Dijital nezaket... Ulaşılır olmak avantaj mı, dezavantaj mı?

Uzmanlar sırf ulaşabiliyoruz diye insanlara her an ulaşmanın doğru bir davranış olmadığını belirtirken, ısrarlı takibin siber şiddetin bir biçimi olduğunu hatırlatıyor.

İSTANBUL (İGFA) - "Netiket’ sözcüğünün, ağ anlamına gelen ve çevrimiçi ağları anlatan ‘net’ ve görgü kuralı anlamına gelen etiket (etiquette) kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşuyor.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, sanal dünyanın görgü kuralları olarak adlandırılan ‘Netiket’ kavramını ve kapsamını değerlendirdi.

Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Son yıllarda dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla diğer insanlarla dijital mecralarda, sosyal medyada karşılaşmaya, tanışmaya başladık. Sosyal ilişkilerimizi bu mecralardan da yürütüyoruz. Dolayısıyla burada da birtakım davranış kuralları, sosyal normlar gelişmeye başladı. Dijital teknolojiler yoluyla iletişim kurarken de nezaketi elden bırakmamak, iyi bir imaj yaratmak, doğru etkiyi bırakmak ve her şeyden önemlisi, diğer insanlarla iyi ilişkilerimizi devam ettirebilmek için önem taşıyor. Netiket bu nedenle günümüzde son derece önemli.” dedi.

HER AN ULAŞILIR OLMAK AVANTAJ MI, DEZAVANTAJ MI?

Dijital teknolojilerin yapısının hem eş zamanlı hem de eş zamanlı olmayacak şekilde ve her yerden iletişim kurmayı mümkün kıldığını kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, şöyle devam etti:

“Yani birine istediğimiz bir anda, günün her saatinde, oturduğumuz yerden ve onun nerede olduğu fark etmeksizin bir mesaj gönderebiliriz, görüntülü görüşme talep edebiliriz, e-posta atabiliriz. Bu birçok açıdan avantaj olarak görülse de dezavantaja dönüştüğü, insanları rahatsız ettiği ve kabalık olarak algılanabildiği durumlar da var.

Dijital iletişimin imkanlarını kullanırken sırf yapabiliyoruz diye, başka hiçbir faktörü düşünmeden, hesaba katmadan diğer insanlara istediğimiz her an ulaşamaya çalışmak, mesaj atmak, aramak, bazen de e-posta atmak netiket açısından doğru bir davranış olarak görülmüyor.”

SÜREKLİ ERİŞİLEBİLİR OLMAK ÖZEL YAŞAMI SEKTEYE UĞRATIYOR!

Sürekli erişilebilir olmanın özel yaşamı sekteye uğrattığını da kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, şunları dile getirdi:

“Örneğin iş hayatımız ve özel yaşamımız normalde mekânsal ve zamansal olarak birbirinden ayrıdır. Fakat dijital teknolojilerle her an ulaşılabilir olduğumuzda, akşam geç saatlerde iş yaşamından bağlantılı olduğumuz kişiler bize ulaşabiliyor. İş için kullanılan WhatsApp gruplarından ya da özelden yazılabiliyor. Dolayısıyla işten soyutlanıp tamamen dinlenmeye çekilme ya da özel yaşamımızla ilgilenme eskisi kadar rahat yapabildiğimiz bir şey olmaktan çıktı.

SIRF ULAŞABİLİYORUZ DİYE İNSANLARA HER AN ULAŞMAK DOĞRU DAVRANIŞ DEĞİL!

Bu noktada netiket kuralını hatırlatmak gerekirse, sırf ulaşabiliyoruz diye insanlara her an ulaşmak doğru bir davranış olarak görülmüyor. İş dolayısıyla tanıştığınız birine gerçekten çok acil bir durum olmadıkça akşam geç saatlerde WhatsApp’tan yazmak, telefonla aramak doğru görünmüyor.”

ANİDEN GÖRÜNTÜLÜ ARAMAK, HABER VERMEDEN MİSAFİRLİĞE GİTMEYE BENZİYOR…

Görüntülü aramaya da dikkati çeken Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Görüntülü görüşme talebi taraflarca önceden mesaj yoluyla teyit edildikten sonra yapılabilecek bir şey. Samimiyetiniz olmayan birini aniden görüntülü aramak, haber vermeden misafirliğe gitmeye benziyor.” dedi.