Kabuk Bağlayan Yaralarımız Vardı Bizim
Yoktu! Çocukluğumuzda Kabuk Bağlayan Yaralarımız Vardı Bizim
Sokaklarımız vardı koşturduğumuz.. Sabahtan akşama kadar yorulmadan oyunlar oynadığımız arkadaşlarımız vardı. İp atlardık, top oynardık, körebe, istop, çizgi, saklambaç ve diğer oyunlarımız vardı. Düşüp dizimizi kanatırdık da yine oyuna devam ederdik. Yaralarımız kendi kendine kabuk bağlardı. Kaç kere düştük ağaçtan kolumuzu bacağımızı kırdıkta vazgeçmedik tırmanmaktan. Ağaçlarımız vardı bizim. Çat kapı girip su istediğimiz, evin önünde oturup çekirdek çitlediğimiz annelerimizin pazara giderken bizi emanet ettiği ,evin anahtarını bırakıp gittiğimiz komşularımız vardı. Hamile komşusuna kokmuştur diye yemek götüren, Ramazan aylarında birbirlerine evde pişenden veren birlikte iftar açan komşular vardı. Bayramda şeker toplamaktan sokak sokak gezmekten korkmayan çocuklardık.
"Tonton teyzeler tonton amcalar vardı.Kucaklarına rahatça oturup hikayelerini dinlediğimiz taciz edilmekten korkmadığımız bizi torunları yerine koyan inançlı dedeler teyzeler vardı. Kimsenin inancına karışmayan gayri müslim, alevi sünni ayrımı yapmadan inanca saygı duyan insanlarımız vardı. Mahalleyi koruyan abilerimiz vardı. Kimse komşunun kızına yan gözle bakmazdı. Arkadaşın kız kardeşi bacıydı, sevdiği yenge. Ötesi olmazdı. Mutluyduk biz. Küçük şeylerden mutluluk duyardık. Güzel şarkılarımız vardı. Güzel sıcak aile filmlerimiz vardı. Gülerken düşündüren bizden hikayelerin anlatıldığı samimi komik duygusal filmler. Gerçek sanatçılarımız vardı öyle bölüm başı milyon liralar alıp şımaran değil. Evine ekmeği zor götüren ama işini aşkla yapan sanatçılarımız. Yediğimiz sebzeler meyveler hep ‘organikti'. Yumurta köy yumurtasıydı. Süt günlük taze sağılmış su katılmamış ‘pastörize’ olmayan inek sütüydü. Çok zengin değildik ama her evde et bulunurdu. Şimdi çocuklarımızın sadece “Tablet” leri var. Sanal arkadaşları, Sanal oyunları sanal zaferleri var. Dev binalara aynı kapıdan girip yan komşusunu tanımayan insanlarımız var. Daha çok teknoloji, daha çok oyuncak varken mutlu olmayı bilmeyen çocuklarımız var. Bizim çocuklarımızın kabuk bağlayan ilerde çocuklarına anlatabilecekleri yaramazlık yaparken oluşan yara izleri yok. Sokakları yok parkları top sahaları tırmanıp düşecek ağaçları yok. Her mevsim marketlerde bulanan sebzeler meyveler varda sağlık yok. Sakallı amcalar Çarşaflı teyzeler var ama ahlak yok. Taciz var tecavüz var ayrım var. Birbiriden korkan kimseye güvenmeyen insanlar var. Bizi koruyan o abiler yok. Şimdi korkularımız var. Gelecekten duydumuz endişelerimiz var. Umudumuz var çünkü bizim. “Umutsuz durum yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman. Umudumu yitirmedim. “ Diyen MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ’ümüz var bizim.
AYLA KARAKILÇIK @ataizinde