Ademoğlu Neredeydin
Ademoğlu Neredeydin
Heinrich Böll 1917 yılında Köln’de doğdu… 1924 yılında okula başladı…
Ademoğlu Neredeydin 1937 yılında liseyi bitirdi… Bir yıl kitap satıcılığı eğitimi aldı… 17 yaşında şiir yazmaya başladığında hiç kimse onun ilerde, 1972 Nobel Edebiyat Ödülü kazanacağını bilmiyordu… 19 yaşında tanıştığı ceylan gözlü sevgilisi Annemarie Cech ile evlendiğinde 25 yaşındaydı… Böll 1939 yılında askere alındı… Piyade olarak cepheden cepheye gönderildi… 4 kez yaralandı…1945 yılında 5 ay süreyle savaş esiri oldu… Savaş sonrası Köln’e döndü ve üniversite eğitimini sürdürdü… 1947 yılında İlk öyküsü “Haberci” nin yayınlanmasından hemen sonra ilk romanı “Ademoğlu Neredeydin” yayınlandı… Bu romanını “Ve O Hiçbir Şey Demedi” izledi… Sonra da büyük bir ustalıkla yazdığı öyküler, romanlar ve tiyatro oyunları edebiyat dünyasını kökünden sarstı… Bunun nedeni, savaşı gerçekten yaşamış bir kişi olarak birçok yapıtında savaşın acımasızlığını büyük bir ustalıkla okuyucuya aktarmasıydı… Bakın, “Trenin Tam Saatiydi” romanında bir bölüm var… Kısaca özetlersek; Alman’ların yenilgiyle tanışmaya başladığı günlerde, genç bir Alman eri cepheye katılmak için emir alır. Ölüme gittiğini saplantı haline getiren er, bindiği trenin istasyonda beklediği saatlerde, bir randevu evinde genç bir kızla buluşur. Er ne kadar zoraki bir askerse genç kız da öylesine zoraki bir kiralık kızdır. İkisi arasındaki ilişki, bir cinsel buluşma olmaktan çıkıp gerçek bir sevgiye dönüşür. Ne var ki, erin alınyazısı olarak kabullendiği ölüm saati (trenin cepheye kalkış saati) yaklaşmaktadır...
***
Böll “Ademoğlu Neredeydin” romanında, savaşın sadece cephelerde yaşanmadığını, tam aksine insanoğlunun en derinlerine bir mızrak gibi saplandığını anlatıyor…
Nakledilemeyen yaralılar ve hastalar…
Hasta toplama istasyonu olarak kullanılan bir kız okulunda bir er ile genç bir Yahudi kız… Farklı vagonlara tıkılıyorlar… Kızın vagonu, sonu baştan belli olan toplama kamplarından birine doğru hareket ederken, erin vagonu da cepheye, belki de kızla aynı kaderi paylaşmaya doğru yol alıyor…
Romanın en etkileyici paragraflarından biri şöyle:
“Mermiler vınlayarak kıl payı farkla yanından, üzerinden geçiyordu. Arkasında camlar şangırdıyor, ahşap binalar parçalanıp birbirinden ayrılıyor, evin birinde bir kadın haykırıyor, çevresinde sıva topakları ile kalas parçaları uçuşuyordu… Yattığı yerde kaldı, bir an için bütün yaşantısı döndü dolaştı gözlerinin önünde … Bir mermi gelip bir samanlığın çatısındaki kalasa çarptı, büyük bina saman balyalarıyla birlikte Greck’in üzerine yıkıldığı sırada o hala ağlıyordu.” Romanı bitirdiğinizde Böll’ün insanlığa o muhteşem sorusunu yönelttiğini anlıyorsunuz: “Faşistler savaşı örgütlerken, o büyük cinayetleri adım adım hazırlarken sen neredeydin ey ademoğlu?”
***
Yazımızı Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü sözüyle noktalayalım: “TBMM Hükümeti’nin ordusu, istilalar yapmak veya … Saltanatlar kurmak için şunun bunun elinde ihtiras aleti olmaktan uzaktır. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.”
Barış ve kardeşlik dolu bir ülkeye ve dünyaya kavuşmak umuduyla…
Ertuğrul Filizay Twitter @ErtugrulFilizay
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.