soruları sorarken, tüm bunlara vakit harcarken, ben bu yazıyı yazarken… Yine HAYATI ISKALADIK… Kaç bahar geldi geçti… Ailemizle sinemaya / tiyatroya gitmeyeli… Takvimlerden kaç yaprak döküldü… Arkadaşlarımızla huzur içinde bir kahve içmeyeli… Yaşama sevincimizi, umudumuzu yeşertmek için… Yarınlara sakladığımız hayatlarımızı bugün yaşamak için… Daha Kaç Kez Güneş Doğmalı? Sevgiyle kalın… İlkay Atila
Hibya Haber Ajansı (HHA), Beyaz Haber Ajansı (BHA), Igfa Haber Ajansı (IGF) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.