Yüzümüz Ne Zaman Gülecek
Yüzümüz Ne Zaman Gülecek
Türkiye'nin en büyük şirketlerini sattınız. Otellerini sattınız. Enerji üretim tesislerini sattınız.
Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait limanları sattınız. Elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere sattınız. Sekanın kağıt fabrikalarını kapattınız. Tekeli özelleştirme adı altında sattınız. Eti Bakır, Eti Krom, Eti Gümüş, Eti Elektrometalurji satıldı. Çayeli Bakır İşletmeleri, Karadeniz Bakır İşletmeleri, Samsun İşletmesi satıldı. . Petkim gitti.... Şeker Fabrikalarını kapattınız. Sümerbankı kapattınız. . Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapattınız .. Amerika'nın üslerini kapatamadınız..
Tarihimizde bize acaip kayıplar yaşatan, her fırsatta ''hop durun siz ermenilere soykırım yaptınız'' tehditleri ile senelerdir hayatımızı olumsuz etkileyenlerin çenesini kapatamadınız. Az kaldı Amerika'nın gönlü olsun diye Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni bile bir kenara bırakıp, boğazları açacaktınız. Yıllardır Orta Doğu insanını birbirine kırdıran Amerikanın ağzından çıkacak söze itibar etmekte ayrı bir saçmalık..... Benim çaresiz, yüreği güzel insanlarım "hepimiz ermeniyiz.." sloganına az iştirak etmedi... Halkların kardeşliği adı altında yapılan bir sürü soysuzluğa ses çıkarmadı.. Hepsi tuzaktı.. Tek bir gerçek var TÜRK'e TÜRK'ten başka dost yok......
Uyanmanın vakti çoktan gelmiştir. İçerde ve dışarda ki hainliklere karşı bir ve tek olma zamanıdır... Güçlü devlet, milletini de güçlü kılar.. Gücünü milletinden alan devlete kimse en küçük bir müdahele, en küçük bir hakaret edemez. Özelleştirme ile devletin gücü tüketilmiş, devletin gücü yerli ve yabancı şirketlere satılmış. Sermaye ile inşaat sektörü parlatılmış. Üreten toplumdan tüketen toplum modeline geçilmiş. Millet hastalık, fakirlik, yokluk içinde. Mültecilere verilen hakların yarısı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına verilmiyor. Hayat her gün daha da zor ve çekilmez olurken ülkenin idarecileri, vekilleri mecliste kısır tartışmalarla zaman geçirmekte.
Ülkenin, uluslararası siyaset arenasında bilgi sahibi uzmanlar da o kanal senin bu kanal benim televizyonlarda, bir yandan ikram edilen çaylarını yudumlarken bir yandan ülkemizin talihsizliklerini anlatıyorlar. Ben zaten biliyorum bana niye anlatıyorsun, git ülkemize yapılan bu adi suçlamayı uluslararası düzeyde mahkemelere müracaat et anlat. Cumartesi gününden itibaren konuya dair öyle anılar okudum ki, tam tersi ermeniler Türk ve müslümanlara soykırım uygulamış.
Özellikle Bayburt ve çevresi, Erzincan, Iğdır çok çile yaşamışlar. Sana birisi taş atarken, sen durup seyretmezsin sanırım. Anaların gözü önünde, küçük bebekleri kale surlarından atmışlar. Bunu onaylayacak bir insan topluluğu olamaz sanırım. Bu vahşete ses etmeyen Biden, tarihte bu canavarlara cevap vermiş Türklere soykırım yakıştırması yapmış. Bunlar uluslararası camiada yetkin kişiler tarafından mutlak anlatılmalı. Soylu tarihimize ağır hakaret edenlerden tazminat talep edilmelidir. Yıllardır şehit haberleri ile kahrolan bir ülkeyiz. Bugün gene Tekirdağ'lı gencecik, gül yüzlü bir evladın şehit haberini aldık.
Dünyanın diğer ucundan, bölgemizdeki yer altı zenginlikleri, yer üstü zenginliklerinden pay almak için, özgürlük getirmek vaadi ile Orta Doğu'da taş üstünde taş bırakmayan Amerika'nın bitmeyen rezillikleri yüzünden bu bölge yıllardır kan ağlıyor. Bölgede, terör örgütleri Amerika'nın taşeron firması gibi çalışmaktadırlar. Uluslararası mahkemelerde, ''dünyanın öbür ucundan buralarda işin nedir? '' diye Amerika'ya sorulmalıdır. Ayrıca, İstanbul’a Constantinapolis demek, ermeni soykırımı demek kadar alçakçadır. Ve şiddetle karşı çıkılmalıdır. TBMM Amerika'nın uyguladığı soykırımları ilan etmelidir. İstanbul’un adını öğrenmesi de sağlanmalıdır.
Müzehher Dinçer Aycan
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.