Betlehemde Nüfus Sayımı Pieter Bruegel

Yazarlar 07.01.2018 - 15:32, Güncelleme: 06.10.2023 - 01:19 23074+ kez okundu.
 

Betlehemde Nüfus Sayımı Pieter Bruegel

Betlehemde Nüfus Sayımı Pieter Bruegel Rönesans Avrupasını bildiğimizi sanırız, çoğumuzun bilmediği bir gerçeği ben de bu yazıyı hazırlamak için okuduğum yazılar ve izlediğim belgesellerden öğrendim.
Bugünün güçlü devleti Hollanda Rönesansın ilk yıllarında henüz aydınlanma çağını yakalayamamış, İspanya krallığının bir tebası ve dini savaşlarda en fazla kıyımın yaşandığı bir yermiş. Ünlü Flaman bölgesinin katliamlarla, devlet terörü ile insanların korkutulduğu, dini inançlarını dile getiremediği ve yerinden yurdundan edildiğini öğrendim. Hatta bu dönemin hikayesini ünlü Flaman ressam Pieter Bruegel tuvallerine aktarmış. Onun tuvalini okuyarak, onun sıradan yaşantıları resmeden eserlerini inceleyerek devam edelim... Kökeni hakkında pek az şey bildiğimiz Pieter Bruegel 1525 ila 1530 yılları arasında Flaman bölgesinde doğduğu tahmin ediliyor. Ölüm tarihi kesin 9 Eylül 1569 kısacık yaşamında, sayıları az da olsa tarihe belge niteliğinde geçen çok önemli resimlere imza atmıştır. Onu dönemin İtalyan ressamlarından ayıran en büyük özelliği; dini temaları resmin merkezine değil de içine işleyerek farklı mesajlar vermesi ve sıradan insanları resmetmesidir. Kendine özgü üslubu ile yaptığı resimlerden, geleneksel resim sanatı hakkında bilgi sahibi olduğunu biliyoruz. Resim eğitimine 1545 dolaylarında 20 ‘li yaşlarının ilk yıllarında başlar. 6 yıl sonra resim eğitimini tamamladığında Anvers’de ressamlar birliği olan Aziz Luca loncasına katılır, artık usta olmuştur. Loncanın kayıt defterindeki Bruegel ismi sanatçıdan geriye kalan ilk yazılı kayıttır. Bağımsız bir ressam olarak katıldığı loncada, adını duyurmak, eserlerini satmak için gerçek bir ressam olarak çalışmalara başlar. Aziz Luca Loncasına katıldıktan bir yıl sonra hem kendi hem de sanatının kaderini değiştirecek bir yolculuğa çıkar. Tüm Kuzeyli ressamlar gibi Avrupayı baştan sona gezer ve en son diğer tüm Rönesans ressamları gibi o da İtalya’ya gider. Ancak büyük Rönesans ustalarından pek etkilenmez. Sistina şapeline gidip Raphael’e, Botticelli’ye ya da Michalengelo’ya hayranlık duymaz. Bruegel İsa’nın yargılanması, çarmıha gerilmesi ya da diğer mitolojik kahramanlarla hiç ilgilenmedi. O hep halkı ve günlük yaşantıları, doğa ve manzara resimleri ile bütünleştirdi ve bu konuda büyük bir usta oldu. İki yıl süren seyehati sonunda Roma’dan, Anvers’e dönerken Alp’lerden geçen bir yolu takip eder, karla kaplı dağ manzarası, Flaman düzlüklerinden gelen biri için nefes kesici olmalıydı. Çağdaşı vakanüvislerinden biri; ‘’Alplerden geçerken dağları tepeleri yutmuş, sonra eve döndüğünde, yalayıp yuttuğu herşeyi tuvallerine püskürtmüş.’’ Bu yüzden bu kar manzaralarını ve tabiat resimlerini bu kadar güzel yapabilmiş der. Bruegel, Alplerdeki yolculuğudan Flaman düzlüğüne vardığında zihnindeki tüm görüntüleri eksiksiz tuvaline aktarmayı başarır, ve sayısız çizim yapar. Çizimleri kısa süre sonra ününün yayılmasına ve saysız baskı yapılmasına sebep olur. Bilinen ilk karlı resimleri ve hafızamıza kazınan ilk kar mazaraları onun eseridir. Bruegel’i şöhrete kavuşturan ise ‘’Büyük  Manzaralar’’ adlı  12 gravürlük dizi çalışmaları olur. Kolleksiyoncularında dikkatini çeken bu gravürler, kısa sürede satılıyor ve yerine yeni siparişler veriliyordu. 1555 yılından sonra artık gravür çalışmalarına ara vererek resim çalışmalarına başlar. Manzara resimleri eserleri arasında ciddi bir yer tutmaya başlar. Oysa o yıllarda manzara resimleri sadece fon oluşturmaktan ibaretti. Bruegel’in ‘’havarilere görünen İsa’’ resminde tablonun sol ön kısmında görülen figür, manzaranın büyüklüğü karşısında eziliyor gibi. Betlehemde Nüfus Sayımı Pieter Bruegel ‘’İkarus’un düşü ‘’ adlı resminde hırslı delikanlı sadece yarım bir bacak olarak görünüyor, İkarus uçsuz bucaksız bir deniz ve sahil manzarasında yok olmuş gibi. ‘’Mısır’a kaçış ‘’ resminde Meryem ve Yusuf vardır, bu resimde de ana karakterler resmin merkezinde değildir. ‘’Betlehemde Nüfus Sayımı’’ resminde Meryem ve Yusuf tekrar göze çarpıyor fakat bu kutsal aile tabloda yok olmuşçasına betimlenmiş. Resim gerçek anlamda bir Flaman köyünün tasfiridir. Yabancı bir gücün siyasi baskısını ve iklimin rayından çıktığı kısa bir dönemi yansıtıyor. Nüfus sayımı adlı eserin yapıldığı kış yüzyılın en karlı ve en soğuk kış aynın geçtiği yıllardı. Bürükselde’ki atölyesinde o acımasız kışı yaşayan Brugel bu anı tuvaline aktarmayı başarmış. 1564-1565 Kış mevsimi 1250 yılından beri Hollanda’da yaşanan en soğuk kış mevsimi olarak tarihe geçmiş. İnsanlar o soğuk kış gününde ısınabilmek için ellerine geçen herşeyi yakıyor hatta evlerindeki mobilyaları bile yakıyorlarmış. Anvers yakınlarındaki bir göl soğuktan donarak buz tutar, insanlar üzerinde gezmeye, çocuklar oyunlar oynamaya başlar. Buz üstünde insanlar kızaklarla yük ve fıçı taşımaya bile başlar, tüm bu detayları Betlehemde nüfus sayımı adlı eserde gözlemleyebiliyoruz.  O dönemde kar resmi ressamların pek tercihi değildi. Bruegel’den sonra kar resimleri Hollanda resim sanatının geleneksel bir parçası haline gelir. ‘’Betlehem’de Nüfus Sayımı’’ adlı eserin asıl öyküsü ‘’ Yeni Ahit’ten’’ alınmıştır. Canlandırılan sahne Luca İncil’inde; Yusuf’un  kutsal Roma İmparatoruna vergi ödemek için memleketine dönüş bölümünden ilham alınmış. ‘’ Cesar Augustus bütün dünyadan vergi alın diye emir vermişti. Herkes yazılmak için memleketine gitti. Yusuf ‘da Nasır’a şehrinden Yahudiye’ye Betlehem adındaki Davut’un kasabasına gitme ve nişanlısı Meryem ile orada yazılmak üzere yola çıktı, fakat Meryem hamileydi.’’  Luca İncil’indeki en ilginç yönlerinden biri dünya politikasını fon olarak alıp, Hz.İsa’nın hayatını daha küresel bir düzlemde tarihlemeye çalışmasıdır. Bu yüzden öykünün başında Augustus’un imparator olduğunu ve Roma İmparatorluğunun nüfus sayımı yapmakta olduğunu belirtir. Herkes bu sayıma dahil olmak için kendi memleketine gitmek zorundadır. Resim için seçilen bu konu büyük ve çığır açan bir yenilikti. 1566 yılında Baba Bruegel tarafından yapılmış eserin her yanı ayrıntılarla doludur. Parlak kırmızı renkte yapılmış bölümler, insana resmi baştan sona doğru inceleme hevesi verir. Gözlerimiz domuz kesen küçük bir gruptan, buz üstünde zar zor yürüyenlere, kartopu oynayan çocuklardan ufukta batan kızıl güneşe kadar gider. Ortadaki kulübeden bir adam çıkarken, çocuklar donmuş gölün üzerinde oynamaktadır. Bir kadın elinde süpürge ile karı süpürmektedir.  Resmin ön kısmında bir grup insan sağdan sola doğru ilerlemektedir. Bir kısmı eşşeğe binmiş kadını geçmiş,ilerliyor. Tablonun en solunda kalabalığın toplandığı binaya yönelmişler, binada para alış-verişi vardır. Resmin neresine bakarsanız bakın başka bir sahne gözünüze çarpar. Sayımda kayda geçmek için toplanan insanlar resmin her bir köşesine dağılmış. Çocuklar farklı oyunlarla kendi dünyalarında yaşıyorlar bir yandan topaç çeviriyorlar. Resimde donmuş kış gününü ve havanın tüm soğukluğunu tamamen hissetmek mümkün. Betlehem’de Nüfus Sayımı; yabancı bir zorbanın postalları altında ezilen bir ülkenin portresidir. Devlet olmanın etkileri ve devletin yarattığı terör Bruegel’in bizzat yaşadığı olaylardı. Bu yüzden Betlehem’de Nüfus Sayımı resmi iktidarı, kuralları, gücü ve şiddet ihtimalinin varlığını anlatır. Son derece modern bir resimdir. Yerinden, yurdundan edilmiş insanlar, mülteciler ve yaşanan zorluklar gibi çağdaş konuları işler. Hakkında söz söylemeye değer bir resim arıyorsanız 16.yy da günlük yaşamı anlatan bu karmaşık çalışmayı, bugün hala dünyanın herbir yerinde yaşanan hayatları yansıtan bu resme bakınız. Bu eseri Brüksel’deki Güzel Sanatlar Müzesinde görebilirsiniz. Eserin boyutları : 115.5 cm x 163.5 cm Betlehem’de Nüfus Sayımı adlı eserdeki kar efektinin sırrı; Önce meşeden yapılmış bir panoya tebeşir ve tutkal karışımı sürülüyor, sonra at kuyruğu bitkisinin kurutulmuş sapları ile bu tabaka düzeltiliyor, daha sonra kalın bir tabaka halinde kurşun beyazı bir boya sürülüyor. Bu örtücü tabaka ise bir devrim niteliğindeydi çünkü bir çok ressam zemin olarak toprak rengi ya da aşı boyası kullanıyordu. Bu eserde zemin parlak beyaz bir renkte. Kurşun beyazı zeminin  katmanları resim röntgen tümçekimlerinde, detayları ile belli oluyor. Kurşun beyazı kar tabakası resmin anahtarı. Böylece yeni yağmış kar, sıkışmış kar, kar topları gibi tüm detaylar soğuk kış gününü adeta canlı gibi hissettiriyor. Her ayrıntı beyaz zemin üzerinde mümkün olduğu kadar az boya olmak üzere yapılmış. Ardından sağ alt köşedeki gölcük gibi yapılar fırça ile uygulanmış. Brugel figürleri gölü yaptıktan sonra yapmış, böylece gölün koyu gri üstünde daha parlak ve canlı görünmesini sağlamış. Resmin soğuğu bu kadar iyi yansıtmasının en önemli sebebi renklerin kullanımı, arka planda tek düze kahverengi tonlar uygulamış, renkli bölümler ön planda parlak renkli kumaşlardaki, giyeceklerle belirginleştirmiş. Eserdeki her bir figür az sonra canlanacak gibi, bir sonraki harekete geçecekmiş gibi izlenim veriyor. Örneğin buzlu zemin üzerinde kayan çocuk az sonra düşecekmiş gibi yada bir kartopu hedefini bulacakmış gibi... Kısaca eser sinematografik bir yapıya sahip. Betlehem’de nüfus sayımı; çok hızlı bir şekilde tamamlanmış, Brugel, boya katmanlarının kurumasını beklememiş, ıslak boya üstünde çalışmış. Bu teknik gerçek anlamda sürat gerektirir, boyanın inceltilerek uygulanması, fırça darbelerinin görünürlüğü , gözlerin, ağızların, saçların, kaba taslak çizilmesi yavaşladığı anda resmin darmadağın olacağı anlamını taşır. Bütün figürler belirli bir jest veya hareket içinde ama en az fırça darbesi ile canlandırılmış. Ortadaki sahnede çocuk kızı ittirmiş, düşmeden önce tedbirini refleks olarak almış, ellerini öne doğru uzatmış. Bir adam uzakta koca bir kütüğü tek başına taşımaya çalışıyor. Hanın kapısının önünde herkesin et ihtiyacı için iki domuz kesiliyor. (Makarna, kömür misali). Nüfus sayımı yapan memurların verdiği yiyecekler herkesi çok memnun etmiş gibi. Adını kaydettirenler belki bir parça et yiyebiliyordur. Hepsi uzun süredir aç gibi, Betlehem’e gelebilmek için uzun bir yol kat eden, İncil’deki insanlar gibiler. Resmin sol tarafındaki derme çatma kulübe ise 16. yy da Flaman bölgesinde yaşanan zorlukları yansıtıyor. Kulübenin önünde bir sadaka kasesi ve çatısında bir de haç var. Anlaşılan o ki dönemin en korkunç hastalığı cüzzamdan paylarını almışlar. Kapısında duran adamın elinde bir şak şak var, gelip geçeni hastalık konusunda uyarır gibi. Bruegel insanlara olan hayranlığını sıradan insanları resmederek anlatmak istemiş. Büyük manzara ressamı  tüm eserlerinde insan figürleri kullanmış. Son yüzyılda halk bilimciler Bruegel’in resimlerini bir kaynak olarak değerlendiriyor. Onun resimlerinde kullandığı unsurları değerlendirebilmek için, halkbilimi kitaplarını yazabilmek için Brugel’in resimlerini kaynak olarak kullanıyorlar. Betlehem’de nüfus sayımı, çocuk oyunları konusunda da bir belge niteliğinde. Resimi dikkatle incelerseniz, çocukların oynadığı oyunlara şahit olabilirsiniz. Brugel’in sıradan insanları köylülerdir, hiçbiri ilahi ya da yüce varlıklar değildir ve onun figürleri yarı çıplak da değildir. Hepsi giyinik, yüzleri nadiren görünen, mizahi karakterler gibidir. İnsanlar ortalıkta dolaşır, karıncalar gibidir adeta. Kullandığı hayvanlar ise insanların arasında, günlük yaşamın birer parçaları durumundadır. Belinde kılıcı, elinde bir alet sepeti taşıyan bitkin adam figürü, kendinden daha bitkin gözüken eşi, eşşeğin sırtındadır. Ağır adımlarla vergi ödeyecekleri pencereye doğru ilerliyorlar... Resmin ana karakterlerini resmin ortasına gömmesindeki amaç, resimde tüm halkın katlanmak zorunda olduğu adaletsizliğe vurgu yapmaktadır. Meryem ve Yusuf vergi ödemek için ilerledikleri pencere etrafında Hollanda’lıların arasındadır. Üstelik vergiyi alacak olan Sezar değil, İspanya kralı 2.Philip’tir! Resmin yapıldığı dönemde Flaman halkı İspanyol İmparatorluğunun kurucusu 2. Philip’e vergi vermek zorundaydı! Halk tarafından sevilmeyen, halktan kopuk imparator Fransa ile savaşa girmişti ve masrafları karşılamak için de halktan vergi topluyordu. Resimde resmedilen hanın sol üst köşesinde  imparatorun arması açıkça görülüyor. İmparatorun, ilk aklına gelen yer ise Flaman bölgesi olmuş, Hollanda 2. Philip için yabancı bir ülke sayılırdı, bu Hollanda’yı ihmal ettiği anlamına gelmesede, İmparatorluğun en zengin yerlerinden biriydi. O yüzden ihmal edilemeyecek bir bölge idi. Vergiler yüzünden kısa bir süre sonra Hollanda’daki tebası ile arası açıldı. Çünkü Hollanda’yı sağmal inek gibi görüyordu İmparator, halk altndan kalkılmayacak bir yükün altına sokulduğu için aç ve bitkindi. İncil’den alınmış bir öyküyü anlatan’’ Betlehem’de Nüfus Sayımı ‘’ zekice seçilmiş bir konuydu. Resim içinde dini bir konu seçmek bile kendi içinde döneme bir yorum getiriyordu. Hollanda 10 yıldır bir din çatışması içindeydi. Dini bütün İspanya İmparatoru 2. Philip katı bir Katolikti ve Protestan’ların belini kırmaya kararlıydı. Dinden sapanlar ya da aykırı inanışlara sahip halk hergün zulüm görüp idam ediliyordu. İdamların sayısının en fazla olduğu yer ise Hollanda idi. Ünlü şahsiyetler de idam ediliyor hatta Protestan’lığı anlatan kitaplar yasaklanmıştı. Halk büyük bir korku içinde yaşıyordu. Dar ağaçları dönemin manzara resimlerinin ayrılmaz parçası idi. Brugel’de resimlerinde dar ağaçlarını sık sık resmediyordu. Flaman bölgesi işgal altındaydı ve bu durumu Brugel Betlehem’de Nüfus Sayımı adlı eserinde incelikle anlatıyordu. Resimin uzak bir köşesinde eğreti hanın çevresinde uzun İspanyol mızrakları taşıyan birkaç asker gözüküyor. Bir arada duran askerler resimde masum gibiler, fakata Brugel’in diğer resimlerinde bu askerler hiç de masum değildir. O dönemde askerlerin baskı ve zulümlerini göze almadan, idam öykülerini dinlemeden Hollanda’ya seyehat etmek neredeyse imkansızmış. Brugel ‘’Masumların Katli ‘’ adlı eserinde dinsel baskı altındaki gerçeği daha açık bir dille anlatıyor. İncilden alınmış başka bir hikaye olan Kral Herod’un emriyle iki yaşından küçük bütün erkek çocuklarının öldürülmesini anlatan bir öyküyü yansıtıyor. Askerler, çılgına dönmüş anne, babaların gözü önünde çocukları katlediyor. İnsanlar müdahale ve mücadele edecek güçten yoksunlar! Brugel, Masumların Katli adlı eseri ile devlet terörünü, en acımasız haliyle, mümkün olan en gerçek yüzüyle yansıtma olanağı bulmuş. Resim gerçekten de böylesine şiddetli bir katliamın tanıklığı gibi. Brugel resimlerinde dönemi ve savaşı protesto ediyor. Nüfus sayımı daha üstü kapalı olsada gerçek manada siyasi bir resimdir. 1566 gerçekleşen olaylar Brugel’in  ana temasını saklamakta akıllıca bir iş yaptığını gösteriyor. O yıl Protestanlar, Katolik kiliselerindeki dini sanat eserlerini parçalamaya başladı. Flaman bölgesindeki her sanat eseri dini düşmanlıktan payını aldı. Betlehem’de Nüfus Sayımı, kimliği belirsiz bir müşteri için yapılmıştı. Dini içeriğinin bu kadar üstü örtülü yansıtılması dönemin bir işaretiydi. Protestanlığın dirilişi halkın üstünde büyük bir etki yapmıştı. 2. Philip’in şiddet dolu hükümdarlığında, canını kurtarmak için ülkeden kaçan bir çok insan, uzun yıllar sonra tekrar Flaman bölgesine dönmeye başlamıştı. Eser aslında bir eve dönüş öyküsünü anlatıyor. Aslında vergi ödeyen insanları anlatan bir resim değil, kendi dönemiyle olan bağlantısı, halkın yerinden, yurdundan edilmesidir. 10 yıl süren dini kıyım sonunda halkın ve ailelerin dağılmasına, insanların ülkelerini terk etmesine yol açmış. Eser zorunlu göçe tabi olmuş insanların öyküsünü anlatan ilk tarihi belgelerden biridir. Günümüzde yaşanan olaylara ne kadar çok benzer bir hikayesi var Brugel’in eserinin. Sudan Darfurda’ki katliamlar, Suriye’de yaşanan dini ve etnik çatışmalar, tüm Ortadoğuyu kasıp kavurup birtürlü bitmeyen Arap baharı, bugün hangi ressam bu olayları aktarabiliyor tuvaline? Pieter Bruegel’in ölümünden sonra eserlerinin fiyatları oldukça arttı ve az sayıda var olan resimleri özel kolleksiyoncular tarafından satın alındı. Bruegel’in ressam olan oğlu, onun bütün resimlerinin şablonlarını çıkartarak  kopyalarını yapmış ve çoğaltıp, satmaya başlamış. Resimler kopya bile olsa herkes bir Bruegel imzalı resme sahip olmaktan mutluluk duymuş. Bugün bile oğul Bruegel’in eserleri müzayedelerde paha biçilmez fiyatlara satılıyor. Müzedeki Bruegel eserlerini konu alan bir şiiri de sizlerle paylaşmak istiyorum ‘’Eski ustalar hiç yanılmadı çekilen acılarda, İnsanda ettiği yeri nasılda iyi anladılar. Bir başkası yemek yerken, pencereyi açarken veya avare dolaşırken karda, nasıl birden başladığını bildiler. Yaşlılar hürmetle, sabırla beklerken o harkulade mucize doğumu. Hep olacaklara aldırmayan çocuklar vardı etrafta,kayıyorlardı ormanın kıyısındaki, donmuş gölde. Hiç unutmadılarki, şehadet bile seyrini bozmadan geliyordu.’’ Betlehem’de Nüfus Sayımı bakmakla bitmeyen bir sanat eseri, çeşitli nedenlerle alalade sıradan işler yapan insanlarla dolu bir resim. Soğuktan titreyen sıradan faniler, ne olacak şimdi? der gibi! Soruya cevap ise hemen yanı başlarında, ama farkında değiller. Üstelik köy yaşamının tam ortasında, herkesin gözünden kaçan, neredeyse tüm dinlerden daha eski bir simge bir ‘’çarkı felek’’ resmin tam ortasında duruyor. Sanatın gücünü keşfedelim... Meltem Karakoyun 7 Ocak 2018 
Betlehemde Nüfus Sayımı Pieter Bruegel Rönesans Avrupasını bildiğimizi sanırız, çoğumuzun bilmediği bir gerçeği ben de bu yazıyı hazırlamak için okuduğum yazılar ve izlediğim belgesellerden öğrendim.

Bugünün güçlü devleti Hollanda Rönesansın ilk yıllarında henüz aydınlanma çağını yakalayamamış, İspanya krallığının bir tebası ve dini savaşlarda en fazla kıyımın yaşandığı bir yermiş. Ünlü Flaman bölgesinin katliamlarla, devlet terörü ile insanların korkutulduğu, dini inançlarını dile getiremediği ve yerinden yurdundan edildiğini öğrendim. Hatta bu dönemin hikayesini ünlü Flaman ressam Pieter Bruegel tuvallerine aktarmış. Onun tuvalini okuyarak, onun sıradan yaşantıları resmeden eserlerini inceleyerek devam edelim... Kökeni hakkında pek az şey bildiğimiz Pieter Bruegel 1525 ila 1530 yılları arasında Flaman bölgesinde doğduğu tahmin ediliyor. Ölüm tarihi kesin 9 Eylül 1569 kısacık yaşamında, sayıları az da olsa tarihe belge niteliğinde geçen çok önemli resimlere imza atmıştır. Onu dönemin İtalyan ressamlarından ayıran en büyük özelliği; dini temaları resmin merkezine değil de içine işleyerek farklı mesajlar vermesi ve sıradan insanları resmetmesidir. Kendine özgü üslubu ile yaptığı resimlerden, geleneksel resim sanatı hakkında bilgi sahibi olduğunu biliyoruz. Resim eğitimine 1545 dolaylarında 20 ‘li yaşlarının ilk yıllarında başlar. 6 yıl sonra resim eğitimini tamamladığında Anvers’de ressamlar birliği olan Aziz Luca loncasına katılır, artık usta olmuştur.

Loncanın kayıt defterindeki Bruegel ismi sanatçıdan geriye kalan ilk yazılı kayıttır.

Bağımsız bir ressam olarak katıldığı loncada, adını duyurmak, eserlerini satmak için gerçek bir ressam olarak çalışmalara başlar. Aziz Luca Loncasına katıldıktan bir yıl sonra hem kendi hem de sanatının kaderini değiştirecek bir yolculuğa çıkar. Tüm Kuzeyli ressamlar gibi Avrupayı baştan sona gezer ve en son diğer tüm Rönesans ressamları gibi o da İtalya’ya gider. Ancak büyük Rönesans ustalarından pek etkilenmez. Sistina şapeline gidip Raphael’e, Botticelli’ye ya da Michalengelo’ya hayranlık duymaz. Bruegel İsa’nın yargılanması, çarmıha gerilmesi ya da diğer mitolojik kahramanlarla hiç ilgilenmedi. O hep halkı ve günlük yaşantıları, doğa ve manzara resimleri ile bütünleştirdi ve bu konuda büyük bir usta oldu. İki yıl süren seyehati sonunda Roma’dan, Anvers’e dönerken Alp’lerden geçen bir yolu takip eder, karla kaplı dağ manzarası, Flaman düzlüklerinden gelen biri için nefes kesici olmalıydı. Çağdaşı vakanüvislerinden biri; ‘’Alplerden geçerken dağları tepeleri yutmuş, sonra eve döndüğünde, yalayıp yuttuğu herşeyi tuvallerine püskürtmüş.’’ Bu yüzden bu kar manzaralarını ve tabiat resimlerini bu kadar güzel yapabilmiş der. Bruegel, Alplerdeki yolculuğudan Flaman düzlüğüne vardığında zihnindeki tüm görüntüleri eksiksiz tuvaline aktarmayı başarır, ve sayısız çizim yapar. Çizimleri kısa süre sonra ününün yayılmasına ve saysız baskı yapılmasına sebep olur.

Bilinen ilk karlı resimleri ve hafızamıza kazınan ilk kar mazaraları onun eseridir.

Bruegel’i şöhrete kavuşturan ise ‘’Büyük  Manzaralar’’ adlı  12 gravürlük dizi çalışmaları olur. Kolleksiyoncularında dikkatini çeken bu gravürler, kısa sürede satılıyor ve yerine yeni siparişler veriliyordu. 1555 yılından sonra artık gravür çalışmalarına ara vererek resim çalışmalarına başlar. Manzara resimleri eserleri arasında ciddi bir yer tutmaya başlar. Oysa o yıllarda manzara resimleri sadece fon oluşturmaktan ibaretti. Bruegel’in ‘’havarilere görünen İsa’’ resminde tablonun sol ön kısmında görülen figür, manzaranın büyüklüğü karşısında eziliyor gibi.

Betlehemde Nüfus Sayımı Pieter Bruegel

‘’İkarus’un düşü ‘’ adlı resminde hırslı delikanlı sadece yarım bir bacak olarak görünüyor, İkarus uçsuz bucaksız bir deniz ve sahil manzarasında yok olmuş gibi. ‘’Mısır’a kaçış ‘’ resminde Meryem ve Yusuf vardır, bu resimde de ana karakterler resmin merkezinde değildir. ‘’Betlehemde Nüfus Sayımı’’ resminde Meryem ve Yusuf tekrar göze çarpıyor fakat bu kutsal aile tabloda yok olmuşçasına betimlenmiş. Resim gerçek anlamda bir Flaman köyünün tasfiridir. Yabancı bir gücün siyasi baskısını ve iklimin rayından çıktığı kısa bir dönemi yansıtıyor. Nüfus sayımı adlı eserin yapıldığı kış yüzyılın en karlı ve en soğuk kış aynın geçtiği yıllardı. Bürükselde’ki atölyesinde o acımasız kışı yaşayan Brugel bu anı tuvaline aktarmayı başarmış. 1564-1565 Kış mevsimi 1250 yılından beri Hollanda’da yaşanan en soğuk kış mevsimi olarak tarihe geçmiş. İnsanlar o soğuk kış gününde ısınabilmek için ellerine geçen herşeyi yakıyor hatta evlerindeki mobilyaları bile yakıyorlarmış.

Anvers yakınlarındaki bir göl soğuktan donarak buz tutar, insanlar üzerinde gezmeye, çocuklar oyunlar oynamaya başlar.

Buz üstünde insanlar kızaklarla yük ve fıçı taşımaya bile başlar, tüm bu detayları Betlehemde nüfus sayımı adlı eserde gözlemleyebiliyoruz.  O dönemde kar resmi ressamların pek tercihi değildi. Bruegel’den sonra kar resimleri Hollanda resim sanatının geleneksel bir parçası haline gelir. ‘’Betlehem’de Nüfus Sayımı’’ adlı eserin asıl öyküsü ‘’ Yeni Ahit’ten’’ alınmıştır. Canlandırılan sahne Luca İncil’inde; Yusuf’un  kutsal Roma İmparatoruna vergi ödemek için memleketine dönüş bölümünden ilham alınmış. ‘’ Cesar Augustus bütün dünyadan vergi alın diye emir vermişti. Herkes yazılmak için memleketine gitti. Yusuf ‘da Nasır’a şehrinden Yahudiye’ye Betlehem adındaki Davut’un kasabasına gitme ve nişanlısı Meryem ile orada yazılmak üzere yola çıktı, fakat Meryem hamileydi.’’  Luca İncil’indeki en ilginç yönlerinden biri dünya politikasını fon olarak alıp, Hz.İsa’nın hayatını daha küresel bir düzlemde tarihlemeye çalışmasıdır. Bu yüzden öykünün başında Augustus’un imparator olduğunu ve Roma İmparatorluğunun nüfus sayımı yapmakta olduğunu belirtir.

Herkes bu sayıma dahil olmak için kendi memleketine gitmek zorundadır.

Resim için seçilen bu konu büyük ve çığır açan bir yenilikti. 1566 yılında Baba Bruegel tarafından yapılmış eserin her yanı ayrıntılarla doludur. Parlak kırmızı renkte yapılmış bölümler, insana resmi baştan sona doğru inceleme hevesi verir. Gözlerimiz domuz kesen küçük bir gruptan, buz üstünde zar zor yürüyenlere, kartopu oynayan çocuklardan ufukta batan kızıl güneşe kadar gider. Ortadaki kulübeden bir adam çıkarken, çocuklar donmuş gölün üzerinde oynamaktadır. Bir kadın elinde süpürge ile karı süpürmektedir.  Resmin ön kısmında bir grup insan sağdan sola doğru ilerlemektedir. Bir kısmı eşşeğe binmiş kadını geçmiş,ilerliyor. Tablonun en solunda kalabalığın toplandığı binaya yönelmişler, binada para alış-verişi vardır. Resmin neresine bakarsanız bakın başka bir sahne gözünüze çarpar. Sayımda kayda geçmek için toplanan insanlar resmin her bir köşesine dağılmış. Çocuklar farklı oyunlarla kendi dünyalarında yaşıyorlar bir yandan topaç çeviriyorlar. Resimde donmuş kış gününü ve havanın tüm soğukluğunu tamamen hissetmek mümkün. Betlehem’de Nüfus Sayımı; yabancı bir zorbanın postalları altında ezilen bir ülkenin portresidir. Devlet olmanın etkileri ve devletin yarattığı terör Bruegel’in bizzat yaşadığı olaylardı. Bu yüzden Betlehem’de Nüfus Sayımı resmi iktidarı, kuralları, gücü ve şiddet ihtimalinin varlığını anlatır.

Son derece modern bir resimdir.

Yerinden, yurdundan edilmiş insanlar, mülteciler ve yaşanan zorluklar gibi çağdaş konuları işler. Hakkında söz söylemeye değer bir resim arıyorsanız 16.yy da günlük yaşamı anlatan bu karmaşık çalışmayı, bugün hala dünyanın herbir yerinde yaşanan hayatları yansıtan bu resme bakınız. Bu eseri Brüksel’deki Güzel Sanatlar Müzesinde görebilirsiniz. Eserin boyutları : 115.5 cm x 163.5 cm Betlehem’de Nüfus Sayımı adlı eserdeki kar efektinin sırrı; Önce meşeden yapılmış bir panoya tebeşir ve tutkal karışımı sürülüyor, sonra at kuyruğu bitkisinin kurutulmuş sapları ile bu tabaka düzeltiliyor, daha sonra kalın bir tabaka halinde kurşun beyazı bir boya sürülüyor. Bu örtücü tabaka ise bir devrim niteliğindeydi çünkü bir çok ressam zemin olarak toprak rengi ya da aşı boyası kullanıyordu. Bu eserde zemin parlak beyaz bir renkte. Kurşun beyazı zeminin  katmanları resim röntgen tümçekimlerinde, detayları ile belli oluyor.

Kurşun beyazı kar tabakası resmin anahtarı.

Böylece yeni yağmış kar, sıkışmış kar, kar topları gibi tüm detaylar soğuk kış gününü adeta canlı gibi hissettiriyor. Her ayrıntı beyaz zemin üzerinde mümkün olduğu kadar az boya olmak üzere yapılmış. Ardından sağ alt köşedeki gölcük gibi yapılar fırça ile uygulanmış. Brugel figürleri gölü yaptıktan sonra yapmış, böylece gölün koyu gri üstünde daha parlak ve canlı görünmesini sağlamış. Resmin soğuğu bu kadar iyi yansıtmasının en önemli sebebi renklerin kullanımı, arka planda tek düze kahverengi tonlar uygulamış, renkli bölümler ön planda parlak renkli kumaşlardaki, giyeceklerle belirginleştirmiş. Eserdeki her bir figür az sonra canlanacak gibi, bir sonraki harekete geçecekmiş gibi izlenim veriyor. Örneğin buzlu zemin üzerinde kayan çocuk az sonra düşecekmiş gibi yada bir kartopu hedefini bulacakmış gibi... Kısaca eser sinematografik bir yapıya sahip. Betlehem’de nüfus sayımı; çok hızlı bir şekilde tamamlanmış, Brugel, boya katmanlarının kurumasını beklememiş, ıslak boya üstünde çalışmış. Bu teknik gerçek anlamda sürat gerektirir, boyanın inceltilerek uygulanması, fırça darbelerinin görünürlüğü , gözlerin, ağızların, saçların, kaba taslak çizilmesi yavaşladığı anda resmin darmadağın olacağı anlamını taşır. Bütün figürler belirli bir jest veya hareket içinde ama en az fırça darbesi ile canlandırılmış. Ortadaki sahnede çocuk kızı ittirmiş, düşmeden önce tedbirini refleks olarak almış, ellerini öne doğru uzatmış. Bir adam uzakta koca bir kütüğü tek başına taşımaya çalışıyor. Hanın kapısının önünde herkesin et ihtiyacı için iki domuz kesiliyor. (Makarna, kömür misali). Nüfus sayımı yapan memurların verdiği yiyecekler herkesi çok memnun etmiş gibi.

Adını kaydettirenler belki bir parça et yiyebiliyordur.

Hepsi uzun süredir aç gibi, Betlehem’e gelebilmek için uzun bir yol kat eden, İncil’deki insanlar gibiler. Resmin sol tarafındaki derme çatma kulübe ise 16. yy da Flaman bölgesinde yaşanan zorlukları yansıtıyor. Kulübenin önünde bir sadaka kasesi ve çatısında bir de haç var. Anlaşılan o ki dönemin en korkunç hastalığı cüzzamdan paylarını almışlar. Kapısında duran adamın elinde bir şak şak var, gelip geçeni hastalık konusunda uyarır gibi. Bruegel insanlara olan hayranlığını sıradan insanları resmederek anlatmak istemiş. Büyük manzara ressamı  tüm eserlerinde insan figürleri kullanmış. Son yüzyılda halk bilimciler Bruegel’in resimlerini bir kaynak olarak değerlendiriyor. Onun resimlerinde kullandığı unsurları değerlendirebilmek için, halkbilimi kitaplarını yazabilmek için Brugel’in resimlerini kaynak olarak kullanıyorlar. Betlehem’de nüfus sayımı, çocuk oyunları konusunda da bir belge niteliğinde. Resimi dikkatle incelerseniz, çocukların oynadığı oyunlara şahit olabilirsiniz. Brugel’in sıradan insanları köylülerdir, hiçbiri ilahi ya da yüce varlıklar değildir ve onun figürleri yarı çıplak da değildir. Hepsi giyinik, yüzleri nadiren görünen, mizahi karakterler gibidir. İnsanlar ortalıkta dolaşır, karıncalar gibidir adeta. Kullandığı hayvanlar ise insanların arasında, günlük yaşamın birer parçaları durumundadır. Belinde kılıcı, elinde bir alet sepeti taşıyan bitkin adam figürü, kendinden daha bitkin gözüken eşi, eşşeğin sırtındadır.

Ağır adımlarla vergi ödeyecekleri pencereye doğru ilerliyorlar...

Resmin ana karakterlerini resmin ortasına gömmesindeki amaç, resimde tüm halkın katlanmak zorunda olduğu adaletsizliğe vurgu yapmaktadır. Meryem ve Yusuf vergi ödemek için ilerledikleri pencere etrafında Hollanda’lıların arasındadır. Üstelik vergiyi alacak olan Sezar değil, İspanya kralı 2.Philip’tir! Resmin yapıldığı dönemde Flaman halkı İspanyol İmparatorluğunun kurucusu 2. Philip’e vergi vermek zorundaydı! Halk tarafından sevilmeyen, halktan kopuk imparator Fransa ile savaşa girmişti ve masrafları karşılamak için de halktan vergi topluyordu. Resimde resmedilen hanın sol üst köşesinde  imparatorun arması açıkça görülüyor. İmparatorun, ilk aklına gelen yer ise Flaman bölgesi olmuş, Hollanda 2. Philip için yabancı bir ülke sayılırdı, bu Hollanda’yı ihmal ettiği anlamına gelmesede, İmparatorluğun en zengin yerlerinden biriydi. O yüzden ihmal edilemeyecek bir bölge idi. Vergiler yüzünden kısa bir süre sonra Hollanda’daki tebası ile arası açıldı. Çünkü Hollanda’yı sağmal inek gibi görüyordu İmparator, halk altndan kalkılmayacak bir yükün altına sokulduğu için aç ve bitkindi. İncil’den alınmış bir öyküyü anlatan’’ Betlehem’de Nüfus Sayımı ‘’ zekice seçilmiş bir konuydu. Resim içinde dini bir konu seçmek bile kendi içinde döneme bir yorum getiriyordu. Hollanda 10 yıldır bir din çatışması içindeydi. Dini bütün İspanya İmparatoru 2. Philip katı bir Katolikti ve Protestan’ların belini kırmaya kararlıydı. Dinden sapanlar ya da aykırı inanışlara sahip halk hergün zulüm görüp idam ediliyordu. İdamların sayısının en fazla olduğu yer ise Hollanda idi. Ünlü şahsiyetler de idam ediliyor hatta Protestan’lığı anlatan kitaplar yasaklanmıştı. Halk büyük bir korku içinde yaşıyordu. Dar ağaçları dönemin manzara resimlerinin ayrılmaz parçası idi.

Brugel’de resimlerinde dar ağaçlarını sık sık resmediyordu.

Flaman bölgesi işgal altındaydı ve bu durumu Brugel Betlehem’de Nüfus Sayımı adlı eserinde incelikle anlatıyordu. Resimin uzak bir köşesinde eğreti hanın çevresinde uzun İspanyol mızrakları taşıyan birkaç asker gözüküyor. Bir arada duran askerler resimde masum gibiler, fakata Brugel’in diğer resimlerinde bu askerler hiç de masum değildir. O dönemde askerlerin baskı ve zulümlerini göze almadan, idam öykülerini dinlemeden Hollanda’ya seyehat etmek neredeyse imkansızmış. Brugel ‘’Masumların Katli ‘’ adlı eserinde dinsel baskı altındaki gerçeği daha açık bir dille anlatıyor. İncilden alınmış başka bir hikaye olan Kral Herod’un emriyle iki yaşından küçük bütün erkek çocuklarının öldürülmesini anlatan bir öyküyü yansıtıyor. Askerler, çılgına dönmüş anne, babaların gözü önünde çocukları katlediyor. İnsanlar müdahale ve mücadele edecek güçten yoksunlar! Brugel, Masumların Katli adlı eseri ile devlet terörünü, en acımasız haliyle, mümkün olan en gerçek yüzüyle yansıtma olanağı bulmuş. Resim gerçekten de böylesine şiddetli bir katliamın tanıklığı gibi. Brugel resimlerinde dönemi ve savaşı protesto ediyor. Nüfus sayımı daha üstü kapalı olsada gerçek manada siyasi bir resimdir. 1566 gerçekleşen olaylar Brugel’in  ana temasını saklamakta akıllıca bir iş yaptığını gösteriyor. O yıl Protestanlar, Katolik kiliselerindeki dini sanat eserlerini parçalamaya başladı. Flaman bölgesindeki her sanat eseri dini düşmanlıktan payını aldı. Betlehem’de Nüfus Sayımı, kimliği belirsiz bir müşteri için yapılmıştı. Dini içeriğinin bu kadar üstü örtülü yansıtılması dönemin bir işaretiydi. Protestanlığın dirilişi halkın üstünde büyük bir etki yapmıştı. 2. Philip’in şiddet dolu hükümdarlığında, canını kurtarmak için ülkeden kaçan bir çok insan, uzun yıllar sonra tekrar Flaman bölgesine dönmeye başlamıştı.

Eser aslında bir eve dönüş öyküsünü anlatıyor.

Aslında vergi ödeyen insanları anlatan bir resim değil, kendi dönemiyle olan bağlantısı, halkın yerinden, yurdundan edilmesidir. 10 yıl süren dini kıyım sonunda halkın ve ailelerin dağılmasına, insanların ülkelerini terk etmesine yol açmış. Eser zorunlu göçe tabi olmuş insanların öyküsünü anlatan ilk tarihi belgelerden biridir. Günümüzde yaşanan olaylara ne kadar çok benzer bir hikayesi var Brugel’in eserinin. Sudan Darfurda’ki katliamlar, Suriye’de yaşanan dini ve etnik çatışmalar, tüm Ortadoğuyu kasıp kavurup birtürlü bitmeyen Arap baharı, bugün hangi ressam bu olayları aktarabiliyor tuvaline? Pieter Bruegel’in ölümünden sonra eserlerinin fiyatları oldukça arttı ve az sayıda var olan resimleri özel kolleksiyoncular tarafından satın alındı. Bruegel’in ressam olan oğlu, onun bütün resimlerinin şablonlarını çıkartarak  kopyalarını yapmış ve çoğaltıp, satmaya başlamış. Resimler kopya bile olsa herkes bir Bruegel imzalı resme sahip olmaktan mutluluk duymuş. Bugün bile oğul Bruegel’in eserleri müzayedelerde paha biçilmez fiyatlara satılıyor. Müzedeki Bruegel eserlerini konu alan bir şiiri de sizlerle paylaşmak istiyorum ‘’Eski ustalar hiç yanılmadı çekilen acılarda, İnsanda ettiği yeri nasılda iyi anladılar. Bir başkası yemek yerken, pencereyi açarken veya avare dolaşırken karda, nasıl birden başladığını bildiler. Yaşlılar hürmetle, sabırla beklerken o harkulade mucize doğumu. Hep olacaklara aldırmayan çocuklar vardı etrafta,kayıyorlardı ormanın kıyısındaki, donmuş gölde. Hiç unutmadılarki, şehadet bile seyrini bozmadan geliyordu.’’ Betlehem’de Nüfus Sayımı bakmakla bitmeyen bir sanat eseri, çeşitli nedenlerle alalade sıradan işler yapan insanlarla dolu bir resim. Soğuktan titreyen sıradan faniler, ne olacak şimdi? der gibi! Soruya cevap ise hemen yanı başlarında, ama farkında değiller. Üstelik köy yaşamının tam ortasında, herkesin gözünden kaçan, neredeyse tüm dinlerden daha eski bir simge bir ‘’çarkı felek’’ resmin tam ortasında duruyor. Sanatın gücünü keşfedelim... Meltem Karakoyun 7 Ocak 2018 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, izmir spotçu, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, evden eve nakliyat, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, ingiltere aile birleşimi, raf sistemleri, ahşap kompozit deck