Tescilli Zehir

Tescilli Zehir Aylardır gündemde olan şeker fabrikalarının satışıyla ilgili olarak çok konuştuk… Ama boş konuştuk… Ne kadar anlatmaya çalışsak ne kadar karşı çıksak da Şeker Fabrikalarının satışına engel olamadık. Çünkü ‘’Susma sustukça sıra sana gelecek’’ sloganını o kadar benimsemişiz ki, sadece konuştuk… Bir adım öteye gidip bunu büyük bir halk hareketine çeviremedik. O yüzden bugün, dünyanın 4. büyük pancar üreticisi olan Türkiye, Şeker Fabrikalarını zarar ediyor diye bir bir sattı/satıyor… Ne büyük çelişkidir ki, bizim zarar ediyor dediğimiz fabrikaları uluslararası şirketler satın alıyor. Oysa; Şeker Fabrikaları bizim milli değerlerimiz ve her şeyden önce yaşam kaynağımız. ****** Şeker Fabrikalarının satışı daha önce 2 kez gündeme gelmiş tepkiler üzerine her defasında ertelenmişti. Bugün, OHAL kapsamında bu kararların alınıp uygulanması hiç de tesadüf değil elbette. Cargill ve Amylum gibi uluslararası dev şirketlerin Türkiye’de yatırım yapmasına izin verildiği tarihten itibaren, şeker üretim sektörü büyük bir darbe aldı ve son 7 yılda 3 pancar üreticisinden ikisi üretim yapmayı bıraktı. 20 yıl önce pancar ekimi ile uğraşan çiftçi sayısı 500 bin iken, bugün bu rakam 105 bine düştü. Şeker deyince sadece toz ve küp şeker olarak düşünülmemeli, arka planda pancar tarımı ile uğraşan çiftçiler, kooperatifler, üretici birlikleri, şeker, yem, maya ve alkol üretimi konularında 100 yıllık bir mühendislik birikimine sahip sektöre de darbe vuruldu. ****** NBŞ kan şekerini çok hızlı bir şekilde yükselttiği için fazla şeker tüketimine bağlı olarak, Kanser, Obezite, Diyabet, Alzheimer, İnsülin direnci, Karaciğer yağlanması, Kalp Damar hastalıkları, Yüksek trigliserid hastalıklarına yol açıyor. Çünkü Vücut sistemimiz fazla şeker tüketimine uyumlu değil. Günde en fazla 1-2 meyveden aldığı şekeri tolere edebilecek yapıya sahip. Ayrıca NBŞ sadece şekerli ürünlerde değil, faydalı olarak tanıtılan meyveli yoğurtlar, salata sosları, turşu, ketçap, hardal vs. daha birçok gıda ürünlerinde de kullanılıyor. NBŞ ucuz olduğu ve gıdaların raf ömrünü uzattığı için tercih ediliyor. Fakat unutulmaması gereken bir gerçek var ki, ucuz diye tercih edilen NBŞ’ye ödenen paraların kat kat fazlası, yarın bu hastalıklarla mücadele için kullanılacak. NBŞ’nin ana maddesi GDO’lu mısırdır. Fabrikaların kapanması NBŞ’nin daha fazla kullanılması ve dolasıyla daha fazla GDO’lu mısır ithal etmek demektir… Yani daha fazla kanser demekir.   NBŞ, GDO’lu ürünler, tarım ilaçları, içeriği bilinmeyen gıdalar, baz istasyonları, kötü yaşam koşulları, sigara, hava kirliliği… Hepsi kanser hastalığının hızla artmasına neden oluyor. Türkiye’de yılda 163.500 kişiye kanser tanısı konuyor ve son 15 yılda kanser vakaları % 200 arttı. En kötüsü de, insanların yaşam koşullarını iyileştirerek birçok kanser vakaları önlenebilecekken… ****** İngiltere ‘’Seker Vergisi’’ olarak adlandırılan, meşrubatların içerdiği şeker miktarına göre üreticilerden vergi alınması uygulamasını başlattı. Birçok içecek firması, ürettiği içeceklerdeki şeker miktarını 5 gramın altına indirdi. Fakat aynı içecek firmalarının Türkiye’de kullandıkları şeker miktarı 2 kat fazla (10gr - 11.5gr.) 920 milyar Euro’luk gıda hacmine sahip AB ülkelerinde yıllık NBŞ tüketimi 690 bin ton iken, 72 milyar Euro’luk gıda hacmine sahip Türkiye’nin yıllık NBŞ tüketimi 366.500 ton. ****** *Şeker Fabrikalarını satıp, NBŞ’nin kullanıldığı gıdaları tüketiyoruz. *Yarı sentetik sebze tohumlarını ve tarım ilaçlarını ABD, İsrail ve Hollanda’ dan alıp, bu tohumlarla yetiştirilen sebzeleri tüketiyoruz… *Laboratuvar ortamında Genetiği değiştirilmiş yemleri ithal edip, bu yemlerle beslenen tavukları yiyoruz. Bir toplumun kendi kendine yetecek miktarda gıda maddesi üretmesi ‘’Gıda Güvencesi’’dir. Üretilen her gıda maddesinin fiziksel ve kimyasal açıdan denetlenebilmesi de ‘’Gıda Güvenliği’’ dir. Her ikisinin de olmadığı bir ülke; ne bağımsızdır ne de sağlıklıdır. Kısaca; ÖLÜYORUZ… !!  Sevgiyle kalın İlkay Atila ''Merhamet ve Kapitalizm'' isimli yazım için TIKLAYIN