Avukatı öldüren zanlı indirim uygulanmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırıldı
Kocaeli Haberleri
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
29.11.2021 - 16:25, Güncelleme:
29.11.2021 - 16:25 1622+ kez okundu.
Avukatı öldüren zanlı indirim uygulanmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırıldı
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde haciz işlemi için evine gelen avukatı tabancayla vurarak öldüren zanlı, haksız tahrik indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.Olay, 16 Mart tarihinde Gebze Sultan Orhan Mahallesi 1113. Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ersin Arslan (26), icra kararını gerçekleştirmek için icra memurları ile birlikte Yavuz Yazıcı (52) isimli şahsın evine gitti. Evine gelen Arslan ve memurlar ile tartışan Yavuz Yazıcı, tabancasına sarılarak Arslan’a ateş etti. Arslan yaralanarak yere düşerken, olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Olay yerine gelen polis ekiplerince saldırgan gözaltına alınırken, yaralı avukat Arslan ise ambulansla Gebze’de bulunan özel bir hastaneye kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan avukat Arslan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Genç avukatın, İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesinde yaşadığı ve nişanlı olduğu öğrenildi. Zanlı Yavuz Yazıcı ise sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, cezaevine konuldu.Karar duruşmasıZanlı Yavuz Yazıcı, bugün son kez hakim karşısına çıktı. Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya birçok ilin baro başkanı, öldürülen Ersin Arslan’ın yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Sanık ise duruşmaya SEGBİS sistemiyle katıldı. Duruşmada iddia makamı geçen celsede verdiği mütalaayı tekrar etti.Sanık Yazıcı: "Perişan oldum"Duruşmaya katılan avukatların savunmalarına katılmadığını söyleyen sanık Yavuz Yazıcı, "Sanki olay yerindeymiş gibi konuşuyorlar. Ben 2 bin 500 TL için bir insanı öldürecek değilim. 2 bin 500 TL için bir insanı öldürmek bu kadar kolay mı? 2 bin 500 TL için bir insan ölmez, 100 bin TL için de ölmez, 200 bin için de ölmez. Talihsiz bir şekilde gerçekleşen olay oldu. Ben pişmanım, her iki tarafın da ailesi perişan oldu. Ben de perişan oldum" dedi."Kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum"Mart ayından bu yana cezaevinde tutuklu bulunduğuna değinen sanık Yazıcı, "Bu kadar kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum. Burada şahit olduğumuz değişik suçlardan yatan insanlar var. Benim olayımda adil bir yargılama olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.Sanık avukatı: "Korkutmak amacıyla ateş ettiği kanaatindeyiz"Yavuz Yazıcı’nın avukatı ise sanığa hatalı mahkumiyet kararı verilmemesi için ek süre talep ettiklerini belirterek, "İcra takiplerinde ev haczi son uygulanacak usul iken maaş haczi, araç bağlama, banka hesaplarında bloke koyma yapılmadan direkt ev haczine çıkılmasını hatalı bulmaktayız. 2 bin 500 TL’lik bir parayı zaten aracı yakalasalar, araç 2 gün bağlı kalsa ev haczi yapılmaksızın tahsil edilebilirdi. Müvekkilimizin usule aykırı olarak vekaletsiz avukatın yaptığı icra takibini engellemek amacıyla korkutmak kastıyla hedef gözetmeksizin ateş ettiği kanaatindeyiz. Şöyle ki, müvekkilimiz maktulün hastaneye kaldırılması ve teslim olmak amacıyla polise de haber vermiştir" dedi."Karar vermeksizin bu suçu işlemiştir"Haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulanmasını talep eden sanık avukatı, "Fail, suç işleme yönünde önceden karar vermeksizin dışarıdan gelen etki ile bu suçu işlemiştir. 40 günlük süreçte 2 defa ev haczine gelinmesi, en az 3-4 defa telefon görüşmesi yapılması, müvekkilimizin her ne kadar ifadesine itibar edilmese de “donuna kadar alırız” cümlesinin kullanılması psikolojik durumunun oluşturduğu duygularla bu olayın meydana gelmesine sebep olmuştur" diye konuştu.Müşteki avukatı: "Kabul etmiyoruz"Müşteki avukatı ise şu ifadeleri kullandı:"Olay yerinde bulunan tanıklar maktul tarafından herhangi bir şekilde haksız tahrik oluşturacak bir davranışın bulunmadığını söylediler. Hükme esas alınamayacak ve iftira niteliğinde olan bu söylemleri katılanlar olarak kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.Sanık: "Biz namus şeref için yaşarız"Kasıtlı ateş etmediğini, rastgele korkutma amacıyla ateş ettiğine değinen sanık, savunmasına şöyle devam etti:"Ben silahı namluya verip gelmedim. Yaptığım olay bağışlanacak bir olay değil, pişmanım. Allah’ın verdiği canı ondan başkası alamaz. Allah’ın huzurunda ne cevap vereceğim ben onu da düşünüyorum. Her iki aileyi de perişan ettim. Keşke zamanı geri getirebilsem ve bu olay olmasa. Ancak ne yazık ki geri getiremiyorum. Bunun daha da ötesi yok, milyonlarca pişmanım. Keşke o kelimeyi kullanmasaydı, biz namus şeref için yaşarız. Ailemin yanında keşke bana “tecavüz bizim işimiz” demeseydi, o zaman iki tarafta üzülmeyecekti. Ben sanık olmayacaktım"Son söz: "Milyonlarca pişmanım"Sanık son sözünde de "Milyonlarca pişmanım, pişmanım, pişmanım" dedi.Savunmaların ardından kararını açıklamayan mahkeme heyeti ise sanığa haksız tahrik indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.Baro Başkanı Durakoğlu: "İstediğimiz ceza verildi"Duruşma sonrası basın açıklaması yapan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, istedikleri cezanın verilmesini sağladıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:"Zanlıya ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi, haksız ve diğer indirimler de uygulanmadı. Bu kuşkusuz Ersin Arslan’ı geri getirmeye yetmiyor. Onun isminin yaşatılmasına yönelik yaptığımız çalışmalar ve anma törenlerimiz uzun yıllar devam edecek. Yargı sürecine ilişkin geldiğimiz noktada adına zafer diyemediğimiz bir büyük kazancı sağlamış olmamıza rağmen bugün en azından kendi açımızdan sorunu bir ölçüde izah edebildiğimiz bir noktadayız. Bir avukatın öldürülmesi sıradan bir olay değildir. Bir avukatın öldürülmesi ceza mahkemelerinde yapılan yargılanmalara benzer yargılamalar değildir. Bir avukatın öldürülmesi, sadece bir avukatın öldürülmesi değildir. Bir avukatın öldürülmesi bir kişinin yaşamını yitirmesinden ibaret değildir. Bir avukatın öldürülmesi bütün avukatların öldürülmeye çalışılmasıdır. Bir avukatın öldürülmesi, yargının en temel olgularından birisi olan savunmanın ortadan kaldırılması, bir ülke de insanların soluklarının kesilmesi demektir, yıllarca bunu anlatmaya çalıştık. Bunun karşılığının bugün yargıda verilebilmiş olmasını, bir başarı olarak görsek bile bizim açımızdan asıl önemli olan toplumumuzun bunu algılayabilmesinin sağlanmasıdır. Şuana kadar çok meslektaşımızı kaybettik, Ersin Aslan bunlardan sonuncusu oldu ama maalesef biliyoruz ki bu son olmayacak. Ama en azından bunun son olmasını sağlayabilecek bütün yargı güçlerinin yanımızda olduğunu görmek, bizi teselli ediyor"
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde haciz işlemi için evine gelen avukatı tabancayla vurarak öldüren zanlı, haksız tahrik indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Olay, 16 Mart tarihinde Gebze Sultan Orhan Mahallesi 1113. Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ersin Arslan (26), icra kararını gerçekleştirmek için icra memurları ile birlikte Yavuz Yazıcı (52) isimli şahsın evine gitti. Evine gelen Arslan ve memurlar ile tartışan Yavuz Yazıcı, tabancasına sarılarak Arslan’a ateş etti. Arslan yaralanarak yere düşerken, olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Olay yerine gelen polis ekiplerince saldırgan gözaltına alınırken, yaralı avukat Arslan ise ambulansla Gebze’de bulunan özel bir hastaneye kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan avukat Arslan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Genç avukatın, İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesinde yaşadığı ve nişanlı olduğu öğrenildi. Zanlı Yavuz Yazıcı ise sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, cezaevine konuldu.
Karar duruşması
Zanlı Yavuz Yazıcı, bugün son kez hakim karşısına çıktı. Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya birçok ilin baro başkanı, öldürülen Ersin Arslan’ın yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Sanık ise duruşmaya SEGBİS sistemiyle katıldı. Duruşmada iddia makamı geçen celsede verdiği mütalaayı tekrar etti.
Sanık Yazıcı: "Perişan oldum"
Duruşmaya katılan avukatların savunmalarına katılmadığını söyleyen sanık Yavuz Yazıcı, "Sanki olay yerindeymiş gibi konuşuyorlar. Ben 2 bin 500 TL için bir insanı öldürecek değilim. 2 bin 500 TL için bir insanı öldürmek bu kadar kolay mı? 2 bin 500 TL için bir insan ölmez, 100 bin TL için de ölmez, 200 bin için de ölmez. Talihsiz bir şekilde gerçekleşen olay oldu. Ben pişmanım, her iki tarafın da ailesi perişan oldu. Ben de perişan oldum" dedi.
"Kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum"
Mart ayından bu yana cezaevinde tutuklu bulunduğuna değinen sanık Yazıcı, "Bu kadar kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum. Burada şahit olduğumuz değişik suçlardan yatan insanlar var. Benim olayımda adil bir yargılama olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.
Sanık avukatı: "Korkutmak amacıyla ateş ettiği kanaatindeyiz"
Yavuz Yazıcı’nın avukatı ise sanığa hatalı mahkumiyet kararı verilmemesi için ek süre talep ettiklerini belirterek, "İcra takiplerinde ev haczi son uygulanacak usul iken maaş haczi, araç bağlama, banka hesaplarında bloke koyma yapılmadan direkt ev haczine çıkılmasını hatalı bulmaktayız. 2 bin 500 TL’lik bir parayı zaten aracı yakalasalar, araç 2 gün bağlı kalsa ev haczi yapılmaksızın tahsil edilebilirdi. Müvekkilimizin usule aykırı olarak vekaletsiz avukatın yaptığı icra takibini engellemek amacıyla korkutmak kastıyla hedef gözetmeksizin ateş ettiği kanaatindeyiz. Şöyle ki, müvekkilimiz maktulün hastaneye kaldırılması ve teslim olmak amacıyla polise de haber vermiştir" dedi.
"Karar vermeksizin bu suçu işlemiştir"
Haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulanmasını talep eden sanık avukatı, "Fail, suç işleme yönünde önceden karar vermeksizin dışarıdan gelen etki ile bu suçu işlemiştir. 40 günlük süreçte 2 defa ev haczine gelinmesi, en az 3-4 defa telefon görüşmesi yapılması, müvekkilimizin her ne kadar ifadesine itibar edilmese de “donuna kadar alırız” cümlesinin kullanılması psikolojik durumunun oluşturduğu duygularla bu olayın meydana gelmesine sebep olmuştur" diye konuştu.
Müşteki avukatı: "Kabul etmiyoruz"
Müşteki avukatı ise şu ifadeleri kullandı:
"Olay yerinde bulunan tanıklar maktul tarafından herhangi bir şekilde haksız tahrik oluşturacak bir davranışın bulunmadığını söylediler. Hükme esas alınamayacak ve iftira niteliğinde olan bu söylemleri katılanlar olarak kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.
Sanık: "Biz namus şeref için yaşarız"
Kasıtlı ateş etmediğini, rastgele korkutma amacıyla ateş ettiğine değinen sanık, savunmasına şöyle devam etti:
"Ben silahı namluya verip gelmedim. Yaptığım olay bağışlanacak bir olay değil, pişmanım. Allah’ın verdiği canı ondan başkası alamaz. Allah’ın huzurunda ne cevap vereceğim ben onu da düşünüyorum. Her iki aileyi de perişan ettim. Keşke zamanı geri getirebilsem ve bu olay olmasa. Ancak ne yazık ki geri getiremiyorum. Bunun daha da ötesi yok, milyonlarca pişmanım. Keşke o kelimeyi kullanmasaydı, biz namus şeref için yaşarız. Ailemin yanında keşke bana “tecavüz bizim işimiz” demeseydi, o zaman iki tarafta üzülmeyecekti. Ben sanık olmayacaktım"
Son söz: "Milyonlarca pişmanım"
Sanık son sözünde de "Milyonlarca pişmanım, pişmanım, pişmanım" dedi.
Savunmaların ardından kararını açıklamayan mahkeme heyeti ise sanığa haksız tahrik indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Baro Başkanı Durakoğlu: "İstediğimiz ceza verildi"
Duruşma sonrası basın açıklaması yapan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, istedikleri cezanın verilmesini sağladıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:
"Zanlıya ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi, haksız ve diğer indirimler de uygulanmadı. Bu kuşkusuz Ersin Arslan’ı geri getirmeye yetmiyor. Onun isminin yaşatılmasına yönelik yaptığımız çalışmalar ve anma törenlerimiz uzun yıllar devam edecek. Yargı sürecine ilişkin geldiğimiz noktada adına zafer diyemediğimiz bir büyük kazancı sağlamış olmamıza rağmen bugün en azından kendi açımızdan sorunu bir ölçüde izah edebildiğimiz bir noktadayız. Bir avukatın öldürülmesi sıradan bir olay değildir. Bir avukatın öldürülmesi ceza mahkemelerinde yapılan yargılanmalara benzer yargılamalar değildir. Bir avukatın öldürülmesi, sadece bir avukatın öldürülmesi değildir. Bir avukatın öldürülmesi bir kişinin yaşamını yitirmesinden ibaret değildir. Bir avukatın öldürülmesi bütün avukatların öldürülmeye çalışılmasıdır. Bir avukatın öldürülmesi, yargının en temel olgularından birisi olan savunmanın ortadan kaldırılması, bir ülke de insanların soluklarının kesilmesi demektir, yıllarca bunu anlatmaya çalıştık. Bunun karşılığının bugün yargıda verilebilmiş olmasını, bir başarı olarak görsek bile bizim açımızdan asıl önemli olan toplumumuzun bunu algılayabilmesinin sağlanmasıdır. Şuana kadar çok meslektaşımızı kaybettik, Ersin Aslan bunlardan sonuncusu oldu ama maalesef biliyoruz ki bu son olmayacak. Ama en azından bunun son olmasını sağlayabilecek bütün yargı güçlerinin yanımızda olduğunu görmek, bizi teselli ediyor"
Olay, 16 Mart tarihinde Gebze Sultan Orhan Mahallesi 1113. Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ersin Arslan (26), icra kararını gerçekleştirmek için icra memurları ile birlikte Yavuz Yazıcı (52) isimli şahsın evine gitti. Evine gelen Arslan ve memurlar ile tartışan Yavuz Yazıcı, tabancasına sarılarak Arslan’a ateş etti. Arslan yaralanarak yere düşerken, olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Olay yerine gelen polis ekiplerince saldırgan gözaltına alınırken, yaralı avukat Arslan ise ambulansla Gebze’de bulunan özel bir hastaneye kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan avukat Arslan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Genç avukatın, İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesinde yaşadığı ve nişanlı olduğu öğrenildi. Zanlı Yavuz Yazıcı ise sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, cezaevine konuldu.
Karar duruşması
Zanlı Yavuz Yazıcı, bugün son kez hakim karşısına çıktı. Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya birçok ilin baro başkanı, öldürülen Ersin Arslan’ın yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Sanık ise duruşmaya SEGBİS sistemiyle katıldı. Duruşmada iddia makamı geçen celsede verdiği mütalaayı tekrar etti.
Sanık Yazıcı: "Perişan oldum"
Duruşmaya katılan avukatların savunmalarına katılmadığını söyleyen sanık Yavuz Yazıcı, "Sanki olay yerindeymiş gibi konuşuyorlar. Ben 2 bin 500 TL için bir insanı öldürecek değilim. 2 bin 500 TL için bir insanı öldürmek bu kadar kolay mı? 2 bin 500 TL için bir insan ölmez, 100 bin TL için de ölmez, 200 bin için de ölmez. Talihsiz bir şekilde gerçekleşen olay oldu. Ben pişmanım, her iki tarafın da ailesi perişan oldu. Ben de perişan oldum" dedi.
"Kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum"
Mart ayından bu yana cezaevinde tutuklu bulunduğuna değinen sanık Yazıcı, "Bu kadar kısa sürede yargılanmayı kabul etmiyorum. Burada şahit olduğumuz değişik suçlardan yatan insanlar var. Benim olayımda adil bir yargılama olmadığını düşünüyorum" diye konuştu.
Sanık avukatı: "Korkutmak amacıyla ateş ettiği kanaatindeyiz"
Yavuz Yazıcı’nın avukatı ise sanığa hatalı mahkumiyet kararı verilmemesi için ek süre talep ettiklerini belirterek, "İcra takiplerinde ev haczi son uygulanacak usul iken maaş haczi, araç bağlama, banka hesaplarında bloke koyma yapılmadan direkt ev haczine çıkılmasını hatalı bulmaktayız. 2 bin 500 TL’lik bir parayı zaten aracı yakalasalar, araç 2 gün bağlı kalsa ev haczi yapılmaksızın tahsil edilebilirdi. Müvekkilimizin usule aykırı olarak vekaletsiz avukatın yaptığı icra takibini engellemek amacıyla korkutmak kastıyla hedef gözetmeksizin ateş ettiği kanaatindeyiz. Şöyle ki, müvekkilimiz maktulün hastaneye kaldırılması ve teslim olmak amacıyla polise de haber vermiştir" dedi.
"Karar vermeksizin bu suçu işlemiştir"
Haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulanmasını talep eden sanık avukatı, "Fail, suç işleme yönünde önceden karar vermeksizin dışarıdan gelen etki ile bu suçu işlemiştir. 40 günlük süreçte 2 defa ev haczine gelinmesi, en az 3-4 defa telefon görüşmesi yapılması, müvekkilimizin her ne kadar ifadesine itibar edilmese de “donuna kadar alırız” cümlesinin kullanılması psikolojik durumunun oluşturduğu duygularla bu olayın meydana gelmesine sebep olmuştur" diye konuştu.
Müşteki avukatı: "Kabul etmiyoruz"
Müşteki avukatı ise şu ifadeleri kullandı:
"Olay yerinde bulunan tanıklar maktul tarafından herhangi bir şekilde haksız tahrik oluşturacak bir davranışın bulunmadığını söylediler. Hükme esas alınamayacak ve iftira niteliğinde olan bu söylemleri katılanlar olarak kabul etmiyoruz" şeklinde konuştu.
Sanık: "Biz namus şeref için yaşarız"
Kasıtlı ateş etmediğini, rastgele korkutma amacıyla ateş ettiğine değinen sanık, savunmasına şöyle devam etti:
"Ben silahı namluya verip gelmedim. Yaptığım olay bağışlanacak bir olay değil, pişmanım. Allah’ın verdiği canı ondan başkası alamaz. Allah’ın huzurunda ne cevap vereceğim ben onu da düşünüyorum. Her iki aileyi de perişan ettim. Keşke zamanı geri getirebilsem ve bu olay olmasa. Ancak ne yazık ki geri getiremiyorum. Bunun daha da ötesi yok, milyonlarca pişmanım. Keşke o kelimeyi kullanmasaydı, biz namus şeref için yaşarız. Ailemin yanında keşke bana “tecavüz bizim işimiz” demeseydi, o zaman iki tarafta üzülmeyecekti. Ben sanık olmayacaktım"
Son söz: "Milyonlarca pişmanım"
Sanık son sözünde de "Milyonlarca pişmanım, pişmanım, pişmanım" dedi.
Savunmaların ardından kararını açıklamayan mahkeme heyeti ise sanığa haksız tahrik indirim uygulanmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.
Baro Başkanı Durakoğlu: "İstediğimiz ceza verildi"
Duruşma sonrası basın açıklaması yapan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, istedikleri cezanın verilmesini sağladıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:
"Zanlıya ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi, haksız ve diğer indirimler de uygulanmadı. Bu kuşkusuz Ersin Arslan’ı geri getirmeye yetmiyor. Onun isminin yaşatılmasına yönelik yaptığımız çalışmalar ve anma törenlerimiz uzun yıllar devam edecek. Yargı sürecine ilişkin geldiğimiz noktada adına zafer diyemediğimiz bir büyük kazancı sağlamış olmamıza rağmen bugün en azından kendi açımızdan sorunu bir ölçüde izah edebildiğimiz bir noktadayız. Bir avukatın öldürülmesi sıradan bir olay değildir. Bir avukatın öldürülmesi ceza mahkemelerinde yapılan yargılanmalara benzer yargılamalar değildir. Bir avukatın öldürülmesi, sadece bir avukatın öldürülmesi değildir. Bir avukatın öldürülmesi bir kişinin yaşamını yitirmesinden ibaret değildir. Bir avukatın öldürülmesi bütün avukatların öldürülmeye çalışılmasıdır. Bir avukatın öldürülmesi, yargının en temel olgularından birisi olan savunmanın ortadan kaldırılması, bir ülke de insanların soluklarının kesilmesi demektir, yıllarca bunu anlatmaya çalıştık. Bunun karşılığının bugün yargıda verilebilmiş olmasını, bir başarı olarak görsek bile bizim açımızdan asıl önemli olan toplumumuzun bunu algılayabilmesinin sağlanmasıdır. Şuana kadar çok meslektaşımızı kaybettik, Ersin Aslan bunlardan sonuncusu oldu ama maalesef biliyoruz ki bu son olmayacak. Ama en azından bunun son olmasını sağlayabilecek bütün yargı güçlerinin yanımızda olduğunu görmek, bizi teselli ediyor"
Hibya Haber Ajansı (HHA), Beyaz Haber Ajansı (BHA), Igfa Haber Ajansı (IGF) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.