Solomon Adaları Gizo

Dünya (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.05.2018 - 20:02, Güncelleme: 24.05.2018 - 20:02 3391+ kez okundu.
 

Solomon Adaları Gizo

Solomon Adaları Gizo Tek başına ıssız bir adada, sınırların ötesinde bir güzelliğin ortasında ve konforlo başbaşa. Bu hafta belki bir çoğunuzun adını bile duymadığı pasifik okyanusunun ortasındaki adalara gidelim istedim. Zaman su gibi akıp gidiyor, yaklaşık beş yıl önce Türkiye’deki ’’gezi’’ olayları henüz başlamıştı ki ben almış olduğum iş teklifini değerlendirmek üzere, hazırlıklara başlamıştım... Uzun bir uçak yolculuğu; İzmir – İstanbul, İstanbul Singapur – Singapur Birisbane – Birisbane Honiara. Kısacası dünyanın öteki ucuna tek başına çıkılmış bir yolculuk. Honiara; Solomon Adalarının başkenti. Solomon adalarını 900’den fazla adalar  topluluğu oluşturuyor. Bu takım adalardan dokuz tanesi büyük adalardan oluşuyor ve bu adalara bağlı olan küçük adlar eyaletleri oluşturuyor. Her bir eyaletin yerel yönetimi ve başkenti var.  Başkent Haniara Guadalkanal adasında yer alıyor. Guadalkanal ismi ise ikinci dünya savaşında oldukça bilinen bir ada. Amerikan ve Japon uçaklarının kapıştığı yer. Tabiki konumuz bu değil. Adını reklamlardan bildiğimiz Papua Yeni Gine, komşu ülkelerinden biri. Sanırım nerede olduğumuzu birçok kişi fark etmiştir artık. Bir diğer komşu ülke ise ‘’offshore ‘’ hesapları ile adını duyuran Vanatu! Ne ülke ama tek bir taş bina bile yok desem abartmış olmam, yani kabile devleti. Neyse, bizim devletliler iyi bilir oraları...! Adaya ilk ayak basan Avrupa’lılar 1568 yılında keşfe çıkan İspanyol’lar, ardından buraları sömürmeye başlamışlar. 1863  yılında ise güç, güneş batmayan İmparatorluğun eline geçer ve Solomon Adaları artık İngiliz sömürü devleti olur. Adalar, 1976 dan beri adına Öz –Yönetim dedikleri başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Ülkedeki parlemento ve devlet başkanı Kraliçe II. Elizabeth’e bağlı. Anayasal Monarşi deniliyor adına. Sanırım anlatmak istediklerimi anladınız, o yüzden uzatmıyorum. Yeşilin, mavinin sayısız tonuna doğru alçalıyor uçak. İrili ufaklı adaların görüntüsü nefes kesiyor. Düşler aleminde gibi hissediyorum kendimi. Etrafta sarı saçlı, siyahi çocuklar oldukça fazla dikkatimi çekiyor. Saçlarını boya zannediyorum önce, daha sonra anlatılanlarla öğreniyorumki doğuştan yani genlerinden geliyor siyah tenteki sarı saçlar. Solomon Adaları’nın resmi dili İngilizce fakat halkın pek çoğu Pijin denilen kırık bir İngilizce konuşuyor. Diğer adalarda toplam 70 farklı dil konuşulduğu tahmin ediliyor. Dini inançlara gelince halkın çoğunluğu Hıristiyan ama elli çeşit Hıristiyanlık var işin içinden çıkmak biraz zor o yüzden wikipediadaki bilgilere başvuruyorum. Anglikan Kilisesi% 35, Roma Katolik% 19, Güney Deniz Protestan Kilisesi% 17, Papua Yeni Gine'de Birleşik Kilise ve Solomon Adaları% 11 ve Yedinci Gün Adventistleri (yani İsa’nın dirileceğine inananlar) % 10. Diğer Hıristiyan mezhepleri Yehova  Şahitleri ve Son Zaman Azizleri Kilisesi (LDS Kilisesi). % 5, yerli inançlara bağlı kalanlar, Bahai İnanç'larına bağlı olanlar ve Müslüman bir azınlınlık. Hıristiyan misyonerler burada da kapı kapı gezmeyi ihmal etmemiş ve etmiyor. Artık ülkenin güzelliklerine doğru yüzümüzü çevirebiliriz...  Tüplü dalış severler için tam bir cennet. II. Dünya savaşında batan Japon gemisi o cenneti daha da çekici kılıyor. CMAS ve PADI bürövyeniz yoksa gerekli kurslara katılarak bolca dalış yapma imkanı elde edebiliyorsunuz. İllada dalış yapmaya gerek yok diyenler için adanın her bir yanı harika plajlarla çevrili. Mercan resifleri adanın herbir yanına yayılmış durumda turkuaz renginin kaç tonu varsa, hepsini görmek mümkün. Honiara’da çok da lüks olmayan fakat iyi vakit geçirmek için eğlencesi bol olan bir de yat kulübü var. Yemekler ucuz ve güzel. Lüks ve şık restoran arayanlar içinse son derece iyi yemekleri olan bir Japon restorantı var o da Japon’lara ait olan otelin bünyesinde mevcut. Çin restoranları konusunda pek iç açıcı birşey söyleyemeyeceğim. Buralarda tek Türk, benim herhalde derken Adada bir Japon ile evli Avurtralya’da doğmuş, büyümüş ve adaya yerleşmiş Derya ile tanışıyorum ve harika zamanlar geçiriyoruz birlikte. Adaya bir de TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) çalışanları geldi, İki erkek biri kadın. Adamlardan biri müdürmüş diğeri yardımcısı, kadın ise sadece rehber. Çünkü adamlar İngilizce bilmiyor. Türkiyeden buralara yardım etmeye gelmişler hem eğitim hem de sağlık alanlarında. 2 gün bu arkadaşlarla vakit geçirdik. Garip gerçekleri öğrenmek buralara nasipmiş. Kendi ülkemizde ambulans olmayan köylere, hükümet ambulans almadığı için hasta evladını çuvala koyup taşıyan ve evladını kaybeden babayı, hatta devlet tarafından ihmal suçu ile suçlanan insanımızın hikayesini hepimiz biliyoruz. Şimdi insan sormadan edemiyor TİKA’nın ne işi var buralarda bunca masraf ve yardım paraları kimin cebinden çıkıyor...? Honiara’yı keşfettikten sonra, ülkenin diğer adalarını merak etmeye başladım. Bu adalar 9 farklı eyaleti birazcık anlatmaya çalışayım. 1- Central Province : Florida adaları ve Savo adalarınıdan oluşuyor başkenti Tulagi. 2 -Choiseul Province : Choiseul , Vaghena ve Rob Roy adalarından oluşuyuyor. Başkenti Taro adası. 3-Guadalcanal Province : Enbüyük adaya sahip olan Guadalkanal eyaletinin başkenti Honiara, yazımın başında zaten bahsetmiştim. 4 - Isabel Province : Solomon adalarındaki en uzun ada özelliğini taşıyan bir eyalet burası. Santa Isabel ve Fera adalarının oluşturduğu Isabel eyaletinin başkenti Buala. Ayrıca burada küçük bir havalimanı var. Honiara – Buala uçuşları da mevcut. Sıtma hastalığı ve yeterli bir gelişmişlik göstermediği için pek fazla turistik olmayan bir ada fakat tarım konusunda oldukça üretken. Adanın en yüksek noktasına sahip olan dağın ismi Sasari, yüksekliği 1,120 m. 5 - Makira-Ulawa Province : Makira (San Cristobal), Ulawa, Uki Ni Masi, Owaraha (Santa Ana), Owariki (Santa Catalina), Pio ve birçok adadan oluşuyor, başkenti Kirakira. Halkın çoğunluğu Melaneyzalı ve tüm geleneksel kültürlerini, örf ve adetlerini yitirmeden günümüze taşımışlar. Geleneksel dansları ve ritüelleri ile ilgi odağı durumundalar. Adanın en büyük özelliği endemik kuş türlerine ev sahipliği yapması. Kuş gözlemcileri içinse ayrı bir cennet. Makira adasında altı farklı dil konuşuluyor; Arosi, Bauro, Fagani, Kahua, Owa ve Tikopia. 6 - Malaita Province : En büyük ada Eyaletlerden biri olan Malaita, küçük Malaita, Skaiana Adası, Ontong Java bölgesinden oluşuyor. Eyaletin başkenti Auki’dir. Malaita adasının en ilginç özelliği ise para yerine deniz kabuğu ile ticaret ve düğün törenlerinde gelinlere takılan bizlerde eksiden geline 8-10 metre altın zincir takılırdı ya; burada ise metrelerce uzunlukta deniz kabuğu kolyeleri takılıyor ve çok kıymetli. 7 -  Rennell and Bellona Province : Melanezya ve Polinezya bölgelerinde kalan adalar Rennell ve Bellona eyaletini oluşturuyor. Bu eyaletlerin başkenti ise Tigoa. 8 - Temotu Province : Esas olarak, kuzeybatıdan güneydoğuya birbirine paralel uzanan iki adacık zincirinden oluşuyor. Temotu Eyaleti ,Solomon Adalarının en doğu eyaletidir. 9 - Western Province : Sıra geldi Batı Eyaletine, Adaların en büyüğü ve en güzeline. Tropikal adalar, mükemmel dalış ve şnorkelle yüzme, mercan resifleri ve birçok lagünden oluşan muazzam güzellikteki adaların bulunduğu yer. Burada da II. Dünya savaşından kalma batık bir gemi tüplü dalış yapan tutkunların uğrak noktası. Başkent ise Gizo. Bunca Eyalet arasında, kısacık Solomon Adaları yaşantımda gittiğim ve eşine bir daha rastlayamayacağım bir güzellikteki adadan bahsetme zamanı geldi artık. Honiara’dan 4 kişilik küçük uçakla Gizo’ya uçtum. Gökyüzünden, okyanus üstündeki adaların ve suyun güzelliğinin  tarifini sizlere anlatamam, öylesine edebi bir yeteneğim yok maalesef. Gizo, havaalanına inince, havaalanı dediğime bakmayın bildiğin minik bir düz alana indik. Gizo’ya iner inmez gökyüzünden gördüğüm tüm güzellikler bir anda gözümün önünden silinip gitti. Her yer Çin’li market kaynıyor. Alimünyum kaplı, teneke yapılar iç gıcıklayıcı. Hele hele marketteki kuyruklar daha bir anlamsız. Elini atsan envai çeşit balık yakalayacağın ülkede yerli halk konserve balık kuyruğunda ve coco cola. Neye uğradığımı anlatamam. Etraf pislik ve çöp yığınları ile çevrili. Kafayı yemiş bunlar diyerek beni alacak olan tekneyi beklemeye koyuldum. Ne gelen var ne giden. Şaşkın şaşkın etrafa bakıyorum, yanaşan bir tekneye gideceğim adanın teknesini soruyorum adam bilmediğini söylüyor tabiki. Adımın Angela olup olmadığını o da bana soruyor hayır diyorum. Adam da başka bir turist bayanı almaya gelmiş kendi adasına götürmek için. Biraz beklerim gelmezse sen gelirsin bizim adaya diyor. Hiç tereddüt etmeden tamam diyorum. Yarım saat sonra burada buluşuruz diyerek ayrılıyorum. Girişte bulunan Gizo otele gidip hemen birşeyler yiyip içmek için bu zamanı değerlendiriyorum. Teknelerin olduğu yere adamla buluşmaya gidiyorum. Tam zamanında geliyor ve bana çok şanslı olduğumu söylüyor. Kendi adası için aylar öncesinden rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş, kadın gelmeyince o şans bana ait oluyor. Atladım tekneye, yüzümde gülücükler açmaya başladı, okyanusun ortasındaki yüzlerce adanın yakınından geçip, yol alıyoruz ve ellerimi suya değdirerek manzaranın içinde başka bir boyuta geçiyorum. Bir müddet sonra mini minnacık bir adanın önünde duruyoruz. Oravae Cottage tabelasını görüyorum ve güzel genç bir kız karşılıyor bizi, kızıymış. Tahta köprüden çıkıp, ada içinde 2 dk bile yürümeden muazzam bir bungalov tam karşımda. Sanırım düşler alemindeyim. Sarışın, mavi gözlü bir kadın gülerek hoşgeldin diyor. Kadın İngilizmiş, adamın karısı diğeri ise kızıymış. Evi ailecek inşa etmişler ve işletiyorlar. En büyük gelirleri turizmden. Sohbet ederken adanın 2009 yılındaki büyük Tusunami felaketi ile yerle bir olduğunu ve evlerini de kaybettiklerini anlatıyorlar. Bu evi felaketten sonra yapmışlar. Ve Solomon adalarında her şahsın kendisine ait birer adası varmış! Nasıl yani bu ada sizin mi diye soruyorum, elbette zengin olmana gerek yok burada herkesin bir adası var ve gayet normal diye anlatıyorlar. Ailecek mercan resifleri ve akvaryum balıkları yetiştiriyorlarmış ve Avustralya’da bir şirkete satıyorlarmış. Sabah erkenden şnorkelle dalış yaparak bu güzellikleri keşfedebilme fırsatım olacak. Bu arada adada tek başıma kalacağım yani koca evde ve küçük bir adada tek başına. Evi gezdirip odamı gösteriyorlar. Kusursuz döşenmiş bir ev odalar harika ve bakımlı, muazzam bir teras. Duşlar ise apayrı orjinal ve güzellikte. En keyifli yer ise kocaman bir teras, terasın uzantısı denizin üstünde, püfür püfür bir rüzgar esiyor. Kadın akşam yemeğimi getiriyor. Denizden yeni tuttukları dev bir yengeç ızgara, pilav ve avakadolu salata. Düş değil herşey gerçek, ben yemeğe başlarken onlar tekneye binerek adadan ayrılıyorlar, yarın sabah 8 de buradayız merak etme ve korkma diyorlar. Korkmak aklımın ucundan bile geçmiyor. Anın keyfini çıkartıyorum elimde kitabım ve şarabım... Ertesi sabah aile gelir gelmez, kızıyla birlikte şnorkelle dalış yapıyoruz. Okyanus değilde bir akvaryumun içindeymişiz gibi. Bebek mercanları gösteriyor el işareti ile, envai çeşit balık yanımızdan süzülüp gidiyor. Denize doyduktan sonra çıkıyoruz sudan, keyifle terasta kahvaltı ediyorum, ardından minik adada yürüyüş yapıyoruz. Ada'daki bitkileri ve çiçekleri anlatıyor ailenin güzel kızı. Dolu dolu bir gün geçirdikten sonra öğleden sonra adadan hep beraber ayrılıyoruz. Elveda Orave Cottage... Unutulmaz bir düşten ayılmayı hiç istemiyorum, çirkin Gizo’ya gelince düşten uyanma vaktinin geldiğini fark ediyorum. Dünyanın farklı bir noktasında yeniden buluşmak üzere. Meltem Karakoyun 24/5/2018 Saadani Nehir Safari Tanzanya
Solomon Adaları Gizo Tek başına ıssız bir adada, sınırların ötesinde bir güzelliğin ortasında ve konforlo başbaşa. Bu hafta belki bir çoğunuzun adını bile duymadığı pasifik okyanusunun ortasındaki adalara gidelim istedim. Zaman su gibi akıp gidiyor, yaklaşık beş yıl önce Türkiye’deki ’’gezi’’ olayları henüz başlamıştı ki ben almış olduğum iş teklifini değerlendirmek üzere, hazırlıklara başlamıştım... Uzun bir uçak yolculuğu; İzmir – İstanbul, İstanbul Singapur – Singapur Birisbane – Birisbane Honiara. Kısacası dünyanın öteki ucuna tek başına çıkılmış bir yolculuk. Honiara; Solomon Adalarının başkenti. Solomon adalarını 900’den fazla adalar  topluluğu oluşturuyor. Bu takım adalardan dokuz tanesi büyük adalardan oluşuyor ve bu adalara bağlı olan küçük adlar eyaletleri oluşturuyor. Her bir eyaletin yerel yönetimi ve başkenti var.  Başkent Haniara Guadalkanal adasında yer alıyor. Guadalkanal ismi ise ikinci dünya savaşında oldukça bilinen bir ada. Amerikan ve Japon uçaklarının kapıştığı yer. Tabiki konumuz bu değil. Adını reklamlardan bildiğimiz Papua Yeni Gine, komşu ülkelerinden biri.

Sanırım nerede olduğumuzu birçok kişi fark etmiştir artık.

Bir diğer komşu ülke ise ‘’offshore ‘’ hesapları ile adını duyuran Vanatu! Ne ülke ama tek bir taş bina bile yok desem abartmış olmam, yani kabile devleti. Neyse, bizim devletliler iyi bilir oraları...! Adaya ilk ayak basan Avrupa’lılar 1568 yılında keşfe çıkan İspanyol’lar, ardından buraları sömürmeye başlamışlar. 1863  yılında ise güç, güneş batmayan İmparatorluğun eline geçer ve Solomon Adaları artık İngiliz sömürü devleti olur. Adalar, 1976 dan beri adına Öz –Yönetim dedikleri başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Ülkedeki parlemento ve devlet başkanı Kraliçe II. Elizabeth’e bağlı. Anayasal Monarşi deniliyor adına. Sanırım anlatmak istediklerimi anladınız, o yüzden uzatmıyorum. Yeşilin, mavinin sayısız tonuna doğru alçalıyor uçak. İrili ufaklı adaların görüntüsü nefes kesiyor. Düşler aleminde gibi hissediyorum kendimi. Solomon Adaları Gizo Etrafta sarı saçlı, siyahi çocuklar oldukça fazla dikkatimi çekiyor. Saçlarını boya zannediyorum önce, daha sonra anlatılanlarla öğreniyorumki doğuştan yani genlerinden geliyor siyah tenteki sarı saçlar. Solomon Adaları’nın resmi dili İngilizce fakat halkın pek çoğu Pijin denilen kırık bir İngilizce konuşuyor. Diğer adalarda toplam 70 farklı dil konuşulduğu tahmin ediliyor. Dini inançlara gelince halkın çoğunluğu Hıristiyan ama elli çeşit Hıristiyanlık var işin içinden çıkmak biraz zor o yüzden wikipediadaki bilgilere başvuruyorum. Anglikan Kilisesi% 35, Roma Katolik% 19, Güney Deniz Protestan Kilisesi% 17, Papua Yeni Gine'de Birleşik Kilise ve Solomon Adaları% 11 ve Yedinci Gün Adventistleri (yani İsa’nın dirileceğine inananlar) % 10. Diğer Hıristiyan mezhepleri Yehova  Şahitleri ve Son Zaman Azizleri Kilisesi (LDS Kilisesi). % 5, yerli inançlara bağlı kalanlar, Bahai İnanç'larına bağlı olanlar ve Müslüman bir azınlınlık.

Hıristiyan misyonerler burada da kapı kapı gezmeyi ihmal etmemiş ve etmiyor.

Artık ülkenin güzelliklerine doğru yüzümüzü çevirebiliriz...  Tüplü dalış severler için tam bir cennet. II. Dünya savaşında batan Japon gemisi o cenneti daha da çekici kılıyor. CMAS ve PADI bürövyeniz yoksa gerekli kurslara katılarak bolca dalış yapma imkanı elde edebiliyorsunuz. İllada dalış yapmaya gerek yok diyenler için adanın her bir yanı harika plajlarla çevrili. Mercan resifleri adanın herbir yanına yayılmış durumda turkuaz renginin kaç tonu varsa, hepsini görmek mümkün. Honiara’da çok da lüks olmayan fakat iyi vakit geçirmek için eğlencesi bol olan bir de yat kulübü var. Yemekler ucuz ve güzel. Lüks ve şık restoran arayanlar içinse son derece iyi yemekleri olan bir Japon restorantı var o da Japon’lara ait olan otelin bünyesinde mevcut. Çin restoranları konusunda pek iç açıcı birşey söyleyemeyeceğim. Buralarda tek Türk, benim herhalde derken Adada bir Japon ile evli Avurtralya’da doğmuş, büyümüş ve adaya yerleşmiş Derya ile tanışıyorum ve harika zamanlar geçiriyoruz birlikte. Adaya bir de TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) çalışanları geldi, İki erkek biri kadın. Adamlardan biri müdürmüş diğeri yardımcısı, kadın ise sadece rehber. Çünkü adamlar İngilizce bilmiyor. Türkiyeden buralara yardım etmeye gelmişler hem eğitim hem de sağlık alanlarında.

2 gün bu arkadaşlarla vakit geçirdik.

Garip gerçekleri öğrenmek buralara nasipmiş. Kendi ülkemizde ambulans olmayan köylere, hükümet ambulans almadığı için hasta evladını çuvala koyup taşıyan ve evladını kaybeden babayı, hatta devlet tarafından ihmal suçu ile suçlanan insanımızın hikayesini hepimiz biliyoruz. Şimdi insan sormadan edemiyor TİKA’nın ne işi var buralarda bunca masraf ve yardım paraları kimin cebinden çıkıyor...? Honiara’yı keşfettikten sonra, ülkenin diğer adalarını merak etmeye başladım. Bu adalar 9 farklı eyaleti birazcık anlatmaya çalışayım. 1- Central Province : Florida adaları ve Savo adalarınıdan oluşuyor başkenti Tulagi. 2 -Choiseul Province : Choiseul , Vaghena ve Rob Roy adalarından oluşuyuyor. Başkenti Taro adası. 3-Guadalcanal Province : Enbüyük adaya sahip olan Guadalkanal eyaletinin başkenti Honiara, yazımın başında zaten bahsetmiştim. 4 - Isabel Province : Solomon adalarındaki en uzun ada özelliğini taşıyan bir eyalet burası. Santa Isabel ve Fera adalarının oluşturduğu Isabel eyaletinin başkenti Buala. Ayrıca burada küçük bir havalimanı var. Honiara – Buala uçuşları da mevcut. Sıtma hastalığı ve yeterli bir gelişmişlik göstermediği için pek fazla turistik olmayan bir ada fakat tarım konusunda oldukça üretken.

Adanın en yüksek noktasına sahip olan dağın ismi Sasari, yüksekliği 1,120 m.

5 - Makira-Ulawa Province : Makira (San Cristobal), Ulawa, Uki Ni Masi, Owaraha (Santa Ana), Owariki (Santa Catalina), Pio ve birçok adadan oluşuyor, başkenti Kirakira. Halkın çoğunluğu Melaneyzalı ve tüm geleneksel kültürlerini, örf ve adetlerini yitirmeden günümüze taşımışlar. Geleneksel dansları ve ritüelleri ile ilgi odağı durumundalar. Adanın en büyük özelliği endemik kuş türlerine ev sahipliği yapması. Kuş gözlemcileri içinse ayrı bir cennet. Makira adasında altı farklı dil konuşuluyor; Arosi, Bauro, Fagani, Kahua, Owa ve Tikopia. 6 - Malaita Province : En büyük ada Eyaletlerden biri olan Malaita, küçük Malaita, Skaiana Adası, Ontong Java bölgesinden oluşuyor. Eyaletin başkenti Auki’dir. Malaita adasının en ilginç özelliği ise para yerine deniz kabuğu ile ticaret ve düğün törenlerinde gelinlere takılan bizlerde eksiden geline 8-10 metre altın zincir takılırdı ya; burada ise metrelerce uzunlukta deniz kabuğu kolyeleri takılıyor ve çok kıymetli. 7 -  Rennell and Bellona Province : Melanezya ve Polinezya bölgelerinde kalan adalar Rennell ve Bellona eyaletini oluşturuyor.

Bu eyaletlerin başkenti ise Tigoa.

8 - Temotu Province : Esas olarak, kuzeybatıdan güneydoğuya birbirine paralel uzanan iki adacık zincirinden oluşuyor. Temotu Eyaleti ,Solomon Adalarının en doğu eyaletidir. 9 - Western Province : Sıra geldi Batı Eyaletine, Adaların en büyüğü ve en güzeline. Tropikal adalar, mükemmel dalış ve şnorkelle yüzme, mercan resifleri ve birçok lagünden oluşan muazzam güzellikteki adaların bulunduğu yer. Burada da II. Dünya savaşından kalma batık bir gemi tüplü dalış yapan tutkunların uğrak noktası. Başkent ise Gizo. Bunca Eyalet arasında, kısacık Solomon Adaları yaşantımda gittiğim ve eşine bir daha rastlayamayacağım bir güzellikteki adadan bahsetme zamanı geldi artık. Honiara’dan 4 kişilik küçük uçakla Gizo’ya uçtum. Gökyüzünden, okyanus üstündeki adaların ve suyun güzelliğinin  tarifini sizlere anlatamam, öylesine edebi bir yeteneğim yok maalesef. Gizo, havaalanına inince, havaalanı dediğime bakmayın bildiğin minik bir düz alana indik. Gizo’ya iner inmez gökyüzünden gördüğüm tüm güzellikler bir anda gözümün önünden silinip gitti. Her yer Çin’li market kaynıyor. Alimünyum kaplı, teneke yapılar iç gıcıklayıcı. Hele hele marketteki kuyruklar daha bir anlamsız. Elini atsan envai çeşit balık yakalayacağın ülkede yerli halk konserve balık kuyruğunda ve coco cola. Neye uğradığımı anlatamam. Etraf pislik ve çöp yığınları ile çevrili. Kafayı yemiş bunlar diyerek beni alacak olan tekneyi beklemeye koyuldum. Ne gelen var ne giden. Şaşkın şaşkın etrafa bakıyorum, yanaşan bir tekneye gideceğim adanın teknesini soruyorum adam bilmediğini söylüyor tabiki.

Adımın Angela olup olmadığını o da bana soruyor hayır diyorum.

Adam da başka bir turist bayanı almaya gelmiş kendi adasına götürmek için. Biraz beklerim gelmezse sen gelirsin bizim adaya diyor. Hiç tereddüt etmeden tamam diyorum. Yarım saat sonra burada buluşuruz diyerek ayrılıyorum. Girişte bulunan Gizo otele gidip hemen birşeyler yiyip içmek için bu zamanı değerlendiriyorum. Teknelerin olduğu yere adamla buluşmaya gidiyorum. Tam zamanında geliyor ve bana çok şanslı olduğumu söylüyor. Kendi adası için aylar öncesinden rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş, kadın gelmeyince o şans bana ait oluyor. Atladım tekneye, yüzümde gülücükler açmaya başladı, okyanusun ortasındaki yüzlerce adanın yakınından geçip, yol alıyoruz ve ellerimi suya değdirerek manzaranın içinde başka bir boyuta geçiyorum. Bir müddet sonra mini minnacık bir adanın önünde duruyoruz. Oravae Cottage tabelasını görüyorum ve güzel genç bir kız karşılıyor bizi, kızıymış. Tahta köprüden çıkıp, ada içinde 2 dk bile yürümeden muazzam bir bungalov tam karşımda.
Sanırım düşler alemindeyim.
Sarışın, mavi gözlü bir kadın gülerek hoşgeldin diyor. Kadın İngilizmiş, adamın karısı diğeri ise kızıymış. Evi ailecek inşa etmişler ve işletiyorlar. En büyük gelirleri turizmden. Sohbet ederken adanın 2009 yılındaki büyük Tusunami felaketi ile yerle bir olduğunu ve evlerini de kaybettiklerini anlatıyorlar. Bu evi felaketten sonra yapmışlar. Ve Solomon adalarında her şahsın kendisine ait birer adası varmış! Nasıl yani bu ada sizin mi diye soruyorum, elbette zengin olmana gerek yok burada herkesin bir adası var ve gayet normal diye anlatıyorlar. Ailecek mercan resifleri ve akvaryum balıkları yetiştiriyorlarmış ve Avustralya’da bir şirkete satıyorlarmış. Sabah erkenden şnorkelle dalış yaparak bu güzellikleri keşfedebilme fırsatım olacak. Bu arada adada tek başıma kalacağım yani koca evde ve küçük bir adada tek başına. Evi gezdirip odamı gösteriyorlar. Kusursuz döşenmiş bir ev odalar harika ve bakımlı, muazzam bir teras. Duşlar ise apayrı orjinal ve güzellikte. En keyifli yer ise kocaman bir teras, terasın uzantısı denizin üstünde, püfür püfür bir rüzgar esiyor. Kadın akşam yemeğimi getiriyor. Denizden yeni tuttukları dev bir yengeç ızgara, pilav ve avakadolu salata. Düş değil herşey gerçek, ben yemeğe başlarken onlar tekneye binerek adadan ayrılıyorlar, yarın sabah 8 de buradayız merak etme ve korkma diyorlar. Korkmak aklımın ucundan bile geçmiyor. Anın keyfini çıkartıyorum elimde kitabım ve şarabım... Ertesi sabah aile gelir gelmez, kızıyla birlikte şnorkelle dalış yapıyoruz. Okyanus değilde bir akvaryumun içindeymişiz gibi. Bebek mercanları gösteriyor el işareti ile, envai çeşit balık yanımızdan süzülüp gidiyor. Denize doyduktan sonra çıkıyoruz sudan, keyifle terasta kahvaltı ediyorum, ardından minik adada yürüyüş yapıyoruz. Ada'daki bitkileri ve çiçekleri anlatıyor ailenin güzel kızı. Dolu dolu bir gün geçirdikten sonra öğleden sonra adadan hep beraber ayrılıyoruz. Elveda Orave Cottage... Unutulmaz bir düşten ayılmayı hiç istemiyorum, çirkin Gizo’ya gelince düşten uyanma vaktinin geldiğini fark ediyorum. Dünyanın farklı bir noktasında yeniden buluşmak üzere. Meltem Karakoyun 24/5/2018 Saadani Nehir Safari Tanzanya
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, izmir spotçu, karşıyaka haber, ilaçlama, kasko teklifi, malatya araç kiralama, evden eve nakliyat, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat, ingiltere aile birleşimi, raf sistemleri, ahşap kompozit deck