Her gün, günün değişik zamanlarında bir şeyler yazayım diye; yaz olduğu için bilgisayar klavyesini tatile çıkardığımdan telefonumun tuşları ile durumu idare etmeye çalışıyorum.
Her gün, o kadar çeşitli sorunlar ile karşılaşıyor ve yaşıyoruz ki, sanki bu dünyaya dert çekmek için gelmiş gibi hissediyorum kendimi bazen.
Oysa, Cem Karaca'nın "Entel Demokrat"ında dediği gibi, bu yazıda yine ve hâlâ güneydeyim.
Çok canım sıkılır ise de, ver elini Toroslar, Beydağları ve zirvesi KIZLAR SİVRİSİ" tepesi.
Kızlar Sivrisi, Beydağları'nın en yüksek tepesi, zirvesidir. Çanak Yaran, Çanak Siyen, Katmer Kayalar, Ak Kayalar, Dikenli, Menekşeli ve Gencer Yaylaları ise soğuk suları ve havası ile Ağustos'ta bile buz tutturur.
Anadolu'da her şeyin ve her yerin bir öyküsü vardır.
"Kızlar Sivrisi"nın öyküsü ise pek bir gariptir.
Bu konuda çok çeşitli öyküler anlatılır, rivayetler vardır ama dağlar Toroslar ve bağlantısı Beydağları olunca, öyküleri de beylik olur.
Türklerin yazlık, kışlık oba geleneği vardır. Oba'nın Bey'i mevsimi gelince "göç sarılsın" der ve oba göçü sarar düşer yayla yollarına.
Türküsü bile vardır. "Yayla yollarında kaldım yalınız, Eşe dosta malûm olsun halimiz" diye.
Sahilde (Sehil denilir), bir sebeple tanışan Beylerin oğulları ve kızları, birbirlerine sevdalanırlar.
Birbirleri ile kırgın olan Beyler, gençlerin evlenmelerine izin vermezler. Gençler de, göç mevsiminde yaylada birbirlerine kaçmaya karar verirler.
Beydağları'nın iki en yüksek tepesi vardır, birisi Elmalı ilçesinin üstünde, diğeri ise ondan biraz daha yukarıda Gencer Yaylasında.
Her iki genç bildikleri Torosların Beydağları'nın tepesinde buluşup kaçmaya sözleşirler.
Obalar göçe başlarlar ama Beylerin oğulları ve kızları ailelerinden habersiz kendi bildikleri tepelere, sivrilere yol alırlar.
Sehilin giysileri ile yol alan gençler ayrı ayrı sivrilere varır ve birbirlerini beklemeye başlarlar.
Ne yazık ki, baharın yayla geceleri pek soğuk olur, adamı dondurur. Ağustos ayında bile, Çanak Yaran Yaylasında akan suyun gözüne konulan yoğurt kapları çanaklar çatladığı için, bu suyun gözüne Çanak Yaran denilir.
Gecenin ayazına dayanamayan gençler, gece donarak ölürler.
Anadolu'da genç kızlara çok özel bir önem verilir. Hatta onlara, "Tay", "Kısrak" gibi isimler takılır.
Bu biraz da Anatanrıca, Hanım, Hatun geleneğinden olsa gerek, evin, oba'nın içinde kadının çok özel bir yeri vardır Türk Töresi ve Geleneğinde.
Kadının bir "Er"e sevdalanması çok özel bir durumdur. O yüzden de, kadın, kız figürü biraz kutsallaştırılır.
Böyle bir sevdanın sonunda sevda yolunda can veren iki gencin anısına, Beydağları'nın her iki tepesinde ki zirve tepeye "Kızlar Sivrisi" denilmiştir.
Bu gelenek Osmanlı'da da, öncesinde de böyle sürmüştür.
Ha Osmanlı'nın, "Hîz Tabutları", Sarayının "Civelekleri" bizi pek ilgilendirmez Toros Delikanlıları ve Kızları olarak.
Arap, Emevi sevicilerin zevkleri, safaları da bizi pek ilgilendirmez. O yüzden ayakta alkışlarız ulusal başarıları, hem de kızlı, oğlanlı.
İbrahim Uysal