İç Savaş Safsatası
İç Savaş Safsatası
Kapı çalıncaya kadar o sabahın da yaşadığım diğer sabahlardan hiçbir farkı yoktu.
İÇ SAVAŞ SAFSATASI Postacının çantasından çıkararak bana uzattığı zarfı açtığım anda, tüm hayatımın tamamen değişeceğini nereden bilebilirdim ki.
- Sayın Temel Sağıroğlu: Bankamızda ki açık pozisyonlar için yapmış olduğunuz başvuru değerlendirilmiş ve uygun bulunmuştur. En kısa zamanda Erzurum Şubemize başvurarak gerekli belgeleri tamamlamanız hususunu, bilgilerinize rica ederiz.
Kurtik Dağının kuzeye bakan yamaçlarında, Çar ve Karni derelerinin aktığı vadi arasına kurulmuş olan Muş ilk görev yerimdi.
Öykümüz, karni deresi kenarında yürüyüşe çıktığım bir hafta sonunu anlatıyor.
Yatağını döve döve akan karni deresinin sesi insana sonsuz bir huzur veriyordu. Ama o gün bu havayı bozan bir farklılık vardı. Büyükçe bir hindi dere kenarında avazı çıktığı kadar bağırarak, aşağı, yukarı koşuyor, Ara sıra dereye yönelerek suda yüzen ördek yavrularına hamle yaptıktan sonra yeniden koşmaya başlayarak tüm gücü ile çığlıklar atmaya başlıyordu. Başında sekiz köşeli kasketi, elleri arkasında, orta yaşlarda bir adam benim yaptığım gibi bu durumu izliyor, ben şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken o gülümseyerek ara sıra kesik kesik kahkahalar atıyordu. Yanına yaklaşarak sordum.
- Bu Hindinin nesi var. Neden böyle telaşlı ve çığlık atıyor.
Adam dönerek şaşkın şaşkın yüzüme baktı. Belli ki sorumu anlamamıştı.
- Hindi ne demek ki?
- Şu bir aşağı bir yukarı koşarak çığlık atan Hindi işte.. Neyi var bu hayvanın?
- . O’mu? Onun adı hindi değil ki beyim. Onun adı Culuktur.
- Her neyse Culuk olsun. Ne olmuş bu hayvana?
- Bak beyim. Bu culuk var ya; dünyanın en aptal hayvanıdır. Biz bunu alır bir çuvala koyarız. Dört veya Beş kere başımızın üstünde çevirir sonra çuvaldan çıkarırız. Altına istediğimiz hayvanın yumurtalarını koyarız. Başı dönen Culuk o yumurtaları kendisinin zanneder. Yavrular yumurtadan çıkınca da onları kendi yavrusu bilir. Büyütür ve korur. Bu Culuğun altına ördek yumurtası koymuşlar. Suda yüzen ördekleri kendi yavruları zannediyor. Yüzmeyi bilmediği için yavrularının da yüzmeyi bilmediğini zannediyor. Boğulmasınlar diye onları sudan çıkarmaya çalışıyor.
Hayretler içinde kalmıştım. Ayı zamanda duygulanmıştım da. Hayvan yorgunluktan neredeyse düşüp ölecekti.
Biraz sitemkâr bir şekilde tekrar sordum;
- Bu zavallı hayvan ne zamana kadar böyle çığlık atmaya devam edecek? Yazık değil mi? Ölür bu Hayvan.
- Yok Beyim yok. Korkma ölmez. Biraz sonra sahibi gelir onu yeniden bir çuvala koyar ve tekrar başının üzerinde Dört, Beş kere çevirir. Altına da başka yumurtalar bırakır. Bizim aptal culuk deredeki ördekleri unutur. Yeni yavrularının yumurtadan çıkmasını bekler.
*** AKP ile 19 Şubat 2001 tarihinde masaya atılan bir anayasa kitabının laneti sayesinde tanıştık. ’’ Siyasi istikrarsızlık var. Bizi seçerseniz bu duruma son veririz’’ adını verdikleri yumurtayı altımıza koydular. Bizde siyasi istikrar olsun diye oy verdik. Bugün ise, halk tarafından seçilmiş olan Belediye başkanlarının bile tehdit edilerek görevden alındığı bir ülkede siyasi istikrarın gelmesini bekliyoruz. 2007 seçimlerindeki yumurtanın adı istikrarlı ekonomiydi. Herkes kazanacak, emekli memur, işçi, esnaf müreffeh bir şekilde yaşayacaktı. Milli gelirimiz Avrupa’yı dahi sollayacak, bu İstikrar ekonomiyi kurtaracaktı. Bu yumurtadan da yavruları çıkardık. Durumumuz ortada. 2011 seçimlerinde ise Türk askerinin başına çuval geçiren Amerikalılara inat, gönüllü olarak iktidarın çuvalına hep birlikte girdik. İstikrarlı çözüm ve açılım süreci başlatılacak, bu sayede Terör bitecek, analar ağlamayacaktı. Böylece İstikrarlı barış ve kardeşlik yumurtasını da kabul etmiş olduk. Şimdi analar ağlamıyor.
Çünkü terör artık ana ile evladı birlikte götürüyor.
2015 seçimlerin de milli duygularımızı coşturan bir renkte yumurtayı altımıza koymuşlardı. Kendi uçağımızı, tankımızı, topumuzu, tüfeğimizi yapacak, emperyalist devletlerle olan bağlarımızı koparacaktık. Musul, Kerkük bizim olacak petrol gelirleri ile şaha kalkacaktık. Kainata dirilen Osmanlının torunlarını gösterecek, İstikrarı ise ancak bu şekilde yakalayacaktık. Geldiğimiz noktada 2015 yılında havalanan yerli yapım uçakların yere inmesini bekliyoruz. En güzel ve en büyük yumurtayı 2017 tarihinde yapılan referandumda altımıza koydular. Bu yumurta bugüne kadar ki tüm yumurtaların kusursuz bir karışımıydı. Rüya gibi bir gelecek vaat ediyordu. Terör bitecek, ekonomi zirve yapacaktı. Milli silahlarımız dosta güven düşmana ise korku salacaktı. Tüm halk el ele tutuşarak mutluluk şarkıları söyleyecekti. An itibarı ile güvenliğimizi Rusların S-400 füzelerine, Yarınlarımızı ise Allaha teslim ettik.
Şimdi sırada 2019 var.
İstikrar yumurtası biter mi? Elbette hayır. Bu defa da sırada ’’İç savaş çıkabilir. Aman sakın istikrarı bozmayın’’ yumurtası var. Bilinçli ve planlı bir şekilde bu fikri insanların bilinçaltına sokmak istiyorlar. Çünkü artık kullanılacak yumurta kalmadı Nihayetin de Kontrollü bir şekilde bir iç savaş çıkarmak istediler de. Referandum sonrası ’’Atı alan Üsküdar’ı geçti’’ söylemi bu amaçla yapılmıştı. Ama halkımız sağduyusunu kullanarak bu oyuna gelmedi.. Yanı başında Suriye ve Irak örneği duran Türk halkı, iç savaşın bir felaket olacağını ve bu savaşın galibinin ise emperyalist devletlerden başkası olamayacağını herkesten çok daha iyi biliyor. Bu yüzden kışkırtılacak olsalar bile asla ve asla bu seçeneği kullanmayacak, kullanmak isteyenlere de bu fırsatı vermeyeceklerdir. Ben derim ki; Yavrusu zannettiği ördekleri sudan çıkarmak isteyen hindinin yaptığı gibi çaresiz bir şekilde feryat etmek istemiyorsanız Lütfen bu oyuna gelmeyiniz.
Temel Sağıroğlu Sevgilerimle
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.