Önceleri etrafımda, ülkemde, dünyada olan, biten her şey ile ilgilenir, en azından ilgilenmeye çalışırdım.
Dünyanın nasıl dündüğünü biliyordum ama yine bir kuşku ve kaygı ile bilgimi sorguluyordum.
Yaşamımda rastlantıların yeri az sayılmaz. Bunda belki de, doğru zamanda, doğru yerde durmanın da bir öneminin olduğunu söylemem gerek.
Olay kişisel ise bunda bir sorun yoktur. Ancak, olan bitende ya da olup bitecekte sizin dışınızdaki etkenlerin de rolü olacak ise, o zaman durum farklı oluyormuş.
İşte bunu da öğrenmek de, zaman alıyormuş.
Büyük lafları pek sevmem ama "deneyim, yenilen kazıkların bileşkesidir", sözüne de diyecek bir şeyim olamaz.
Evet, ben hep olduğum gibi görünmeye ve olmaya çalıştım. Bu iyiler için iyi idi, ancak kötüler demeyeyim ama bazıları için de kötü idi. Ya da kötü imiş.
Örneğin iş yaşamında hiç bir noktada ben, bir talepte bulunmadım, hep bana teklif geldi.
Uzun yıllar çalıştığım bakanlığa geçişte de, en son emekli olduğum Cumhurbaşkanlığına geçişte de.
Makamda konuşulmuş ve benim de bilgim vardı ama yasal süreç ile iliği olarak CB Personel Başkanı beni arayıp, telefonda "senin ile ilgili resmi süreci başlatıyoruz" dediğinde, ben saf saf "bakanlığa yazın, muvafakat/izin isteyin" dediğimde, daha sonra dostum da olan Başkan gülerek, "yav burası Cumhurbaşkanlığı, seni atar, bakanlığına da tebliğ ederiz" dediğinde, kendime çok gülmüştüm.
Siyaset içinde olduğumda ise; bana istifa et gel seni MV yapalım dediler. Ben de saf saf istifa edip gittim. Ama her gel diyene inanılmayacağını, gidilmeyeceğini, çok daha sonra öğrendim.
Daha sonra o Parti'nin Genel Başkanı değişti ve Genel Sekreteri ile bana "git .... (istifa eden genel başkan ve hemşerim) ile konuş, ona 4 kişilik MV kontenjanı vereceğiz, o listede olursan sorun yok, olmazsan seni 5'e yazarız" dediler ama yine ilk "gel" diyenlerce istenilmedim.
O saatten sonra siyaset ile ilgimi gözden geçirdim ve senden bir çıkarları olmayacak ise, kişinin siyasette yerinin olmayacağını öğrendim.
Önceleri bu yaşadıklarıma, süreci yaşatanın yakın çevresi ve kızı bile inanmıyordu ama son günlerine kadar iki haftada ya da ayda bir beni çağırır "neler oluyor diye" değerlendirme yapmamı istedi.
Son iki yıl, hep "ben yapmadım" derdi bana olanlar için. Başka bir şey daha yapınca anladım ki, bana yapılanları yapanı, yine kendisinin "bu kişiyi Antalya'ya götür ve çevren ile tanıştır" dediği ve MV yaptığı kişi ile son iki yılında da kendisinin de görüşmediğini, görüşmek istemediğini öğreniyordum.
İyilik, unutulan bir şeydir. İnsanlara iyilik yaparak bir yere varamazsınız. Bana, siyasi olarak bu kazıkları atanlara hep sordum, " ben sizden bir şey istedim mı? Yanıt, yok, istemedin. Peki ben sizin hangi isteğinizi yapmadım".
Elbette yanıt yoktu. Bazen, "atış serbest", diyen olabilir. Onlara da tarafın birisi bu dünyada değil ama diğeri Akdeniz sahillerinde emekli milletvekili, ona sorabilirler diyeyim.
Kamuda yönetici olmak, Devleti yönetmek öyle sıradan bir iş değildir. Devleti tanımadan, devleti yönetemezsiniz. Partileri yönetirken "acemi nalbant, gavur eşeğinde öğrenir" mantığı ile siyaset yapabilir, MV, belediye başkanı olabilirsiniz ama bir sonraki dönemde yeriniz olmaz, adınız hayır ile anılmaz.
Bir seçim dönemine daha girdik. Olan bitene, olduracak ve bitireceklere bakıyorum ve gülüyorum. Hele hele "şak şakçılarına" gülmekten yerlere yatıyorum.
Şaka bir yana, bir gerçeğin altını çizeyim. Beğensek de, beğenmesek de, AKP ve Başkanı Erdoğan, bir çok yanlış süreci, mükemmel yönetirken, ki bu yönetim deneyiminden kaynaklanıyor;
Özellikle Ana muhalefet ve bazı Muhalefet partileri ve seçmeni bu süreci "çocuk oyuncağı" sanıyor.
Bilenler görmezlikten geliniken, bildiğini SANDIRANLAR, yine sahnelerde. Hele bir de boğaza nazır bir "baş cambaz" rolünde oyuncu var ki, zamanla anlarsınız.
Oyuncular için iyi oyunlar. Seyirciler pardon, seçmenler için de iyi seyirler, iyi uykular.
Anarak, sanarak, sandırarak, yanarak, yandırarak "elim kırılsaydı" diyeceklerin çok olacağı bir seçim süreci daha yaşanmakta.
Oynayanlara, oynatanlara, seyircilere, alkışcılara hayırlı ve uğurlu olsun.
Yaşanılan bir olumsuzluk için, ilki Allah'tan, ikincisi şansın, üçüncüsü oluyor ise de, bu senin aptallığındandır, derler.
Niye, siyasete seyirciyim bilmem anlatabildim mi?
İbrahim Uysal