Arıburnu Kahramanı Atatürk'ün basına yansıyan ilk izlenimleri
Arıburnu Kahramanı Atatürk'ün basına yansıyan ilk izlenimleri
Savaş sırasında cepheye giden Tanin Gazetesi'nin muhabiri Uşakizade Ali Ekrem Bey, Arıburnu Kahramanı Atatürk'ün cephedeki ilk izlenimlerini yaptığı röportajla kaleme aldı.
MEHMET BAYER - 28/04/2023 - HİBYA - Çanakkale Kara Savaşları sırasında inisiyatif kullanıp, aldığı kritik kararlarla düşman askerinin Gelibolu Yarımadası'ndan geçmesine imkan tanımayan Mustafa Kemal Atatürk, tüm dünyaca Türk ulusunun kurtarıcısı olarak tanındı.
Çanakkale Savaşları Enstitüsü Araştırmacısı Didem İlkem Cumalı, HİBYA'ya yaptığı açıklamada, Çanakkale cephesine farklı gazetelerden 6 savaş muhabiri gönderildiğini, bunların Hüseyin Kazım Bey, Kalcızade Mehmet Agah Bey, Kemaleddin Şinasi Bey, Cemil Hakkı Bey, M. Burhaneddin Bey ile Uşakizade Ali Ekrem Bey olduğunu anımsattı.
Bu savaş muhabirlerinden yalnızca birinin, daha sonra ''Anafartalar Kahramanı'' olarak tarihe kazınacak kumandan olan Mustafa Kemal Atatürk ile ilk röportajı yaptığını, onunla siperler arasında dolaşarak, karargahında misafir edildiğini, bu kişinin de Tanin Gazetesi'nin savaş muhabiri Uşakizade Ali Ekrem Bey olduğuna işaret eden Cumalı, izinlerin ardından soluğu Çanakkale cephesinde alan Ali Ekrem Bey'in mesleğini en iyi şekilde yerine getirme arzusuyla düşmana en yakın mevzide bulunmayı talep ettiğini bildirdi.
Cumalı, Ali Ekrem Bey'in Tanin Gazetesi'nde cepheden izlenimlerini aktardığı ilk yazısının 31 Mayıs 1915'te ''Çanakkale mektupları 1'' başlığıyla yayımlandığını, bu yazısında sıhhiye çadırları arasında gezerken dikkatini çeken çuval yığınlarının esasen erzak çuvalları olduğunu ve içlerinde bulunan kuruyemiş, çay, şeker, konserve, çekirdeksiz üzüm, çiroz gibi besin maddelerinin çeşitliliğinden dolayı hayrete düştüğünü tüm okuyucularına ilettiğini söyledi.
Böylece halkın, Çanakkale cephesinde kendileri için cansiperane savaşan askerlerinin durumlarının iyi olduğunu bileceğini dile getiren Cumalı, ''Cephede gördüklerini, acımasız savaş ortamının kendisine hissettirdiklerini elinden geldiğince satırlarına döken Ali Ekrem Bey, ilerleyen günlerde gazeteciliğe ve savaş muhabirliğine başladığından beri en önemli röportajını yapacaktı. Tanin Gazetesi'nde 21 Temmuz 1915 tarihinde yayımlanan mektubunda 'İngilizlere ilk darbeyi vurmuş, karaya çıkan düşman kuvvetlerini bir hamlede denize dökme şerefini kazanan kumandan' sözleriyle övgüyle bahsettiği kumandan Mustafa Kemal (Atatürk) Bey'den başkası değildi.'' dedi.
Cumalı, Ali Ekrem Bey'in, onunla geçirdiği iki günü mektubunda yazarken Mustafa Kemal'den basında ilk defa kendisinin bahsettiğinden ve bu anının düşündüğünden daha değerli olduğundan habersiz olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
''Ali Ekrem Bey, 'Çanakkale mektupları', 'Ateş hattında bir gece' başlığıyla yayımlanan ve Türk basınında Mustafa Kemal Bey'in ilk defa anlatıldığı bu mektubunda bulundukları karargahtan hayret ve övgüyle bahsetmişti. Mustafa Kemal Bey, çadırının girişini oluşturan çardağı, tüfek, bomba, süngü gibi düşmandan aldığı savaş ganimetleriyle adeta bir müze haline getirmişti. Çadırının içi ise Ali Ekrem Bey'in şaşkınlığını arttırmıştı. Bu çadır, savaş alanlarında bulunan sıradan çadırlara asla benzemiyordu. Camlı kapılar, duvarlarda seccadeler, koltuklar, sandalyeler...Çadırın dizaynı Ali Ekrem Bey'e tek bir şey anlatıyordu, kumandan, düşmana buradan geçit vermeyeceğine emindi.''
Mustafa Kemal, siperde Sivastopol Marşı'nı çaldırıyor
Mevcut literatürde, özellikle Hüseyin Cahit'in aktardığı verilere dayalı olarak Mustafa Kemal'in düşmanın hıncını üzerine çekmek için karargahının yanında mızıka çaldırdığının bilindiğini aktaran Cumalı, ''Bu duruma, cepheyi gezmeye gelen edebi heyet de şahit olmuştu. Mızıka sesinin ne olduğu sorulduğunda ise bunun 'Carmen opereti' olduğu ifade edilmişti. Ancak, Ali Ekrem Bey’in 'bir komutan' olarak tarif ettiği Mustafa Kemal, sadece Carmen opereti çaldırmıyordu. Bir de Sivastopol Marşı vardı.'' ifadesini kullandı.
Didem İlkem Cumalı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ali Ekrem Bey, övgülerle bahsettiği Mustafa Kemal Bey'in yanında olmanın ve onun çadırının yerleşim şeklinin hayret verici etkisini üzerinden atamamıştı ki 'Sivastopol'un önünde' isimli marşın ezgilerini duydu. Bandonun ilk nağmelerine çok geçmeden top seslerinin eşlik ettiğini de duyunca en kısa sürede sebebini öğrenmeye çalıştı. Mustafa Kemal Bey, askerlerine yemekleri esnasında bando çaldırıyor ve bu durum düşman kuvvetlerini kışkırtarak onların da top atışlarıyla karşılık vermesine sebep oluyordu. Akşam vaktinde siperler arasındaki teftişe katılan Ali Ekrem Bey, Mustafa Kemal Bey'in tüm askerlerinin ismini bildiğini, hal ve hatırlarını sormadan yanlarından ayrılmadığını fark etti. Siperleri gezerken Mustafa Kemal'in askerleri ile konuşmalarına da şahit olmuştu. Mustafa Kemal, hem Ali Ekrem Bey'e siperleri gezdiriyor hem de siperlere ismini veren Çanakkale kahramanlarından söz ediyordu. Ancak, askerleriyle kurduğu diyalogda yeni kahramanların onlar olacağını söylüyordu. Mustafa Kemal, 'Şimdi Mehmet Çavuş siperindeyiz. Fakat emin olunuz ki bu kahramanlar da kendi isimlerine birer siper izafe edeceklerdir' sözleriyle hem askerlerine duyduğu güvenden, hem de kahramanlıklarından hiç şüphe duymadığını gözler önüne seriyordu.''
Tanin Gazetesi'nde geçirdiği 6 ayın Ali Ekrem Bey'e yalnızca savaş muhabirliği tecrübesini ve Mustafa Kemal ile tanışma şerefini kazandırmadığına değinen Cumalı, bunun gazetecilikte emin adımlarla yürümesini sağlayacak güzide isimleri de hayatına kattığını kaydetti.
Hibya Haber Ajansı
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.