İbrahim Uysal
Köşe Yazarı
İbrahim Uysal
 

Antalyaya Antalyalı Gibi Bakmak

Bürokrasiyi, ilk bir devlet dairesine gidince, bana tebessüm ile biraz da dalga geçerek isteğimin olmayacağını anlattıklarında anladım.    Ve o gündür, bugündür o soluk hep orada alınır, verilir oldu.      Bu yazımı gören, özellikle de üst düzey bürokraside görev yapanlar çok iyi bilirler; her bütçe yılı, birim/kurumlarca temmuz ayında başlayarak bir sonraki bütçe yılında yapılacak işler, teker teker birimlerden istenir ve en geç eylül sonunda da bakanlıkların/ kurumların bütçe taslağı olarak da hazırlanıp, maliye bakanlığına gönderilir.   Sonrası malum. Orada da görüşmeler ile bir orta yol bulunur ve TC Bütçesi olarak TBMM'nin onayına sunulur. Görüşmeleri siz görürsünüz ama, asıl hikaye arkada döner.    Eğer, "bütçe ve plan Komisyonu Başkanı" ilinizden ise size karada ölüm yoktur. Yok komisyon üyeniz cevval birisi ise eh işte bir şeyler koparırsınız. İktidar ve muhalefet yerelde çatşısa da, bu görüşmeler sırasında "çok özel durumlar hariç" genellikle bir orta yol bulunur Milletvekillerince ve o ilde neler neler yapılır.     Canım Antalyam ise, bu konuda çok "şanslıdır", herkes "çok sever" Antalya'yı. Özellike sahilleri, önceleri "turizm bölgeleri" idi, şimdi de dağları, ormanları, maden ve de dere yatakları sevilir oldu.     Antalyalılar mı, onların bu işler ile pek ilgisi olmaz. Onlar, bahçeli ve balkonlu evlerinde köyde, kasabada, şehirde yerler içerler hoş geçerler "di" bir zamanlar.    Hâlâ da değişen çok az şey vardır.    Neden ise bizim Akdeniz (göller yöresi- Isparta, Burdur) ve Ege yöresi bu konuda pek rahattır. Devletten bir şey istemez, iç Anadolu, Günay Doğu, Karadeniz o kadar doğal şanşsızlıklarına karşın, birliktelik ve dayanışmaları ile takdire şayandırlar.     Allahtan yöre iklim, doğa ve hava koşulları olarak çok güzel de, herkesi tahrik ediyor ve öncelikleri kendilerine yönelik olsa da, buralara da bir şeyler yapılıyor.     Sorun bir Antalyalıya, Antalya- Budur kara yolunu kim yaptı, müteahhidi kimdi, ya da tahsisi edilen turizm alanlarında kaç Antalyalı girişimci var diye, pek de iç açıcı yanıtlar alamazsınız.     Ankara'da ki Antalyalı bürokratlar çırpınsa da, maalesef siyasilerin iştahsızlığı ve ilgisizliği Antalya başta olmak üzere tüm ege ve Ak Denizi bu günkü duruma getirdi.    Aralık ayının ilk haftasında Kumluca ve Finikeyi seller, sular bastı. Tarlalarda, seralarda onca emek, para ve umutlar boşa gitti.     Yerleşim yerinin içinde, dışında caddeler, sokaklar ve yollar darmadağın.   Şimdi de halk, kendi yarasını kendisi saracak.     Yerel yönetimler (belediye) ise, halktan topladıkları vergiler ile yaraları sarıp, yolları, kaldırımları yapacaklar.      Sonra.      Evet sonrası, burada yaşayıp işinde gücünde olanlar, vergilerini verenler, yine tarlasına, tokatına, serasına dönecek ve bahar ile birlikte temizlenen, onarılan cadde ve sokaklar ile yollarda yerli, yabancı ama buralarda sadece yediği, içtiğine para ödeyenler, buralar güzelleşsin, düzelsin diye vergi verenlerin onarttıkları yerlerde keyif çatacaklar.      Artık bir çok turizmden gelir elde eden ülkede, turizm gelirlerinden, yerele de bir pay aktarılmaktadır.      Yerel halkın vergileri ile yapılanlardan yerelde yaşayanların hiç bir yararı yoktur. Bu adil değildir. Hele bir de, buralardaki şirketlerin vergilerini ödedikleri, yurtiçi, yurtdışı adresler vardır ki, "ört ki, ölem".      Siyasiler duyarlar mı, bilemem de, geçirmiyorum diyen ahali, yeni bütçe TBMM'DE henüz son halini almadan, siyasilerin ve TBMM'NİN kapısını aşındırsalar iyi olur.       Hoş siz adamınızın adamını, madamızın madamını dinlersiniz yine ama olsun, ben söyleyeyim de.      İşinde, gücünde kendi halinde insanlara, bu işler ile uğraşan, geçimini bu yoldan sağlayanların bir hayrı olsun.
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2022 - Salı

Antalyaya Antalyalı Gibi Bakmak

Bürokrasiyi, ilk bir devlet dairesine gidince, bana tebessüm ile biraz da dalga geçerek isteğimin olmayacağını anlattıklarında anladım.

   Ve o gündür, bugündür o soluk hep orada alınır, verilir oldu.

     Bu yazımı gören, özellikle de üst düzey bürokraside görev yapanlar çok iyi bilirler; her bütçe yılı, birim/kurumlarca temmuz ayında başlayarak bir sonraki bütçe yılında yapılacak işler, teker teker birimlerden istenir ve en geç eylül sonunda da bakanlıkların/ kurumların bütçe taslağı olarak da hazırlanıp, maliye bakanlığına gönderilir.

  Sonrası malum. Orada da görüşmeler ile bir orta yol bulunur ve TC Bütçesi olarak TBMM'nin onayına sunulur. Görüşmeleri siz görürsünüz ama, asıl hikaye arkada döner.

   Eğer, "bütçe ve plan Komisyonu Başkanı" ilinizden ise size karada ölüm yoktur. Yok komisyon üyeniz cevval birisi ise eh işte bir şeyler koparırsınız. İktidar ve muhalefet yerelde çatşısa da, bu görüşmeler sırasında "çok özel durumlar hariç" genellikle bir orta yol bulunur Milletvekillerince ve o ilde neler neler yapılır.

    Canım Antalyam ise, bu konuda çok "şanslıdır", herkes "çok sever" Antalya'yı. Özellike sahilleri, önceleri "turizm bölgeleri" idi, şimdi de dağları, ormanları, maden ve de dere yatakları sevilir oldu.

    Antalyalılar mı, onların bu işler ile pek ilgisi olmaz. Onlar, bahçeli ve balkonlu evlerinde köyde, kasabada, şehirde yerler içerler hoş geçerler "di" bir zamanlar.

   Hâlâ da değişen çok az şey vardır.

   Neden ise bizim Akdeniz (göller yöresi- Isparta, Burdur) ve Ege yöresi bu konuda pek rahattır. Devletten bir şey istemez, iç Anadolu, Günay Doğu, Karadeniz o kadar doğal şanşsızlıklarına karşın, birliktelik ve dayanışmaları ile takdire şayandırlar.

    Allahtan yöre iklim, doğa ve hava koşulları olarak çok güzel de, herkesi tahrik ediyor ve öncelikleri kendilerine yönelik olsa da, buralara da bir şeyler yapılıyor.

    Sorun bir Antalyalıya, Antalya- Budur kara yolunu kim yaptı, müteahhidi kimdi, ya da tahsisi edilen turizm alanlarında kaç Antalyalı girişimci var diye, pek de iç açıcı yanıtlar alamazsınız.

    Ankara'da ki Antalyalı bürokratlar çırpınsa da, maalesef siyasilerin iştahsızlığı ve ilgisizliği Antalya başta olmak üzere tüm ege ve Ak Denizi bu günkü duruma getirdi.

   Aralık ayının ilk haftasında Kumluca ve Finikeyi seller, sular bastı. Tarlalarda, seralarda onca emek, para ve umutlar boşa gitti.

    Yerleşim yerinin içinde, dışında caddeler, sokaklar ve yollar darmadağın.

  Şimdi de halk, kendi yarasını kendisi saracak.

    Yerel yönetimler (belediye) ise, halktan topladıkları vergiler ile yaraları sarıp, yolları, kaldırımları yapacaklar.

     Sonra.

     Evet sonrası, burada yaşayıp işinde gücünde olanlar, vergilerini verenler, yine tarlasına, tokatına, serasına dönecek ve bahar ile birlikte temizlenen, onarılan cadde ve sokaklar ile yollarda yerli, yabancı ama buralarda sadece yediği, içtiğine para ödeyenler, buralar güzelleşsin, düzelsin diye vergi verenlerin onarttıkları yerlerde keyif çatacaklar.

     Artık bir çok turizmden gelir elde eden ülkede, turizm gelirlerinden, yerele de bir pay aktarılmaktadır.

     Yerel halkın vergileri ile yapılanlardan yerelde yaşayanların hiç bir yararı yoktur. Bu adil değildir. Hele bir de, buralardaki şirketlerin vergilerini ödedikleri, yurtiçi, yurtdışı adresler vardır ki, "ört ki, ölem".

     Siyasiler duyarlar mı, bilemem de, geçirmiyorum diyen ahali, yeni bütçe TBMM'DE henüz son halini almadan, siyasilerin ve TBMM'NİN kapısını aşındırsalar iyi olur.

      Hoş siz adamınızın adamını, madamızın madamını dinlersiniz yine ama olsun, ben söyleyeyim de.

     İşinde, gücünde kendi halinde insanlara, bu işler ile uğraşan, geçimini bu yoldan sağlayanların bir hayrı olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, izmir spotçu, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, raf sistemleri, ahşap kompozit deck, ingiltere aile birleşimi sınavı