Körleşme

 Bu etkinlikte her gün, okuduğunuz ve beğendiğiniz bir kitabın kapağını yorum yapmaksızın paylaşıyor, hem de yedi gün boyunca her gün yeni bir arkadaşınızı etkinliğe davet ediyorsunuz… Böylece bir kitap zinciri oluşuyor… Zihninizi tazeliyorsunuz… Mükemmel bir etkinlik… Bu etkinliğe beni davet eden dostuma buradan teşekkür ederim…

Zincir öyle büyüdü ki…

Herkes dağarcığında iz bırakan kitapları saçtı ortaya… Okumadıklarımı not aldım, okuduklarıma yorumlar yaptım… Bilirsiniz, kitap dünyası bir deniz gibidir… Soluğunuzun yettiği kadar yüzersiniz içinde… Bu etkinlikte benim paylaştığım ve beni çok etkileyen kitaplardan biri de “Körleşme” idi…

*** Elias Canetti 1905 yılında Bulgaristan’da doğdu… 1911 yılında ailece İngiltere’ye, orada babası ölünce de Viyana’ya yerleşti… Dil zenginliğini geliştirdi… Bulgarca, İngilizce ve Fransızcanın yanına Almancayı ekledi… Viyana’da kimya eğitimi alırken edebiyata merak saldı… Viyana Üniversitesinden mezun olduğunda takvimler 1929 yılını gösteriyordu… 1928 yılında Berlin’de Brecht ve onun çevresindeki birçok edebiyatçı ile tanıştı… Ve 1935 yılında o unutulmaz “Körleşme” romanını yayınladı… Hitler’in Avusturya’yı işgal etmesinin ardından Paris’e yerleşen Canetti’nin “Körleşme” romanı, Nazilerce yasak kitap ilan edildi… Canetti Paris’in de işgalinin ardından Londra’ya gitti… 1981 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazanan Canetti,1994 yılında yaşamını yitirdi ve kendi vasiyeti üzerine hayranı olduğu “Bilinç Akımı”nın öncülerinden James Joyse’un yanında toprağa verildi…

*** Kendisine kalan büyük mirasla yaşayan “Körleşme”nin kahramanının 25 bin kitaplık bir kütüphanesi var… Zamanının büyük bölümünü burada geçiriyor… Gerçek dünya ile arasında hiç bir bağ yok…  Bir bilim adamı olmasına rağmen (Çince dilbilimcisi, yani sinolog) hiç bir bilimsel toplantıya, ya da kongreye katılmıyor… Kendini beğenmiş, arada bir makale yazarak, ya da Çince’den çeviriler yaparak harcıyor tüm zamanını… Ve dış dünya ile kurduğu ilk temas sonrası, o camdan köşkün nasıl parçalandığını, kendini beğenmiş kahramanımızın ne durumlara düştüğünü romanın sonunda anlıyorsunuz…

“Körleşme” sıradan bir roman değil…

Bence çağdaş edebiyatın en önemli yapıtlarından… Gerçekler karşısında aydınların ne denli vurdumduymaz olduklarının; aydın olan ama aydın olduğu halde gözleri hiçbir şey görmeyen, içine kapanan, körleşen aydınların efsane bir dille anlatıldığı bir roman…

Aydın olmak gerekli ama yeterli değildir…

Aydın olmak düşünce üretmenin yanında o düşünceleri eyleme dönüştürebilmektir…  “Körleşme” romanının özeti de sanırım budur…

*** Bir yandan din ticareti yaparken öte yandan rant avcılığı yapan ortaçağ kafalı yobazlara vurulacak en büyük şamarın, bilim, tarih ve sanat olduğuna hiç kuşku yoktur… Ve inancım tamdır ki, uygar bir toplum olmak için, Ulu önderimiz Atatürk’ün bize bıraktığı en büyük miras da çizdiği bu yoldur…   Yobazlara inat... Bilim, Tarih, Sanat…

Ertuğrul Filizay Twitter @ErtugrulFilizay