Temel Sağıroğlu
Köşe Yazarı
Temel Sağıroğlu
 

Yersen Halkın İradesi

Halkın iradesi söylemleri artık gerçekten kabak tadı vermeye başladı Aslında kafası çalışan herkes iradenin hiçbir şey ifade etmediğini gayet iyi biliyor. Buna rağmen gerçekleri kabul etmek yerine kendilerini aldatarak umutlarını sürdürmeye devam ediyorlar.   Daha da ilginç olanı ise, hiçbir anayasal hakkını kullanamayan, kullanmak istediğinde maaşını vergileriyle ödediği asayiş birimleri tarafından dövülerek yerlerde sürüklenen,  tutuklanıp hapse atılan bu halkın %95'i beş yılda bir kere sandık başına giderek oy kullanmanın demokrasi olduğunu zannediyor. Aklıma iktidarsız fakat kurnaz delikanlı ile güzel ama çok saf kızın öyküsü geldi. Tarzım olmasa da affınıza sığınarak sizlerle paylaşmak istiyorum. ** Derler ki... Köyün birinde iktidarsız ama tilki kadar kurnaz bir delikanlı yaşarmış. Evlilik vakti gelince epeyce bir süre direndikten sonra veannesine demiş ki;   -"Güzel çirkin farketmez, bana öyle bir kız bulun ki cinsellik hakkında hiçbir şey bilmesin çünkü bilmesi gereken her şeyi ona ben öğreteceğim"   Delikanlının annesi yıllarca aramış ve nihayetinde uzak bir köyden böyle birini bulmuş. Düğün dernek derken gerdeğe girmişler Delikanlı kızın omuzuna vurarak saymaya başlamış   -"Bir/iki/üç/dört/beş" Sonra demiş ki ; -" Bak bugün 5 kere gerdeğe girdik, haydi şimdi uyuyalım"   Günler, haftalar, aylar derken 5 yıl böylece geçmiş. Köyün has delikanlısı olarak bilinen adamın çocuğu olmayınca köyde herkesi bir merak sarmış. Dualar, muskalar, kocakarı ilaçları da fayda etmeyince kızı ve delikanlıyı bir doktora götürmeye karar vermişler.   Delikanlı bu öneriyi şiddetle reddetmiş. Aile hiç değilse kızı delikanlının haberi olmadan doktora göstermeye karar vermiş ve köyün muhtarına gitmişler.   -" Aman muhtar emmi, ocağına düştük senin araban var. Bizim oğlan sabah tarlaya gittiğinde sen gel ve Allah rızası için şu gelini kimsenin haberi olmadan şehirde ki bir doktora göster, ilaçlarını al gel" demişler.   Muhtar kızı yanına almış ve yola çıkmış. Bir süre geçtikten sonra kıza sormuş: "- Siz çocuk yapmak için gereken çabayı gösteriyor musunuz? Kız utana sıkıla cevap vermiş: "-Hiç göstermez olurmuyuz muhtar emmi her gece en az 5 defa o çabayı gösteriyoruz."   Muhtar içinden "vayyy beee analar ne delikanlılar doğuruyor" demiş. Ama içine de bir şüphe düşünce gayri ihtiyari sormuş: "-Siz sabaha kadar uyumuyor musunuz?"   Güzeller güzeli saf kız: "Olurmu muhtar emmi bir dakika bile sürmüyor. Sonra hemen uyuyuyoruz.   Muhtar iyice şüphelenerek: -Nasıl yani" demiş Kız muhtarın omuzuna vurarak saymaya başlamış -"Bir/iki/üç/dört/beş böyle yapıyoruz işte muhtar emmi "   Muhtar neler olduğunu anlamış. Arabayı müsait bir yerde durdurarak kıza nasıl çocuk yapılması gerektiğini uygulamalı şekilde bir güzel gösterdikten sonra demiş ki:   "-Şimdi eve dönüyoruz. Doktorun muayene ettiğini senin bir sorunun olmadığını söyleyeceğiz. Sende akşam kocan ile yatağa girdiğinde az önce sana öğrettiklerimi yapacaksın tamam mı? " diye tembihte bulunmuş.   Eve dönmüşler. Akşam olmuş iktidarsız delikanlı tarladan dönüp yemeğini yedikten sonra çayını da içerek yatak odasına geçmiş. Kız da yanına gelmiş. Kurnaz delikanlı elini kızın omuzuna doğru uzatmış ve tam saymaya başlarken kız;   "-Dur, sahtekarlık yapma. Bu şekilde 5 kere olmasına hiç gerek yok. Muhtar emmim gibi yap, bir kerede temiz yap" demiş. **   Demem o ki; 5 yılda bir demokrasi var diye milyonlarca insanı sandık başına getirmenize hiç gerek yok. Bir kere yapın ve çıkın deyin ki: Türkiye Cumhuriyeti artık Laik Demokratik Hukuk Devleti değil, otokrasi ile yönetilen bir parti devletidir.   Dikkat ettiniz mi? Her kaybedilen seçimden sonrada bir günah keçisi ilan ediliyor. Bu seçimin günah keçileri ise yurt dışında oy verenler ve oy vermeye gitmeyen seçmenler. Oysa adil bir seçim olmadığını, yüzde yüz katılım olsa dahi yinede bir şekilde muhalefetin hezimeti ile sonuçlanacağını herkes biliyor.   Seçmen neden sandığa gitmedi? Aslında cevabını herkesin bildiği çok basit bir sorudur. Seçmen sandığa gitmedi ise bunun tek sorumlusu kendi seçmenini kendi eliyle pasifize eden ana muhalefet partisi, yani neden sandığa gitmediniz diyenlerin bizatihi kendileridir.   Seçmen: "Cumhurbaşkanının diploması yok. Yasal olmayan bir makamda oturuyor araştırın" dedi... "Yok. Ne gereği var, bir sonuç alamayız" diye cevap verildi.   Seçmen, "Referandumda tüm kanun ve yasalara aykırı bir şekilde 2.5 milyon geçersiz oy  geçerli sayıldı. Kabul etmeyin, gerekirse sokağa çıkalım" dedi. "Sakın yapmayın ve evinizden çıkmayın. onlarda zaten bunu yapmanızı bekliyor" diye cevap verildi   Seçmen, "Bir zarftaki 4 oydan üçü doğru, biri yanlış olur mu? Bunlar bizleri aptal yerine koyuyor, YSK ya yürümek istiyoruz" dedi. "Gerek yok. Seçimi nasıl olsa kazanırız, siz sandıklara sahip çıkın yeter" diye cevap verildi.   Seçmen, "Mevcut Cumhurbaşkanı anayasaya karşı gelme suçu işleyerek üçüncü defa aday oluyor, karşı koyalım" dedi. "Hiç önemli değil, bırakın girsin, biz nasıl olsa kazanacağız siz oy verin yeter" diye cevap verildi.   Ve finalinde de... Seçimleri kazanırsak kimse evinden çıkıp sevinç gösterileri yapmasın" denilerek seçmenin direnç tabutuna son çivide çakılmış oldu. Seçmen hakkını aramak istediğinde devamlı korkutulunca, parti ile olan aidiyet duygusunu yitirdi. Hırsı ve mücadele gücünü kaybetti. İnancı kırıldı, özgüveni ile birlikte umudunu da tüketti.   Sonuç: Ana muhalefetin eseri sekiz milyondan fazla pasifize edilmiş insanın vermediği oylar ile, yılda bir kereliğine 15-20 gün tatile gelen insanların verdiği oylar sonucunda 85 milyon insan ve 100 yıllık cumhuriyetin kaderi belirlendi. Peki bu 8 milyon insan sandığa giderek oy verseydi sonuç değişir miydi? Kesinlikle değişmezdi. Sekiz milyon oy bir şekilde yer değiştirir yine iktidar kazanırdı. Bir-İki-Üç-Dört-Beş Yersen eğer bunun adı DEMOKRASİ   Temel Sağıroğlu
Ekleme Tarihi: 30 Mayıs 2023 - Salı

Yersen Halkın İradesi

Halkın iradesi söylemleri artık gerçekten kabak tadı vermeye başladı

Aslında kafası çalışan herkes iradenin hiçbir şey ifade etmediğini gayet iyi biliyor.

Buna rağmen gerçekleri kabul etmek yerine kendilerini aldatarak umutlarını sürdürmeye devam ediyorlar.

 

Daha da ilginç olanı ise, hiçbir anayasal hakkını kullanamayan, kullanmak istediğinde maaşını vergileriyle ödediği asayiş birimleri tarafından dövülerek yerlerde sürüklenen,  tutuklanıp hapse atılan bu halkın %95'i beş yılda bir kere sandık başına giderek oy kullanmanın demokrasi olduğunu zannediyor.

Aklıma iktidarsız fakat kurnaz delikanlı ile güzel ama çok saf kızın öyküsü geldi.

Tarzım olmasa da affınıza sığınarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

**

Derler ki...

Köyün birinde iktidarsız ama tilki kadar kurnaz bir delikanlı yaşarmış. Evlilik vakti gelince epeyce bir süre direndikten sonra veannesine demiş ki;

 

-"Güzel çirkin farketmez, bana öyle bir kız bulun ki cinsellik hakkında hiçbir şey bilmesin çünkü bilmesi gereken her şeyi ona ben öğreteceğim"

 

Delikanlının annesi yıllarca aramış ve nihayetinde uzak bir köyden böyle birini bulmuş.

Düğün dernek derken gerdeğe girmişler

Delikanlı kızın omuzuna vurarak saymaya başlamış

 

-"Bir/iki/üç/dört/beş"

Sonra demiş ki ;

-" Bak bugün 5 kere gerdeğe girdik, haydi şimdi uyuyalım"

 

Günler, haftalar, aylar derken 5 yıl böylece geçmiş. Köyün has delikanlısı olarak bilinen adamın çocuğu olmayınca köyde herkesi bir merak sarmış.

Dualar, muskalar, kocakarı ilaçları da fayda etmeyince kızı ve delikanlıyı bir doktora götürmeye karar vermişler.

 

Delikanlı bu öneriyi şiddetle reddetmiş.

Aile hiç değilse kızı delikanlının haberi olmadan doktora göstermeye karar vermiş ve köyün muhtarına gitmişler.

 

-" Aman muhtar emmi, ocağına düştük senin araban var. Bizim oğlan sabah tarlaya gittiğinde sen gel ve Allah rızası için şu gelini kimsenin haberi olmadan şehirde ki bir doktora göster, ilaçlarını al gel" demişler.

 

Muhtar kızı yanına almış ve yola çıkmış.

Bir süre geçtikten sonra kıza sormuş:

"- Siz çocuk yapmak için gereken çabayı gösteriyor musunuz?

Kız utana sıkıla cevap vermiş:

"-Hiç göstermez olurmuyuz muhtar emmi her gece en az 5 defa o çabayı gösteriyoruz."

 

Muhtar içinden "vayyy beee analar ne delikanlılar doğuruyor" demiş.

Ama içine de bir şüphe düşünce gayri ihtiyari sormuş:

"-Siz sabaha kadar uyumuyor musunuz?"

 

Güzeller güzeli saf kız:

"Olurmu muhtar emmi bir dakika bile sürmüyor. Sonra hemen uyuyuyoruz.

 

Muhtar iyice şüphelenerek:

-Nasıl yani" demiş

Kız muhtarın omuzuna vurarak saymaya başlamış

-"Bir/iki/üç/dört/beş böyle yapıyoruz işte muhtar emmi "

 

Muhtar neler olduğunu anlamış. Arabayı müsait bir yerde durdurarak kıza nasıl çocuk yapılması gerektiğini uygulamalı şekilde bir güzel gösterdikten sonra demiş ki:

 

"-Şimdi eve dönüyoruz. Doktorun muayene ettiğini senin bir sorunun olmadığını söyleyeceğiz. Sende akşam kocan ile yatağa girdiğinde az önce sana öğrettiklerimi yapacaksın tamam mı? " diye tembihte bulunmuş.

 

Eve dönmüşler. Akşam olmuş iktidarsız delikanlı tarladan dönüp yemeğini yedikten sonra çayını da içerek yatak odasına geçmiş. Kız da yanına gelmiş. Kurnaz delikanlı elini kızın omuzuna doğru uzatmış ve tam saymaya başlarken kız;

 

"-Dur, sahtekarlık yapma. Bu şekilde 5 kere olmasına hiç gerek yok. Muhtar emmim gibi yap, bir kerede temiz yap" demiş.

**

 

Demem o ki;

5 yılda bir demokrasi var diye milyonlarca insanı sandık başına getirmenize hiç gerek yok.

Bir kere yapın ve çıkın deyin ki:

Türkiye Cumhuriyeti artık Laik Demokratik Hukuk Devleti değil, otokrasi ile yönetilen bir parti devletidir.

 

Dikkat ettiniz mi?

Her kaybedilen seçimden sonrada bir günah keçisi ilan ediliyor.

Bu seçimin günah keçileri ise yurt dışında oy verenler ve oy vermeye gitmeyen seçmenler.

Oysa adil bir seçim olmadığını, yüzde yüz katılım olsa dahi yinede bir şekilde muhalefetin hezimeti ile sonuçlanacağını herkes biliyor.

 

Seçmen neden sandığa gitmedi?

Aslında cevabını herkesin bildiği çok basit bir sorudur.

Seçmen sandığa gitmedi ise bunun tek sorumlusu kendi seçmenini kendi eliyle pasifize eden ana muhalefet partisi, yani neden sandığa gitmediniz diyenlerin bizatihi kendileridir.

 

Seçmen: "Cumhurbaşkanının diploması yok. Yasal olmayan bir makamda oturuyor araştırın" dedi...

"Yok. Ne gereği var, bir sonuç alamayız" diye cevap verildi.

 

Seçmen, "Referandumda tüm kanun ve yasalara aykırı bir şekilde 2.5 milyon geçersiz oy  geçerli sayıldı. Kabul etmeyin, gerekirse sokağa çıkalım" dedi.

"Sakın yapmayın ve evinizden çıkmayın. onlarda zaten bunu yapmanızı bekliyor" diye cevap verildi

 

Seçmen, "Bir zarftaki 4 oydan üçü doğru, biri yanlış olur mu? Bunlar bizleri aptal yerine koyuyor, YSK ya yürümek istiyoruz" dedi.

"Gerek yok. Seçimi nasıl olsa kazanırız, siz sandıklara sahip çıkın yeter" diye cevap verildi.

 

Seçmen, "Mevcut Cumhurbaşkanı anayasaya karşı gelme suçu işleyerek üçüncü defa aday oluyor, karşı koyalım" dedi.

"Hiç önemli değil, bırakın girsin, biz nasıl olsa kazanacağız siz oy verin yeter" diye cevap verildi.

 

Ve finalinde de...

Seçimleri kazanırsak kimse evinden çıkıp sevinç gösterileri yapmasın" denilerek seçmenin direnç tabutuna son çivide çakılmış oldu.

Seçmen hakkını aramak istediğinde devamlı korkutulunca, parti ile olan aidiyet duygusunu yitirdi. Hırsı ve mücadele gücünü kaybetti. İnancı kırıldı, özgüveni ile birlikte umudunu da tüketti.

 

Sonuç:

Ana muhalefetin eseri sekiz milyondan fazla pasifize edilmiş insanın vermediği oylar ile, yılda bir kereliğine 15-20 gün tatile gelen insanların verdiği oylar sonucunda 85 milyon insan ve 100 yıllık cumhuriyetin kaderi belirlendi.

Peki bu 8 milyon insan sandığa giderek oy verseydi sonuç değişir miydi?

Kesinlikle değişmezdi.

Sekiz milyon oy bir şekilde yer değiştirir yine iktidar kazanırdı.

Bir-İki-Üç-Dört-Beş

Yersen eğer bunun adı DEMOKRASİ

 

Temel Sağıroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, ingiltere aile birleşimi sınavı