Tüp Bebek

Tüp Bebek Ancak her geçen gün gelişen teknoloji ve aile ile doktorun koordineli bir şekilde bu süreci yürütmesi, sağlıklı gebelik elde edilmesini sağlayabiliyor. Memorial Dicle Hastanesi Kadın-Doğum ve Tüp Bebek Bölümü’nden Op. Dr. Uğur Değer, tüp bebek tedavisi konusunda merak edilenler hakkında bilgi verdi.

Kadın ve erkek için en zorlu tablolar bile gelişen teknoloji ile mutlu sona ulaşabiliyor Tüp bebek, çeşitli tedavi yöntemleriyle gebe kalamayan kişiler için laboratuvar ortamında yumurtalıkların spermle döllendirilip tekrar rahmin içine enjekte edilmesi esasına dayanır. Kısaca yardımcı üreme tekniği olarak tanımlanmaktadır. Genellikle bu yöntem, kanalları tıkalı olduğu için sperm ve yumurtalıkların birleşemediği, ileri yaş nedeniyle yumurtlama problemi yaşayan kadınlarda uygulanmaktadır. Ayrıca açıklanamayan kısırlığı, çikolata kisti ve bazı genetik hastalığı olan kadınlara da uygulanabilir. Erkek kısırlığı durumunda son derece ileri teknikler uygulanmaktadır. Sperm yokluğu olan erkek hastaların testislerinden ince iğne aspirasyonuyla alınan spermlerden elde edilen hücreler direkt rahme enjekte edilip kadının hamile kalması sağlanabilir.

Önce tedavi, sonra Tüp Bebek

Bir kadının gebe kalması için on beş milyon sperme ihtiyaç vardır. Bu rakam beş milyonun altında olduğu zamanlarda doğrudan tüp bebek tedavisi önerilir. Açıklanamayan kısırlık durumu da günümüzde pek çok çiftte görülmektedir. Bu tabloda doğal yollardan çocuk sahibi olmayıp uzman yardımı almak isteyen çiftlere yapılan tetkiklerde herhangi bir neden saptanmamaktadır. Bu durumda genellikle ilk olarak aşılama yöntemi denenmekte, ardından başarı sağlanamazsa tüp bebek yöntemine geçilmektedir.

Tedaviye zamanında başlamak çok önemli Tüp bebek yönteminde başarı oranı kişiden kişiye değişmektedir. Bu aslında yaşla ve yumurta kalitesiyle ilintili olan bir durumdur. Genç hastaların yumurtalıklarında yumurta sayısı fazla olduğu için tüp bebek tedavisinde başarı oranı artmaktadır. 35 yaş sonrası yaş ilerledikçe başarı oranı da azalmaktadır. Bu nedenle ne kadar erken yaşta tüp bebek tedavi yöntemi başlanırsa başarı oranı da yükselmektedir. Genç çiftler istemelerine rağmen çocuk sahibi olamıyorlarsa mutlaka bir uzman doktor ile görüşüp bu durumun nedenleri konusunda araştırma yapılmasını sağlamalıdır. İleri yaş grubunda bulunan kadınların yumurtalıklarında yumurta rezervi yeteri kadar depolanmadığı için kadın erken menopoza girerek yumurtlama problemiyle karşı karşıya kalabilir. Bu durumda da 3 aylık bir tedaviye başlanır ancak hala sonuç alınamıyorsa tüp bebek aşamasına geçilebilir.

Tamamen doğal bir gebelik süreci yaşanacağı unutulmamalıdır

Tüp bebek tedavi yöntemiyle gebe kalanlar normal bir gebelik süreci yaşar. Burada yapılan işlem herhangi bir nedenle karşılaşamayan sperm ve yumurtaların laboratuvar ortamında karşılaşmasının sağlanmasıdır. Dini inançlara da aykırı bir durum söz konusu olmayıp, çiftlerin kendi sperm ve yumurtalarıyla yapılan bir işlemdir. Tedavi sırasında kadın günlük yaşamına devam edebiliyor.

Geçtiğimiz yıllarda tüp bebek yöntemi daha ağır bir işlem olarak kabul edilmekteyken, günümüzde teknolojinin gelişimine paralel olarak işlem ve hasta konforu da artmış durumdadır. Kişi tedavi süresince normal yaşantısından geri kalmamaktadır. Yalnızca transfer gününden sonra bir gün dinlenmek yeterli olmaktadır. Ayrıca tedavi sırasında hastanın stres yaşamaması, kendini rahat hissetmesi oldukça önemlidir.

Başarısız denemeler çiftleri umutsuzluğa düşürmemeli Tüp bebek tedavisi sırasında bazı komplikasyonlar gelişebilmektedir. Örneğin çok nadir olsa da ilaçların etkisi sonucu yumurtalar aşırı büyüyebilmekte, bazen hiç büyümemekte veya yumurtalar arasında boyut dengesizliği oluşabilmektedir. Bu durumlarda tedavinin ertelenmesi gerekir. Hastanın durumuna göre doktorun karar vereceği bir sürenin sonunda tekrar tüp bebek denenebilir. Tüp bebek tedavi süreci; sabır, kararlılık ve profesyonel yaklaşım gerektiren çok özel bir dönemdir. Çiftler bu süreçte birbirine destek olmalı, doktoruna güvenmeli ve tedavinin tüm gerekliliklerini baştan sona yerine getirmelidir.

Tüp Bebek Tedavisinde en çok sorulan 10 soru 1- Tüp bebeği en fazla kaç defa deneyebilirsiniz?

Deneme sayısı konusunda bir sınır bulunmamaktadır. Ancak iyi merkezlerde yapılan tedavilere rağmen gebeliğe ulaşılamamışsa, deneme sayısı arttıkça gebelik beklentisinde bir azalma olacaktır. Bazen nedeni belirsiz tutunamama problemi yaşayan çiftler, birçok denemeden sonra gebeliğe ulaşabilmektedirler. 8 ya da 10. denemeden sonra gebelik şansını yakalayan çiftlerin de öykülerine tanık olmaktayız.

2- Yaş, gebe kalma şansını etkiler mi?

Tüp bebek uygulamalarında gebe kalma şansını belirleyen birçok nokta bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, tedavi görmekte olan kadının yaşıdır. Gebe kalma şansı 35 yaşından genç kadınlarda en yüksek, 35-38 yaş arasında kabul edilebilir, 38-40 yaş arasında azalan, 40-42 yaş arasında yine de ümidimizi koruduğumuz, 42-44 yaş arasında ise gittikçe düşmüş durumdadır.

3- Transfer edilen embriyo sayısı gebelik şansını belirleyen bir faktör müdür?

Tüm yaş gruplarına bakıldığında tek embriyo transferi ile gebelik beklentisi % 28 dolaylarında iken, çift embriyo transferi ile bu oran % 45’e çıkmaktadır. Tek embriyo transferi yapılan vakalarda geriye dondurulabilecek birçok embriyo kalmaktadır ve bunların kullanımı ile de ciddi oranda ilave gebeliklere ulaşılmaktadır. Ciddi derecede erkek faktörüne bağlı infertilitede, spermin ciddi şekil bozukluğu gösterdiği çiftlerde ve sperm üretiminin testiküler yetmezlik nedeniyle bozulduğu “azoospermik” vakalarda yine gebelik şansı tüp bebek tedavisinde düşmektedir.

4- Tüp bebekte düşük daha mı sık izlenmektedir?

Tüp bebek tedavisi ile elde edilen gebeliklerde düşük riski, normal yolla kalınan gebeliklerden çok az daha yüksektir. Bunun nedeni tedaviden değil, gebe kalamamaya neden olan problemin kendisinden kaynaklanmaktadır.

5- Tüp bebek gebeliklerinin başında izlenen vajinal kanamalar normal midir?

Gebe kalmış hiçbir hastada vajinal kanama normal kabul edilmemelidir ve doktora mutlaka danışılmalıdır. Fakat öte yandan da tüp bebek gebeliklerinin başında vajinal kanama ve lekelenmelere çok sık rastlanılmaktadır. Bu, mutlaka kötüye gidişin bir göstergesi olmayabilir.

6- Dondurulmuş embriyolar ile şans nedir?

Bazı tüp bebek uygulamalarında transfer edilen embryoların dışında elimizde geride çok iyi kaliteli embriyolar kalabilmektedir. Bu embriyoların dondurulup saklanması, aileye ileride tekrar bir gebelik şansı verebilmektedir. O nedenle embriyo dondurma hastalar için çok faydalı bir uygulamadır. Dondurulan embriyolar çözündükten sonra %70-80 canlı kalmakta ve %50-70 oranında gebelikle sonuçlanmaktadır. Dondurulmuş embriyolar ile elde edilen bebeklerin sağlığı, doğal yolla elde edilen gebeliklerden farklı değildir.

7- Tüp bebek öncesinde herhangi bir diyet uygulanmalı mı?

Bu konuya ilişkin yeterli bilimsel çalışma verileri olmamakla birlikte; bazı çalışmalar özellikle gebelik planlamasına geçildiği dönemde (prekonsepsiyonel dönem) Akdeniz tipi diyet (yüksek oranda bitkisel yağlar, sebzeler, balık ve baklagiller ve hafif atıştırmalıklar) ile beslenen hastalarda tüp bebek başarı oranlarının artığını göstermektedir. Akdeniz diyetindeki bitkisel kaynaklı az doymuş yağlar, yüksek folik asit ve B6 vitamini bu beslenme şeklinin üstünlüğünde belirtilen temel içeriklerdir.

8- Tüp bebek tedavisi öncesi kilo vermek gerekli mi?

Kilolu bayanlarda tedavi öncesi kilo verilmesinin tedavi sonuçlarına olumlu etkisinin olabileceği yönünde net bilgi bulunmamaktadır. Fakat kilonun ideal düzeylere getirilmesi, tedavi süresinin kısalmasına, ihtiyaç duyulan ilaç miktarının azalmasına ve tüp bebek ile gebe kalınılırsa düşük yapma riskinde azalmaya neden olmaktadır. O nedenle ideal kilolara gelmenin tedavinin sonuç dışındaki özelliklerine ve gebelik oluştuğunda da düşük ya da gebelik şekeri gibi problemlere karşı faydası bulunmaktaktadır.

9- Embriyo transferinden sonra cinsel yaşam devam edebilir mi?

Cinsel yaşamın devamı gebeliğin tutmasına engel oluşturmaz. Fakat yumurta toplama işleminden sonra yumurtalıkların hala çok büyük olabilmesi, vajinal yolla kullanılan ilaçlar, bazen lekelenme tarzı vajinal kanamalar, normal bir cinsel ilişki sürecini anne adayı için rahatsızlık verici olabilmektedir.

10- Ağır kaldırma gebeliğin tutunmasına etki eder mi?

Halk arasında düşünülenin aksine, transfer sonrası hareket etmek, ağır kaldırmak, seyahat etmek, öksürmek, ıkınmak, yükseğe uzanmak, transferden hemen sonra ayağa kalkmak gibi aktivitelerin gebeliğin tutunma ve devamı üzerine herhangi hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Bu dönemde dikkat edilmesi gereken doktorların önerdiği ilaçları düzenli kullanılması ve eğer yumurtalıklar aşırı derecede uyarılmış ve büyümüşlerse de fazla ağrı ve rahatsızlık duyulmaması için dinlenilmesidir.

Tüp bebek tedavisi,  normal olarak gebelik şansı olmayan ya da çok az olan çiftlerde gebelik şansını arttıran bir tedavi yöntemidir. Dünyada ilk tüp bebek 1978 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. Türkiye’de ise ilk 1989 yılında Ege üniversitesinde ilk tüp bebek doğumu gerçekleşmiştir. Günümüzde çok sayıda çift bu yöntem ile çocuk sahibi olabilmektedir. Basit olarak tüp bebek işlemi, kadından alınan yumurtanın (oosit), erkekten alınan sperm ile laboratuar ortamında dölleyerek embriyo gelişimi sağlayıp, sonrasında embriyoyu kadın rahmine yerleştirme işlemidir. Bu işlem tecrübeli bir ekip ve uygun laboratuar ortamında yapıldığı zaman başarı şansı artar.

Tüp bebekte başarı şansı nedir?

Herhangi bir işlem yapılmadan normal çiftlerde normal bir adet döneminde canlı doğum oranı %27.7 dir. Tüp bebek sikluslarında bu oran %40-45 dir.

Yardımla üreme teknikleri nelerdir?

Yardımla üreme teknikleri yumurtalıklardan (over) yumurtalık (oosit) toplanması ve gebelik sağlanması amacıyla kullanılan tüm tedavi yöntemlerini içerir.

İn vitro fertilizasyon (IVF):

Yumurtalıklardan alınan yumurtaların erkekten alınan sperm ile laboratuar ortamında döllenmesi ve oluşan embriyoların 3-5 gün sonra anne rahmine yerleştirilmesi olarak özetlenebilir.

Gamet intrafallopian trasfer (GIFT):

Yumurtalıklardan alınan yumurta ve erkekten alınan sperm kadının fallop tüpü içerisine yerleştirilir ve burada döllenmenin olması beklenir. Günümüzde bu yöntem pek tercih edilmemektedir.

Zigot İntrafallopian transfer (ZIFT):

Yumurtalıklardan alınan yumurtaların erkekten alınan sperm ile laboratuar ortamında birleştirilir ve ertesi gün fallop tüpü içine yerleştirilir. Günümüzde bu yöntem de pek tercih edilmemektedir.

İntrasitoplazmik sperm Enjeksiyonu (ICSI):

Bu yöntemde yumurtalıklardan alınan yumurtanın (oosit) içerisine özel iğne ile sperm bırakılarak döllenmenin sağlanır. Özellikle sperm sayısında ve kalitesinde ciddi problem olan hastalarda tercih edilmektedir.

İn vitro maturasyon (IVM):

Normal siklus veya ilaç kullanılarak uyarılan yumurtlama sikluslarında, yumurtalıklarda henüz yeterince olgunlaşmamış olan yumurta hücrelerinin laboratuar ortamında olgunlaştırılması ve embryo elde etmek üzere kullanılması esasına dayanır. Gebelik ve fertilizasyon oranları yumurtalık içerisinde olgunaşan (klasik tüp bebek prosedüründe olduğu gibi) yumurta hücreleri ile elde edilen başarıya göre düşüktür. Tüp bebek tedavisinde; tecrübeli bir ekip ve gelişmiş laboratuar imkanları ile başarı oranları artmaktadır. Tedavide başarıyı belirleyen en önemli etken kısırlığa sebep olan etkendir. Yumurtalık rezervi azalmış hastalarda tüp bebek başarı oranı (%15) düşükken, yumurtlama problemleri nedeniyle tüp bebek yapılan hastaların başarı şansları (%38) daha fazladır.

Selçuk Softa