Türk Çiftçisi Türk Köylüsü Türk Milleti

Yazarlar 01.07.2019 - 21:05, Güncelleme: 05.05.2024 - 00:40 26112+ kez okundu.
 

Türk Çiftçisi Türk Köylüsü Türk Milleti

26 Haziran’da Mardin’de, Mezopotamya'nın en eski buğday tohumlarından biri olarak bilinen "Sorgül" buğdayının hasadı yapıldı ve ikinci hasat şenliği olarak kutlandı.
Türk Çiftçisi Türk Köylüsü Türk Milleti -  (Mardin Arena Haber) Kulağa çok hoş gelen bu haberin detaylarını okuyunca nasıl bir oyunun içinde olduğumuzu sorgulamadan edemiyoruz. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bu projeye AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, eşi Marilena Berger de katılmış. AB ‘nin destek vermesinin asıl amacı ülkemizde yaşayan Suriyeli kadınları bu projenin içinde istihdam etmek. Bizim toprağımızla, bizim tohumumuzla, bizim demokrasimizle bu kadar çok ilgilenen AB için bir kere daha sormadan edemiyoruz. Türk Çiftçisi Türk Köylüsü Türk Milleti Avrupa bizi çok mu seviyor? Buğday tarımının ana vatanı Mezopotamya’dır. ‘’Sorgül’’ buğdayı ise Mezopotamya ovasında yetişen, bilinen en eski buğday türü. Adını kehribar sarısından ve kırmızıyı yansıtan renginden alan tane yapısı camsı, kırmızıya dönen sarı renkte, bir buğday türü olarak tanımlanıyor. Anadolu topraklarında 13 bin yıl öncesine dayanan geçmişi bulunan buğdayın hasadı yapılırken sadece izlersek, topraklarımıza, çiftçimize, üreten kadınlarımıza sahip çıkmazsak birileri gelir halaylar eşliğinde bizim insanımıza buğday hasadını öğretmeye çalışır. Bu projede yer alan bir konuşmacının bu cümlesi de çok düşündürücü ‘’Suriyeli mülteci kadınların bize öğretmiş olduğu geleneksel tarım tekniklerinden de faydalandık” Anadolu kadını yüz yıllardır tarım yapıyor, hala Anadolu topraklarında yerel-atalık tohumlar yaşatılıyor, ekiliyor. Kimin kime ne öğrettiğini, kimlerin hangi hesaplar peşinde olduğunu iyi görmek gerekiyor. Yakında ‘’Tarımda Milli Birlik Projesi’’ adı altında sunulacak olan proje Türk Tarımının özelleştirilmesi anlamını taşıyor. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerden, satılan KİT’lerden, tarımda dışa bağımlılıktan hiç ders almadığımızın yansımasıdır. Bu projenin hayata geçmesi, bununla ilgili yasaların onaylanması demek, küresel şirketlere, holdinglere, tohumumuzu, toprağımızı, suyumuzu hatta çiftçimizi teslim etmek demektir. Yıllardır zarar ettirilen KİT’leri, kapanan kooperatifleri, Tarım birliklerini unutmak, onların yokluğundan ders almamak demektir. Yerel pazarların, semt pazarlarının, aile çiftçilerinin yok olması, büyük sermaye şirketlerinin kasalarına para akması demektir. Var olan köylülüğün bitmesi, yerel tohumların tek elde toplanması, daha çok hazır tohuma, ilaca, gübreye maruz kalan sağlıksız ürünlerin tüketilmesi demektir. Çiftçileri kendi topraklarında milletin efendisi olmak yerine, holdinglerin, şirketlerin marabası durumuna getirilmesi demektir. Bu proje Türk tarımının kalkınmasında gerçekçi çözüm değildir. Bu proje Türk tarımına zarar verirken, Türk Çiftçisini toprağından daha da uzaklaştırır. Uzun yıllardır kaderine terk edilen tarımın tamamen bitmesi, sağlıksız ürünlerin halkı toptan hasta etmesi demektir. Bu proje daha önce çeşitli hastalıklarla yok edilen büyükbaş, küçükbaş hayvancılığın tamamen bitmesi demektir. Geçmişimizin, tarihimizin sayfalarından Atatürk’ün tarım mücadelesinin silinmesi demektir. Türk tarımını kurtaracak olan, Türk çiftçisidir, Türk köylüsüdür, Türk Milletidir. FOTO/Mardin Arena Haber Ebru Oğuzhan Yeter
26 Haziran’da Mardin’de, Mezopotamya'nın en eski buğday tohumlarından biri olarak bilinen "Sorgül" buğdayının hasadı yapıldı ve ikinci hasat şenliği olarak kutlandı.

Türk Çiftçisi Türk Köylüsü Türk Milleti -  (Mardin Arena Haber) Kulağa çok hoş gelen bu haberin detaylarını okuyunca nasıl bir oyunun içinde olduğumuzu sorgulamadan edemiyoruz. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bu projeye AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, eşi Marilena Berger de katılmış. AB ‘nin destek vermesinin asıl amacı ülkemizde yaşayan Suriyeli kadınları bu projenin içinde istihdam etmek. Bizim toprağımızla, bizim tohumumuzla, bizim demokrasimizle bu kadar çok ilgilenen AB için bir kere daha sormadan edemiyoruz.

Türk Çiftçisi Türk Köylüsü Türk Milleti

Avrupa bizi çok mu seviyor? Buğday tarımının ana vatanı Mezopotamya’dır. ‘’Sorgül’’ buğdayı ise Mezopotamya ovasında yetişen, bilinen en eski buğday türü. Adını kehribar sarısından ve kırmızıyı yansıtan renginden alan tane yapısı camsı, kırmızıya dönen sarı renkte, bir buğday türü olarak tanımlanıyor.

Anadolu topraklarında 13 bin yıl öncesine dayanan geçmişi bulunan buğdayın hasadı yapılırken sadece izlersek, topraklarımıza, çiftçimize, üreten kadınlarımıza sahip çıkmazsak birileri gelir halaylar eşliğinde bizim insanımıza buğday hasadını öğretmeye çalışır. Bu projede yer alan bir konuşmacının bu cümlesi de çok düşündürücü ‘’Suriyeli mülteci kadınların bize öğretmiş olduğu geleneksel tarım tekniklerinden de faydalandık”

Anadolu kadını yüz yıllardır tarım yapıyor, hala Anadolu topraklarında yerel-atalık tohumlar yaşatılıyor, ekiliyor. Kimin kime ne öğrettiğini, kimlerin hangi hesaplar peşinde olduğunu iyi görmek gerekiyor. Yakında ‘’Tarımda Milli Birlik Projesi’’ adı altında sunulacak olan proje Türk Tarımının özelleştirilmesi anlamını taşıyor. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerden, satılan KİT’lerden, tarımda dışa bağımlılıktan hiç ders almadığımızın yansımasıdır.

Bu projenin hayata geçmesi, bununla ilgili yasaların onaylanması demek, küresel şirketlere, holdinglere, tohumumuzu, toprağımızı, suyumuzu hatta çiftçimizi teslim etmek demektir. Yıllardır zarar ettirilen KİT’leri, kapanan kooperatifleri, Tarım birliklerini unutmak, onların yokluğundan ders almamak demektir. Yerel pazarların, semt pazarlarının, aile çiftçilerinin yok olması, büyük sermaye şirketlerinin kasalarına para akması demektir. Var olan köylülüğün bitmesi, yerel tohumların tek elde toplanması, daha çok hazır tohuma, ilaca, gübreye maruz kalan sağlıksız ürünlerin tüketilmesi demektir. Çiftçileri kendi topraklarında milletin efendisi olmak yerine, holdinglerin, şirketlerin marabası durumuna getirilmesi demektir.

Bu proje Türk tarımının kalkınmasında gerçekçi çözüm değildir. Bu proje Türk tarımına zarar verirken, Türk Çiftçisini toprağından daha da uzaklaştırır. Uzun yıllardır kaderine terk edilen tarımın tamamen bitmesi, sağlıksız ürünlerin halkı toptan hasta etmesi demektir. Bu proje daha önce çeşitli hastalıklarla yok edilen büyükbaş, küçükbaş hayvancılığın tamamen bitmesi demektir. Geçmişimizin, tarihimizin sayfalarından Atatürk’ün tarım mücadelesinin silinmesi demektir. Türk tarımını kurtaracak olan, Türk çiftçisidir, Türk köylüsüdür, Türk Milletidir. FOTO/Mardin Arena Haber

Ebru Oğuzhan Yeter

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve habergalerisi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
startup ekosistemi, boşanma avukatı, istanbul evden eve nakliyat, https://www.metkimbocekilaclama.com/, kasko teklifi, malatya araç kiralama, en iyi evden eve nakliyat, evden eve nakliyat, istanbul böcek ilaçlama, hasta yatağı kiralama, mide balonu, evden eve nakliyat