Sevgiye Uzaklaştıran O Hastalık: Depersonalizasyon Bozukluğu!

Disosiyasyon: Zihnin Ayrışma Süreci! Disosiyasyon, zihindeki bazı düşünce ve duyguların bağlı oldukları olay ve yaşantılardan kopması, ayrılması ve özerkleşmesi olarak tanımlanabilir. Bu süreç, benliği etkileyen önemli bir durumdur. Benlik tarafından kabul edilemeyen duygu ve düşünceler, zihinsel olarak ayrışarak bellek, algılama, duyu, hareket ve otonom sinir sisteminde işlev bozukluklarına neden olabilir. Stres faktörleriyle karşılaşan bireylerin normal psikobiyolojik baş etme kapasitesi yetersizse, disosiyasyon belirtileri daha şiddetli bir şekilde kendini gösterir ve bu durum disosiyatif bozuklukların gelişimine yol açabilir.

Kendine Yabancılaşma Durumu

Disosiyatif belirtiler arasında yer alan depersonalizasyon, kişinin kendine yabancılaşması anlamına gelir. Birey, kendi benliğini, yüzünü, bedeninin bazı parçalarını ya da bazen tümünü değişmiş olarak algılar. Bu durum, kişinin kendi bedeninden çıkmış gibi hissedip, kendisini dışarıdan izliyormuş gibi tarif etmesine neden olabilir. Derealizasyon ise, kişinin çevresindeki insanları, eşyaları veya mekânı değişmiş ya da farklı algılaması durumudur. Bu belirtilerin genel popülasyonda yaklaşık %1-2 oranında görüldüğü tespit edilmiştir. Kronik stresörler, alkol ve madde kullanımı, aşırı uykusuzluk gibi faktörler, disosiyatif belirtilerin ortaya çıkmasına veya kaybolmasına neden olabilir. Ayrıca, şizofreni, depresyon, anksiyete bozuklukları, epilepsi ve organik beyin patolojileri ile de eşlik edebilir. Daha nadir durumlarda, başka bir tanı olmaksızın yalnızca depersonalizasyon ve derealizasyon belirtileri günlerce veya haftalarca sürebilir. Bu durumda, depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu tanısı konulmaktadır.

Duygusal Bağların Kopması

Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğunun, çocukluk dönemi istismarı travmaları ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Özellikle duygusal istismar ve ihmal, bu semptomların gelişimiyle ilişkilendirilmiştir. Bu durumun tedavisinde en uygun seçenekler arasında bireysel psikoterapi, grup terapisi, çevresel koşulların düzeltilmesi, aile psikoterapisi ve EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) uygulanması yer almaktadır.

Duygusal İstismar Ne Demek?

Duygusal istismar, bir bireyin duygusal ve psikolojik sağlığını olumsuz etkileyen, aşağılayıcı, tehditkar veya manipülatif davranışlarla gerçekleştirilen bir istismar türüdür. Bu tür istismarın bazı yaygın örnekleri şunlardır:

Aşağılama: Bireyin kendine güvenini zedeleyen, aşağılayıcı sözler veya davranışlar. Kontrol: Bireyin yaşamı üzerindeki kontrolün ihlali, seçim yapma özgürlüğünün kısıtlanması. İhmal: Bireyin duygusal ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi veya karşılanmaması. Manipülasyon: Bireyin duygusal durumunu kullanarak onu istismar etmek veya manipüle etmek. Yalıtım: Bireyin sosyal ilişkilerinin sınırlandırılması, arkadaşlarından veya aile üyelerinden uzaklaştırılması.

Duygusal istismar, zamanla bireyin özsaygısını, benlik algısını ve genel psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu tür istismar, çocukluk döneminde sıkça görülse de, yetişkinlikte de yaşanabilir. Tedavi, genellikle terapi ve destek gruplarını içermektedir.