Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi

Tarih (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.09.2020 - 17:26, Güncelleme: 22.09.2020 - 17:26 7051+ kez okundu.
 

Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi

Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi Prof Dr Oktay Sinanoğlu ile yapılan bir televizyon söyleşisine telefonla bağlanan Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın aktardığı olay, çok daha ilginç ve günümüzdeki yöneticilerin ders almaları gereken ibret verici tarihi bir olaydır.     Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra ilk yurt içi ziyaretini Çanakkale’ye yapan  ve büyük bir coşkuyla karşılanan Atatürk caddelerde, Viktor’un Şaraphanesi,  Jeksın’ın bilmem nesi gibi birkaç tane yabancı işyeri adı görünce, Konuşması için  hazırlanan kürsüye çıkıp; ‘Biz Çanakkale’de 300 bin şehidi bunlar için mi verdik?’  demiş ve konuşmasını yapmadan arabasına binerek Ankara’ya dönmüştür.        Acaba, Atatürk, kurduğu devletin caddelerinde bugünkü DİL KATLİAMINI görseydi, ‘Yakın bu caddeleri’ der miydi demez miydi bilinmez, ancak büyük bir olasılıkla, belki caddeleri değil, ama tabelaları yakın diyebilirdi. [caption id="attachment_11850" align="aligncenter" width="650"] Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi[/caption] Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi      Artık her Türk yurttaşı şu hazin gerçeği görmek zorundadır; Türkiye’de Atatürk’ten sonra, başlatılan dil ve kültür yozlaşması süreci Osmanlı’yı yıkıma götüren süreçten daha kapsamlı, derin ve tehlikeli bir süreçtir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar gelen süreçteki dil yozlaşması, daha çok yöneticiler ve aydınlar düzeyinde kalmış, köye kırsala çok fazla yayılmamıştı. Oysa bugünkü yozlaşma, ekonomik, siyasi, ticari vb dayatmalarla yürütülen açık bir saldırı niteliğindedir. Ve iletişim, ulaşım araçlarının gelişmesiyle, Türkçeye yönelik saldırı, halkın dilini de hedefe koymuş ve içerdeki bazı resmi ya da özel kişi ve kuruluşların, ihmali ve özentiyi de aşan gafletlerinden dolayı, kırsaldaki dili de bozulma sürecine sokmuştur. Yani, Türkiye’de, köylerdeki insanları da önüne katıp sürükleyen bir yozlaştırma fırtınası estirilmektedir. İşte bunun için, eğer bu süreç durdurulmazsa, yeni bir dil devrimi bile yapmak gerektiğinde, kırsaldan alınacak temiz bir Türkçe de kalmayacaktır. Fuat DUYMAZ - Dil Giderse Ne Devlet Kalır Ne Millet - Kamer Yayınları 2. Baskı - Sayfa 142
Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi Prof Dr Oktay Sinanoğlu ile yapılan bir televizyon söyleşisine telefonla bağlanan Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın aktardığı olay, çok daha ilginç ve günümüzdeki yöneticilerin ders almaları gereken ibret verici tarihi bir olaydır.     Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra ilk yurt içi ziyaretini Çanakkale’ye yapan  ve büyük bir coşkuyla karşılanan Atatürk caddelerde, Viktor’un Şaraphanesi,  Jeksın’ın bilmem nesi gibi birkaç tane yabancı işyeri adı görünce, Konuşması için  hazırlanan kürsüye çıkıp; ‘Biz Çanakkale’de 300 bin şehidi bunlar için mi verdik?’  demiş ve konuşmasını yapmadan arabasına binerek Ankara’ya dönmüştür.        Acaba, Atatürk, kurduğu devletin caddelerinde bugünkü DİL KATLİAMINI görseydi, ‘Yakın bu caddeleri’ der miydi demez miydi bilinmez, ancak büyük bir olasılıkla, belki caddeleri değil, ama tabelaları yakın diyebilirdi. [caption id="attachment_11850" align="aligncenter" width="650"]Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi[/caption]

Atatürkün Yabancı İşyeri Adlarına Tepkisi

     Artık her Türk yurttaşı şu hazin gerçeği görmek zorundadır; Türkiye’de Atatürk’ten sonra, başlatılan dil ve kültür yozlaşması süreci Osmanlı’yı yıkıma götüren süreçten daha kapsamlı, derin ve tehlikeli bir süreçtir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar gelen süreçteki dil yozlaşması, daha çok yöneticiler ve aydınlar düzeyinde kalmış, köye kırsala çok fazla yayılmamıştı. Oysa bugünkü yozlaşma, ekonomik, siyasi, ticari vb dayatmalarla yürütülen açık bir saldırı niteliğindedir. Ve iletişim, ulaşım araçlarının gelişmesiyle, Türkçeye yönelik saldırı, halkın dilini de hedefe koymuş ve içerdeki bazı resmi ya da özel kişi ve kuruluşların, ihmali ve özentiyi de aşan gafletlerinden dolayı, kırsaldaki dili de bozulma sürecine sokmuştur. Yani, Türkiye’de, köylerdeki insanları da önüne katıp sürükleyen bir yozlaştırma fırtınası estirilmektedir. İşte bunun için, eğer bu süreç durdurulmazsa, yeni bir dil devrimi bile yapmak gerektiğinde, kırsaldan alınacak temiz bir Türkçe de kalmayacaktır. Fuat DUYMAZ - Dil Giderse Ne Devlet Kalır Ne Millet - Kamer Yayınları 2. Baskı - Sayfa 142
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, ingiltere aile birleşimi sınavı