Atatürk ve Müzik

Yazarlar (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.12.2018 - 19:29, Güncelleme: 24.12.2018 - 19:29 3088+ kez okundu.
 

Atatürk ve Müzik

Atatürk ve Müzik 22 Ağustos 1924… Cumhuriyetin ilanından henüz 10 ay bile geçmemişti… Milli Eğitim Bakanı Vasıf Bey, Mustafa Kemal’i Ankara’da toplanacak olan “Muallimler (Öğretmenler) Kongresi”ne davet etmek üzere ziyarete gitmişti… Mustafa Kemal daveti kabul edip “Okullarda müzik dersi okutuluyor ama müzik öğretmenimiz yok.  Bütçeye ödenek konmuştu… Müzik çok önemli bir sanat dalı… Türkülerimizi, oyun havalarımızı okullarımıza sokmamız lazım… Çocuklarımız şarkılar söylesin, birlikte eğlensin, hayatın coşkusunu tatsın…” diyerek müziğe olan ilgisini daha o gün belirtmişti… Ve aynı yılın 1 Eylül’ünde Musiki Muallim Mektebi kuruldu… 1938 yılında Devlet Konservatuvarına dönüşen okul bugün Mamak Kültür Merkezi olarak kullanılıyor…                                        *** Mızıka-i Humayun 1826 yılında, 2. Mahmut’un Mehterane Hakani’yi kapatması üzerine İstanbul’da kurulmuş bir müzik okuluydu… Okulun Yöneticiliğine getirilen İtalyan Donizetti’nin yaptığı ilk iş öğrencilere batı notasını öğretmek olmuştu… (Buradan anlıyoruz ki “nota” bilgisi ülkemize ilk kez 1826’da girmişti…) Yine 1924 yılında, Mustafa Kemal’i talimatıyla Ankara’ya taşınan bu okulun bugünkü adını biliyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO)…                                        *** Atatürk’ün müziğe katkısı bunlarla sınırlı değildi… 1937 yılında Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü açıldı… 1938 yılında Askeri Müzik Okulu kuruldu… Türk Beşlerini oluşturan sanatçılardan Ulvi Cemal Erkin 1925 yılında Paris’e; Hasan Ferit Alnar 1927 yılında Viyana’ya; Cumhuriyet tarihimizde ilk operayı besteleyen ve ilk Devlet Sanatçısı unvanını taşıyan Ahmet Adnan Saygun 1928 yılında Paris’e; Necil Kazım Akses 1926 yılında Viyana’ya gönderildi… “Birer kıvılcım olarak gittiler… Sanatın birer ateş topu olarak döndüler…”                                        *** Her alanda yaptığı devrimler hızla sürerken Atatürk, müzik konusunda da büyük bir devrim yapmış, çok sesli müziği yaşamımıza katmıştı…‘’Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir’’ sözü müziğe ne denli önem verdiğinin bir göstergesiydi… Atatürk müzik devrimini şöyle özetlemişti: ‘’Amaç, Türk müziğini kendisine özgü geleneksel yapısı içinde, üslup ve biçim özelliğini değiştirmeden geliştirmek ve çağdaş bir yapıya kavuşturmak, ulusal müziğin özünü koruyarak geliştirmek…” Yani uygar tekniklerle “Ulusal Müzik”, yaratmak… Ve ilk sonuç, Ahmet Adnan Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu” olmuştu… Atatürk’ü dünya lideri yapan şey, tarihte hiçbir liderin yapamadığı şeydi… Köle bir toplumdan müzikten edebiyata; resimden şiire kadar her sanat dalında “Ulusal Bilinç” sahibi bir toplum yaratmak…                                                                   *** Atatürk hiçbir zaman kendisi için “Ben bir dünya lideriyim” demedi… Çevresindeki insanlar da demedi… Ama bütün dünya onu bir dünya lideri olarak gördü, tanıdı, tanıttı… Gerçek bir dünya lideri olarak tarihe geçmeniz için, yaptığınız devrimlere, dünya barışına yaptığınız katkılara bakılır… Devrimci bir liderin yaptıklarını yıkmaya çalışarak, önüne gelenle kavga ederek kendisini dünya lideri olarak göstermeye çalışanlar ise tarihe ancak karşı-devrimci unvanıyla geçmiştir… Bundan hiç kimse kuşku duymasın… Ertuğrul Filizay Twitter @ yaziIif_ Körleşme isimli yazım için TIKLAYIN

Atatürk ve Müzik

22 Ağustos 1924… Cumhuriyetin ilanından henüz 10 ay bile geçmemişti… Milli Eğitim Bakanı Vasıf Bey, Mustafa Kemal’i Ankara’da toplanacak olan “Muallimler (Öğretmenler) Kongresi”ne davet etmek üzere ziyarete gitmişti…

Mustafa Kemal daveti kabul edip “Okullarda müzik dersi okutuluyor ama müzik öğretmenimiz yok.  Bütçeye ödenek konmuştu… Müzik çok önemli bir sanat dalı… Türkülerimizi, oyun havalarımızı okullarımıza sokmamız lazım… Çocuklarımız şarkılar söylesin, birlikte eğlensin, hayatın coşkusunu tatsın…” diyerek müziğe olan ilgisini daha o gün belirtmişti…

Ve aynı yılın 1 Eylül’ünde Musiki Muallim Mektebi kuruldu… 1938 yılında Devlet Konservatuvarına dönüşen okul bugün Mamak Kültür Merkezi olarak kullanılıyor…

                                       ***

Mızıka-i Humayun 1826 yılında, 2. Mahmut’un Mehterane Hakani’yi kapatması üzerine İstanbul’da kurulmuş bir müzik okuluydu… Okulun Yöneticiliğine getirilen İtalyan Donizetti’nin yaptığı ilk iş öğrencilere batı notasını öğretmek olmuştu… (Buradan anlıyoruz ki “nota” bilgisi ülkemize ilk kez 1826’da girmişti…)

Atatürk ve Müzik

Yine 1924 yılında, Mustafa Kemal’i talimatıyla Ankara’ya taşınan bu okulun bugünkü adını biliyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO)…

                                       ***

Atatürk’ün müziğe katkısı bunlarla sınırlı değildi… 1937 yılında Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü açıldı… 1938 yılında Askeri Müzik Okulu kuruldu…

Türk Beşlerini oluşturan sanatçılardan

Ulvi Cemal Erkin 1925 yılında Paris’e;

Hasan Ferit Alnar 1927 yılında Viyana’ya;

Cumhuriyet tarihimizde ilk operayı besteleyen ve ilk Devlet Sanatçısı unvanını taşıyan Ahmet Adnan Saygun 1928 yılında Paris’e;

Necil Kazım Akses 1926 yılında Viyana’ya gönderildi…

“Birer kıvılcım olarak gittiler… Sanatın birer ateş topu olarak döndüler…”

                                       ***

Her alanda yaptığı devrimler hızla sürerken Atatürk, müzik konusunda da büyük bir devrim yapmış, çok sesli müziği yaşamımıza katmıştı…‘’Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir’’ sözü müziğe ne denli önem verdiğinin bir göstergesiydi…

Atatürk müzik devrimini şöyle özetlemişti: ‘’Amaç, Türk müziğini kendisine özgü geleneksel yapısı içinde, üslup ve biçim özelliğini değiştirmeden geliştirmek ve çağdaş bir yapıya kavuşturmak, ulusal müziğin özünü koruyarak geliştirmek…”

Yani uygar tekniklerle “Ulusal Müzik”, yaratmak…

Ve ilk sonuç, Ahmet Adnan Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu” olmuştu…

Atatürk’ü dünya lideri yapan şey, tarihte hiçbir liderin yapamadığı şeydi… Köle bir toplumdan müzikten edebiyata; resimden şiire kadar her sanat dalında “Ulusal Bilinç” sahibi bir toplum yaratmak…                           

                                       ***

Atatürk hiçbir zaman kendisi için “Ben bir dünya lideriyim” demedi… Çevresindeki insanlar da demedi… Ama bütün dünya onu bir dünya lideri olarak gördü, tanıdı, tanıttı…

Gerçek bir dünya lideri olarak tarihe geçmeniz için, yaptığınız devrimlere, dünya barışına yaptığınız katkılara bakılır…

Devrimci bir liderin yaptıklarını yıkmaya çalışarak, önüne gelenle kavga ederek kendisini dünya lideri olarak göstermeye çalışanlar ise tarihe ancak karşı-devrimci unvanıyla geçmiştir…

Bundan hiç kimse kuşku duymasın…

Ertuğrul Filizay

Twitter @ yaziIif_

Körleşme isimli yazım için TIKLAYIN

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, izmir spotçu, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, ingiltere aile birleşimi sınavı