Havai fişek fabrikasında ölenlerin yakınları acılarını dile getirdi:
Hendek ilçesi Yukarıçalıca Mahallesi mevkiinde yaklaşık 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de saat 11.15’te meydana gelen ve yaklaşık 50 kilometre mesafeden, kentin birçok noktasından duyulan patlamalarda 7 kişi hayatını kaybederken, 128 kişi yaralanmıştı. Yaşanan olay sonrasında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmayı yürüten Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin hazırlanan fezleke, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. 7 kşişinin hayatını kaybettiği patlama davasının son duruşmasında ise mahkeme heyeti, Heyet, tutuklu olarak yargılanan Y.C. ile H.A.V.’nin tutukluluk hallerinin devamına, ustabaşı Erşan Ö. ve sorumlu müdür Asiye A.’nın yurtdışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrolle tahliyesine; A.R.E.C., A.Ç. ve A.B.’nin tutuksuz olarak yargılanmasına karar vererek duruşmayı 13 Eylül tarihine ertelemişti.
Yaşanan acının üzerinden 1 yıl geçti
Yaşanan acının ilk yıl dönümünde ise patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları, patlamada yaralanan işçilerden bazılar, müşteki avukatlar ve STK kuruluşları fabrikanın bulunduğu alanda anma töreni düzenledi. Fabrikanın giriş kapısına kadar yürüyüş yapan vatandaşlar, ‘Hendek için Adalet’ pankartıyla yürüdüler. Burada açıklamalarda bulunan avukatlar, patlamada ölenlerin yakınları ve patlamada yaralanan işçiler daha sonrasında fabrikanın giriş kapısında içeriye karanfil atarak yakınlarını ve arkadaşlarını yad ettiler.
Ateş düştüğü yeri yakar, bu insanların acısını hiçbir şey hafifletmez
Anma töreninde konuşan Avukat Can Atalay, “Aslında en dense boş tam bir yıl önce ve daha önce göz göre göre genel bir katliam yaşandı burada 7 işçi kardeşimizi göz göre göre burada öldürdüler. 2009’dan 2014’ e kadar olan yıllarda patlaya ama hiçbir hukuki sonucu olmadığı için aynen devam ettikleri bir işe 7 işçinin canı pahasına durmak zorunda kaldılar. Davamız kimse ekmeğini kazanırken ölmesin diyedir. Para teklifine tehdide boyun eğmedi bu insanlar ve eğmeyeceğiz. Ateş düştüğü yeri yakar, bu insanların acısını hiçbir şey hafifletmez. Bu insanlar ise kendi acılarını sağaltmak için değil sadece başka hiç kimse ekmeğini kazanırken öldürülmesin diye uğraşıyorlar” dedi.
Ailelerimiz o günü bugün tekrar yaşıyorlar
Patlamada hayatını kaybeden Muhammet Seyfi Çanakçı’nın yakını avukat Gülşen Uzuner, “Kimse sizin yakınlarınız şu yüzden öldü diyemediler. Burada bir hafta on beş gün bekleyenler vardı. Her gelen geçen acaba yaralı kurtuldu mu diye baktılar. Ailelerimiz o günü bugün tekrar yaşıyorlar ve keşke canlarımızı buradan alabilseydik diyorlar. Bizim umudumuz vardı ve bu umut günlerce bitmedi. Fındıklıklarda biz insan aradık. ve yakınlarımıza isimler bile bildirilmedi işçi listesi bile sonradan açıkladılar ölülerimiz isimlerini biz söyledik çalıştığı yerleri ise işçi arkadaşları söyledi. Biz ise bir umut yetkililerden bunu duymayı bekledik” diye konuştu.
Herhangi bir eğitim almadan jelatin bölümünde çalışmaya başladım
Patlamada yaralanan Hasan Bozdağ ise, “Jelatin bölümünde çalışmaktaydım. Bahçıvan olarak iş başı yaptım. Sonrasında herhangi bir eğitim almadan ve engelleri bir arkadaşla birlikte jelatin bölümünde çalışmaya başladım. Engelli arkadaşım ifadeye de gelemedi şuan da burada da yok. Sadece şunu söylemek istiyorum. 2014 yılında kaynakçı arkadaşımız burada Pazar günü nasıl öldü. Pazar günleri buraya sinek bile girmez. Bunu Yaşar Coşkun ve Hasan Ali Velioğlu yollamıştır bu fabrikaya ve o arkadaşımız spiralle kesim yaparken üretimde unutulan baruta kıvılcım sıçramasıyla patlama olmuştur. Orada ölen arkadaşımıza ise 1 buçuk trilyon tazminat davası açılmıştır. Patlama çıkardı diye. Coşkun’lar çok tehlikeliler 10 Temmuz’da tazminatlar verilecek diye söylediler sebebi ise buraya gelerek bugün burada konuşmasınlar diye” şeklinde konuştu.
Canıma can kanıma kan istiyorum
Patlamada hayatını kaybeden 26 yaşındaki Halis Yılmaz’ın babası Muammer Yılmaz, “Ben, bu dosyaya burada ben avukatım diyenlerden daha da hakimim. Burası ilk ruhsat verildiği andan patlama anına kadar gelişen olaylar silsilesi kamyon şoföründen müdür, ilkokul mezunundan ilaç yapımcısı, bunların hepsinden şikayetçiyim. İspat edemiyorum ama söylenecek çok şey var. Sabotaj buraya sabotaj yapacak en son kişi PKK terör örgütüdür. Benim bu canım bu bedenimde olduğu sürece o, ellerim o yalancı şehitlerin üzerinde. En son canıma can kanıma kan istiyorum” ifadelerini kullandı.[gallery ids="39042,39043,39044,39045,39046,39047,39048,39049,39050,39051,39052"]